Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut,
HaberTürk TV’de Ceren Bektaş Atuk’un sunduğu Ana Haber bülteninde Kanser ile yapılan çalışmalarda özellikle karaciğer hasarında, kolon kanserinde ve meme kanserinde yapılan çalışmaların birçok uluslararası dergilerde de yayınlandığını belirtti.Üniversitenin Kayısı ve Kayısı Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde acı kayısı çekirdeğinden üretimini yaptıkları KAYISIR’ın kanser hücrelerine olan etkileri hakkında bilgiler verdi.
Yaklaşık 11 yıllık çalışma
Yapılan çalışmaların uluslararasında da ses getirdiğini ve talep olduğunu belirten Rektör Karabulut, “Kanada, Amerika, İngiltere gibi birçok ülkeden bizzat Malatya Turgut Özal Üniversitesi tescilli kayısı ve kayısı ürününden elde ettiğimiz Kayısır isminde prebiyotik kayısı ekstresi ve bunun yan ürünlerine yoğun talep var. Yaklaşık 11 yıllık bir çalışma ve bu makaleler o günden bugüne kadar uluslararası dergilerde yayınlandı. Yurtdışından da talep var özellikle Kanada’dan bizzat büyükelçi davet etti görüştü. Amerika’dan da büyük talepler aldık. Rusya’da Kayısı çekirdeğinin etkilerini ve yaptığımız çalışmaları anlattığımızda onlar da çok ilgilendi ve etkilendi.” dedi.
Kayısı Çekirdeği İmmun Sistemini Güçlendiriyor
Kayısı çekirdeğinin ağrı kesici etkisinin de olduğunu belirten
Aysun Bay Karabulut, Acı kayısı çekirdeğinin içerisinde amigdalin maddesinin bulunması özellikle ağrı kesici etkisi, Çin tıbbında da daha önce yapılan çalışmalarda da diz ve eklem ağrılarına iyi geldiğine dair makaleler bulunduğunu belirterek, "Biz de 2010’lu yıllarda bundan esinlenerek yaptığımız antioksidan ve stres çalışmalarına istinaden özellikle hem insanlarda hem de deney hayvanlarında yaptığımız çalışmalarda gözlemlediğimiz özellikle hücre ölümünü durdurduğu ve burada kanser hücrelerinden yola çıkıp vücudu istila eden süreçte de immun sistemini güçlendirdiğine dair bulgular elde edildi.” ifadelerine yer verdi.
“Günde üç ya da yedi tane kayısı çekirdeği tüketilebilir.”
“Tükürükteki enzimler ile oluşabilecek zararlı etkilere karşı kapsüller halinde üretim yaptık.”Kanser ile yapılan çalışmalarda özellikle
karaciğer hasarında
,kolon kanserinde ve
meme kanserinde yapılan çalışmaların birçok uluslararası dergilerde de yayınlandığını açıklayan Prof. Dr. Karabulut, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Kayısı çekirdeğinde bulunan maddenin özellikle amigdalin maddesinin dozu çok önemliydi. Direkt adet vererek kayısı çekirdeği tüketmekten ziyade günde en az 20 miligram doz olacak diyoruz ve bu Avrupa gıda takviye sistemindeki belirlenmiş dozdur, Tarım Bakanlığında ilgili komisyonlarla yaptığımız çalışmalar sonucunda da artık gıda takviyesi olarak kullanılabiliyor. Günde üç ya da yedi tane kayısı çekirdeği tüketilebilir diyoruz ama bunun tükürükteki bir enzim ile aktifleştirilip vücutta tüketilmesi sırasında olası zararlı etkilerini önleyebilecek tamamen
doğal kayısı çekirdeği ekstresi ürününü ortaya koyduk. Tabii ki güzel sonuçlar elde ettik. Kuru kayısılarda ki kükürt miktarının 4000ppm ‘e kadar karaciğer dokusunda ciddi bir hasar göstermediğini raporladık.”
“Ürünü kullandıktan sonra daha rahat uyuyorum.”Rektör Prof. Dr. Karabulut, "Kayısı çekirdeğine yönelik araştırmalara baktığımızda Pakistan’da
Hunza Türklerinin kansere yakalanmadığına dair makaleler görmüşsünüzdür. Bunun üzerinden de yola çıkarak hem önleyici hem tedavi edici etkisinin araştırıldığı bilimsel çalışmaları inceledik ve bu konuda araştırmalarımız sürüyor. gelen uluslararası misafirlerimizin kullandıktan sonra söylediği “bu ürünü kullandıktan sonra daha rahat uyuyorum.” dedi.
“Deneysel kanser modellerinde de kanser hücrelerin ölümünü hızlandırdığını uluslararası yayınlanmış çalışmalarımız ile de kanıtladık.”Kayısı çekirdeğinin bağışıklık sistemine olan olumlu etkilerinin
Covid 19’a karşı korunma anlamında etkili olduğunu gösteren bulgular elde ettiklerini söyleyen Karabulut, Endemik bitkileri oldukça fazla olan, tarıma elverişli Malatya bölgesinde yetişen Kayısı ve çekirdeğinin içerisindeki Allah’ın verdiği nimeti bir ilaca, bir gıda takviyesine dönüştürdüklerini ve çalışmalar devam ettiğini belirten Karabulut, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de bununla ilgili çalışmaları yürüttüklerini belertti.