Mahkemelerle, cezaevleriyle ilgili bilinen veya yanlış bilinen çok terimler var. Mahkeme veya Cezaevi sözleri toplumumuz tarafından çok iyi biliniyor. Mahkeme ve cezaevlerinin ne manaya geldiğini Türk toplumu olarak yüreğimiz hoplayarak, sıtmalanarak biliyoruz.
Türkiye’de insanlarımızın neredeyse tamamı cezaevlerini ve mahkemeleri kendisinden bilmese de mutlaka yakın akrabalarından birisinin başına gelen bir olaydan dolayı bilmektedir.
Mahkeme ve cezaevleri kapsamı içinde kullanılan o kadar çok söz ve terimler var ki, kimimiz hiç bilmiyor, kimimiz yanlış biliyoruz.
Çok duyulan ama bilinmeyen bazı terimlerin anlamı nedir kısa olarak ifade edelim:
MAHKEME: Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yer.
Mahkeme Çeşitleri Ve Görevleri
Mahkeme, taraflar arasındaki hukuki anlaşmazlıkları hukukun üstünlüğüne uygun olarak, sivil, cezai ve idari konularda adaleti sağIamak üzere yetkiIendiriImiştir. TopIum yapısına ve küItüre göre değişikIikIer gösterebiIen bir yargıIama formudur.
Mahkeme ÇeşitIeri NeIerdir
Hukuk MahkemeIeri:
Ceza MahkemeIeri
Hukuk mahkemeIeri şu böIümIere ayrıIır: 1 – SuIh Hukuk MahkemeIeri (Bin Iiraya kadar aIacak, nafaka, ev boşaItma dâvaIarına bakar. 2 – AsIiyIe Hukuk MahkemeIeri (Bin Iiradan fazIa aIacak, boşanma dâvaIarına bakar. 3 – Ticaret MahkemeIeri (Ticaret işIerinden çıkan dâvaIara bakar. 4 – İş MahkemeIeri (İşçi ve işverenIerIe iIgiIi dâvaIara bakar 5 – İcra MahkemeIeri (İcra takip işIeri iIe iIgiIi dâvaIara bakar
Ceza MahkemeIeri, şu böIümIere ayrıIır
1 – SuIh Ceza MahkemeIeri (Küçük suçIara bakar. 2 – AsIiye Ceza MahkemeIeri (Sahte işIemIer, hakaret gibi dâvaIara bakar. 3 – TopIu AsIiye Ceza MahkemeIeri: (AsIiye ceza iIe ağır ceza mahkemeIerinin baktığı suçIar dışında kaIan dâvaIara bakar).4 – Ağır Ceza MahkemeIeri (Cana, namusa, maIa, devIetin güvenIiğine karşı suç işIeyenIerin yargıIandığı mahkemeIerdir.
Anayasa Mahkemesi GörevIeri
YasaIarın Anayasaya Uygunluk Denetimi
ParIamentonun çıkardığı yasaIarın Turkiye Cumhuriyeti Anayasi’na uygunIuğunu inceler ve denetler. TBMM İçtüzüğü’nün hem usuI hem de esas bakımından Anayasa’ya uygunIuğuna bakar.
Ceza Mahkemeleri:
İşlenen suçlar, bir ceza vermeyi gerektiriyorsa, bu dâvaIara Ceza MahkemeIeri bakar.
Ceza Mahkemeleri, şu böIümIere ayrıIır:
1 – Sulh Ceza Mahkemeleri (Küçük suçIara bakar).
2 – AsIiye Ceza Mahkemeleri (Sahte işIemIer, hakaret gibi dâvaIara bakar).
3 – TopIu AsIiye Ceza MahkemeIeri: (AsIiye ceza iIe ağır ceza mahkemeIerinin baktığı suçIar dışında kaIan dâvaIara bakar).
4 – Ağır Ceza MahkemeIeri (Cana, namusa, maIa, devIetin güvenIiğine karşı suç işIeyenIerin yargıIandığı mahkemeIerdir).
Yargıtay
Bütün mahkemelerin üstünde oIan yüksek bir mahkemedir. En tecrübeli yargıçlardan meydana gelmiştir, Ankara’dadır. Yukarda görülen mahkemelerin herhangi birinde davası görülmüş olan her vatandaş, yargıç tarafından verilen hükmü, kendine göre, kanunlara uygun görmez ve beğenmezse, bu hükmün bir daha inceIenebiImesi için Yargıtaya başvurur.
yargıtayda bu hüküm incelenir. Yargıcın verdiği karar doğru bulunursa, onayIanır, böyIece hüküm yerine getiriIir. Yargıcın verdiği karar, Yargıtay’ca uygun görülmezse, bozulur ve davaya yeniden bakıIır.
Askeri Yargıtay:
Askerî mahkemelerin vermiş oIduğu kararIarın. Yargıtay gibi, incelenmesinin ve onaylanmasının yapıldığı yüksek bir mahkemedir.
Anayasa Mahkemesi:
Yeni Anayasamıza göre kuruImuş yüksek bir yargı organıdır. Anayasa Mahkemesi, BakanIarın işIedikIeri suçIara ve Türkiye Büyük MiIIet MecIisi tarafından çıkarıIan kanunIarın Anayasaya aykırı oIup oImadığına bakar.
UyuşmazIık Mahkemesi:
AdIiye, idare mahkemeIeri ve askerî mahkemeIer arasındaki görev ve hüküm uyuşmazIıkIarını kesin oIarak çözmekIe görevIi bir mahkemedir.
Hükümlü ne demek: Suçu kesinleşmiş ve verilen ceza süresini doldurması gereken kişidir.
Tutuklu ne demek: Herhangi bir nedenden dolayı tutuklu olarak tutuk evlerinden bulundurulan kişidir.
Cezaevi ya da hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için tutuldukları yerlerdir. Cezaevlerinin etrafı jandarmalar tarafından güvenliği sağlanır.
Tutukluların, hükümlülerden ayrı olarak tutulduğu yere ise tutukevidenir.
Cezaevinde geçirilen süre suçun ağırlığına göre değişmektedir. Yaşı küçük olan suçluların koyuldukları yerlere ıslahevi denir . Gözetim cezası alanlar da cezaevine koyulmazlar ama belirli bir süreyi özgürlükleri kısıtlanmış olur.
İnsanların cezalandırılma amacıyla kapalı bir yere koyulmaları çok eski bir uygulamadır. Modern cezaevinin ilki 1595 yılında Amsterdam’da kurulduğu bilinir. 1588 yılında hırsızlığın çezası idam değildi. Devlet tarafından eğitilip iyileştirmesine karar verilmesine dayanıyordu. Hırsızlığın bağlayıcı cezaya dönüşümü ilk İngiltere’de gerçekleşti. Londra’daki Londra Kulesi, Paris’teki Bastille kalesi, İstanbul’daki Yedikule zindanı da bu tür yerlerdi. Ama buralara sıradan suçlular değil, siyasal tutuklular kapatılırdı.
Adli sicil kaydı ne demek: Kesinleşmiş mahkumiyet kararlarını gösterir kayıt.
Aleniyet ne demek: Açıklık, izlenebilirlik.
Ara karar: Son hüküm olmayıp hükme giden yolda verilen ara, yardımcı kararlardır.
Arama (Adli arama): Hâkim kararı ile yapılan ev ve işyeri aramasıdır.
Arama: Suçun işlenmeden önceki aşamasında idarece yürütülen arama biçimidir.
Beraat: Suçlu bulunmama hali, başlangıçtan beri kirlenmemiş olma.
Bihakkın (Tahliye): Şart olmaksızın, hakkıyla cezasını çekmiş, tüketmiş olma.
Bilirkişi (Ehl-i vukuf): Alanında görüşüne başvurulacak kadar uzman.
Bono nedir? Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen, alacağın miktarını, borçlusunu ve ödenme zamanını gösteren belge.
Butlan nedir? Hukuki işlemin hiç doğmamış sayılması, yok sayılması.
Cebri icra: Zorla yerine getirme.
Celse: Oturum, duruşma.
Ceza fişi: Kesinleşen kararların türü ve miktarına ilişkin adli sicil (sabıka) kayıtlarına işlemek üzere düzenlenen ve adli sicile sevk edilen evrak.
Ciranta: Bir senedi ciro eden kimse.
Ciro: Bir senet veya havalenin alacaklı tarafından diğeri namına çevrilmesi ile üzerine buna dair şerh verilmesi.
Çağrı kâğıdı: Cumhuriyet Savcılığı aşamasında dinenmesi gereken şüpheli, mağdur ve tanıkların gelmesini isteyen kağıt.
Daimi arama: Faili bulunamayan suçların araştırıldıkları dosyalara verilen isim.
Davanın kabulü: Dava dilekçesindeki istemi bütünü ile veya kısmen kabul eden hukuk mahkemesi sonuç kararları.
Davanın reddi: Dava dilekçesindeki istemi bütünü ile veya kısmen reddeden hukuk mahkemesi sonuç kararları.
Davetiye: Duruşmaya çağrı kâğıdı.
Delil: Bir vakıanın varlığını ortaya koyan vasıta, işaret.
Denetimli serbestlik: Cezaevine girmeksizin, dışarıda bazı kurallara uyma zorunluluğu.
Disiplin hapsi: Yargılama sürecinde düzen bozuculara karşı , temyizi ve itirazı kabil olmayan, şartla tahliyesi bulunmayan 4 günü geçmeyen uslandırma amaçlı bir hapis türü.
Düplik: Davanın replik (cevaba cevap) yazısına karşı davalının vermiş olduğu cevap; ikinci cevap.
Düşme kararı: Yürüme şartını kaybeden davaların görülemeyeceğine ve sükutuna ilişkin karar.
El koyma: Suça konu veya delil niteliği olan eşya ve malın Cumhuriyet Savcılığı ve mahkeme aşamasında alıkonulması.
Emanet: Alıkonulan eşya,mal veya paranın yargı kararı kesinleşinceye kadar adliyede, Cumhuriyet Savcılığı bünyesinde bir deftere konularak muhafazası.
Emanet memuru: Emanet eşya işleri ile uğraşan memur.
Fail: Hareketi gerçekleştiren kişi (özne), suçu işleyen.
Faili meçhul: Kim tarafından işlendiği bilinmeyen hadiseler.
Fezleke: Hülasa netice yazısı. özel anlamıyla ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı ilçelerde meydana gelen olayların, ağır ceza mahkemesi görev alanına girdiğinde, bütün deliler toplanarak merkez Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilen iddianame öncesi sonuç yazısı.
Gaip: Yokluğu farzedilen kişi, bulunduğu yer bilinmeyen, yurt dışında olup da getirilemeyen veya getirilmesi uygun olmayan kişi.
Gerekçeli karar: Duruşma bitiminde verilen son kısa hükmün gerektirici sebeplerini içeren mahkeme kararı.
Gözaltı: Ortaya çıktığı düşünülen bir suçun araştırılması, delillerin karartılmasının engellenmesi ve kişinin sorgusu için şüphelinin savcı talimatı ile; kanunda belirtilen sürece alıkonulması.
Haciz: Alacaklının talebi ve yasal koşulların oluşması halinde borçlunun malları üzerine satılamaz şerhinin konulması ve gerekirse malın yed-i emine teslimini gösteren hukuki tanım.
Hak ehliyeti: Hukuki işlem yapabilme ehliyeti, alacak sahibi olma, borçlanabilme yeteneği.
Hâkimin reddi: Yasada yazılı nedenlerle davaya bakması adaletin yerine getirilmesini engelleyeceği düşünülen hâkimin davaya bakmamasını talep etme.
Hakkın kötüye kullanılması: Hukukun korumadığı hak kullanma biçimi.
Haksız fiil: Hukukun korumadığı, hakka dayanmayan fiil.
Hapsen tazyik: Hapisle zorlama, hukuka aykırı hareket edeni uslandırma, hukuka uymaya zorlama hapsi.
Harç: Resmi bir muamele başvurusu yapılırken ödenmesi gereken yasal meblağ.
Heyet: Üç veya daha fazla hâkimin bir arada çalışması.
Hukuki ihtilaf: İçerisinde suç barındırmayan, ceza soruşturmasına konu olmayan çekişme.
Hukuki işlem: Yasadan kaynaklanan ve hukuk alanında sonuç doğuran işlemler.
Hükmen tutuklu (Hükümözlü): Hakkında ilk derece mahkemesinin mahkumiyet kararı verdiği ve tutuk halinin devamına hükmettiği kişinin hukuki durumu.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması: Sanık hakkında 2 yıl ve daha az mahkûmiyet söz konusu olduğunda ve yasal şartlar çerçevesinde; verilen kararı açıklamadan sonuç doğurmayacak bir alana terk etme.
Hüküm fıkrası: Son kararın yer aldığı duruşma sonu yazılan bölüm.
İcra: Kanunen yükümlü olan tarafça yerine getirmesi gereken bir edimin veya hareketin yerine getirilmemesi halinde; devlet gücü ile yerine getirilmesi.
İddianame: Şüpheli hakkında mahkemeye sunulan ve cezaladırma talebini içeren Cumhuriyet Savcılığı yazısı.
İhzar (Zorla getirme): Kolluk gücü ile mahkemeye zorla getirme.
İlam: Kesinleşmiş ve yerine getirilmesi gereken mahkeme kararı.
İnfazın ertelenmesi: Belirli mahkumiyetlerin infazının, geçerli mazeret ve koşulların varlığı halinde ileriye tehiri.
İptal: Hukuki işlemin geçersizliğinin tespiti.
İsticvap: Bir tarafın kendi aleyhine olan belli bir (veya birkaç) vakıa hakkında mahkeme tarafından sorguya çekilmesi.
İstinabe: Mahkeme mahallinde bulunmayan ve mahkemece dinlenmesi gereken kişinin, yargılayan mahkemenin talebi ile oturduğu yer mahkemesince dinlenmesi.
İştirak: Bir fiile birden çok kişinin katılımı.
İtiraz: Yapılan bir hukuki işleme veyahut verilen bir karara karşı; kanunun gösterdiği şekilde ikinci bir kez inceleme istemi.
İzalei şüyu (Ortaklığın giderilmesi): İştirak halindeki mülkiyetin paylaştırılması işlemi.
Kalem: Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılıklarının yazı işlerini yürüten birimi.
Kamu düzeni: Yasaların öngördüğü ve toplumun genelini ilgilendiren uyum hali.
Kamu yararı: Toplumun geneline ve düzene yansıyan yarar.
Karar düzeltme: Yargıtay ilgili dairesinin bozma veya onama kararından sonra; açık bir hukuka aykırılık görüldüğünde son kez aynı daireden kararını tekrar gözden geçirmesine ilişkin istemin kabulü.
Kayıt tashihi / düzeltmesi: Herhangi bir resmi kayıttaki yanlışlığın mahkeme yoluyla düzeltilmesi.
Kısa karar: Duruşma sonrası verilen ve henüz gerekçesi yazılmayan karar.
Komisyon (Adli Yargı Adalet Komisyonu): Ağır ceza mahkemesi bulunan yerlerde teşkilatlanan, başkanı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)nca atanan, bir üyesi Başsavcı, diğer üyesi ise yine HSYK’ca belirlenen, personel işlerini yürüten kurul.
Kovuşturma: Ceza davasının mahkeme evresi; yargılama safhası.
Layiha: Herhangi bir konuda bir görüş ve düşünceyi bildiren yazı; tasarı.
Mahkum (Hükümlü): Mahkumiyet kararı kesinleşen sanık.
Mahsup: Daha önce tutuklu kalıp beraat eden kişinin bir sonraki eylemi sonucu aldığı mahkumiyetten önceki tutukluluk süresinin düşülmesi; hesap etmek, hesaba geçirmek.
Malen sorumlu(luk): Cezai yönden değil malvarlığı ile sorumlu(luk).
Men’i müdahale: Bir gayrımenkulun haksız işgali halinde açılan dava ve sonuçta verilen karar.
Müdafi: Savunman, vekalet ilişkisi olmaksızın yasa gereği şüpheli ve sanığı savunan avukata verilen yasal isim.
Müddeabih: Hukuk davasının konusu, talep edilen şey.
Müddetname: Hükümlünün cezasını formüle eden Cezaevine girilmesi ve çıkılması gereken zamanla beraber, yasal ceza indirimlerini de konu eden savcılık kâğıdı.
Müsadere: Kendiliğinden suç teşkil eden veya suçta kullanılan eşyanın zoralımı.
Müşterek: Pay üzerinde tasarruf edilebilen ortaklık hali.
Mütalaa: Görüş.
Mütemmim cüz: Bütünün vazgeçilmez parçası.
Müteselsil: Birbirini izleyen, zincirleme.
Müvekkil: Vekalet veren, avukatın vekilliğini yaptığı kişi.
Müzakere: Karşılıklı konuşma, tartışma.
Müzekkere: İstem yazısı.
Nüfus tashihi: Ad, soyad ve yaş düzeltme işlemlerinin genel adı.
Sanık: Hakkında kamu davası açılan şüpheli.
Savunma: Şüpheli veya sanığın üzerine atılı suç isnadına karşı, aleyhindeki delilleri bertaraf etmek üzere kendisi ile fiil arasındaki ilişkiyi, kendi görüşüyle ortaya koymak, kendi görüşüne ilişkin olarak delil toplanmasını talep etmek.
Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkimce ifadesinin alınması ve soru sorulması.
Soruşturma: Savcılığın iddianamenin kabulü aşamasına kadar suç ve şüpheli hakkında yaptığı incelemeler.
Suçtan zarar gören: Mağdur.
Sübut: Suçun delillendirilmesi, ispat hali.
Süre: Hukuki işlemlerin ortaya konması gereken zaman..
Şartla salıverme: Cezasının bir kısmını çeken hükümlünün iyi hali gözetilerek, geri kalan kısmını dışarıda geçirmesi ve bu sürede tekrar suç işlememesi şartını içeren durumdur.
Şikâyetçi (Müşteki): Şikâyet eden, şikâyete hakkı olan.
Şüpheli: Soruşturmaya konu olan kişi.
Tahliye: Haksız yere bir taşınmazı işgal eden kişinin devlet gücü ile taşınmadan çıkarılması; hükümlü ve tutuklunun cezaevinden çıkarılması.
Talep: İstem, isteme.
Talimat: Bir yer Savcılığı veya mahkemesinin diğer yer savcılık veya mahkemesinden soruşturma veya dava için bir işlem yapması istemi.
Tanık: Soruşturma veya dava konusu ile ilgili bilgisi olan ve dinlenmesine karar verilen kişi.
Tebellüğ: Bir bildiriyi imza karşılığı alma.
Tebliğ: Bir kararı muhatabına resmi olarak iletme.
Tedbir: Henüz kararı verilmeyen konularda ,dava sonuna kadar belirli önlemlerin alınması.
Tekemmül: Tamamlama.
Tekit: Üsteleme.
Temerrüt: Gecikme.
Temlik (Temellük): Devretme, devralma.
Temyiz: Üst mahkeme incelemesi talebi.
Tenkis: Azaltma.
Tensip: Uygun görme.
Teraküm: Birikme, yığılma.
Tereke (Bırakıt): Ölenin aktif malvarlığı.
Teşmil: Yayma.
Tevzii (bürosu): Dağıtma (Gelen evrak ve davayı ilgili birimlere dağıtan büro).
Tutuklama: Tedbir, soruşturma veya davanın daha selim yürümesi için hürriyetin kısıtlanmasına ilişkin karar.
Ücret-i vekalet: Avukatlık ücreti.
UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi): Bütün adli işlemlerin elektronik ortamda yapılarak muhafazasını sağlayan proje; bu projenin ardından ulusal yarğı ağına verilen kısa isim.
Uzlaşma: Belirli bi edim karşılığı olarak veya olmayarak şüpheli ve mağdur tarafın anlaşıp uzlaşması sonucu dava açılmaması veya düşmesi.
Vareste (Bağışık): Mahkeme kararı ile duruşmaya katılmama izni.
Vasıf: Suçun hangi kanun maddesini ihlal ettiğine ilişkin olan hukuki tabir; nitelik.
Vasi: Vesayet atındakinin hukuki işlemlerini yapan, mahkeme kararı ile atanan kişi.
Vekil: Vekalete dayalı iş yapan.
Veraset (ilamı): Mirasçıları gösteren belge.
Vesayet: Vasi ile temsil edilme hali.
Yakalama emri: Çağrıldığı halde mahkemeye gelmeyen kişinin yakalanması için çıkarılan karar.
Yargılama gideri: Soruşturma ve mahkeme aşamasında yapılan masraflar.
Yargılamanın yenilenmesi: Kesinleşen bir yargı kararının, belirli şartların varlığında tekrar görülmesi.
Yaş tashihi: Nüfusa yanlış yazılan yaşın mahkemece düzeltilmesi.
Yazı işleri: Mahkemenin yazı işlerini yürüten birim.
Yediemin: Birden çok kişi arasında hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar emanet olarak bırakıldığı kimse, güvenilir kişi.
Yemin: Tanıkların veya tarafların doğru söylediğine ilişkin bağlayıcı metni tekrarlamaları.
Yetki: Yasal olarak bir merciin bakabileceği işler.
Yokluk (Keenlemyekün): Hukuken işlemin sonuç doğurmaması.
Yürütmeyi durdurma: Hukuki işlemin yürümesinin engellenmesi.
Zabıt: Bir hukuki durumu tespit eden yazılı kağıt.
Zamanaşımı: Kanunda öngörülen ve belirli koşullar altında geçmekle, bir hakkın kazanılmasını, kaybedilmesini veya bir yükümlülükten kurtulmayı sağlayan süre.
Zımni (Kabul, ret): Üstü kapalı, açık olmayan; ima yoluyla.
Zilyet(lik): Sahibi kendisi olsun olmasın bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kimse.
Türkiye’de insanlarımızın neredeyse tamamı cezaevlerini ve mahkemeleri kendisinden bilmese de mutlaka yakın akrabalarından birisinin başına gelen bir olaydan dolayı bilmektedir.
Mahkeme ve cezaevleri kapsamı içinde kullanılan o kadar çok söz ve terimler var ki, kimimiz hiç bilmiyor, kimimiz yanlış biliyoruz.
Çok duyulan ama bilinmeyen bazı terimlerin anlamı nedir kısa olarak ifade edelim:
MAHKEME: Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yer.
Mahkeme Çeşitleri Ve Görevleri
Mahkeme, taraflar arasındaki hukuki anlaşmazlıkları hukukun üstünlüğüne uygun olarak, sivil, cezai ve idari konularda adaleti sağIamak üzere yetkiIendiriImiştir. TopIum yapısına ve küItüre göre değişikIikIer gösterebiIen bir yargıIama formudur.
Mahkeme ÇeşitIeri NeIerdir
Hukuk MahkemeIeri:
Ceza MahkemeIeri
Hukuk mahkemeIeri şu böIümIere ayrıIır: 1 – SuIh Hukuk MahkemeIeri (Bin Iiraya kadar aIacak, nafaka, ev boşaItma dâvaIarına bakar. 2 – AsIiyIe Hukuk MahkemeIeri (Bin Iiradan fazIa aIacak, boşanma dâvaIarına bakar. 3 – Ticaret MahkemeIeri (Ticaret işIerinden çıkan dâvaIara bakar. 4 – İş MahkemeIeri (İşçi ve işverenIerIe iIgiIi dâvaIara bakar 5 – İcra MahkemeIeri (İcra takip işIeri iIe iIgiIi dâvaIara bakar
Ceza MahkemeIeri, şu böIümIere ayrıIır
1 – SuIh Ceza MahkemeIeri (Küçük suçIara bakar. 2 – AsIiye Ceza MahkemeIeri (Sahte işIemIer, hakaret gibi dâvaIara bakar. 3 – TopIu AsIiye Ceza MahkemeIeri: (AsIiye ceza iIe ağır ceza mahkemeIerinin baktığı suçIar dışında kaIan dâvaIara bakar).4 – Ağır Ceza MahkemeIeri (Cana, namusa, maIa, devIetin güvenIiğine karşı suç işIeyenIerin yargıIandığı mahkemeIerdir.
Anayasa Mahkemesi GörevIeri
YasaIarın Anayasaya Uygunluk Denetimi
ParIamentonun çıkardığı yasaIarın Turkiye Cumhuriyeti Anayasi’na uygunIuğunu inceler ve denetler. TBMM İçtüzüğü’nün hem usuI hem de esas bakımından Anayasa’ya uygunIuğuna bakar.
Ceza Mahkemeleri:
İşlenen suçlar, bir ceza vermeyi gerektiriyorsa, bu dâvaIara Ceza MahkemeIeri bakar.
Ceza Mahkemeleri, şu böIümIere ayrıIır:
1 – Sulh Ceza Mahkemeleri (Küçük suçIara bakar).
2 – AsIiye Ceza Mahkemeleri (Sahte işIemIer, hakaret gibi dâvaIara bakar).
3 – TopIu AsIiye Ceza MahkemeIeri: (AsIiye ceza iIe ağır ceza mahkemeIerinin baktığı suçIar dışında kaIan dâvaIara bakar).
4 – Ağır Ceza MahkemeIeri (Cana, namusa, maIa, devIetin güvenIiğine karşı suç işIeyenIerin yargıIandığı mahkemeIerdir).
Yargıtay
Bütün mahkemelerin üstünde oIan yüksek bir mahkemedir. En tecrübeli yargıçlardan meydana gelmiştir, Ankara’dadır. Yukarda görülen mahkemelerin herhangi birinde davası görülmüş olan her vatandaş, yargıç tarafından verilen hükmü, kendine göre, kanunlara uygun görmez ve beğenmezse, bu hükmün bir daha inceIenebiImesi için Yargıtaya başvurur.
yargıtayda bu hüküm incelenir. Yargıcın verdiği karar doğru bulunursa, onayIanır, böyIece hüküm yerine getiriIir. Yargıcın verdiği karar, Yargıtay’ca uygun görülmezse, bozulur ve davaya yeniden bakıIır.
Askeri Yargıtay:
Askerî mahkemelerin vermiş oIduğu kararIarın. Yargıtay gibi, incelenmesinin ve onaylanmasının yapıldığı yüksek bir mahkemedir.
Anayasa Mahkemesi:
Yeni Anayasamıza göre kuruImuş yüksek bir yargı organıdır. Anayasa Mahkemesi, BakanIarın işIedikIeri suçIara ve Türkiye Büyük MiIIet MecIisi tarafından çıkarıIan kanunIarın Anayasaya aykırı oIup oImadığına bakar.
UyuşmazIık Mahkemesi:
AdIiye, idare mahkemeIeri ve askerî mahkemeIer arasındaki görev ve hüküm uyuşmazIıkIarını kesin oIarak çözmekIe görevIi bir mahkemedir.
Hükümlü ne demek: Suçu kesinleşmiş ve verilen ceza süresini doldurması gereken kişidir.
Tutuklu ne demek: Herhangi bir nedenden dolayı tutuklu olarak tutuk evlerinden bulundurulan kişidir.
Cezaevi ya da hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için tutuldukları yerlerdir. Cezaevlerinin etrafı jandarmalar tarafından güvenliği sağlanır.
Tutukluların, hükümlülerden ayrı olarak tutulduğu yere ise tutukevidenir.
Cezaevinde geçirilen süre suçun ağırlığına göre değişmektedir. Yaşı küçük olan suçluların koyuldukları yerlere ıslahevi denir . Gözetim cezası alanlar da cezaevine koyulmazlar ama belirli bir süreyi özgürlükleri kısıtlanmış olur.
İnsanların cezalandırılma amacıyla kapalı bir yere koyulmaları çok eski bir uygulamadır. Modern cezaevinin ilki 1595 yılında Amsterdam’da kurulduğu bilinir. 1588 yılında hırsızlığın çezası idam değildi. Devlet tarafından eğitilip iyileştirmesine karar verilmesine dayanıyordu. Hırsızlığın bağlayıcı cezaya dönüşümü ilk İngiltere’de gerçekleşti. Londra’daki Londra Kulesi, Paris’teki Bastille kalesi, İstanbul’daki Yedikule zindanı da bu tür yerlerdi. Ama buralara sıradan suçlular değil, siyasal tutuklular kapatılırdı.
Adli sicil kaydı ne demek: Kesinleşmiş mahkumiyet kararlarını gösterir kayıt.
Aleniyet ne demek: Açıklık, izlenebilirlik.
Ara karar: Son hüküm olmayıp hükme giden yolda verilen ara, yardımcı kararlardır.
Arama (Adli arama): Hâkim kararı ile yapılan ev ve işyeri aramasıdır.
Arama: Suçun işlenmeden önceki aşamasında idarece yürütülen arama biçimidir.
Beraat: Suçlu bulunmama hali, başlangıçtan beri kirlenmemiş olma.
Bihakkın (Tahliye): Şart olmaksızın, hakkıyla cezasını çekmiş, tüketmiş olma.
Bilirkişi (Ehl-i vukuf): Alanında görüşüne başvurulacak kadar uzman.
Bono nedir? Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen, alacağın miktarını, borçlusunu ve ödenme zamanını gösteren belge.
Butlan nedir? Hukuki işlemin hiç doğmamış sayılması, yok sayılması.
Cebri icra: Zorla yerine getirme.
Celse: Oturum, duruşma.
Ceza fişi: Kesinleşen kararların türü ve miktarına ilişkin adli sicil (sabıka) kayıtlarına işlemek üzere düzenlenen ve adli sicile sevk edilen evrak.
Ciranta: Bir senedi ciro eden kimse.
Ciro: Bir senet veya havalenin alacaklı tarafından diğeri namına çevrilmesi ile üzerine buna dair şerh verilmesi.
Çağrı kâğıdı: Cumhuriyet Savcılığı aşamasında dinenmesi gereken şüpheli, mağdur ve tanıkların gelmesini isteyen kağıt.
Daimi arama: Faili bulunamayan suçların araştırıldıkları dosyalara verilen isim.
Davanın kabulü: Dava dilekçesindeki istemi bütünü ile veya kısmen kabul eden hukuk mahkemesi sonuç kararları.
Davanın reddi: Dava dilekçesindeki istemi bütünü ile veya kısmen reddeden hukuk mahkemesi sonuç kararları.
Davetiye: Duruşmaya çağrı kâğıdı.
Delil: Bir vakıanın varlığını ortaya koyan vasıta, işaret.
Denetimli serbestlik: Cezaevine girmeksizin, dışarıda bazı kurallara uyma zorunluluğu.
Disiplin hapsi: Yargılama sürecinde düzen bozuculara karşı , temyizi ve itirazı kabil olmayan, şartla tahliyesi bulunmayan 4 günü geçmeyen uslandırma amaçlı bir hapis türü.
Düplik: Davanın replik (cevaba cevap) yazısına karşı davalının vermiş olduğu cevap; ikinci cevap.
Düşme kararı: Yürüme şartını kaybeden davaların görülemeyeceğine ve sükutuna ilişkin karar.
El koyma: Suça konu veya delil niteliği olan eşya ve malın Cumhuriyet Savcılığı ve mahkeme aşamasında alıkonulması.
Emanet: Alıkonulan eşya,mal veya paranın yargı kararı kesinleşinceye kadar adliyede, Cumhuriyet Savcılığı bünyesinde bir deftere konularak muhafazası.
Emanet memuru: Emanet eşya işleri ile uğraşan memur.
Fail: Hareketi gerçekleştiren kişi (özne), suçu işleyen.
Faili meçhul: Kim tarafından işlendiği bilinmeyen hadiseler.
Fezleke: Hülasa netice yazısı. özel anlamıyla ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı ilçelerde meydana gelen olayların, ağır ceza mahkemesi görev alanına girdiğinde, bütün deliler toplanarak merkez Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilen iddianame öncesi sonuç yazısı.
Gaip: Yokluğu farzedilen kişi, bulunduğu yer bilinmeyen, yurt dışında olup da getirilemeyen veya getirilmesi uygun olmayan kişi.
Gerekçeli karar: Duruşma bitiminde verilen son kısa hükmün gerektirici sebeplerini içeren mahkeme kararı.
Gözaltı: Ortaya çıktığı düşünülen bir suçun araştırılması, delillerin karartılmasının engellenmesi ve kişinin sorgusu için şüphelinin savcı talimatı ile; kanunda belirtilen sürece alıkonulması.
Haciz: Alacaklının talebi ve yasal koşulların oluşması halinde borçlunun malları üzerine satılamaz şerhinin konulması ve gerekirse malın yed-i emine teslimini gösteren hukuki tanım.
Hak ehliyeti: Hukuki işlem yapabilme ehliyeti, alacak sahibi olma, borçlanabilme yeteneği.
Hâkimin reddi: Yasada yazılı nedenlerle davaya bakması adaletin yerine getirilmesini engelleyeceği düşünülen hâkimin davaya bakmamasını talep etme.
Hakkın kötüye kullanılması: Hukukun korumadığı hak kullanma biçimi.
Haksız fiil: Hukukun korumadığı, hakka dayanmayan fiil.
Hapsen tazyik: Hapisle zorlama, hukuka aykırı hareket edeni uslandırma, hukuka uymaya zorlama hapsi.
Harç: Resmi bir muamele başvurusu yapılırken ödenmesi gereken yasal meblağ.
Heyet: Üç veya daha fazla hâkimin bir arada çalışması.
Hukuki ihtilaf: İçerisinde suç barındırmayan, ceza soruşturmasına konu olmayan çekişme.
Hukuki işlem: Yasadan kaynaklanan ve hukuk alanında sonuç doğuran işlemler.
Hükmen tutuklu (Hükümözlü): Hakkında ilk derece mahkemesinin mahkumiyet kararı verdiği ve tutuk halinin devamına hükmettiği kişinin hukuki durumu.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması: Sanık hakkında 2 yıl ve daha az mahkûmiyet söz konusu olduğunda ve yasal şartlar çerçevesinde; verilen kararı açıklamadan sonuç doğurmayacak bir alana terk etme.
Hüküm fıkrası: Son kararın yer aldığı duruşma sonu yazılan bölüm.
İcra: Kanunen yükümlü olan tarafça yerine getirmesi gereken bir edimin veya hareketin yerine getirilmemesi halinde; devlet gücü ile yerine getirilmesi.
İddianame: Şüpheli hakkında mahkemeye sunulan ve cezaladırma talebini içeren Cumhuriyet Savcılığı yazısı.
İhzar (Zorla getirme): Kolluk gücü ile mahkemeye zorla getirme.
İlam: Kesinleşmiş ve yerine getirilmesi gereken mahkeme kararı.
İnfazın ertelenmesi: Belirli mahkumiyetlerin infazının, geçerli mazeret ve koşulların varlığı halinde ileriye tehiri.
İptal: Hukuki işlemin geçersizliğinin tespiti.
İsticvap: Bir tarafın kendi aleyhine olan belli bir (veya birkaç) vakıa hakkında mahkeme tarafından sorguya çekilmesi.
İstinabe: Mahkeme mahallinde bulunmayan ve mahkemece dinlenmesi gereken kişinin, yargılayan mahkemenin talebi ile oturduğu yer mahkemesince dinlenmesi.
İştirak: Bir fiile birden çok kişinin katılımı.
İtiraz: Yapılan bir hukuki işleme veyahut verilen bir karara karşı; kanunun gösterdiği şekilde ikinci bir kez inceleme istemi.
İzalei şüyu (Ortaklığın giderilmesi): İştirak halindeki mülkiyetin paylaştırılması işlemi.
Kalem: Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılıklarının yazı işlerini yürüten birimi.
Kamu düzeni: Yasaların öngördüğü ve toplumun genelini ilgilendiren uyum hali.
Kamu yararı: Toplumun geneline ve düzene yansıyan yarar.
Karar düzeltme: Yargıtay ilgili dairesinin bozma veya onama kararından sonra; açık bir hukuka aykırılık görüldüğünde son kez aynı daireden kararını tekrar gözden geçirmesine ilişkin istemin kabulü.
Kayıt tashihi / düzeltmesi: Herhangi bir resmi kayıttaki yanlışlığın mahkeme yoluyla düzeltilmesi.
Kısa karar: Duruşma sonrası verilen ve henüz gerekçesi yazılmayan karar.
Komisyon (Adli Yargı Adalet Komisyonu): Ağır ceza mahkemesi bulunan yerlerde teşkilatlanan, başkanı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)nca atanan, bir üyesi Başsavcı, diğer üyesi ise yine HSYK’ca belirlenen, personel işlerini yürüten kurul.
Kovuşturma: Ceza davasının mahkeme evresi; yargılama safhası.
Layiha: Herhangi bir konuda bir görüş ve düşünceyi bildiren yazı; tasarı.
Mahkum (Hükümlü): Mahkumiyet kararı kesinleşen sanık.
Mahsup: Daha önce tutuklu kalıp beraat eden kişinin bir sonraki eylemi sonucu aldığı mahkumiyetten önceki tutukluluk süresinin düşülmesi; hesap etmek, hesaba geçirmek.
Malen sorumlu(luk): Cezai yönden değil malvarlığı ile sorumlu(luk).
Men’i müdahale: Bir gayrımenkulun haksız işgali halinde açılan dava ve sonuçta verilen karar.
Müdafi: Savunman, vekalet ilişkisi olmaksızın yasa gereği şüpheli ve sanığı savunan avukata verilen yasal isim.
Müddeabih: Hukuk davasının konusu, talep edilen şey.
Müddetname: Hükümlünün cezasını formüle eden Cezaevine girilmesi ve çıkılması gereken zamanla beraber, yasal ceza indirimlerini de konu eden savcılık kâğıdı.
Müsadere: Kendiliğinden suç teşkil eden veya suçta kullanılan eşyanın zoralımı.
Müşterek: Pay üzerinde tasarruf edilebilen ortaklık hali.
Mütalaa: Görüş.
Mütemmim cüz: Bütünün vazgeçilmez parçası.
Müteselsil: Birbirini izleyen, zincirleme.
Müvekkil: Vekalet veren, avukatın vekilliğini yaptığı kişi.
Müzakere: Karşılıklı konuşma, tartışma.
Müzekkere: İstem yazısı.
Nüfus tashihi: Ad, soyad ve yaş düzeltme işlemlerinin genel adı.
Sanık: Hakkında kamu davası açılan şüpheli.
Savunma: Şüpheli veya sanığın üzerine atılı suç isnadına karşı, aleyhindeki delilleri bertaraf etmek üzere kendisi ile fiil arasındaki ilişkiyi, kendi görüşüyle ortaya koymak, kendi görüşüne ilişkin olarak delil toplanmasını talep etmek.
Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkimce ifadesinin alınması ve soru sorulması.
Soruşturma: Savcılığın iddianamenin kabulü aşamasına kadar suç ve şüpheli hakkında yaptığı incelemeler.
Suçtan zarar gören: Mağdur.
Sübut: Suçun delillendirilmesi, ispat hali.
Süre: Hukuki işlemlerin ortaya konması gereken zaman..
Şartla salıverme: Cezasının bir kısmını çeken hükümlünün iyi hali gözetilerek, geri kalan kısmını dışarıda geçirmesi ve bu sürede tekrar suç işlememesi şartını içeren durumdur.
Şikâyetçi (Müşteki): Şikâyet eden, şikâyete hakkı olan.
Şüpheli: Soruşturmaya konu olan kişi.
Tahliye: Haksız yere bir taşınmazı işgal eden kişinin devlet gücü ile taşınmadan çıkarılması; hükümlü ve tutuklunun cezaevinden çıkarılması.
Talep: İstem, isteme.
Talimat: Bir yer Savcılığı veya mahkemesinin diğer yer savcılık veya mahkemesinden soruşturma veya dava için bir işlem yapması istemi.
Tanık: Soruşturma veya dava konusu ile ilgili bilgisi olan ve dinlenmesine karar verilen kişi.
Tebellüğ: Bir bildiriyi imza karşılığı alma.
Tebliğ: Bir kararı muhatabına resmi olarak iletme.
Tedbir: Henüz kararı verilmeyen konularda ,dava sonuna kadar belirli önlemlerin alınması.
Tekemmül: Tamamlama.
Tekit: Üsteleme.
Temerrüt: Gecikme.
Temlik (Temellük): Devretme, devralma.
Temyiz: Üst mahkeme incelemesi talebi.
Tenkis: Azaltma.
Tensip: Uygun görme.
Teraküm: Birikme, yığılma.
Tereke (Bırakıt): Ölenin aktif malvarlığı.
Teşmil: Yayma.
Tevzii (bürosu): Dağıtma (Gelen evrak ve davayı ilgili birimlere dağıtan büro).
Tutuklama: Tedbir, soruşturma veya davanın daha selim yürümesi için hürriyetin kısıtlanmasına ilişkin karar.
Ücret-i vekalet: Avukatlık ücreti.
UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi): Bütün adli işlemlerin elektronik ortamda yapılarak muhafazasını sağlayan proje; bu projenin ardından ulusal yarğı ağına verilen kısa isim.
Uzlaşma: Belirli bi edim karşılığı olarak veya olmayarak şüpheli ve mağdur tarafın anlaşıp uzlaşması sonucu dava açılmaması veya düşmesi.
Vareste (Bağışık): Mahkeme kararı ile duruşmaya katılmama izni.
Vasıf: Suçun hangi kanun maddesini ihlal ettiğine ilişkin olan hukuki tabir; nitelik.
Vasi: Vesayet atındakinin hukuki işlemlerini yapan, mahkeme kararı ile atanan kişi.
Vekil: Vekalete dayalı iş yapan.
Veraset (ilamı): Mirasçıları gösteren belge.
Vesayet: Vasi ile temsil edilme hali.
Yakalama emri: Çağrıldığı halde mahkemeye gelmeyen kişinin yakalanması için çıkarılan karar.
Yargılama gideri: Soruşturma ve mahkeme aşamasında yapılan masraflar.
Yargılamanın yenilenmesi: Kesinleşen bir yargı kararının, belirli şartların varlığında tekrar görülmesi.
Yaş tashihi: Nüfusa yanlış yazılan yaşın mahkemece düzeltilmesi.
Yazı işleri: Mahkemenin yazı işlerini yürüten birim.
Yediemin: Birden çok kişi arasında hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar emanet olarak bırakıldığı kimse, güvenilir kişi.
Yemin: Tanıkların veya tarafların doğru söylediğine ilişkin bağlayıcı metni tekrarlamaları.
Yetki: Yasal olarak bir merciin bakabileceği işler.
Yokluk (Keenlemyekün): Hukuken işlemin sonuç doğurmaması.
Yürütmeyi durdurma: Hukuki işlemin yürümesinin engellenmesi.
Zabıt: Bir hukuki durumu tespit eden yazılı kağıt.
Zamanaşımı: Kanunda öngörülen ve belirli koşullar altında geçmekle, bir hakkın kazanılmasını, kaybedilmesini veya bir yükümlülükten kurtulmayı sağlayan süre.
Zımni (Kabul, ret): Üstü kapalı, açık olmayan; ima yoluyla.
Zilyet(lik): Sahibi kendisi olsun olmasın bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kimse.