Hava Kuvvetlerimize ait F-16 uçakları Suriye sınırımızda, SU-24 (hangi modeli olduğunu bilmiyoruz) tipi Rus savaş uçağını düşürdü. Hangi model olduğunu bilmiyoruz derken kastettiğim şey; uçağın özel bir görev yapıp yapmadığını bilmediğimiz yani alçak irtifa uçuşları ile bilinen SU-24’lerin özel bir görev için bölgeye gönderilmiş olabileceğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Yoksa iki liderin şahsi meselesinden buralara geldiğimizi söylemek istemiyorum. Angajman kuralları açıktır, ihlal edersen ve uyarılara uymazsan düşürürler, neticede düşürdük.
Komşu ülkeye ait bir uçağın düşürülmesi bu kadar kolay mıdır?
Elbette değil, yıllardır Ege denizi üzerinde Türk ve Yunan savaş uçakları binlerce kez birbirine girdiği halde -adı konmuş- bir uçak düşürme olayı yok ise Suriye sınırımızda düşürülen uçak biraz tuhaf kaçabilir. Kaldı ki; Türk ve Rus uçakları önceki yıllarda Karadeniz üzerinde angajmana girmişti, Rus uçaklarının fır ihlali yaptığı günlerde bile uçak düşürme olayı görmedik.
Hava sahanıza girip sınır ihlali yapan bir uçağın milliyetini (hangi ülkeye ait olduğunu) biliyorsanız, önce ait olduğu ülke ile diplomatik girişim yapılır. Bu tür olaylar tatlı sert uyarılarla telefonla halledilecek meselelerdir. Eğer milliyeti bilinmiyorsa, Uluslararası Havacılık kuralları gereği uçak tehdit olarak algılanıp düşürülebilir. Nihayetinde bu bile ender rastlanan bir durumdur.
Sıkıntı burada başlıyor. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgi doğrultusunda ilk açıklamayı yapan Anadolu Ajansı, bırakın milliyetini, uçağın tipine kadar verdi. Yani “bile bile Rus uçağı düşürdük” sözünün haber ajansı dilini kullandık. Kısa süre sonra, yapılan diplomatik hata fark edilince metin değiştirilerek, “tipi ve milliyeti bilinmeyen” olarak, düzeltilmiş metin yayınlandı. Geç kalan düzeltme, “özü kabahatinden beter” dedirtti. Diplomasi dilini bilmeyenlerin eline kalınca sonuç normal olarak felaket oluyor.
Milli Savunma Bakanlığımızdan ya da Hava Kuvvetlerimizden önce Cumhurbaşkanlığı kaynaklarının açıklama yapması, yönetim şeklimizi örneklendirerek ortaya koydu. Herkes kendi işini yapacağına bir kişi herkesin işini yapıyor. Diyarbakır’daki bir terör olayı sonrası Tarım ve Hayvancılık Bakanı’nın açıklama yaptığını düşünürsek bugün yaşadığımız durumun yadırganmaması gerekir.
Ekonomik ve siyasi yaptırımları yavaş yavaş görüyoruz. Unutmayalım ki; İran nasıl ki, ihanetleri, yalanlarıyla meşhur ise Rusya da kini ile meşhurdur. Yani, oturup intikam alacağı günü bekleyeceğiz. Tarihte birçok örneği var, birkaç yıl önce düşen Polonya uçağı ve kazada ölen birçok Polonyalı bürokrat benim hatırladığım en son örnektir.
Komşu ülkeye ait bir uçağın düşürülmesi bu kadar kolay mıdır?
Elbette değil, yıllardır Ege denizi üzerinde Türk ve Yunan savaş uçakları binlerce kez birbirine girdiği halde -adı konmuş- bir uçak düşürme olayı yok ise Suriye sınırımızda düşürülen uçak biraz tuhaf kaçabilir. Kaldı ki; Türk ve Rus uçakları önceki yıllarda Karadeniz üzerinde angajmana girmişti, Rus uçaklarının fır ihlali yaptığı günlerde bile uçak düşürme olayı görmedik.
Hava sahanıza girip sınır ihlali yapan bir uçağın milliyetini (hangi ülkeye ait olduğunu) biliyorsanız, önce ait olduğu ülke ile diplomatik girişim yapılır. Bu tür olaylar tatlı sert uyarılarla telefonla halledilecek meselelerdir. Eğer milliyeti bilinmiyorsa, Uluslararası Havacılık kuralları gereği uçak tehdit olarak algılanıp düşürülebilir. Nihayetinde bu bile ender rastlanan bir durumdur.
Sıkıntı burada başlıyor. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgi doğrultusunda ilk açıklamayı yapan Anadolu Ajansı, bırakın milliyetini, uçağın tipine kadar verdi. Yani “bile bile Rus uçağı düşürdük” sözünün haber ajansı dilini kullandık. Kısa süre sonra, yapılan diplomatik hata fark edilince metin değiştirilerek, “tipi ve milliyeti bilinmeyen” olarak, düzeltilmiş metin yayınlandı. Geç kalan düzeltme, “özü kabahatinden beter” dedirtti. Diplomasi dilini bilmeyenlerin eline kalınca sonuç normal olarak felaket oluyor.
Milli Savunma Bakanlığımızdan ya da Hava Kuvvetlerimizden önce Cumhurbaşkanlığı kaynaklarının açıklama yapması, yönetim şeklimizi örneklendirerek ortaya koydu. Herkes kendi işini yapacağına bir kişi herkesin işini yapıyor. Diyarbakır’daki bir terör olayı sonrası Tarım ve Hayvancılık Bakanı’nın açıklama yaptığını düşünürsek bugün yaşadığımız durumun yadırganmaması gerekir.
Ekonomik ve siyasi yaptırımları yavaş yavaş görüyoruz. Unutmayalım ki; İran nasıl ki, ihanetleri, yalanlarıyla meşhur ise Rusya da kini ile meşhurdur. Yani, oturup intikam alacağı günü bekleyeceğiz. Tarihte birçok örneği var, birkaç yıl önce düşen Polonya uçağı ve kazada ölen birçok Polonyalı bürokrat benim hatırladığım en son örnektir.