Ünye'nin tanınmış simalarından, ordu Üniversitesi Ünye İktisadi İlimler Fakültesi'nin eski Genel Sekreteri ve Milliyetçi Hareket Partisi'nde uzun yıllar görev yapmış Ahmet Erkan Birben, 74 yaşında kalp krizi sonucu vefat etti.Milliyetçi-Ülkücü camianın sevilen isimlerinden biri olan Birben, aynı zamanda emekli bir öğretim görevlisiydi.Ünye Çamurlu Mahallesi eski Muhtarı Nail Birben'in oğlu ve emekli öğretmen ve ressam Gülay Birben'in eşi olan Ahmet Erkan Birben, geçirdiği kalp krizi sonucunda evinde hayatını kaybetti. Özel Ünye Çakırtepe Hastanesi'ne kaldırılan Birben, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.Ayrıca, geçmiş dönem MHP MYK Üyesi Afşin Birben'in babası olan Ahmet Erkan Birben, MHP camiasında önemli bir yere sahipti ve yıllar boyunca verdiği hizmetlerle sevgi ve saygı kazanmıştı. Sporcu yapısıyla da bilinen Birben, aynı zamanda Ünye'nin Dünkü Çocukları Derneği'nin de sembol isimlerindendi.Ahmet Erkan Birben’in cenazesi, 17 Nisan 2024 Çarşamba günü (bugün) Ünye merkez Büyük Cami'de öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından aile kabristanlığına defnedildi.Birben'in ani vefatı, ailesini, sevenlerini ve MHP camiasını derin bir üzüntüye boğdu.kapsamhaber.com ailesi olarak, Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.Haber: Garabey
Yaşam
17 Nisan 2024 - 17:40
Güncelleme: 17 Nisan 2024 - 18:15
Ahmet Erkan Birben son Yolculuğuna Uğurlandı
Milliyetçi-Ülkücü camianın sevilen isimlerinden biri olan Ahmet Erkan Birben, 74 yaşında kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.Ünye merkez Büyük Cami'de öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından aile kabristanlığına defnedildi.
Yaşam
17 Nisan 2024 - 17:40
Güncelleme: 17 Nisan 2024 - 18:15
Ahmet abiyle Ordu Universitesi TBMYO'nda emekli olana kadar birlikte çalıştık. Ahmet abi bizim neşe kaynağımız, sıkıntımız olduğunda çekinmeden sığındığımız bir limandı. Her zaman çok şık giyinirdi, siyah takım elbise beyaz gömlek kırmızı kravat ve kırmızı boyun bağıyla ve o heybetli yapısıyla bize güven verirdi. Ülkücü hareketin yaşayan tarihiydi. Hayatı zindan kavga ve davayı anlatmakla geçti. Vefasızlığa uğramasına rağmen hiç bir zaman Ülkücü harekete sırtını dönmedi, adeta bir nefer gibi özellikle gençlerin dımağlarına Ülkücü hareketin nasıl olması gerektiğini kazımıştır. Bir derviş gibi her zaman yüzü gülerdi ama bu gülüşün ardında yaşanmış acıların izleri vardı. Ben onu çok sevdim ve ondan her şeye rağmen Ülkücü olmanın ne büyük bir erdem olduğunu öğrendim. Mekanın cennet olsun abim.