'Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derler. Atasözünün gerçekliği hepimizin hayatında örnek bulmuştur. Masumane çocuk yalanlarımızdan devlet zirvesine kadar geniş bir yelpazede görürüz atasözünü.
Alman Focus Dergisi, Mart 2014’te Dışişleri Bakanlığımızda yapılan ve Suriye’ye askeri müdahale yapılması konulu toplantının ses kayıtlarının NSA yani ABD Ulusal Güvenlik Ajansı tarafından sızdırıldığını açıkladı.
Olayı hatırlayalım.
Mart-2004 Türk Dışişleri Bakanlığı
Toplantıya, Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Siniroğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler katılıyor.
Sızdırılan kayıt oldukça uzun ve Suriye’ye saldırı için yapılabilecekler tartışılıyor.
Siniroğlu, Kuzey Irak tecrübelerini anlatıyor ve özetle herhangi bir yetki problemlerinin olmadığını söylüyor.
Davutoğlu, Suriye’ye daha önce (2012) girmedikleri için hayıflanıyor ve fırsat tepmekten dem vuruyor.
Yaşar Güler, Hakan Fidan’ın desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.
Kaydın sızdırıldığı günlerde en çok tartışılan ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan olmuştu. “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye sekiz füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine de saldırtırız.”
Hala sıcak gündem olan “Mit Tırları” konusu da kayıtta yer alıyor.
Hakan Fidan “iki bine yakın tır dolusu malzeme gönderdik” diyor. Sayın Yaşar Güler ise “silah değil mühimmat göndermek gerekir” diyor.
ŞAŞIRTICI NOKTA İSE
Hükümet, ses kayıtları için herhangi bir açıklama mecburiyeti hissetmemişti. Sadece ses kayıtlarının “Paralel Yapı” diye adlandırdıkları kişiler tarafından sızdırıldığını iddia etmişti.
Focus Dergisi, dinlemelerin Amerika tarafından yapıldığını ifşa etti. Ellerinde daha ne kadar kayıt olduğunu bilmiyoruz. Aleyhimize kullanılacak kayıtlar dış siyasetimize nasıl yön veriyor acaba.
Alman istihbaratı tarafından dinlendiğimiz ortaya çıktığında Erdoğan’ın “büyük devlet, dinler” dediğini hatırlıyorum.
Gizliliğimizin olmadığını gördüğümüze göre Büyük Türkiye hedefimiz yalan mı, diye sorsak hata eder miyiz?
Dinleme ve sızdırma konularında asıl sorumlu ifşa edildiğine göre seçim meydanlarında coşkulu kalabalığa, “paralel yapı casusluk yaptı” diye bağıran adamın yalanlarını ne yapacağız.
Allah korusun, Lahey Adalet Divanı olayı sorgulamaya başlayınca ne yapacağız.
İki bin tır dolusu malzemenin, silah ve mühimmatın kaynağını nasıl göstereceğiz.
Silah ticareti yaptık mı diyeceğiz yoksa kendi envanterimizdeki silahlar mı diyeceğiz.
Silah ve mühimmat sayımız belli olduğuna göre nasıl sıyıracağız.
Aklıma Afyon ve Kırıkkale’de yaşanan patlamalar geliyor ama kafanızı karıştırmayayım.
Minareyi çalmadan boyunu ölçmelisin ki kılıf minareyi kapatabilsin. Hazırlanan kılıf üç beden küçük geldi