Devlet Bahçeli bugünkü grup toplantısında yaptığı açıklamada Af konusuna değinde. Bahçeli; "Bizim teklifimizi sulandırıp cezaevlerini boşaltmak üzerine planlandığını doğrudan değilse bile, dolaylı ima etmek gerçekten haksızlıktır, günahımıza girmektir."dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli Mahkum Affı ve ceza indirimiyle ilgili yaptığı açıklamasını şöyle devam ettirdi:"Teklifimizin tartışmasız yanındayız, arkasındayız."
24 Eylül 2018 Pazartesi günü TBMM’ye sunduğumuz kanun teklifi mana ve muhtevası itibariyle bir af değildir. Tam ismiyle; “Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinden Şartlı İndirim İle Tutuklu Ve Hükümlülerin Salıverilmesine Dair Kanun Teklifidir.” şeklinde vurgu yaparak; "Yürürlük ve yürütme maddesiyle birlikte toplam 7 maddeden oluşmaktadır. 19 Mayıs 2018 tarihi dahil olmak üzere, bu tarihten önce işlenen, kanunda ayrık tutulanlar hariç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile özel kanunlardaki suçlar yönünden tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken ceza sürelerinden beş yıllık şartlı indirim yapılmasını, Bunun sonucu olarak infazı gereken, cezası kalmayan hükümlü ve tutukluların salıverilmesini teklif ettik. Maksat ve muradımız halisane ve tamamen bundan ibarettir. Kanun teklifimizin 3. Maddesinde hangi suçları istisna tutuğumuz da gayet açık ve aşikârdır. Teklifimizin tartışmasız yanındayız, arkasındayız." dedi.Mahkum veya tutukluların feryat boyutuna varan seslerinin duyulmasını arzu ettik
Seçim Beyannamemiz’de ne demişsek onu seslendiriyoruz. Milletimize neyi söylemişsek onu yerine getirme çabası içindeyiz. Gevşeme yok, vazgeçmek yok, geri dönüş yok. Şu anda demir parmaklıkları ardında özgürlük düşü kuran kader mahkumlarının elinden tutulmasını bekliyor, milli iradenin tecelligahı olan Gazi Meclis’e kuşkusuz güveniyoruz. Kanun teklifimizi sadece cezaevleri boşalsın diye vermedik. Böyle bir ucuz ve kestirme düşüncelere tevessül etmedik. Fakat cezaevlerindeki karanlık manzarayı da gözden uzak tutmadık. Kanayan, kangrene dönmesi an meselesi olan bir yaraya parmak bastık. Günden güne ağırlaşan ve insani olmaktan çıkan cezaevi şartlarını gündeme taşıdık. Muhtemel kalkışmalara ve çatışmalara dikkat çektik. Bir yatakta dönüşümlü ve sekizer saat arayla yatan mahkum veya tutukluların feryat boyutuna varan seslerinin duyulmasını arzu ettik.Şartlı ceza indirim teklifi
Muhtemel risk ve tehlikelere vurgu yaptık. Çok şey mi istedik? Konuşmayalım mı? Düşünmeyelim mi? Kaygılanmayalım mı? Görüşlerimizi dile getirmeyelim mi? Ne diyor merhum vatan şairimiz Akif: Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum! Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Duruş ve seslenişimiz aynen budur. Bizim cezaevlerini boşaltmak için böylesi bir teklifi yaptığımızı dile getirenler ya ne dediğimizi anlamıyorlar, ya da safa yatıp havayı bulandırmak, keçeyi suya atmakla oyalanıyorlar. Şartlı ceza indirim teklifimize sürekli itiraz ve tepki gösterenler, 671 sayılı KHK ile 1 Temmuz 2016’dan önce işlenen suçlar açısından ayrı bir denetimli serbestlik ve infaz sisteminin kanunlaştığından haberdarlar mıdır? Denetimli serbestlik süresinin 2 yıl olarak uygulandığından, Süreli hapis cezalarına mahkûm olanların cezalarını çektikten sonra 1/2’sini infaz kurumunda çektikleri takdirde şartlı salıverme hükümlerinden yararlandıkları unutulmuş mudur? Türk Ceza Kanunun 81-82. maddelerinde tanımlanan kasten adam öldürme suçundan tutun da, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan milli güvenliğe ve anayasal düzene karşı işlenen suçların kapsam dışında bırakıldığı ne zaman hatırlanacaktır? Biz de bir benzerini teklif etmiyor muyuz? 2016’da doğru olan, 2018’de niye yanlış olsun?"Diyorlar ki, uyuşturucu kullananlar şartlı ceza indirimiyle salıverilecekler."
Mesela, 1 Temmuz 2016 tarihinden önce işlenip de 671 sayılı KHK’nin infaz rejimi kapsamında olan suçlarda 5 yıldan az ceza alanların, en fazla 3 gün içinde iyi halli olduğu tespit edilince açık ceza evine geçiş ve diğer şartları varsa derhal denetimli serbestlik uygulamasından yaralandıkları bilinen bir gerçektir. Peki, 671 sayılı KHK cezaevlerini boşaltmak için mi yayımlandı? Bizim teklifimizi sulandırıp cezaevlerini boşaltmak üzerine planlandığını doğrudan değilse bile, dolaylı ima etmek gerçekten haksızlıktır, günahımıza girmektir. Biz teklifimizin 3. maddesinde kapsam dışında tutulan suçları tek tek sıralıyoruz."Samanlıkta iğne aramaya gerek yoktur."
Teröristleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kast eden suçluları, katilleri, istismarcıları, tecavüzcüleri, kadın cinayeti işleyen alçakları istisna tutuyoruz. Diyorlar ki, uyuşturucu kullananlar şartlı ceza indirimiyle salıverilecekler. Kanun teklifimizi sadece bu temele indirgemek, sadece bu eksene sabitlemek tarifi olmayan insafsızlıktır. Yaptığımız vicdanımızın sesini dinlemek, adaletin çağrısına riayet etmektir. Samanlıkta iğne aramaya gerek yoktur."Cezaevlerinde bulunanlar insan değil mi?
Cezaevlerinde uyuşturucu suçundan dolayı 36 bin 212 hükümlü, 14 bin 174 tutuklu olmak üzere toplam 50 bin 386 kişi bulunmaktadır. Bunların çoğu kullanılan, tutsak düşürülmüş, muhtaçlıkları sömürülmüş, vicdanları rehnedilmiş, aklı kiralanmış kişilerdir. Bunların önemli bir bölümü ıslah olmuşsa, pişmanlık göstermişlerse, hatalarını anlamışlarsa ve de bir fırsat istiyorlarsa, görmeyelim mi, duymayalım mı? Konuşmayalım mı?Allah için söylensin, istisnalar hariç, cezaevlerinde bulunanlar insan değil mi? Onların hayata dönme, topluma karışma hakları yok mu? Ne yapalım, alayını birden fırınlara atıp da yakalım mı? Ne isteniyor, hepsini birden vagonlara doldurup meçhul ve geri dönüşü olmayan sürgüne mi yollayalım? Bunları topluma kazandırmak için siyaset sorumluluk almasın mı? Uyuşturucu en hassas olduğumuz sorunlardan birisidir.
Sokak araları uyuşturucu kullanan çocuklarla doludur.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i uyuşturucu konusunda tartışmaya açmak hiç kimsenin harcı, hiç kimsenin haddi değildir. Biz bu musibetle kıran kırana mücadele ettik, ediyoruz. Ülkü Ocaklarımız Türk gençliğine damarlarındaki asil kanı kirletme diyerek mesaj veriyor, duruş sergiliyor, öncü rol oynuyor. Hakikat haysiyettir, ne hakikatten ne de haysiyetten asla ödün vermeyiz. Sokak araları uyuşturucu kullanan çocuklarla doludur.Mezarlık çevreleri, metruk binalar, köprü altları nice vatan evladının perişan ve yürek yaralayıcı dramına sahnedir. Uyuşturucuyla Milliyetçi Hareket Partisi’nin ismini yan yana getirmek biliniz ki, cehalet değilse, cinayettir. Bunları geçtik de uyuşturucu baronlarını konuşan yoktur. Uyuşturucu ticareti yapan, bu işten servet kazanan, doğu batı uyuşturucu trafiğini yönlendiren şerefsizlerin, hatırlı ve arkası olan insanlık müsveddelerinin üstüne giden hiç yoktur.