MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, MHP Gölbaşı Teşkilatı 12. Olağan Kongresi'nde yapılan başkanlık seçiminde bir konuşma yaparak, Ülkücülerin, uyanık olması gerektiğini söyledi.Karakaya, Anayasa değişikliğinde uzlaşmanın sağlandığını ifade ederek, “Ama anayasanın nasıl değişeceği kamuoyuna sunulmadı. Bakın bizden 5 tane milletvekili çıktı ‘Ben bu anayasa değişikliğine hayır diyeceğim’ dedi. İnanın samimiyetle söylüyorum biraz daha akıllı davranın da şu anayasa değişiklik metni ortaya çıksın okuyun, ondan sonra da deyin ki ‘biz bu metni beğenmedik.’ Metni okumadan hayır diyorlar. ‘Neden hayır diyorsunuz?’ dendiğinde ‘Devlet Bahçeli evet diyor’ dediler. Yani Devlet Bahçeli evet diyorsa o hayır diyecek. Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 316 tane milletvekili vardı. 316 tane milletvekilinin tamamı evet oyunu verdi. Milliyetçi Harekât Partisi’nden ayrılıp oraya gidenler vardı. Beyanatları var ‘Milliyetçi Hareket Partisi’nde ülkücülüğümü yaşayamıyorum’ deyip AK Parti’de çözüm süreci yürütenler. Burada ülkücülüğünü yaşayamadı. Ama gitti orda çözüm sürecinde ülkücülüğünü yaşadı. Bizim uyanık olmamız lazım. Bizim yapılanları anlama gibi mecburiyetimiz var. Parti yönetimine seçilecek arkadaşlar, teşkilatlarda bulunan, sokağa çıktığında MHP’li algısı olan tüm ülküdaşlarımız, değerli büyüklerimiz, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz, çocuklarımız büyük vebalimiz var. Olayın doğrusunu anlayıp anlatmak gibi” dedi.“Her yerde sandığa giderken bir fitne fesatlık oldu” diyen Karakaya konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz ülkücüyüz, biz milliyetçi hareket partiliyiz diyenler oldu. Kimse beni ilgilendirmiyor. Ben partime oyumu vereceğim. Gölbaşı’nda ne oldu? Şu ismi gönderelim denildi. Kim kaybetti. Biz kaybettik. Yine biz buradayız, bu salondayız ama kaybettik. İlçe de ver, büyükşehirde ötekide ver denildi. Ne farkı var ikisinin birbirinden. Hiçbir farkı yok. Çünkü orada fitnenin bir tarafı orayı çürütmüş, ötekinin öteki tarafını çürütmüş. Genel Başkanımızdan önce Başbuğ döneminde de bunlar yaşandı. Bugün ki sandıklarda bu fitneyi yapanlar o günde şunu demişti; ‘MHP zaten barajı geçemez. Barajı geçemeyen partiye oy vermek yazıktır, günahtır. Bunun yerine biz o gün ki mevcut parti olan ANAP’a, DYP’ye verelim meclise girsinler’ denildi o gün barajı geçemedik.
“Biz ülkücüyüz, biz milliyetçi hareket partiliyiz diyenler oldu. Kimse beni ilgilendirmiyor. Ben partime oyumu vereceğim. Gölbaşı’nda ne oldu? Şu ismi gönderelim denildi. Kim kaybetti. Biz kaybettik. Yine biz buradayız, bu salondayız ama kaybettik. İlçe de ver, büyükşehirde ötekide ver denildi. Ne farkı var ikisinin birbirinden. Hiçbir farkı yok. Çünkü orada fitnenin bir tarafı orayı çürütmüş, ötekinin öteki tarafını çürütmüş. Genel Başkanımızdan önce Başbuğ döneminde de bunlar yaşandı. Bugün ki sandıklarda bu fitneyi yapanlar o günde şunu demişti; ‘MHP zaten barajı geçemez. Barajı geçemeyen partiye oy vermek yazıktır, günahtır. Bunun yerine biz o gün ki mevcut parti olan ANAP’a, DYP’ye verelim meclise girsinler’ denildi o gün barajı geçemedik.