Hüseyin Kurt, yeni makalesinde, Değişimin kaçınılmaz olduğunu, değişime ayak uyduramayanların yok olup gideceğini savundu. Değişimin temel gücünün iletişim olduğunu belirten Kurt, "İnsanoğlu eski çağlarda karşılıklı görüşerek iletişim kurarken devam eden süreçte mektuplar,
kitaplar, gazeteler, radyolar, telgraflar, televizyon, internet ile tüm dünya insanlarını birbirine bağlayarak büyük bir ağ oluşturdu.
İnternet ile kurulan ağ önce sohbet programları sonrasında ise sosyal medya dediğimiz uygulamalarla modern yaşamda var olan her bireyin cebine kadar ulaştı. Sosyal medya denildiğinde akla ilk
Facebook ve
Twitter gelse de Instagram’dan
Pinterest’e,
Youtube’dan
Tiktok’a kadar hatta özel mesajlaşma alanları olan nispeten kapalı devre
WhatsApp’a,
Telegram’a kadar çeşitlendi ve yayıldı." ifadelerini kullandı.
Tüm bu etkileşimler farklı bir sosyal değişimi tetikliyor.
Sosyal medya gerek sosyalleşmek, iletişim gerek ise ticaret için kullanıldığından devletler için veriyi kontrol etmek, engellemek, kısıtlamak neredeyse imkânsız ve vazgeçilemez hale geldiğini yazan Hüseyin Kurt, İnternetin devlet uygulamaları açısından da vazgeçilmez olduğunu belirterek şunları söyledi:"E-devlet uygulamaları başta olmak üzere vatandaşlar ve tüzel kişilikler açısından neredeyse tüm işlemlerin internet üzerinden yapılabiliyor olması, bankacılık işlemlerinin neredeyse tamamının dijitalleşmesi yeni bir değişim/dönüşüm döneminin tam da içerisinde olduğumuzu gösteriyor. İnsanlar eskiden olduğu gibi gazete okumaz oldu! Haberleri bir gün sonra okumak yerine anlık olarak internetten takip etmeyi tercih ediyor. Televizyon ise haber değil yorum/tartışma ile magazin/dizi ağırlıklı. Bunlar bile sosyal ağlara hızlı şekilde kaymış durumda. Düne kadar IP TV’ler tartışılırken bugün akıllı TV’lerde ve Netflix benzeri platformlarda yayınlar takip edilir oldu. Burada temel fark klasik TV’lerde verileni almak yerine internet üzerinden istediğini istediğin zaman almak, izlemek, dinleme farkıdır. Bu durumu temelde “Verileni almak yerine istediğini almak” olarak değerlendirebiliriz. İstediğinizi almak, takip etmek ise diğer kullanıcıların yaptığı yorumların da etkili olmasına neden oluyor. Tüm bu etkileşimler farklı bir sosyal değişimi tetikliyor. Tüm bu gelişmeler ise klasik medyadaki hâkim sermayenin veya gücün hızlı şekilde değişmesine, sektörel bir yeni normaller oluşmasına neden oldu." dedi.
Ayak uyduramayanlar dönüşümün altında kalacak
Ticaretinde değiştiğini belirten Hüseyin Kurt, “Ticaretin temel kuralları işlese de pazarlama ve satış alanları internet, sosyal medya, paranın dijitalleşmesi, sosyal zorunlu kısıtlamalar ve lojistik ağlarla değişip çeşitleniyor.” diyerek, 2020’de başlayan salgının insanların tüketim önceliklerini ve tercihlerini değiştirdiğini buna bağlı zorunlu olarak klasik ticaret araçları ve alanlarını da değiştirdiğini yazdı.Sanal pazarlar ve sosyal medyaya kayan satışlar fiziki ticarette ise geniş alanda toplu ürünlerin olduğu zincir marketlere kaydığını Banka kartlar, yemek kartları ve temassız ödeme yöntemleri ile önceleri güvenlikten dolayı tercih edilmeyen internet üzerinden ödemeler ve dolayısıyla paranın dijitalleşmiş halinin kullanımı yaygınlaştığını anlatan Kurt, Ticari işletmelerin bu değişime ayak uyduranların ayakta kalacağı gibi ayak uyduramayanların dönüşümün altında kalacağını belirtti.
Aslında rezerv para gibi karşılığı yok!
Dijital para denildiğinde ilk akla
Bitcoin gelse de banka hesaplarında bulunan kartlar ile harcanan paranında aslında dijital para olduğunu, dünyanın geleceğinde fiziki para olmadığını O nedenle ödeme yöntemleri salgın öncesi hazır olan teknoloji altyapısının kullanımı salgınla daha anlaşılır ve yaygın olduğunu ifade eden Hüseyin Kurt, Dijital para Bitcoin'i de değerlendirerek, "Bilmeyene anlaması zor. Anladığını söyleyenlerin bile değişimi fark etmediği, kalıp cümleler ile cevap verdiği bir para. Aslında bildiğimiz, alışık olduğumuz banka hesabınızdaki para gibi, ama farkları da var. Özünde herhangi bir ülkenin para birimi değil. En azından anonim olarak biliniyor. Satın alabildiğiniz gibi aslında
“hiçbir işe yaramayan!” kazıma denilen ve sanal olarak maden kazmaya benzetilen yöntemle saatlerce çalışan bilgisayarların ürettiği bir kod dizini. Bitcoin’in değerlenmesi ise
“borsası belli olmayan!” bir hisse senedinin arz ve talebe göre değerlenmesi. Aslında rezerv para gibi karşılığı yok! Temel karşılığı
“hiçbir işe yaramayan!” bilgisayar kazımalarının elektrik ve donanım gibi masrafları. Satın alanların ve tercih edenlerin parası değeri ile değerlenen, satışları ile değer kaybeden yeni nesil bir para birimi. Peki bu Bitcoin’i güçlü kılan ne? Olabildiğince takip edilememek, bir merkeze bağlı olmamak! Yani Blockchain!" dedi.
Salgın hastalıklar dünya tarihi akışını siyasi, idari, sosyolojik ve ekonomik değiştiren temel etmenler olmuştur.
İnsanoğlu sosyoloji, ekonomik dinamikler, teknolojik gelişmeler, alternatif enerjiler, çevre duyarlılığı ve bilinci, para, anonimleşme ve iletişime bağlı sosyal ağların artmasına bağlı olarak şekillenen Sanayi 4.0, İnsan 3.0 ve Toplum 5.0 paradigma değişiminin zeminini oluşturduğuna dikkat çeken Yazar Kurt, "Salgın hastalıklar dünya tarihi akışını siyasi, idari, sosyolojik ve ekonomik değiştiren temel etmenler olmuşlar. Salgının getirdiği bireylerdeki psikolojinin değişimi, toplumda sosyolojik değişimlere neden olmuş. Bu değişim ise devamında her zaman yerel ve küresel çapta değişimi tetiklemiş. Muhafazakarlığın değişime direnmesi ve geleneksel normalleri destekleme eğilimi bugün için değişimi görememek, zamanı anlayamamak, reel politikten uzaklaşma, tüm bunların sonucu olarak ta gelişemeyen içine kapanık bir toplumun kapitalizme ve küreselleşmeye “kendince” direnme çabasında başarısız olarak teslimiyetçi bir yapıya evrilmesine neden olacaktır." dedi.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLA