Aydın Üniversitesi Kafkasya ve Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Başkanı Profesör Kamil Veli Nerimanoğlu,10 Ekim'de Moskova'nın girişimiyle geçici ateşkes ilan edildiğini, 27 Eylül Harekatı, Nisan 2016'da gerçekleştirilen çok önemli bir askeri harekatın devamı niteliğinde olduğunu, Ermeniler ve Rusya, Azerbaycan ve Türk ordularının gücünü gördüğünü, Karabağ'ın tamamının kurtarılamadığını, Cumhurbaşkanı kararlılıkla "Karabağ'ı kurtaracağız, seni köpek gibi kovalayacağız" dediğini belirterek, "Önce Vatan!" Hepimiz destekliyoruz. Vatan hissi sadece ideolojik değil, doğal bir duygudur. Bir canlı dünyaya ne kadar bağlıysa anavatanına da bağlıdır. Vatanımızın bizim için tehlikede olan kısmı Karabağ'dır. Azerbaycan, sosyal, ekonomik ve kültürel olarak Karabağ olmadan bir bütün olamaz. Azerbaycan'ın 4 merkezi vardır: Tebriz, Derbent, Şuşa ve Bakü. Şu anda elimizde sadece Bakü var ve biz bundan mutlu olabiliriz. Bizi düşündürürken aynı zamanda bizi harekete geçirir. Ermeniler ikinci bir devlet kurmak istiyorlar ve nihai hedefleri Bakü, bunu açıkça söylemeliyiz." dedi.
Karabağ'ın dünya Türkçülüğünün önemli merkezlerinden
27 Eylül'de başlatılan ve başarıyla devam eden operasyon 10 Ekim'de yürürlüğe giren geçici ateşkes, Ermeniler tarafından Gence'ye roket atarak sivilleri öldürerek ihlal edildiğini ve Azerbaycan haklı olarak operasyonlarına devam ettiğini belirten Profesör Kamil Veli Nerimanoğlu, "Doğduğum yerde Cebrail'i aldık ve ruhum Fuzuli'yi aldık. Çok hoş. Ancak Şuşa henüz bizim değil ve Hankendi'ye vursak bile askerlerimiz oraya henüz ayak basmadı. Sivillerimizi Gence, Tatar, Mingaçevir, Beylagan ve hatta Ordubad'da dövüyorlar. Tarihin derinliklerine indiğimizde Karabağ'ın dünya Türkçülüğünün önemli merkezlerinden biri olduğunu görüyoruz. Semerkand, Buhara, Merv, Urumçi gibi. Bu yerler Türk-İslam rönesansının başlangıç noktalarıdır." dedi.Tebriz ve Urmiye'de başlayan önemli kültür alanları Karabağ'da zirveye ulaştığını ifade eden Veli, "Karabağ'da büyüyen veya ataları Karabağ'dan gelen şahsiyetlerin zirvesi elbette Polad Bülbüloğlu değil, Ahmed Ağaoğlu'dur. Karabağ'da milliyetçilik, özgürlük, demokrasi ve cumhuriyet mücadelesi Azerbaycan ile sınırlı değildir ve Türk dünyasının modernleşmesi için tüm meseleler Ağaoğlu ile başlamaktadır. Dolayısıyla Ahmed Ağaoğlu hem Gaspıralı hem de Alibey Hüseynzade'dir. 1869'da Şuşa'da doğdu, 1894'te Sorbonne Üniversitesi'nden mezun oldu, 1918'de Osmanlı İmparatorluğu döneminde Afyon Parlamentosu'na ve 1918'de Nuri Paşa'nın Kafkas İslam'ına seçildi. Bakü'ye ordusunun siyasi danışmanı olarak gittiğini ve orada milletvekili seçilen Ahmed Ağaoğlu tarafından seçildiğini hatırlayalım. Bu insanlar devletin değerlerini vurgulayarak Türkiye'nin yolunu seçtiler."dedi.Ermenilerin ve Rusların korktuğu tek konu Türkiye ve Azerbaycan'ın ekonomik, askeri ve kültürel alanlara entegrasyonu olduğunu ifade eden Profesör Kamil Veli, Türk ordusunun Azerbaycan'a gidip kurtardığı 1918'deki ile aynı olmasından korkuyorlar. Bu devam etmelidir. Sadece milliyetçi değil, liberal görüşlü Ermeni aydınları da bunun farkındaydı. Örneğin, şahsen tanıdığım yönetmen Sergei Parajanov ve yazar Hrant Matevosyan, Ermeni milliyetçiliğini eleştiren bir tavır sergiledi. Karabağ'a ve eski Erivan topraklarına Ermenilerin kimler tarafından ve ne amaçla getirildiği biliniyor. Kilise tarafından beslenen ve diasporanın yardımıyla kendi ayakları üzerinde duran ve büyük güçler tarafından kukla olarak kullanılan Ermeniler, eski hayallerinden vazgeçmezler. Şuşa, Hankendi ve Karabağ'ın diğer bölgelerinde Paşkina'nın gösterileri hem Azerbaycan'ın hem de Türkiye'nin sabrıyla oynanacaktı." dedi. Aydın Üniversitesi Kafkasya ve Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Başkanı Profesör Kamil Veli Nerimanoğlu, Azerbaycan'ı kan gölüne boğmaya çalışabileceklerini ancak ordumuzun ve Türkiye'nin desteği buna izin vermeyeceğini belirterek şu ifadeleri kullandı:Erdoğan'ın da dediği gibi dünya beşten büyük. Son 30 yılda özgürlüklerine kavuşan halkları tehdit etmek mümkün olmayacak. Azerbaycan ordusunun sınanmasına çok sevindim. 30 yılda mükemmel bir ordu kurmanın mutluluğunu yaşıyorum. Kusursuz bir Türk-Azerbaycan kardeşliği kurulmuş ve 1918'in hafızası yeniden canlandırılmıştır. Bu bizim zaferimiz için çok önemli. Herkes günahkar ve masumu bilir. "Acı çeken bir millet, ezilen bir millet" Ermeni efsanesi de yıkıldı. Ermenistan'ı yönetenler demokratik zihniyetli değildi ve bugün de değiller. Erivan'da Türk yemeği ve Türk kültürü olmayan ev yoktur. Ermeniler, geçmişi ve bugünü düşmanlığa çevirerek yaşayamazlar. Azerbaycan, sadece kendinize ve kardeşinize güvenmeniz gerektiğini anladı. Çok umutluyum, halkıma çok güveniyorum.Türk-Azerbaycan kardeşliği benim için tek yol. Eminim Cemil Hasanlı, Aydın Balayev, Solmaz Togidi-Rustamova, Nasib Nasibli gibi tarihçilerimiz bu aşamayı tam olarak yazacak ve yazacaklardır. Bugün İran İslam Devleti Ermenistan'a yardım ediyor. Ama 35-40 milyon Güney Azerbaycan Türkü ayağa kalktığında o İslam devleti hiçbir şey yapamayacak. Ayağa kalkıp İran devletini Azerbaycan topraklarını savunmaya zorladıkları gibi. Güneydeki kardeşlerim için bu büyük bir zafer.Kaynak: muxalifet.az