Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih YALÇIN“Af Yasa Teklifi ve Cumhur İttifakı Tartışmaları” hakkında yaptığı açıklamada; "MHP’nin Af Yasası Teklifi ve Cumhur İttifakının belirli şartlarda yerel seçimlerde de sürdürülebileceği konusu, son günlerde siyasetin gündeminde ilk sıralarda yer almaktadır.Bu normal bir durumdur ancak meselenin bir de olağan dışı tarafı vardır. O da bazı çevrelerde her iki konunun şirazesinden çıkarılarak MHP aleyhinde algı oluşturma vesilesi hâline getirilmeye çalışılmasıdır." dedi.
MHP’nin siyasi ağırlığı ve dominant rolünden duyulan rahatsızlık
Semih Yalçın yaptığı açıklamada, Af meselesi bahane edilerek Cumhur İttifakının bir MHP ipoteğine dönüşebileceği fitnesi ortaya atıldığını. MHP'nin hem Ak Partiyi hem de kamuoyunu kendi ikliminde seyre icbar ettiği iddia edildiğini belirterek, "Kanaatimizce bu tür mütalaaların maksadı; hem yerel seçimlerde yeni bir Cumhur İttifakı zaferinin önünü kesmek, hem de yasa teklifi konusunda kafaları karıştırmaktır. MHP’nin fikir ve projelerine yönelik hazımsız yorum ve analizlerin bir başka gayesi de partimizin iyi niyetli çabaları hakkında kamuoyunda soru işaretleri oluşturmaktır. Diğer yandan, af tartışmalarıyla ilgili yazıların satır aralarında, MHP’nin siyasi ağırlığı ve dominant rolünden duyulan rahatsızlığın gizlendiği görülmektedir." dedi.MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın açıklamaların şöyle sürdürdü:FETÖ’nün algı operasyonlarının çamur kalıntılarıyla kirlenmiş kimi ifadelerde ise MHP’yi hâlâ iç sorunlarıyla boğuşuyormuş gibi gösteren, cehaletten öte kasıt içeren değerlendirmeler mevcuttur. MHP’nin yapıcı, Türkiye’nin meselelerine çözüm üreten, birleştirici ve kucaklayıcı siyasetini görmezden gelip hadiseyi olumsuz açıdan kavramaya çalışmak; düpedüz kötü niyet içeren, çirkin bir tutumdur."Türkiye gerçeklerinin ihmal edilmesi tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. "
MHP’nin maksadını anlamaya çalışmak yerine onu etkisizleştirmeye, Cumhur İttifakının yararlarını ortadan kaldırmaya, Türkiye’nin uçuruma yuvarlanmak üzere olduğu bir zeminde teşekkül eden millî mutabakatı baltalamaya yönelik bu türden abes çıkarımları kamuoyunun nazarı itibara almayacağından eminiz. Ön yargılar, kişisel ve politik beklentiler uğruna Türkiye gerçeklerinin ihmal edilmesi tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Geçmişte bunun acı misalleri yaşanmış ve tecrübe edilmiştir. Siyasetin gündemindeki konuların ekseninden uzaklaştırılmadan tartışılıp sağlıklı bir yargıya, Türkiye’nin yararına olacak bir karara varılması önem taşımaktadır."Öncelikle altını çizmeliyiz..."
Ayrıca ittifak ve af gibi konularda kalem oynatıp fikir yürüten kimseler, partimizin analizlerini tahlil etmeye heveslendikleri kadar, muhataplarımızın açıklamaları üzerinde de hassasiyetle durmalıdır. Unutulmamalıdır ki MHP iktidar partisi olmasa da politik duruşunun ve fikriyatının gereğini yerine getirmekte; mutlaka ve mutlaka Türkiye’nin çıkarlarını düşünmekte, halkın ihtiyaçlarını samimiyetle dikkate almaktadır. Partimizin son dönemdeki büyük fedakârlıklarına ve saygı duyulması gereken hassasiyetlerine rağmen haksız yere eleştirilmesinin arkasında samimiyet, iyi niyet aramayız. MHP’nin; FETÖ’nün devlet kurumlarını ele geçirip siyaseti dizayn etme çabaları karşısında haysiyetli ve çetin bir mücadele veren, özellikle Türkiye’nin son on yılına damga vuran bir parti olduğu gerçeğinin unutulmasını içimize sindiremeyiz. Öncelikle altını çizmeliyiz ki MHP’ye bazı çevrelerce isnat edilen cebir, yani zorlama; ittifakın doğasına aykırıdır. İttifakta; uzlaşma, anlaşma, rıza ve iradi bir kabul söz konusudur. Önceki açıklamalarımızda da altını çizdiğimiz üzere, yerel dinamikleri dikkate alan ittifak çabalarımızın sandığa yansımasını daha çok seçmenin tercihine bağlı kılan bir hususta nasıl icbar, zorlama olabilir?"MHP’nin bazı cezalarda indirim ön gören yasa teklifi "
Ayrıca af meselesinin Cumhur İttifakı üzerinden değerlendirilmesi çok yanlıştır. Bu konunun kategorik olarak tartışılması; sağduyu, izan, insaf ve empati ölçülerinde analiz edilmesi gereklidir. 160 binden fazla kişiyi ve bunların ailelerini ilgilendiren bir yasa teklifinin hukuki, sosyal ve insani taraflarını tartışmak dururken, meselenin şeytani bir bakış açısıyla değerlendirilmesini sağlıklı bulmuyoruz. “Yasada bilhassa teknik hata yapılacak. AYM eşitlik ilkesi gereği yasayı genişletecek. FETÖ ve Adnancılar çıkarılacak. MHP ve AKP, biz yapmadık AYM yaptı diyecek. Tezgâh bu!" türünden saçma sapan iddiaları, kara mizahtan farksız buluyoruz. MHP tarafından tamamen beşeri kaygı ve millî hasletlerimizden kaynaklanan gerekçelerle TBMM’ye sunulan yasa teklifinin, çarpık bir bakış açısıyla birtakım suç örgütlerinin ve suçluların taltifi gibi nitelendirilmesinin mahzurlarını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz. Söz konusu MHP’nin bazı cezalarda indirim ön gören yasa teklifi olunca, her vesileyle insan hakları şampiyonluğu yapan bazı kesimlerde, insani kaygıların yerini siyasi ve kişisel çıkarlarla peşin hükümlerin alması, dikkatlerden kaçmamaktadır.Kader mahkûmları topluma kazandırılması...
Meclise getirilen yasa teklifinin Cumhur İttifakı açısından bir siyasi kriz oluşturmayacağı daha önce dillendirilmişken aynı kesimlerce bunun bir krize yol açtığı bile ileri sürülmektedir. Her fırsatta kendilerini ahlak numunesi ve sosyal idol gibi görenlerin Af Yasası Teklifi etrafında oluşturmaya çalıştığı menfi dalga ve spekülasyonlar, ikiyüzlülüğün ifşasıdır. Bunu MHP’nin siyasi taktiği ve oy kaygısı için atılmış bir adım olarak görmek, tedaviye muhtaç bir paranoyadır. Türkiye’nin meselelerine medeniyet ve insanlık penceresinden bakan siyasetçiler ve entelektüeller tarihe mi karışmıştır?Bizce en doğrusu, büyük bir medeniyet dairesinin mensupları olarak meseleyi hukuki ve insani ve sosyolojik yönleriyle tartışmak; kişisel ve siyasi çıkarların penceresinden bakışı derhâl terk etmektir. Şüphesiz MHP’nin maksadı bir genel af çıkarmak değildir. Kader mahkûmlarının topluma kazandırılması hedeflenmektedir.Mesela yasa teklifi kapsamında ceza indiriminden faydalanacak çocuk yaştaki bazı mahkûmların rehabilitasyonu ve onları suça iten sebepler neden ele alınmamaktadır? Devletin; kendine karşı işlenen suçları affedip etmemesi kadar, rehalibite edilebileceklerin, suç işleyerek pişman olanların belirli koşullarda yeniden sosyal dokuya entegrasyonu ve yararlı vatandaşlar hâline getirilmesi de önem taşımaktadır.Bu bir sosyal devlet ilkesidir.
Sosyal devlet olmanın muhtevasında, elbette suçu ve suç işlemeyi geçim kapısı ve hayatın bir parçası hâline getirerek toplumun bünyesinde yara açanları kollamak değil; bir şekilde suça bulaşmış, bulaştırılmış ve bundan pişman olarak devletin mehabetine sığınmış kimselere devletin büyüklüğünü, kucaklayıcılığını, şefkatini göstermek vardır. MHP’nin söz konusu yasa teklifi, suçludan ve suçtan zarar görenleri gözetmek kadar, kader mahkûmlarının ve ailelerinin düştüğü durumu da görmezden gelmeyen vicdani bir anlayışla hazırlanmıştır. Teklifin içinde ceza indirimiyle beraber ceza erteleme ve şartlı salıverilme gibi seçenekler de vardır ki bunda da amaç, suçluyu yeniden toplumsal yapının sorunsuz parçası hâline getirmektir. Onları toplumdan dışlanmış sayarak, bu toplumun bir parçası değillermiş gibi görmezden gelerek yapılacak muamele, ne insani ne de ahlakidir. MHP’nin maksadını tahlil ederken bunu bir niyet okuyuculuğu ve gizli amaç deşifresine dönüştürüp bazı suçluları koruyup aklama olarak değerlendirmek, akıl almaz bir mantıksızlık ve vicdansızlıktır. Devlet sadece cezalandırmaz. Devletin mahkemesi iki yönlü çalışır; bir yandan suçluya adil bir ceza verirken, diğer yandan da kamu vicdanının sesine kulak verir.Af ve merhamet, sarsılmaz
Devlet affetmese de kamu yararını gözeterek merhamet eder. Mutlak otorite, vicdanı yok sayamaz. Çünkü mutlak otorite insani değerler üzerine bina edilir. İnsanı suçtan alıkoyan; nedameti, pişmanlığı arttıran sadece ceza değildir, pişmanlığın teşvik edilmesi de icap eder. Af ve merhamet, sarsılmaz devlet otoritesini ipeğe sararak suçtan caydıran önemli bir faktördür. Bunu göz ardı etmek, insanlığımızı yok saymak demektir."MHP’nin yasa teklifi"
Otoritenin yüzü soğuk, cezanın infazı ürpertici olsa da tamamen caydırıcı değildir. Eğer böyle olsaydı devlet otoritesi ve yasaların varlığı suçu önler, toplumda huzur, güven ve barış kolayca tesis edilebilirdi. Toplumsal barış huzur ve güveni sağlamanın yollarından biri, devletin cezai caydırıcılığı ve otoritesi yanında merhamet ve kucaklayıcılığını da yeterli ölçülerde göstermekten geçmektedir. Toplumsal düzeni sağlayan hukuk kurallarıdır; toplumsal dayanışma ve kaynaşmayı sağlayan da devletin müşfik, emin ve merhametli elidir. Atalarımız Asya’dan dünyaya nizam verme ülküsüyle yola çıktıklarından beri üç kıtada devletler kurup adaleti uygularken; kılıçtan daha çok vicdan, merhamet ve insan sevgisiyle hükümran olmuşlardır. Meselenin bir de bu boyutuyla ele alınarak MHP’nin yasa teklifinin daha makul, daha mantıklı yaklaşımlarla değerlendirilmesinin bilgi ve niyet kirliliklerinin önüne geçebileceğine, böylece maksada daha iyi hizmet edilmiş olacağına inanıyoruz.