Türkiye’de 20 bin civarında Hakim ve savcı var. Bu sayının takriben dörtte biri FETÖ’cü iddiasıyla meslekten atıldı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası bugüne kadar 5 Bine yakın yargı mensubu görevinden el çektirildi. Yargı mensuplarının bir kısmının tutuklanmış olması hem hükümlünün hem de umumun vicdanında bir şek ve şüphe oluşturmuştur. Dolayısıyla adalete olan güvenin sarsılmasına sebep olmuştur.
Millet adına karar veren bağımsız yargı mahkemelerinin yeniden itibarlarını kazanabilmesi için, görevinden atılan yargı mensuplarının verdiği kararlarla hüküm giyenler itirazları halinde yeniden yargılanma yolu açılması gerektiği hususunda sosyal platformlarda tartışmalar ve değişik görüşler bulunmaktadır. Hatta buna emsal teşkil eden bazı davaları da ortaya koymaktadırlar.
10 Aralık 2016 tarihli Adalet Bakanı Bozdağ’ın bu hususla ilgili basına verdiği bir demeçte; “Yani şu anda bütün davaların hepsinin üzerine şaibe varmış gibi değerlendirmek de fevkalade yanlış olur. Türkiye’de yılda yaklaşık 7 milyon civarında savcılıklara gelen şikâyet var, fazlası var eksiği yok. Bunların yaklaşık 3 milyon civarındaki kısmı davaya veya işleme dönüyor. Geriye dönük buna bir baktığınızda on yıl mı gideceğiz, beş yıl mı gideceğiz, bunun tayini de zor. Bir de bugün yeni şikâyetler var, yeni olaylar var, mevcut, elde bu kadar davalar var. Eğer bir yasal düzenleme yapılırsa, bu, Türkiye’de büyük bir hukuk kaosuna yol açar, milletin adalete güvenini de zedeler. Şu anda bizim sistemimizde esasında bu konudaki sorunları çözecek düzenlemeler var, yeteri kadar hüküm var, bu nedenle bunlar işletilebilir.”
Yine Devamla;
“ 311’inci maddenin (1)’inci fıkrasının (c) bendinde diyor ki: “Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise” bu imkanı veriyor. Bunu kim değerlendirecek? Mahkeme değerlendirecek. Öte yandan, yine (e) bendinde: “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya hafif cezayı almasını gerektiren durum ortaya çıkıyorsa…” daha başka burada şartlar da var. Esasında, burada böyle bir ihtimal varsa Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da, Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda da buna imkân veren düzenleme var, bunun için ayrıca bir yasal düzenlemeye gerek yok ” ifadelerini kullanmıştı.
Bakan Bozdağ, yasal düzenleme yapıldığı takdirde hukuk kaosu ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Ya haksız yere, suçsuz yere hakkında karar verilmiş hükümlünün ahınden kim, nasıl kurtulacak? Suçsuz olduğu halde cezaevlerinden yatan insanların içinde ve ailesinde yaratılan kaosun hesabını kim verecek?FETÖ nün Yargıda Yaptığı Tahribat Ne Zaman Düzelir?
Bugün gelinen noktada gerçekten adalete olan inancın, itibarın veya güvenin yeniden tesis edilmesi şart olmuştur. Geriye dönük işlemler yapılarak daha büyük kaoslara meydan vermemek adına cezaevlerinde terör suçluları dışında ki Adli mahkûmlara bir yasa çıkartılarak infazlarında indirim cihetine gidilmesi hem vicdanları rahatlatacak hem de cezaevlerinin dolululuk oranını azaltacaktır.
Cezaevleri yapmak çözüm yollarından birisi gibi gözükse de, Türkiye’de şiddetle birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulan bu günlerde uzun yıllar cezaevlerinde yatan insanların şartlı salıverilmesi birlik ve beraberliğe katkı sağlayacaktır.Adaletin olmadığı yerde anarşi vardır. Adaletin olmadığı yerde birlik ve beraberlik olmaz. Adalet, vicdanlarda yeniden layık olduğu müstesna yerini almalıdır.Garabey
15 Temmuz darbe girişimi sonrası bugüne kadar 5 Bine yakın yargı mensubu görevinden el çektirildi. Yargı mensuplarının bir kısmının tutuklanmış olması hem hükümlünün hem de umumun vicdanında bir şek ve şüphe oluşturmuştur. Dolayısıyla adalete olan güvenin sarsılmasına sebep olmuştur.
Millet adına karar veren bağımsız yargı mahkemelerinin yeniden itibarlarını kazanabilmesi için, görevinden atılan yargı mensuplarının verdiği kararlarla hüküm giyenler itirazları halinde yeniden yargılanma yolu açılması gerektiği hususunda sosyal platformlarda tartışmalar ve değişik görüşler bulunmaktadır. Hatta buna emsal teşkil eden bazı davaları da ortaya koymaktadırlar.
10 Aralık 2016 tarihli Adalet Bakanı Bozdağ’ın bu hususla ilgili basına verdiği bir demeçte; “Yani şu anda bütün davaların hepsinin üzerine şaibe varmış gibi değerlendirmek de fevkalade yanlış olur. Türkiye’de yılda yaklaşık 7 milyon civarında savcılıklara gelen şikâyet var, fazlası var eksiği yok. Bunların yaklaşık 3 milyon civarındaki kısmı davaya veya işleme dönüyor. Geriye dönük buna bir baktığınızda on yıl mı gideceğiz, beş yıl mı gideceğiz, bunun tayini de zor. Bir de bugün yeni şikâyetler var, yeni olaylar var, mevcut, elde bu kadar davalar var. Eğer bir yasal düzenleme yapılırsa, bu, Türkiye’de büyük bir hukuk kaosuna yol açar, milletin adalete güvenini de zedeler. Şu anda bizim sistemimizde esasında bu konudaki sorunları çözecek düzenlemeler var, yeteri kadar hüküm var, bu nedenle bunlar işletilebilir.”
Yine Devamla;
“ 311’inci maddenin (1)’inci fıkrasının (c) bendinde diyor ki: “Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise” bu imkanı veriyor. Bunu kim değerlendirecek? Mahkeme değerlendirecek. Öte yandan, yine (e) bendinde: “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya hafif cezayı almasını gerektiren durum ortaya çıkıyorsa…” daha başka burada şartlar da var. Esasında, burada böyle bir ihtimal varsa Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da, Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda da buna imkân veren düzenleme var, bunun için ayrıca bir yasal düzenlemeye gerek yok ” ifadelerini kullanmıştı.
Bakan Bozdağ, yasal düzenleme yapıldığı takdirde hukuk kaosu ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Ya haksız yere, suçsuz yere hakkında karar verilmiş hükümlünün ahınden kim, nasıl kurtulacak? Suçsuz olduğu halde cezaevlerinden yatan insanların içinde ve ailesinde yaratılan kaosun hesabını kim verecek?FETÖ nün Yargıda Yaptığı Tahribat Ne Zaman Düzelir?
Bugün gelinen noktada gerçekten adalete olan inancın, itibarın veya güvenin yeniden tesis edilmesi şart olmuştur. Geriye dönük işlemler yapılarak daha büyük kaoslara meydan vermemek adına cezaevlerinde terör suçluları dışında ki Adli mahkûmlara bir yasa çıkartılarak infazlarında indirim cihetine gidilmesi hem vicdanları rahatlatacak hem de cezaevlerinin dolululuk oranını azaltacaktır.
Cezaevleri yapmak çözüm yollarından birisi gibi gözükse de, Türkiye’de şiddetle birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulan bu günlerde uzun yıllar cezaevlerinde yatan insanların şartlı salıverilmesi birlik ve beraberliğe katkı sağlayacaktır.Adaletin olmadığı yerde anarşi vardır. Adaletin olmadığı yerde birlik ve beraberlik olmaz. Adalet, vicdanlarda yeniden layık olduğu müstesna yerini almalıdır.Garabey