Türkiye Kamu-Senve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk,Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun istifasını değerlendirerek Abdurrahim Karakoç'un İsyanlı Sükut Şiiri'ni paylaştı.
İsmail Koncuk, sosyal paylaşım sitesi Facebook adresinden yaptığı paylaşım'da Başbakan Davutoğlu'nun açıklamasını seyrettiğini çok heyecanlı olduğunu, sesindeki heyecanının konuşması bitene kadar devam ettiğini öne sürdü.
Koncuk; Bu heyecanı anlamak mümkündür ve normaldir. Çünkü, Başbakanlığı döneminde çok başarılı olduğuna inanan, konuşmasının büyük bölümünü dönemindeki başarılarını anlatmaya ayıran kim olursa olsun, ses tonu böyle olurdu.'dedi.
Koncuk: 'Sn Davutoğlu dönemi ile ilgili benim değerlendirmem aynı olmayacaktır. Sn Davutoğlu ile Başbakanlığı döneminde bir çok kez bir araya geldik, gerek çalışma hayatı, gerekse hukukun üstünlüğü prensibinin her geçen gün zedelenmesi, gerekse ayrımcılığın ülkede tavan yapması ile ilgili sendikamızın kanaatlerini kendisine anlatma fırsatı buldum ve bu konularla ilgili kendisine açık eleştiriler yönelttim. Bir çok kez dile getirdiğimiz açık eleştirilerimizi, çözüme kavuşturmak adına hiç bir adım atmasa da, tahammüllle dinlediği için teşekkür ediyorum. Neticede, eleştirileri dinleyebilmek de, demokratik bir olgunluğu gerektirir. Her zaman düşünmüşümdür; acaba, Sn Davutoğlu herşeye hakim olsaydı, demokrasinin gelişmesi ve ayrımcılığın azaltılması adına bir şeyler yapabilir miydi? diye. Ama bu imkanı bulabildiğini düşünmüyorum. Son çıkarılan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunun Sayın Davutoğulu'nun isteği üzerine çıktığını düşünüyorum, ama yaşanan fiili durum insan hakları ihlallerinin ortadan kalkmadığını, bundan sonrası için de umutlu olmanın zor olduğunu göstermektedir.'dedi.
Koncuk, paylaşımına şöyle devam etti:
Sn Davutoğlu açıklamasında hiç kimseye kırgın olmadığını söylese de, başarılarını öne alan bir konuşma yapması, kelimeler arasına sıkışmış bir büyük kırgınlığın da işaretleridir. Gönlü ile, kullandığı kelimeler arasında büyük mesafeler olduğu açıkça görülmektedir.Kan tükürüp, kızılcık şerbeti içtim, demek, bu olsa gerektir.
Siyasi bir dğerlendirmeden daha çok, sendikal bir değerlendirme yaptığımızda, Sn Davutoğlu döneminin gerek çalışma hayatı, gerekse çalışanların yaşadığı ekonomik, sosyal problemlerin düzeltilmesi, yargı bağımsızlığı ve buna bağlı olarak hukukun üstünlüğünü sağlamak adına hiç bir başarısına şahit olmadığımı söylemek isterim.
Sn Davutoğlu sonrası dönemde, saydığım kusurları düzeltmek adına, bir gelişmeye şahit olabileceğimizi düşünmüyorum. Türkiye'yi başkanlık sistemi girdabı içinde daha neler bekliyor, bakalım. Allah hayr eylesin. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak, ülkemizin ali menfaatleri adına kaygılarımızı dile getirmeye devam edeceğiz. Şunu iyi bilmek gerekir ki, hiç bir makam baki değildir.
Merhum Abdurrahim Karakoç'un aşağıdaki şiiri tam bu durumlar içindir.
İSYANLI SÜKUT
Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
İçmedi, masada unuttu çayı
Kalktı ki garsona vere parayı
Uzattı çakmağı ve sigarayı
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş
Sandım can evime döktüler ateş
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini.. vazgeçti birden,
'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Vur Emri(sh.190)
Abdurrahim Karakoç
İsmail Koncuk, sosyal paylaşım sitesi Facebook adresinden yaptığı paylaşım'da Başbakan Davutoğlu'nun açıklamasını seyrettiğini çok heyecanlı olduğunu, sesindeki heyecanının konuşması bitene kadar devam ettiğini öne sürdü.
Koncuk; Bu heyecanı anlamak mümkündür ve normaldir. Çünkü, Başbakanlığı döneminde çok başarılı olduğuna inanan, konuşmasının büyük bölümünü dönemindeki başarılarını anlatmaya ayıran kim olursa olsun, ses tonu böyle olurdu.'dedi.
Koncuk: 'Sn Davutoğlu dönemi ile ilgili benim değerlendirmem aynı olmayacaktır. Sn Davutoğlu ile Başbakanlığı döneminde bir çok kez bir araya geldik, gerek çalışma hayatı, gerekse hukukun üstünlüğü prensibinin her geçen gün zedelenmesi, gerekse ayrımcılığın ülkede tavan yapması ile ilgili sendikamızın kanaatlerini kendisine anlatma fırsatı buldum ve bu konularla ilgili kendisine açık eleştiriler yönelttim. Bir çok kez dile getirdiğimiz açık eleştirilerimizi, çözüme kavuşturmak adına hiç bir adım atmasa da, tahammüllle dinlediği için teşekkür ediyorum. Neticede, eleştirileri dinleyebilmek de, demokratik bir olgunluğu gerektirir. Her zaman düşünmüşümdür; acaba, Sn Davutoğlu herşeye hakim olsaydı, demokrasinin gelişmesi ve ayrımcılığın azaltılması adına bir şeyler yapabilir miydi? diye. Ama bu imkanı bulabildiğini düşünmüyorum. Son çıkarılan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunun Sayın Davutoğulu'nun isteği üzerine çıktığını düşünüyorum, ama yaşanan fiili durum insan hakları ihlallerinin ortadan kalkmadığını, bundan sonrası için de umutlu olmanın zor olduğunu göstermektedir.'dedi.
Koncuk, paylaşımına şöyle devam etti:
Sn Davutoğlu açıklamasında hiç kimseye kırgın olmadığını söylese de, başarılarını öne alan bir konuşma yapması, kelimeler arasına sıkışmış bir büyük kırgınlığın da işaretleridir. Gönlü ile, kullandığı kelimeler arasında büyük mesafeler olduğu açıkça görülmektedir.Kan tükürüp, kızılcık şerbeti içtim, demek, bu olsa gerektir.
Siyasi bir dğerlendirmeden daha çok, sendikal bir değerlendirme yaptığımızda, Sn Davutoğlu döneminin gerek çalışma hayatı, gerekse çalışanların yaşadığı ekonomik, sosyal problemlerin düzeltilmesi, yargı bağımsızlığı ve buna bağlı olarak hukukun üstünlüğünü sağlamak adına hiç bir başarısına şahit olmadığımı söylemek isterim.
Sn Davutoğlu sonrası dönemde, saydığım kusurları düzeltmek adına, bir gelişmeye şahit olabileceğimizi düşünmüyorum. Türkiye'yi başkanlık sistemi girdabı içinde daha neler bekliyor, bakalım. Allah hayr eylesin. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak, ülkemizin ali menfaatleri adına kaygılarımızı dile getirmeye devam edeceğiz. Şunu iyi bilmek gerekir ki, hiç bir makam baki değildir.
Merhum Abdurrahim Karakoç'un aşağıdaki şiiri tam bu durumlar içindir.
İSYANLI SÜKUT
Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
İçmedi, masada unuttu çayı
Kalktı ki garsona vere parayı
Uzattı çakmağı ve sigarayı
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş
Sandım can evime döktüler ateş
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini.. vazgeçti birden,
'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Vur Emri(sh.190)
Abdurrahim Karakoç