Türk fikir hayatının önemli mensuplarından Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil; yaşadığı büyük tecrübeler ve ilim adamı vasfıyla yazdığı eserlerle, günümüzün hâdiselerine ışık tutmakta ve bilhassa 'ilim adamlarına, siyâsetle meşgûl olanlara ve gençlere" çok mühim tavsiye ve uyarılarda bulunmaktadır.O; gençlik dönemini, - ki 1893 doğumlu olduğuna göre, 21 - 26 yaşları arasını - 1914'te Birinci Cihân Harbi başlangıcından 1919'a kadar dört buçuk yıl Kafkas Cephesi'nde savaşa katılarak geçirmiş ve ilmî seviyesini Ord. Profesörlüğe kadar yükseltmiş biri olarak, gerek bilgi ve gerekse tavırlarıyla tam bir numûnedir.Eserlerinden, kısa da olsa nakledeceğimiz bâzı satırbaşları, ümit ederim ki, ilim adamı olma yolunda mesafe almak isteyenlere, siyâset yoluyla Türk milletine hizmeti gaaye edinenlere ve genç nesillere fayda sağlar.Ve yine ümit ederim ki, Başgil Hoca'nın uyarıları, her makamdaki salâhiyetli ve mes'ullerin de kulağında küpe olur:"Okuyucum! Tekrar edeyim ki, insan için mevki, servet ve şöhret gaye değildir; gaye olan sadettir. Saadetin şartı ise, insanın kendi içi ile mutabık yaşamasıdır. Beni dinle! İçinle, işin ve mesleğin mutabık olsun. Huzur ve saadet bundadır.""Hakikî mânâsıyla iyi insan, terbiye kumaşından dikilmiş süslü bir elbise ile değil, iç çehresi ve hamurunun mayası ile insandır.""Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.""Sebat et, genç dostum, sebat et! Damlaya damlaya göl olur. Ve aynı noktaya düşen damlacıklar, zamanla mermeri bile deler."" Her şeyden evvel, ana dilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı öğren. İnsan için en faydalı olan kendi ana dilidir. ""Çok konuşma. Yerinde ve özlü konuş. Kıymet ve tesir çok sözde değil, yerinde ve özlü sözdedir.""Yalan söyleme. Yalan söyliyen, tutulmak korkusu içinde yaşayan hırsız gibidir.""Gençlik güzelliğine şans denilen kör kuvvet bile âşıktır. Gençliğini boş yere harcama, onu kıymetlendirmeyi bil.""Herkesçe beğenilen asıl güzellik, ahlâk güzelliğidir. Çünkü ahlâkı güzel insan her yaşta güzeldir.""Sonunda pişman olacağın bir işi başında düşün. Pişmanlık, ahmaklıktır.""Hayatın ve tutacağın yol hakkında tereddüde ve kararsızlığa düşüp te bir ışık aradığın zaman; fikrini ve reyini soracağın kimseyi iyi seç.""Muvaffakiyetlerinle mağrur olma. Bil ki gurur, gelecekteki muvaffakiyetlerinin en büyük düşmanıdır.""Çalış, fakat haris olma. Haris insan, ciğer bulaşmış eğeyi yalayan aç kedi gibidir: Dilinden akan kanı yalar da bilmez."Bu vecîz sözlerinden sonra, Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in, bir ilim adamı olarak, zamanının siyasetçilerine verdiği bâzı cevaplardan da birkaç örnek sunmak istiyorum.Türkçe'nin, "uydurmaca"ya yöneldiği ve onu, tahribe başladığı dönemde, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yle, yüz yüze yaptığı bir konuşmada, O'na, şu cevabı verir:" Paşam, dili sadeleştirelim, halk diliyle aydın dili arasındaki farkı en aza indirelim, evet. Fakat kelime ve tâbir uydurarak dili değiştirelim, halkın dilinden ayrı bir dil icat edelim, hayır.(...) Bir milletin dili, birinin yerine diğeri konulacak şekilde, bir kelime ve tâbir yığını değildir. Dil, asırlar içinde ve nesillerin hâfızasında dövüle yoğrula yerleşmiş bir mânâ, his ve hayâldir.(...) Bir milletin maddî hayâtının vâsıtaları değiştirilebilir. Kağnı yerine kamyon, karasaban yerine traktör konulur ve konulması lâzımdır. Teknik terakki de budur. Fakat mânevî hayâtın vâsıtaları değiştirilmek istenilirse, ortada millet bütünlüğü kalmaz. Dil bu cümledendir."Demokrat Parti'nin kurulması merhalesinde, Celâl Bayar'ın, Başgil'e:" - Zahmet ettiniz. Görüşmek istememde iki maksadım var. Evvelâ, partimiz kuruldu. Memlekete hizmet yolunda beraber çalışmayı ricâ edeceğim. "Teklifine, Başgil Hoca'nın verdiği cevap şöyledir:" - Efendim ben, üniversitede hoca kaldıkça, fikir istiklâlimi muhafaza etmek kararındayım. Tâ ki yarın iktidara geldiğiniz zaman müsaadenizle, sizleri de tenkit edebileyim. Bu hususta beni mâzur görünüz."27 Mayıs İhtilâli öncesi, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Meclis Başkanı Refik Koraltan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun da bulunduğu bir iştişâre toplantısında, Başgil Hoca, onlara, memleketin içinde bulunduğu çalkantılardan çıkış yolu olarak şu tavsiyede bulunur:"- Bu kritik saatlerde vakit dardır. Hemen harekete geçmek, tedbirleri almakta acele etmek gerekir. Bir kere daha söyleyeyim, bana göre, şayet bir felâkete meydan verilmemek isteniyorsa, doğruca zora başvurmaktan kaçınılmalıdır. Bir iktidarın ayakta kalmak ve güçlükleri altetmek için sahip olduğu bütün çareler arasında, baskı yöntemi son çare olarak düşünülmelidir. İş o noktaya varmazdan önce, işte benim teklif ettiğim çözüm:En başta, Menderes kabinesi derhal istifa etmeli. Ardından, mümkün olduğu ölçüde muhalefete de birkaç bakanlık vererek, Meclis'in ılımlı milletvekilleriyle yeni bir bakanlar kurulu oluşturmalı. Böylece de bir çeşit koalisyon veya daha doğrusu bir millî birlik kabinesi kurulmalı..."İster genç, ister ihtiyar, ister ilim adamı, isterse siyâsetin en zirvesinde her kim olursa olsun; hayâtın inişli çıkışlı olduğunun idrâki içersinde, 'ihtirasların esâreti' altına girmeden yürünmesi gayretinde bulunulmalıdır.İnsan; hakîkî hüviyetini, 'sabır ve şükür' ayârı üzerinde inşâ edebilmeli ve 'ümit' üzre yürüyebilmelidir.Kalblerde / gönüllerde ve zihinlerde taşınmayan hüviyetlerin, ceplerdeki cüzdanlarda taşınması hiçbir mânâ ifade etmez!..Mâdemki söz Başgil Hoca'dan açıldı, son söz de yine O'ndan olsun:" - İşinde ve sözünde doğruluktan ayrılma. Hak doğruların yardımcısıdır."
Kapsamhaber/M.Halistin Kukul
Kapsamhaber/M.Halistin Kukul