Türkiye Cumhuriyetine dönük zararlı faaliyetler gösteren o kadar çok zararlı dernekler var ki, bunları saymakla bitirmek bile mümkün gözükmüyor. sayıları yüz yetmişi aşmış
Pontus dernekleri yaptıkları faaliyetlerle acaba neler yapmaya çalışıyor.
Pontusçuluk nedir? Pontusçuluk neden yapılır? Pontusculuk ne demektir? vatandaşlar bu sorulara cevap arıyor.
Sözde “Pontus soykırımı günü”
Yazar Hüseyin Kurt, yaptığı araştırmalar ile karanlık dehlizleri aydınlatarak milletimizin uyanık kalmasına vesile oluyor. Hüseyin Kurt,
'Pontus' ve "Pontusçuluğun" özellikle Karadeniz bölgesindeki tehlikeli boyutlarından bahsediyor.
"Karadeniz’de pontus kalıntıları rahat durmuyor." diyen Kurt, 19. Yüzyılın ortalarında Yunan bağımsızlık hareketiyle ortaya çıkan ve
Megalo İdea'nın bir uzantısı olarak
Doğu Karadeniz kıyılarında
Pontus adı altında sözde bir Yunan – Rum devleti kurulması amacı çerçevesinde pontusculuğu yeniden gündeme getirme derdinde olduğunu ifade ederek, Sözde Ermeni soykırımı iddialarından sonra Karadeniz bölgesini Pontus hayaline hazırlamaya çalışan Rum çetecilerin zulmünden bölge insanını kurtarmak üzere
Atatürk'ün Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919’un 100. yılı olan 19 Mayıs 2019’u da sözde
“Pontus soykırımı günü” olarak yedekte tutulduğunu dile getiriyor.
Sözde “pontus rum soykırımı”
100. yıla Yunanistan başta olmak üzere tüm dünyadaki
Rum lobileri ile ciddi hazırlıkları olduğunu iddia eden Kurt, "Bu hazırlıklara küreselciler de finansman sağlayarak ellerini ovuşturuyor." dedi.Rumların sözde
“pontus rum soykırımı” iddiası ile uluslararası camiada gündem yaratmak amaçlı 19 Mayıs 2019 tarihini sonuna kadar kullanmak isteyeceklerini kaydeden Hüseyin Kurt;
"Rumlar, 1990’lı yılların başında bu konuda hareketlenmiş ve 1994’de Yunanistan Parlamentosu sözde Pontus Soykırımını resmen tanımıştı. Rumlar, ABD’nin birçok eyalette de sözde soykırım konusunda çalışma yapmış ve yerel meclislerden karar çıkartmayı başarmışlardı. Rumların, Birleşmiş Milletler’e 1998’de yaptıkları başvuru ise şuan için sonuçsuz kalmış durumda. Pontuscuların, Karadeniz kıyısında ve Kızılırmak’ın doğu illeri olan Samsun, Giresun, Tokat, Ordu, Amasya, Trabzon, Rizeve Gümüşhane illerini bu anlamda bir propaganda alanı olarak gördükleri beyanlarında ve açıklamalarında görülmektedir." diyerek, Türkiye açısından tehlikeli bir duruma dikkat çekiyor.
Sosyal Medyaya Dikkat!
1600’lü yıllarda padişahın fermanı ile
“Ya dininizi ya dilinizi değiştireceksiniz!..” emri yollanmasını ve sonrasında Rumların Karadeniz içinde dillerini ve dinlerini değiştirdiği tezinden yola çıkan Pontuscuların özellikle
sosyal medya olmak üzere gençler üzerinden yapılanma peşinde olduğunu belirten Kurt, Sadece gençler değil, Yunanistan ve Rumlar ile irtibatlı olan birçok kişinin çocukları da yurtdışı bursları ile Kıbrıs veya Kıbrıs üzerinden Yunanistan’da burslu olarak öğrenim gördüğünü, diğer taraftan
Pontuscuların Yunanistan gezisine giden yönetici ve siyasileri bilerek veya bilmeyerek sözde Pontus bayrağının altında çektirdikleri fotoğraflar ve verdikleri pozlarda bilinen bir gerçek olduğunu söylüyor. ;Yaptığı araştırmalarla Pontusçuluğa dikkat çeken Kurt, "Son zamanlarda Karadeniz bölgesinde hortlatılmaya çalışılan pontusculuk her ne kadar
“Post Modern Pontusculuk” şeklinde yürütülmek istense de finansörleri batılı ve küreselci güçler ve yerel işbirlikçi uzantıları" olduğunu belirtiyor.
"Bu unutulmamalıdır!"
Pontus’un merkezi her ne kadar
Trabzon ve
Rize olarak tarihteki yerini alsa da sözde
Pontus Milli Meclisi tarafından Paris’te bastırılan ve
Samsun Metropolithanesi’nde ele geçirilmiş bir sözde
Pontus’un yeni yapılanma haritasında durum farklı olduğunu yazan Kurt, "Haritadaki sözde pontus cumhuriyeti’nin merkezinin
Samsun olduğu, sınırlarının Batum’un kuzeyinden, İnebolu’nun batısına kadar uzanan
Karadeniz sahilleriyle
Rize,
Trabzon, Ordu, Samsun, Sinop, Kastamonu, Çankırı, Yozgat, Tokat, Amasya, Çorum ve kısmen
Erzurum’u kapsadığı unutulmamalıdır!" şeklinde ifade ederek hatırlatalarda bulunuyor.
Ortadoğu’dan sonra en geniş enerji yatakları Kafkasya ve Orta Asya’dadır
Sözde
Pontus soykırımı yalanını hem
Vatikan hem
Fener Rum Patrikhanesi hem de
ABD’nin desteklediği unutulmaması gerektiğini özellikle ifade eden Kurt, "
Küresel güçlerin ve batının Karadeniz üzerindeki hedeflerinin temelinde Ortadoğu gibi yine enerji politikaları ve güç savaşları yatmaktadır. Küreselcilerin, emperyalistlerin hedefi Ortadoğu’dan sonra en geniş enerji yatakları Kafkasya ve Orta Asya’dadır.
Hazar bölgesi ve
Orta Asya’ya egemen olmak isteyen bir küresel gücün Karadeniz’i kontrolü altında tutması gerekir.
ABD’nin başta olduğu yapının sözde pontus devleti’nin canlandırılmasına destek vermesinin ve sözde pontus soykırımı’nı tanımasının nedeni,
Doğu Karadeniz bölgesine olan ilgisiyle doğrudan ilişkilidir.
ABD, Doğu Karadeniz’de canlandırılacak pontusculuk üzerinden sözde pontus devleti ile hem Kafkasya ve
Orta Asya’ya uzanmayı hem de
Doğu Avrupa ülkelerini
Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtarmayı planlamaktadır." dedi.
Yazar ve Araştırmacı Hüseyin Kurt Türkiye içerisinde yapılanmalarla tehlike arzeden Pontusçuluğa şu sözlerle de dikkat çekiyor:Oyun büyüktür!
Bu oyunu sahneye koyanlar yine
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) zihniyetinde olanlar ve uzantılarıdır. BOP zihniyetliler sadece pontusculuğu değil Lazcılık Hemşenciliğin de geçmişte olduğu gibi günümüzde Güney Rusya, Kafkasya Anadolu coğrafyası üzerinde oynayan büyük oyunun bir parçasıdır.Tüm bu bilgiler ve notlar doğrultusunda küreselcilerin üzere
Atatürk'ün Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919’un 100. Yılı olan 19 Mayıs 2019 tarihini bir başlangıç, güçlenme, yeniden gündeme getirme ve hortlatma tarihi olarak kullanacağı açıkça görülmektedir.Bu anlamda 19 Mayıs’ın 100. Yılını Samsun ve bölge adına bir fırsat olarak gördüğümüz gibi bir savunma hattı/tarihi olarak da görmemiz gerekmektedir. Durum gösteriyor ki tüm kurum ve kuruluşlar 19 Mayıs’ın 100. yılına sıkı hazırlanması bir etkinlikten öte mecburi bir durum haline gelmiştir.