Kapsamhaber/ Prof.Dr.Mustafa Özdemir
Uzun yıllar Komünist Sovyetler idaresinde kalan bir Türk ülkesinde şöyle bir deyim vardır:”Şu kişiye helal olsun çok güzel yalan danışır”. Sözü kullanılır. Bu doğal olarak Türk-İslam kültürünün çökmesinin bir sonucudur. Çok sevdiğim bu ülkenin ismini vermek istemedim. Zira bağımsızlıktan sonra istismara meydan vermeyen bazı İslami gelişmeler bu ülkeyi düzeltmektedir. İnşallah bizdeki gibi “din istismarı” belasına bulaşmazlar.
Mısır toplumunda hem yalan hem de hırsızlık iyimsenen iki kötü unsurdur. Mekke’de tanıdığım birisi aynen şöyle demiştir:” Mısırlıların imamı bile hem çalar hem de yalan söyler”.
TÜRK TOPLUMUNDA YALANIN DURUMU
Türk toplumunun yalan bakımından sicili çok sağlam değildi. Ancak yalanın iyimsenmesine varacak çürümüşlükte de dğildi.
AKP iktidarı sırasında YALAN bu toplumda en geçerli unsur haline geldi. En yukarıdakiler Jozef GOBELS’ tanımladığı en büyük yalanları söylüyorlar ve basındaki köleleri vasıtası ile bu yalanları doğru imişler gibi halkın beynine kazıyorlar. Binlerce yalan var ama bunlardan üç tanesi var ki çok acemice ve çok temelsiz bir tarzda ortaya konuyor:
BÜLENT ARIÇ’A SÜİKAST YALANI: Ortalık karıştırıldı. Ne kadar yalancı, yalaka “gazeteci” ve “televizyoncu” varsa yalan üretme fabrikası gibi çalışarak kainat dolusu palavraları halka yutturdular.
VALİDE SULTAN CAMİİ YALANI: Tepedekiler yalanları fütursuzca söyleyince bu yalanlara yalancı şahidi olmaları için camiin imamı ve müezzinine başvurdular. Yalanları onlara tasdik ettireceklerdi. KUR’ANIN imamı ve müezzini olan iki hoca efendi bunu kabul etmedi. Direndiler. Sürüldüler. Aşağılandılar. Çünkü onlar parti imamı değildi. İmam-ı Azamın takipçileri idiler. Bunların eli öpülür.
KABATAŞ YALANI: Artık Kabataş Yalanı Türk tarihine geçmiş, en adi, en aşağılık ve en dinsiz ve imansız bir yalan olarak tescillenmiştir.
AKP İKTİDARI BU TOPLUMA YALANI İYİMSETMİŞTİR
Şimdi halkımızın bir bölümü:
Çalışıyorlar(bu da yalandır), çalsalar ve yalan da söyleseler normaldir, diyor.
YAZININ DEVAMI
Uzun yıllar Komünist Sovyetler idaresinde kalan bir Türk ülkesinde şöyle bir deyim vardır:”Şu kişiye helal olsun çok güzel yalan danışır”. Sözü kullanılır. Bu doğal olarak Türk-İslam kültürünün çökmesinin bir sonucudur. Çok sevdiğim bu ülkenin ismini vermek istemedim. Zira bağımsızlıktan sonra istismara meydan vermeyen bazı İslami gelişmeler bu ülkeyi düzeltmektedir. İnşallah bizdeki gibi “din istismarı” belasına bulaşmazlar.
Mısır toplumunda hem yalan hem de hırsızlık iyimsenen iki kötü unsurdur. Mekke’de tanıdığım birisi aynen şöyle demiştir:” Mısırlıların imamı bile hem çalar hem de yalan söyler”.
TÜRK TOPLUMUNDA YALANIN DURUMU
Türk toplumunun yalan bakımından sicili çok sağlam değildi. Ancak yalanın iyimsenmesine varacak çürümüşlükte de dğildi.
AKP iktidarı sırasında YALAN bu toplumda en geçerli unsur haline geldi. En yukarıdakiler Jozef GOBELS’ tanımladığı en büyük yalanları söylüyorlar ve basındaki köleleri vasıtası ile bu yalanları doğru imişler gibi halkın beynine kazıyorlar. Binlerce yalan var ama bunlardan üç tanesi var ki çok acemice ve çok temelsiz bir tarzda ortaya konuyor:
BÜLENT ARIÇ’A SÜİKAST YALANI: Ortalık karıştırıldı. Ne kadar yalancı, yalaka “gazeteci” ve “televizyoncu” varsa yalan üretme fabrikası gibi çalışarak kainat dolusu palavraları halka yutturdular.
VALİDE SULTAN CAMİİ YALANI: Tepedekiler yalanları fütursuzca söyleyince bu yalanlara yalancı şahidi olmaları için camiin imamı ve müezzinine başvurdular. Yalanları onlara tasdik ettireceklerdi. KUR’ANIN imamı ve müezzini olan iki hoca efendi bunu kabul etmedi. Direndiler. Sürüldüler. Aşağılandılar. Çünkü onlar parti imamı değildi. İmam-ı Azamın takipçileri idiler. Bunların eli öpülür.
KABATAŞ YALANI: Artık Kabataş Yalanı Türk tarihine geçmiş, en adi, en aşağılık ve en dinsiz ve imansız bir yalan olarak tescillenmiştir.
AKP İKTİDARI BU TOPLUMA YALANI İYİMSETMİŞTİR
Şimdi halkımızın bir bölümü:
Çalışıyorlar(bu da yalandır), çalsalar ve yalan da söyleseler normaldir, diyor.
YAZININ DEVAMI