Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ndeki değişiklikle ilçe müdürü olarak atanacaklarda aranan sınav şartının kaldırılmasını eleştirerek,"Türk Eğitim Sen olarak, sözkonusu değişikliği yargıya taşıyacağımızın da kamuoyu tarafından bilinmesini istiyoruz." dedi.
2014 yılında MEB teşkilat kanununun değiştirilmesiyle birlikte ülke genelinde binlerce okul yöneticisinin mülakatlar marifetiyle alaşağı edildiğini, yerlerine yine mülakatlar marifetiyle binlerce “özellikli” yöneticinin işbaşına getirildiğini ve 2018 yılına yapılan yönetmelik değişikliğine kadar mülakat komisyonlarında çekirdek çitler gibi çatır çatır kul hakkı yenildiğini hatırlatan Talip Geylan, MEB'in bu son yaptığı değişiklikle yine benzer uygulamaların yaşanacağına dikkat çekti. Geylan MEB'in bu hamlesiyle bir sendikanın beklentilerini karşıladığını ve "Aşil tendonları"nı kurtardığını söyleyerek, söz konusu değişikliği yargıya taşıyacaklarını kaydetti.
Resmi Gazete’de yayınlanan Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ndeki değişikliğe göre, ilçe müdürü olarak atanacaklarda aranan sınav şartının kaldırdığını belirten Geylan, "Hatırlanacağı üzere 2014 yılında MEB teşkilat kanununun değiştirilmesiyle birlikte ülke genelinde binlerce okul yöneticisi mülakatlar marifetiyle alaşağı edilmiş, yerlerine yine mülakatlar marifetiyle binlerce “özellikli” yönetici işbaşına getirilmişti. 2018 yılında yapılan yönetmelik değişikliğine gelinceye kadar, yönetici atamaları için İl milli eğitim müdürlükleri bünyesinde oluşturulan mülakat komisyonları, çekirdek çitler gibi çatır çatır kul hakkı yemiş, başarılı ve mesleğine aşık eğitimciler elenerek “referansı” kuvvetli olanlar sadece mensubiyetleri üzerinden yönetici olarak atanmıştı. O dönemde birçok üst eğitim yöneticisi ve mülakat komisyonu, sendika /vakıf / cemiyet görünümlü “dışarıdan yapıların” talimat ve telkinleriyle süreci yönetir hale gelmişti. Adeta, neredeyse tüm illerde, yönetici atama süreci, MEB’in iradesiyle değil bu dışarıdan yapıların iradesiyle yönetilir olmuştu." dedi.Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Geylan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:"Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer, 2014-2018 arasında mülakatlar marifetiyle mağdur edilen eğitim çalışanları, yıllardır iade-i itibar beklerken, tam aksine şimdi kul hakkı gasp ederek makamları işgal eden kimi kurum yöneticilerinin bir kez daha ödüllendirilmesi anlamına gelecek bu düzenlemeden dolayı huzursuz olmuşlardır.TBMM’deki Bütçe görüşmeleri esnasında bir soruya karşılık Sayın Mahmut Özer’in verdiği “MEB’i dernekler vakıflar yönetmiyor, biz yönetiyoruz” ifadesini çok kıymetli görüyor, yıllardır bu bakımdan MEB teşkilatının çok yorulduğunu ifade ediyor ve bundan sonraki süreçte de gereğinin yapılmasını bekliyoruz. Öte yandan Sayın Bakanın TBMM’deki bu konuşmasının üzerinden daha 48 saat geçmemişken böylesi bir düzenlemenin yapılmış olması da manidar görülmelidir.Bu doğrultuda yönetici atama ve görevde yükselme yönetmeliklerinin, başarı ve liyakati esas alan ve adalet zemininde yürüyen bir sistemi ihdas edecek şekilde düzenlenmesi tartışmaya dahi kapalı bir gerçeklik olarak kabul edilmeli, MEB’e bağlı tüm kurumlarımızın yönetici atamaları bu anlayışla yürütülmelidir. Şu son on yılda belki de onbeş defa değiştirilen yönetmelikler hala tartışma konusu oluyorsa bir yerlerde araz var demektir. Artık MEB’i liyakat ve adalet tartışmalarından kurtarmak tehiri olmayan bir zorunluluktur." ifadelerine yer vererem yazılı basın açıklamasını şu şekilde bitirdi:"MEB’den beklentimiz; kul hakkı gasp ederek makamları işgal edenleri ödüllendirme anlamına gelecek bu değişikliğin yeniden düzenlenmesi ve kurumlarımızı “babasının çiftliği” gibi gören bir takım yapılara inisiyatif bırakmayacak adaletli ve kalıcı yönetici atama sisteminin ihdas edilmesidir.
Diğer yandan Türk Eğitim Sen olarak, sözkonusu değişikliği yargıya taşıyacağımızın da kamuoyu tarafından bilinmesini istiyoruz."
2014 yılında MEB teşkilat kanununun değiştirilmesiyle birlikte ülke genelinde binlerce okul yöneticisinin mülakatlar marifetiyle alaşağı edildiğini, yerlerine yine mülakatlar marifetiyle binlerce “özellikli” yöneticinin işbaşına getirildiğini ve 2018 yılına yapılan yönetmelik değişikliğine kadar mülakat komisyonlarında çekirdek çitler gibi çatır çatır kul hakkı yenildiğini hatırlatan Talip Geylan, MEB'in bu son yaptığı değişiklikle yine benzer uygulamaların yaşanacağına dikkat çekti. Geylan MEB'in bu hamlesiyle bir sendikanın beklentilerini karşıladığını ve "Aşil tendonları"nı kurtardığını söyleyerek, söz konusu değişikliği yargıya taşıyacaklarını kaydetti.
Resmi Gazete’de yayınlanan Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ndeki değişikliğe göre, ilçe müdürü olarak atanacaklarda aranan sınav şartının kaldırdığını belirten Geylan, "Hatırlanacağı üzere 2014 yılında MEB teşkilat kanununun değiştirilmesiyle birlikte ülke genelinde binlerce okul yöneticisi mülakatlar marifetiyle alaşağı edilmiş, yerlerine yine mülakatlar marifetiyle binlerce “özellikli” yönetici işbaşına getirilmişti. 2018 yılında yapılan yönetmelik değişikliğine gelinceye kadar, yönetici atamaları için İl milli eğitim müdürlükleri bünyesinde oluşturulan mülakat komisyonları, çekirdek çitler gibi çatır çatır kul hakkı yemiş, başarılı ve mesleğine aşık eğitimciler elenerek “referansı” kuvvetli olanlar sadece mensubiyetleri üzerinden yönetici olarak atanmıştı. O dönemde birçok üst eğitim yöneticisi ve mülakat komisyonu, sendika /vakıf / cemiyet görünümlü “dışarıdan yapıların” talimat ve telkinleriyle süreci yönetir hale gelmişti. Adeta, neredeyse tüm illerde, yönetici atama süreci, MEB’in iradesiyle değil bu dışarıdan yapıların iradesiyle yönetilir olmuştu." dedi.Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Geylan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:"Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer, 2014-2018 arasında mülakatlar marifetiyle mağdur edilen eğitim çalışanları, yıllardır iade-i itibar beklerken, tam aksine şimdi kul hakkı gasp ederek makamları işgal eden kimi kurum yöneticilerinin bir kez daha ödüllendirilmesi anlamına gelecek bu düzenlemeden dolayı huzursuz olmuşlardır.TBMM’deki Bütçe görüşmeleri esnasında bir soruya karşılık Sayın Mahmut Özer’in verdiği “MEB’i dernekler vakıflar yönetmiyor, biz yönetiyoruz” ifadesini çok kıymetli görüyor, yıllardır bu bakımdan MEB teşkilatının çok yorulduğunu ifade ediyor ve bundan sonraki süreçte de gereğinin yapılmasını bekliyoruz. Öte yandan Sayın Bakanın TBMM’deki bu konuşmasının üzerinden daha 48 saat geçmemişken böylesi bir düzenlemenin yapılmış olması da manidar görülmelidir.Bu doğrultuda yönetici atama ve görevde yükselme yönetmeliklerinin, başarı ve liyakati esas alan ve adalet zemininde yürüyen bir sistemi ihdas edecek şekilde düzenlenmesi tartışmaya dahi kapalı bir gerçeklik olarak kabul edilmeli, MEB’e bağlı tüm kurumlarımızın yönetici atamaları bu anlayışla yürütülmelidir. Şu son on yılda belki de onbeş defa değiştirilen yönetmelikler hala tartışma konusu oluyorsa bir yerlerde araz var demektir. Artık MEB’i liyakat ve adalet tartışmalarından kurtarmak tehiri olmayan bir zorunluluktur." ifadelerine yer vererem yazılı basın açıklamasını şu şekilde bitirdi:"MEB’den beklentimiz; kul hakkı gasp ederek makamları işgal edenleri ödüllendirme anlamına gelecek bu değişikliğin yeniden düzenlenmesi ve kurumlarımızı “babasının çiftliği” gibi gören bir takım yapılara inisiyatif bırakmayacak adaletli ve kalıcı yönetici atama sisteminin ihdas edilmesidir.
Diğer yandan Türk Eğitim Sen olarak, sözkonusu değişikliği yargıya taşıyacağımızın da kamuoyu tarafından bilinmesini istiyoruz."