İskenderpaşa’ya gidip siyasi konularda istişare yaptın; “Menzil’in oyları nereye gidecek” diye sordun; İsmailağa’yla ilişkilerini sıcak tuttun; 12 Eylül Referandumu’nda Pensilvanya’ya teşekkür ettin...
AKP'nin, rüşvet-kara para aklama ve yolsuzluk soruşturmalarının ardından günyüzüne çıkan "Cemaat" karşıtlığı ve bu yöndeki bazı söylemleri ile ilgili önemli tespitlerde bulunan Hürriyet'ten Ahmet Hakan'dan “Ne işi var dini cemaatin siyasetle?” ifadesine tokat gibi cevap...
İşte, Ahmet Hakan'ın yazısının ilgili bölümü:
Laikçi Kemalist mi oldun muhterem?
Diyorsun ki: “Bir dini cemaat adliyeye savcı, emniyete polis, mahkemeye yargıç
yerleştiremez, yerleştirmemeli. Ne işi olur bir dini cemaatin bu türden hesaplarla?”
Sonsuz haklısın.
Gerçekten de bir dini cemaatin bu tür işlere tevessül etmesi olacak iş değildir.
*
Ama bununla yetinmiyorsun.
Ayrıca diyorsun ki:
“Bir dini cemaatin siyasetle ne işi olur? Ekonomiyle, Uganda’yla ne işi olur?
Otursun hizmetini yapsın. Siyasete ne hakla karışıyor?”
İşte burada dur muhterem, burada dur.
*
Çünkü bu sözler, senin ömrünü adadığın davana tam zıt.
Çünkü sen, 40 yıldır bu yaklaşımı yıkmak için siyasettesin.
Çünkü sen ömrün boyunca bu yaklaşımı dile getirenlere “vay laikçi Kemalist vay” diye çıkıştın.
*
Ömrün boyunca...
“Din sadece vicdanlara hapsedilemez” dedin.
Dinin hayatın her alanında var olması gerektiğine inandın.
Dini cemaat ve yapıların ekonomi alanında var olmalarını savundun.
*
İskenderpaşa’ya gidip siyasi konularda istişare yaptın, “ne işim var benim
burada” demedin.
“Menzil’in oyları nereye gidecek” diye sordun, “hiç merak etmiyorum” demedin.
İsmailağa’yla ilişkilerini sıcak tuttun, “ne gerek var şimdi” demedin.
12 Eylül Referandumu’nda Pensilvanya’ya teşekkür ettin, “ne işi var bu Cemaat’in siyasetle” demedin.
Dini cemaat ve yapılarla kol kola oldun, onların siyasetle ilgilenmesini
“zenginlik” olarak gördün.
Dini cemaat ve yapıların siyasette yer almasına karşı çıkanlara “zorba
laikçiler” dedin.
*
Ve şimdi çıkmış gayet laikçi bir edayla “ne işi var dini cemaatin siyasetle?”
diyorsun.
Ne diyelim şimdi biz sana?
“Hoş geldin jakoben laikçi Kemalist muhafazakâr” mı diyelim?