Türkiye hassas bir dönemden geçiyor.
Belki de bir dönemeçten…
Bu hassas dönemde ve keskin virajlarda milletimizin de dikkatli olması gerekiyor.
”Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” “denize düşen yılana sarılır” dizilerine sarılarak günü kurtarma peşinde koşanlar, yarınlarını bir bataklığa çevirdiğini görmeleri gerekiyor.
Bu ülke bizim ülkemiz.
Bu ülkeden başka gidebileceğimiz bir ülke daha yok.
Bugün dürtmelerle bir türlü uyanamadığımız uykumuzdan yarın çok daha büyük gürültülerle uyanmak zorunda kalma ihtimalini de düşünmeliyiz.
Bugün geç olmadan uyanalım...
Asırlardır içinde yaşadığımız güzel yurdumuza sahip çıkalım.
Seçimlere az bir zaman kala Türkiye’de cirit atan Türk düşmanlarına, kendi menfaatleri ve saltanatları uğruna kardeşi kardeşe düşman kılmaktan dahi çekinmeyecek zihniyetlere karşı uyanık olalım.
Son zamanlarda özellikle üniversiteleri karıştırmak için organize edilen şebekelere karşı en çok ülkücülerin duyarlı olması ve uyanık olması gerekiyor.
Ülkücüler üzerinden arzu ettikleri gayelere varmayı planlayanlar terör odaklarını veya satın alabilecekleri kullanmaya müsait kimseleri, yüreği vatan, millet sevgisiyle dolu gençlerin üzerine saldırtarak karışıklık meydana getirmeye çalışıyorlar.
Güzel yurdumuzda ki karışıklıklar kimin işine yarar bir düşünmek lazım. Ülkücülerin hiç bir tarihte bu ülke üzerinde oyun oynadığına kimse şahit olmamıştır. Vatanının ve milletinin birlik ve beraberliğini bozacak bir takım eylemleri bırakın teşebbüste dahi bulunmamıştır. Ülkücünün fıtratında bozgunculuk, ayrılıkçılık yoktur.
Ülkücüler bütünleştirici ve bir arada müştereklerle yaşama sevdalılarıdır.
Ülkücüleri hiç kimse sokağa çekemeyecektir.
Hiç kimse Ülkücüler üzerinden kirli emellerine ulaşamayacaklardır.
GARABEY