Son zamanlarda çok tartışılan göç konusuyla ilgili açıklamalarda bulunan
Gazeteci-Yazar, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Ferhat Yıldırım, Avrupa’da son yıllarda artışa geçen göç karşıtı politikaları ve ülkemizde göç konusunda yapılan insanlık hizmetlerinin Türk halkına yansımalarını karşılaştırdı ve analiz etti. ;Toplumların ülkemizi neden tercih ettiğini anlatan Yıldırım,
şehirlerde yaşama ayak uyduramayan göçmenlerin hal ve hareketleri hayatımızı neden yaşanmaz bir hale getirdiğini örneklerle anlattı. Yıldırım, Türkiye'de büyük göç dalgasının ardından yaşanan kargaşalar, göç ve mülteci sorununu halkımızın ve devletimizin ana gündemi haline getirdiğini belirterek: "Peki
ne oldu da günümüzde göç ana gündem oldu?" sorusuna cevap aradı.
Ferhat Yıldırım, bu insanlık mücadelesinde ülkemizin yalnız bırakılmasının mülteci sorununa paralel olarak Türkiye sorunu olarak ortaya çıktığını aktararak, Türkiye bir yandan göçmenlere yardım etmeye çalışırken, diğer bir yandan da kendi insanlarının süreçten en az şekilde etkilenmeleri için politikalar geliştirdiğine dikkat çekti.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Ferhat Yıldırım, "Dünyamız birçok krallıklara ev sahipliği yapmıştır. Güvenlik ve ekonomik nedenlerle birçok yıkımlarda gerçekleşmiştir. Bu yıkımların önüne set olabilmek adına birçok disiplin ortaya çıkmıştır. Uluslararası Güvenlik ise devletlerin ve kuruluşların karşılıklı güvenlik sağlamak adına oluşturdukları önlemler bütünüdür. Bu önlemler diplomatik ve askeri müdahalelerden ibarettir. Avrupa’da son yıllarda artışa geçen göç karşıtı politikalar, uluslararası güvenlik ile eş değer olarak bilinen ulusal güvenlik sürecinin bir parçasıdır. Ulusal güvenliğe ek olarak göç karşıtlığına, iç güvenlik ve kültürel güvenlik endişeleri neden - sebep gösterilmektedir." dedi.
Göç Dalgasında En Çok Türkiye Etkilendi
Avrupa’nın göçmen karşıtlığı politikalarına karşın Türkiye, tarih boyunca geliştirdiği kültürel bağları baz alındığında, özellikle kadim coğrafyamızda yaşayan toplumlar tarafından göç konusunda en çok tercih edilen ülke konumunda olduğu tespitinde bulunan
Ferhat Yıldırım, "Türkiye, hiçbir zaman göç karşıtlığını devlet politikası olarak benimsememiştir. Fakat son yıllarda bireysel göçler yerine kitlesel göçlerin hedefi olması Türkiye’de birtakım tartışmaların yaşanmasına sebep olmuştur.
Suriye’de son yıllarda yaşanan savaş ve çatışmalar tüm zamanların en büyük göç dalgasına neden olmuştur. Dünyamızın tarihi incelendiğinde bir ülkeden bir başka ülkeye bu kadar çok insanın bu kadar kısa bir sürede göç ettiğini görememekteyiz.
Dünya tarihinde örneği olmayan bu kitlesel göç hareketinden en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız." dedi.
Güvenlik endişesi ile göç eden ve göç etmeye zorlanan Suriye’de yaşayan insanlar Türkiye’ye geldiklerini ve bu yer değiştirme neticesinde güvenlik endişesi ile ülkemize gelen insanların Türkiye’de doğup, büyüyen ve yaşayan insanların güvenlik endişesi yaşamalarına sebebiyet verdikleri yönünde değerlendirmede bulunan
Gazeteci Yazar Yıldırım, değerlendirmelerini şu şekilde devam ettirdi:
Dünya ülkeleri Türkiye’nin Yanında Yer Almamaktadır
Suriye’nin savaş ve çatışma ortamına girmesinin ardından Türkiye’ye resmi olarak 4 milyona yakın sığınmacı geldiği gözükse de bu rakamın iki katı olduğu konuşulmaktadır. Bu kitlesel göç rakamlarına son zamanlarda Afganistan’dan gelen göçmenlerin eklenmesi de Türk halkının ulusal güvenlik endişelerini kat kat artırmaktadır. Nüfusu yaşlanan ve genç vatandaşı neredeyse yok noktasına gelen
AB, vasıflı mültecileri alarak sistemlerinin sağlıklı çalışması için ülkelerine kabul ederken, vasıfsız ve eğitimsiz göçmenleri Türkiye’nin sahiplenmesinin tesis edilmesi de durumu daha vahim hale getirmektedir. Göçmenlerin ve yabancıların istilasından dolayı özellikle İstanbul’da daire fiyatları da inanılmaz derecede artmıştır. Şehirlerde yaşama ayak uyduramayan göçmenlerin hal ve hareketleri hayatı yaşanmaz bir hale getirdi. Bütün bu olumsuz gelişmelere karşın hala iyi niyet çerçevesinde ulusal güvenlik endişesi yaşamamıza neden olan mültecilere insanlık adına yardım etmeye devam ediyoruz. Ama dünya ülkeleri Türkiye’nin bu insanlık mücadelesinde yanında yer almamaktadır.
Ayak Uyduramayan Mülteciler Geri Gönderilsin
Beşeri münasebetler konusunda eğitim verilmeyen mültecilerin yaşam alanlarımızda bulunmasından rahatsız olan sayısı her geçen gün artmaktadır. Suriye’de savaş tehdidi ve çatışma ortamı tamamen sona ermeden mültecilerin geri dönmesi mümkün değil ise bizim kurallarımıza, gelenek ve göreneklerimize saygı duyarak ülkemizde yaşamalarının gerekli olduğu eğitimlerle mültecilere anlatılmalıdır. Anlamayan ve ayak uyduramayan mültecilerin ya toplama kamplarına alınması veya ülkelerine geri gönderilmesi gereklidir. Dün;
“Daha yaşanılabilir bir Türkiye” hayali kurarken, Bugün; mülteci sorununun ardından,
“Ülkemiz daha kötü bir Türkiye olmasın, mevcudu koruyalım” hayalimizle karşı karşıyayız. Bir yandan ulusal güvenlik endişelerimizi dile getirirken, bir diğer yandan da misafirlerimiz olan mültecilerin sorunlarına eğilmek adına da çaba göstermemiz olaya insancıl olarak yaklaştığımızın bir kanıtıdır."
"Ülkemizde büyük göç dalgasının ardından yaşanan kargaşalar, göç ve mülteci sorununu halkımızın ve devletimizin ana gündemi haline getirmiştir. Peki ne oldu da günümüzde göç ana gündem oldu?" Ferhat yıldırım, göçmenler konusuyla ilgili yaptığı çarpıcı analizlerini şu şekilde sürdürdü:Göçmenlerin Refahı İçin Bir Milleti Feda Etmek Hataların En Büyüğüdür
"Avrupa’da uygulanan göçmen ve mülteci karşıtlığına karşın devletimizin ve milletimizin insan merkezli yardımsever duruşu sergilemesine rağmen sorunun tek sahibi bırakılması en büyük sorundur. Bu sebeple de bu sorunsal karşısında ana gündemimiz göç olmuş ve milletimiz de göçmenler gibi toplumsal travma yaşamak zorunda bırakılmıştır. İç ve Dış Savaş yaşayan toplumlarda güvenliğin en şiddetli sarsıldığı ve onarılması en güç hak ihlallerinin gerçekleştiğinden bahsedebiliriz.
Bu sorunları yaşayan göçmenlerin refahı için bir milleti feda etmek hataların en büyüğüdür. Bir yandan genetiğimiz bozulurken, diğer yandan da travmalar yaşamaya terk ediliyoruz. Can güvenliğinin, mal güvenliğinin, hürriyet, eğitim, fikir, inanç güvenliği ve güvenilirliğinin bozulduğu toplumlara yardım etmek gereklidir ama yardım eden toplumların bu tehditlerle baş başa bırakılması da ciddi bir sorunsal olarak ortaya çıkmaktadır. Son zamanlarda ortaya çıkan göç hareketlerinin en büyük bölümünün sebebi de budur.Coğrafyamızda yaşanan yer değiştirme hareketlerine Türkiye duyarsız kalmayarak, göçmenlere yardım elini uzatmıştır. Avrupa devletleri ise Türkiye’nin aksine göçmen karşıtlığı politikalarından vazgeçmiyorlar. Ve hatta Türkiye’yi göçmenlerin gideceği adres olarak göstererek,
“Türkiye göçmenleri alsın, biz maddi destek verelim” şeklinde Türkiye’yi göçmenler konusunda taşeron ülke olarak işaret ediyorlar. Türkiye bir yandan göçmenlere yardım etmeye çalışırken, diğer bir yandan da kendi insanlarının süreçten en az şekilde etkilenmeleri için politikalar geliştirmektedir."
Ferhat Yıldırım Kimdir?
1973 yılında İstanbul`da doğan Ferhat Yıldırım, Has Bilgi Birikim Yayıncılık A.S bünyesinde kurulan HBB TV`nin 1993 yılında kuruluş aşamasında görev aldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi olan Yıldırım ayrıca, Basın Konseyi Üyesi, Organ Doku ve Hücre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Küresel Gazeteciler Konseyi Yaygın Medya Meclisi asil Üyesidir.İstanbul Üniversitesi İletişim mezunu olan, iletişim alanında ise Medya-iletişim ve Halkla İlişkiler Reklamcılık olmak üzere 3 diploma sahibi olan Ferhat Yıldırım, İstanbul Üniversitesinde ayrıca Felsefe eğitimi de aldı. Ferhat Yıldırım, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde Gazetecilik üzerine master eğitimi ve Dumlupınar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde de yüksek lisans yaptı.
‘AB'nin Eunavfor Med Irını Entegrasyonu ve Misyonu’ başlıklı tez çalışmasını yürüten Ferhat Yıldırım, IRINI Operasyonu ve AB’nin kurmayı planladığı Avrupa ordusu çalışmaları ile yakından ilgilenmektedir. 2009 yılından bu yana Adalet Bakanlığında Gazeteci Uzman Bilirkişi olarak görev yapan Ferhat Yıldırım 16 yıldır Sarı Basın Kartı sahibidir.