Terör örgütü PKK/KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık 1 Eylül’e kadar ikinci aşamanın gerektirdiği yönde adım atmazlarsa bizim artık yapabileceğimiz bir şey kalmaz ve 1 Eylül’de bunu görmezsek geri çekilmeyi durduracaklarını korkunç sorunlar yaşanacağını belirtiyor. Hükümet yetkilileri çekilmenin gerçekleşmediğini iddia ederken örgüt birinci aşamada yapmalarını gerekenleri yaptıklarını iddia ediyor. ikinci aşamayı zorluyor.
Terör örgütü PKK/KCK’nın istekleri nelerdir?
İstekleri gerçekleşmediği taktirde PKK birinci aşamayı iptal edip, yeniden çatışmaya gireceğini, karakol basacağını şehirlere inerek korku ve panik havası estireceğini ve hükümeti zor durumda bırakacağını açık açık belli ediyor. Hükümet yetkilileri PKK/KCK’yı ciddiye almadığını ifade ederek;
"Kimse kuru tehditlerle Türkiye Cumhuriyeti'nin muhatabı olamaz. (…)Değişik ünvanlarla yapılan açıklamaları ciddiye almıyoruz'' ve ''çözüm sürecini baltalayan bunun altında kalır'' tehdidiyle karşılık verse de Hükümet ise bu konuda ne yapacağını bilemiyor. Sürekli çözüm ve barış kelimeleri ortalıkta dolanıp dursa da PKK/KCK aslında ne istiyor bir bakalım:
"Kimse kuru tehditlerle Türkiye Cumhuriyeti'nin muhatabı olamaz. (…)Değişik ünvanlarla yapılan açıklamaları ciddiye almıyoruz'' ve ''çözüm sürecini baltalayan bunun altında kalır'' tehdidiyle karşılık verse de Hükümet ise bu konuda ne yapacağını bilemiyor. Sürekli çözüm ve barış kelimeleri ortalıkta dolanıp dursa da PKK/KCK aslında ne istiyor bir bakalım:
PKK kürt sorunlarından bahsederken aslında Kürtlerin sorunu falan umurlarında değil. Gayeleri,PKK’yı Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde hakim hale getirmek. “PKK ve siyasi alandaki yansıması olarak görünen BDP’nin istediği Türkiye’nin Güneydoğu’sundaki en az 8-10 ilin kendilerine bırakılması. Meclis’i, hükümeti, yargısı, eğitim, sağlık ve din kurumları olan, bağımsızlığa yakın hareket edebilecek bir çeşit devlet talep ediyorlar. Kuzey Irak’taki örneği gibi Güneydoğu’da ve Kuzey Suriye’de yapılanmayı hedefliyorlar. PKK’nın ve uzantılarının “çözüm”den anladığı bu..." yani asıl mesele, millete ait olan egemenliğin, devletimizin paylaşılmasıdır. Oslo’da kabul edilen de budur. Siz, dil, kültür ve insan hakları, demokratikleşme, özgürleşme ve eşitlik” gibi masumlaştırmaya yarayan bir takım ayak oyunlarına bakarak aldanmayın. PKK,KCK ve BDP takriben 10 yıldır bu projeyi uygulamaktadır. AKP’yi kandırmakta, oyunun içine çekmekte ve bir nebzede olsun bunda başarılı olmaktadır.
Şu sözler meydanlarda söylenen sözlerdir. Bunlar hala gözümüzün önündedir: "Bizim için çözüm sürecinin tek anlamı var. O da önder Apo'nun özgürlüğüne kavuşturulması. Yoksa barıştır, çözümdür böyle bir şey yok... Süreçle ve Kürtlerin ulaştığı bilinçle yakaladığımız bu büyük fırsat kıyamete kadar elimize geçmez. Bu süreçteki tek amacımız Apo'yu kurtarmaktır... Bizim için tek çözüm bağımsızlıktır. Tüm şartlarımızı kabul etseler bile vazgeçmeyeceğiz. Bunu unutmayın!"
Önümüzdeki günlerde PKK/KCK/BDP ismini daha sık duyucağız gibi görülmektedir. Çözüm süreci terör örgütünün işine yaramıştır. Biraz daha siyasallaşabilmiş, biraz daha masumlaştırılmış, biraz daha güçlendirilmiştir. Çözüm süreci tıkanmış, çözülmeye başlamıştır. Hükümet ne olacağını kestirememektedir. “Geleceği varsa göreceği var”, “restine rest” gibi kabadayı cümlelerle, Devlet ağzı olmaktan uzak gayri ciddi laflarla ne dediklerini ve ne istediklerini kendileri de bilmemektedir.
Artık PKK’nın samimi olmadığını önceden anlamak gerekiyor. “Anlamak için görmek gerekir” gibi bir düşünceyle yaklaşıldığında geri dönülmesi mümkün olmayan hadiselerle karşı karşıya kalınacağını da bilmek gerekir. Böyle bir düşünce daha büyük zarar ve kayıplara yol açar.Bu düşünce,Türkiye’nin bölünmesine, kardeş kardeşi birbirine düşman edecek zeminlerin hazır hale getirilmesi demektir.