Türkiye ortalığa saçılan ses kayıtlarıyla sarsılıyor. Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kaydının görüntüleri de olduğu öne sürülüyor.
İddiayı dile getiren bugün iki ayrı isim oldu. Biri Sözcü yazarı Soner Yalçın, diğeri ise Vatan yazarı Rüşen Çakır.
Soner Yalçın bu bilgiyi de CHP'lilerden almış. Yazdığına göre "paralel yapı" görevden alınınca dosyada olan bu görüntüleri de yanlarında götürmüş:
Görüntüsü de var... Bir ay önceydi... 17 Aralık Operasyonu’nun yapıldığı gün Kısıklı’daki villalardan para nakli yapıldığı haberi geldi. Söyleyen CHP’li yöneticiydi. Para naklinin araçlarla yapıldığını; görüntüsünün olduğunu söyledi. Tüm bunlar Bilal Erdoğan’ın da yargılandığı dava dosyasındaydı.
Dedim ki, “artık orada yoktur, yok edilmiştir.”
Yanıt verdi:
-“Paralel (Cemaat) de aptal değil, yanlarında götürmüştür, yakında çıkar.”
Görüntü çıkmadı ama telefon kaydı sızdırıldı.
Sırada görüntü var…
RUŞEN ÇAKIR:
"GÖRÜNTÜLER DE ÇIKACAK"
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır cemaat-hükümet arasındaki savaşı 5 soruda analiz etti. Çakır yazısında bomba bir iddiaya da yer verdi ve cemaatin elinde görüntülü kayıtların da olduğunu söyledi:
"Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği söylenen telefon konuşmaları gerçek mi, yoksa montaj mı?
Her vatandaşın bu konuda kişisel değerlendirmeleri olması doğal ancak kayıtların gerçek ya da kurmaca olduğunun kararını ancak, konunun uzmanlarının da fikrini alacak olan bağımsız mahkemeler verebilir ki ülkemizde yargı bağımsızlığı başlı başına bir sorun olduğu için bağlayıcı ve herkesin riayet edeceği bir kararın oluşmasını beklemek hayal olur.
Bununla birlikte bu kayıtları dolaşıma sokan ve muhtemelen Fethullah Gülen cemaatiyle irtibatlı kişilerin yeni kayıtları (ki görüntülü olanlar da gelebilir) devreye sokmaları hâlinde durum daha da netleşebilir
(...) Değişik vesilelerle de yazmış olduğumuz gibi cemaatin ana hedefi AKP’den ziyade Erdoğan; yani “Erdoğan’sız bir AKP” amaçlanıyor. Bunun ilk akla gelen yolu Erdoğan’lı AKP’nin yerel seçimlerde ağır bir yenilgi alması. Fakat AKP liderinin sandık konusunda kendisine aşırı güvenli olması nedeniyle strateji değişikliğine gidildiğini, iktidar partisinin 30 Mart seçimlerine onun liderliğiyle girmesinin engellenmesi için yoğun gayret sarf edildiğini düşünebiliriz. (...) Erdoğan mahkemelere güvenmiyor ve yoğun yolsuzluk iddialarının karar mercii olarak sandığı gösteriyor. Sandığı iyice garantiye almak için de cemaat ile savaşı hep belli bir noktada tutmak istiyor. Fakat cemaat de çok ağır darbeler indirerek onu hızla ve sert bir şekilde karşılık vermeye kışkırtıyor. Eğer cemaat son hamlesine benzer (ve muhtemelen daha yıpratıcı) çıkışları peş peşe sıralarsa, Erdoğan “önce sandık, sonra yargı” ısrarından vazgeçmek ve cemaate yönelik “çete” soruşturmasını hemen başlatmak zorunda kalabilir ki bu da kontrolü kaybedip daha vahim hatalar yapmasına kapı aralayacaktır."
sözcü
sözcü