Pak Medya İş Sendikası Genel Başkanı İsmail Topçuoğlu, Özellikle son bir yıldır basın kuruluşları ve gazeteciler siyasi iktidarın yoğun saldırılarına maruz kaldığını söyledi
Pak Medya İş Sendikası Genel Başkanı İsmail Topçuoğlu, Türkiye’nin basın özgürlüğü ve gazetecilerin çalışma şartları açısından dünya sıralamasında çok gerilere düşürüldüğünü söyledi. Topçuoğlu, “Özellikle son bir yıldır basın kuruluşları ve gazeteciler siyasi iktidarın yoğun saldırılarına maruz kalmakta, medya kuruluşlarına hukuksuz operasyonlar yapılmakta, gazeteciler gözaltına alınmakta, tutuklanmakta, baskılar sonucu işinden atılmaktadır.” dedi.
Pak Medya İş Başkanı Topçuoğlu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle açıklama yaptı. Son bir yılda binden fazla gazetecinin çalıştığı kurumlardan çıkarıldığını ifade eden Topçuoğlu, şöyle devam etti: “İktidarın muhalif gördüğü gazeteci ve yazarları talimatla işten attırması adeta olağan hale gelmiştir. Son olarak Anadolu Ajansı, Şenol Kazancı’nın genel müdürlüğe getirilmesinin ardından önce 15 kişiyi, geçtiğimiz günlerde de 20 gazeteciyi daha gerekçesiz olarak işten çıkarmıştır. Pak Medya İşçileri Sendikası olarak, haksız ve hukuksuz işten çıkarmaları kınıyoruz. Başta gerekçesiz olarak işten çıkarılanlar olmak üzere, hak arayan bütün gazeteci arkadaşlarımıza sendikamıza üye olup olmadığına bakmaksızın destek vereceğimizi belirtiyoruz.”
ÖZGÜR MEDYA VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ SALDIRI ALTINDA
Özgür ve bağımsız medya kuruluşlarının iktidarın ve iktidar eliyle oluşturulan havuz medyasının doğrudan saldırılarına hedef olduğunu anlatan Topçuoğlu, şöyle devam etti: “Bu kapsamda Zaman Gazetesi ve Samanyolu Yayın Grubuna operasyon düzenlenmiştir. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, hukuksuz şekilde gözaltına alınmış, Karaca hakkında tutuklama kararı verilmiştir.
Diğer özgür basın kuruluşları da yine sürekli olarak iktidar ve çevresinde oluşan çıkar gruplarının açık ve gizli çeşitli baskı, tehdit ve saldırılarına maruz kalmaktadır.
Son olarak Sedef Kabaş örneğinde olduğu gibi, sosyal medya üzerinden dahi iktidara yönelik en küçük bir eleştiride bulunan gazeteciler gözaltına alınmakta, sorguya çekilmekte, korkutulmaya çalışılmaktadır. Darbe dönemlerinde dahi görülmeyen hukuksuzluk, baskı ve saldırılar sonucunda hem ifade özgürlüğü hem de halkın haber alma özgürlüğü ortadan kaldırılmakta, sivil toplum da tümüyle sindirilmek istenmektedir.”
İsmail Topçuoğlu’nun açıklaması şöyle:
ÇALIŞAN GAZETECİLER TEHDİT VE BASKI ALTINDA
İşten çıkarmalar, hukuksuz operasyonlar, baskılar, gözaltılar, tutuklamalar, havuz medyası dahil halen çalışmaya devam eden bütün gazeteciler için de en büyük tehditlerden birisini oluşturmakta, gazetecilerin üzerinde adeta Damokles’in Kılıcı gibi sallanmaktadır.
Çalışan ve kişisel şartları gereği işsiz kalmayı göze alamayan gazeteciler, kendilerine dayatılanları, kendilerinden istenilenleri yapmamaları halinde başlarına geleceklerin korkusuyla antidemokratik ve hukuksuz uygulamaların, algı operasyonlarının parçası haline gelmekte, işlenen suçlara ortak edilmektedir.
Bugün her düzeyden binlerce medya çalışanı, kişisel olarak inanmadığı, vicdanen kabul etmediği, doğru bulmadığı hatta yanlışlığından emin olduğu şeyleri yazmakta, çizmekte, savunmakta ve dost sohbetlerinde bu durumdan duyduğu rahatsızlığı dile getirmektedir.
Bu tablo çalışan gazeteciler açısından ahlaki bir travma oluşturmanın yanında, vicdanla yapılması gereken bir meslek olan gazeteciliğin onurunu, şerefini, izzetini de yaralamakta onarılması ve telafisi zor bir dejenerasyona sürüklemektedir.
MEDYADA SENDİKALAŞMA ENGELLENİYOR
Ülkemizde yaşanan tüm antidemokratik ve hukuksuz uygulamalara olduğu gibi, medyaya da gerek dışarıdan gelen baskı ve hukuksuzluklara gerekse de kendi iç işleyişindeki yanlışlıklara biran evvel dur denilmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu sektörde de sendikalaşma büyük önem taşımaktadır. Sendika, her çalışanın olduğu gibi medya çalışanının da örgütlü gücü anlamına gelmektedir. Ancak ne yazık ki medya kuruluşları ellerinden geldiği ölçüde sendikalaşmaya fırsat vermemektedir. En hafifiyle özde değil sözde sendikacılık yapan yandaş ve göstermelik sendikalar tercih edilmekte, basın çalışanları, sendikadan ayrılmaları ya da yönetim tarafından tercih edilen sendikaya geçmeleri yönünde telkinlere hatta baskılara maruz kalmaktadır. Böyle bir sendikalaşma ise ne yazık ki hiçbir anlam taşımamaktadır.”
Pak Medya İş Sendikası Genel Başkanı İsmail Topçuoğlu, Türkiye’nin basın özgürlüğü ve gazetecilerin çalışma şartları açısından dünya sıralamasında çok gerilere düşürüldüğünü söyledi. Topçuoğlu, “Özellikle son bir yıldır basın kuruluşları ve gazeteciler siyasi iktidarın yoğun saldırılarına maruz kalmakta, medya kuruluşlarına hukuksuz operasyonlar yapılmakta, gazeteciler gözaltına alınmakta, tutuklanmakta, baskılar sonucu işinden atılmaktadır.” dedi.
Pak Medya İş Başkanı Topçuoğlu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle açıklama yaptı. Son bir yılda binden fazla gazetecinin çalıştığı kurumlardan çıkarıldığını ifade eden Topçuoğlu, şöyle devam etti: “İktidarın muhalif gördüğü gazeteci ve yazarları talimatla işten attırması adeta olağan hale gelmiştir. Son olarak Anadolu Ajansı, Şenol Kazancı’nın genel müdürlüğe getirilmesinin ardından önce 15 kişiyi, geçtiğimiz günlerde de 20 gazeteciyi daha gerekçesiz olarak işten çıkarmıştır. Pak Medya İşçileri Sendikası olarak, haksız ve hukuksuz işten çıkarmaları kınıyoruz. Başta gerekçesiz olarak işten çıkarılanlar olmak üzere, hak arayan bütün gazeteci arkadaşlarımıza sendikamıza üye olup olmadığına bakmaksızın destek vereceğimizi belirtiyoruz.”
ÖZGÜR MEDYA VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ SALDIRI ALTINDA
Özgür ve bağımsız medya kuruluşlarının iktidarın ve iktidar eliyle oluşturulan havuz medyasının doğrudan saldırılarına hedef olduğunu anlatan Topçuoğlu, şöyle devam etti: “Bu kapsamda Zaman Gazetesi ve Samanyolu Yayın Grubuna operasyon düzenlenmiştir. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, hukuksuz şekilde gözaltına alınmış, Karaca hakkında tutuklama kararı verilmiştir.
Diğer özgür basın kuruluşları da yine sürekli olarak iktidar ve çevresinde oluşan çıkar gruplarının açık ve gizli çeşitli baskı, tehdit ve saldırılarına maruz kalmaktadır.
Son olarak Sedef Kabaş örneğinde olduğu gibi, sosyal medya üzerinden dahi iktidara yönelik en küçük bir eleştiride bulunan gazeteciler gözaltına alınmakta, sorguya çekilmekte, korkutulmaya çalışılmaktadır. Darbe dönemlerinde dahi görülmeyen hukuksuzluk, baskı ve saldırılar sonucunda hem ifade özgürlüğü hem de halkın haber alma özgürlüğü ortadan kaldırılmakta, sivil toplum da tümüyle sindirilmek istenmektedir.”
İsmail Topçuoğlu’nun açıklaması şöyle:
ÇALIŞAN GAZETECİLER TEHDİT VE BASKI ALTINDA
İşten çıkarmalar, hukuksuz operasyonlar, baskılar, gözaltılar, tutuklamalar, havuz medyası dahil halen çalışmaya devam eden bütün gazeteciler için de en büyük tehditlerden birisini oluşturmakta, gazetecilerin üzerinde adeta Damokles’in Kılıcı gibi sallanmaktadır.
Çalışan ve kişisel şartları gereği işsiz kalmayı göze alamayan gazeteciler, kendilerine dayatılanları, kendilerinden istenilenleri yapmamaları halinde başlarına geleceklerin korkusuyla antidemokratik ve hukuksuz uygulamaların, algı operasyonlarının parçası haline gelmekte, işlenen suçlara ortak edilmektedir.
Bugün her düzeyden binlerce medya çalışanı, kişisel olarak inanmadığı, vicdanen kabul etmediği, doğru bulmadığı hatta yanlışlığından emin olduğu şeyleri yazmakta, çizmekte, savunmakta ve dost sohbetlerinde bu durumdan duyduğu rahatsızlığı dile getirmektedir.
Bu tablo çalışan gazeteciler açısından ahlaki bir travma oluşturmanın yanında, vicdanla yapılması gereken bir meslek olan gazeteciliğin onurunu, şerefini, izzetini de yaralamakta onarılması ve telafisi zor bir dejenerasyona sürüklemektedir.
MEDYADA SENDİKALAŞMA ENGELLENİYOR
Ülkemizde yaşanan tüm antidemokratik ve hukuksuz uygulamalara olduğu gibi, medyaya da gerek dışarıdan gelen baskı ve hukuksuzluklara gerekse de kendi iç işleyişindeki yanlışlıklara biran evvel dur denilmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu sektörde de sendikalaşma büyük önem taşımaktadır. Sendika, her çalışanın olduğu gibi medya çalışanının da örgütlü gücü anlamına gelmektedir. Ancak ne yazık ki medya kuruluşları ellerinden geldiği ölçüde sendikalaşmaya fırsat vermemektedir. En hafifiyle özde değil sözde sendikacılık yapan yandaş ve göstermelik sendikalar tercih edilmekte, basın çalışanları, sendikadan ayrılmaları ya da yönetim tarafından tercih edilen sendikaya geçmeleri yönünde telkinlere hatta baskılara maruz kalmaktadır. Böyle bir sendikalaşma ise ne yazık ki hiçbir anlam taşımamaktadır.”