MKYK toplantısında ana gündemlerinin iç, dış ve siyasi gelişmelerin yanı sıra sosyal politikalar olduğunu belirten Çelik, toplantıda büyük oranda ekonomi ile ilgili sunumlar ve değerlendirmelerin kapsamlı şekilde ele alındığını bildirdi.Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında, Türkiye-Ermenistan ilişkilerine değinerek "bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iradesinin AK Parti döneminde çok net bir şekilde ortaya çıktığını" söyledi. Ömer Çelik, açıklamasını şöyle devam ettirdi:"Cumhurbaşkanımızın burada ortaya koyduğu birkaç tane prensip vardı, bir tanesi böyle bir normalleşme sürecine muhakkak surette Azerbaycan'ın olumlu bakması. İkincisi büyük bir özgüvenle Cumhurbaşkanımız arşivlerin açılmasını, konunun siyasetçilerin ve parlamentoların gündemi olmamasını, tarihçilerin bu konuda bir çalışma yapmasını ve neticeye de herkesin saygıyla yaklaşmasını ifade etmişti. Ermenistan tarafı şimdiye kadar Türkiye'nin özgüvenli ortaya koyduğu Cumhurbaşkanımızın açık bir şekilde ifade ettiği bu arşivlerin açılması meselesine hiçbir şekilde yaklaşmadı."Ermenistan ile Türkiye arasında yıllar önce karşılıklı olarak adımların atılacağı bir protokolün imzalandığını ancak Ermenistan Anayasa Mahkemesinin anayasaya aykırı bulması sebebiyle protokolün ortadan kalktığını hatırlatan Çelik, yaptığı değerlendirmede şunları konuştu:
Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinin sağlanması çerçevesinde bir irade ortaya çıktı.
"Şimdi ikinci Karabağ savaşıyla işgalin sona ermesinden sonra hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev bir vizyon ortaya koydular, bütün Güney Kafkasya'da barışı sağlayacak, bütün Güney Kafkasya'da istikrarı sağlayacak ve tansiyonu düşürecek bir mekanizmanın ortaya çıkması... Buna Rusya, Gürcistan, İran, Azerbaycan ve Türkiye dahil olduğu gibi saldırgan ve işgalci politikalardan vazgeçmesi kaydıyla Ermenistan'ın da dahil olabileceği söylendi. Cumhurbaşkanımız bunu defalarca ifade etti. Bu tabii hem bölge için bir fırsattır hem de bu saldırganlık, bu işgalci anlayış aslında Ermenistan'ın kendi kendisine de verdiği bir zarardır. Ermenistan'ın da bu kıskaçtan çıkabilmesi için bu kısır döngünün dışına çıkabilmesi için bir zemin oluştu. Dolayısıyla geçmişte olduğu gibi değil, bu sefer bu mekanizmanın da parçası olarak hem burada olabilecekleri hem de Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinin sağlanması çerçevesinde bir irade ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımızın en büyük hassasiyeti Azerbaycan Türk'ü kardeşlerimizin bu normalleşme sürecine olumlu bakmasıdır. Azerbaycan Türk'ü kardeşlerimiz Azerbaycan bu normalleşme sürecine olumlu baktığı için, Sayın Aliyev olumlu baktığı için Türkiye hem bölge barışına katkı sağlamak, bölgedeki tansiyonu düşürmek ve her zamanki özgüvenini ve iyi niyetini göstermek bakımından bu adımları atıyor."Çelik, Türkiye'nin Ermenistan Özel Temsilcisi Büyükelçi Serdar Kılıç'ın Ermenistan temsilcisiyle görüşeceğini belirterek, "Eğer bu normalleşme süreci gerçekleşirse birçok adım atılacak. İlk atılacaklardan bir tanesi belki 2019'da kesilen İstanbul- Erivan arasındaki charter uçuşları olabilir." dedi.Özel temsilcilerin ilk toplantı için Moskova'da bir araya gelmesinin gündemde olduğunu anımsatan Çelik, "Dolayısıyla bu söylediğimiz ilkeler çerçevesinde Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı işgalci ve saldırgan politikasından vazgeçmesi şartıyla bu normalleşme süreci gerçekleşebilir. Türkiye bu konuda gereken özgüvene, diplomatik kapasiteye, diplomatik hazırlığa ve inisiyatif alacak iradeye sahiptir. Umarız ki Ermenistan bu işgalci politikalardan vazgeçip hem o bütün Güney Kafkasya'da istikrarı sağlayacak mekanizmanın bir parçası olarak hareket eder hem de bu normalleşme bir şekilde gerçekleşmiş olur." diye konuştu.Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü;"Demokrasi konusunda, insan hakları konusunda büyük büyük laflar edenlerin Akdeniz'de küçücük botlarda bütün demokrasilerini nasıl Akdeniz'in sularına gömdüğünü görüyoruz. O büyük lafların büyük teorilerin, başkalarına karşı söylenen büyük iddiaların küçücük göçmen botlarında Akdeniz'in sularına gömüldüğünü görüyoruz. Hem Frontex'in hem Yunanistan'ın ortaya koyduğu geri itmeler doğrudan doğruya göçmenleri ölüme terk etmeye, ölüme doğru itmeye teşebbüstür. Hepimiz görüyoruz bunlar yayınlanıyor, silah sıkıyorlar botlara, zıpkınla botları devirmeye çalışıyorlar ve o insanların üzerine ses bombası atıyorlar. Üstelik Avrupa Birliği adına orada görev yapan Frontex de bunun parçası oluyor, Frontex hakkında da açılmış soruşturma var."Son günlerdeki sıcak konulardan birisinin Ukrayna ve Rusya arasındaki gerilim olduğunu belirten Çelik, "Rusya'nın Ukrayna'ya taarruz gerçekleştireceğine" dair haberler olduğuna dikkati çekti.Bölgede yaşanacak bir istikrarsızlığın, çatışmanın hiç kimseye faydasının olmayacağının altını çizen Çelik Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuyu yakından takip ettiğini söyledi.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın taraflara itidal çağrısında bulunduğunu, Türkiye'nin Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verdiği önemin altını çizdiğini, ara buluculuk, tarafların bir araya gelmesini kolaylaştırmak dahil her türlü yardımın Türkiye tarafından ortaya konulabileceğini ifade ettiğini aktaran Çelik, 15 Aralık'ta Rusya ile ABD arasında "Güvenlik Garantileri Hakkında Anlaşma" ile "Rusya Federasyonu ve Kuzey Atlantik Anlaşması Üye Devletlerinin Güvenliklerini Temin Etmeye Matuf Tedbirler Anlaşması" taslaklarının ortaya çıktığını hatırlattı.Bu taslakların NATO Konseyinin 21 Aralık'taki toplantısında ele alındığını anımsatan Çelik, 12 Ocak 2022'de NATO ile Rusya Konseyinin bir araya gelerek durumu değerlendireceğini kaydetti.Bundan bir uzlaşma, tansiyonu düşürecek bir yol haritası çıkmasını ümit ettiklerini dile getiren Çelik, "Karadeniz'in barış ve istikrarı, ülkemiz için de bölgemiz için de son derece önemlidir. Hem Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün korunduğu hem Rusya'nın, NATO'nun kaygılarının giderildiği bir zeminin ortaya çıkmasını temenni ediyoruz." dedi.Libya'daki seçimleri yakından takip ettiklerini belirten Çelik, 24 Aralık'ta yapılması gereken başkanlık seçimlerinin ertelendiğini hatırlattı.Seçimlerin, anayasal ve hukuki zemin hakkında Libya içerisinde yeterli ve geniş bir mutabakatın sağlanamaması, nihai aday listesinin açıklanamaması nedeniyle ertelendiğine dikkati çeken Çelik, Libya Temsilciler Meclisi ve Yüksek Ulusal Seçim Kurulunun "mevcut şartlarda seçim sürecinin ilerleyemeyeceğini" söylediğini aktardı.Başkanlık seçimleri için şimdi 24 Ocak 2022'nin önerildiğini ancak bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair karar bulunmadığını belirten Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti öteden beri burada adil, muteber ve bağımsız seçimlerin yapılmasını destekliyor. Netice itibarıyla adil, muteber ve bağımsız seçimlerin yapılması, kapsayıcı, meşru bir yönetimin ortaya çıkmasını sağlayacak ve seçilecek yönetim ülkenin bir kısmında değil, tamamında yetkilerini kullanarak Libya'nın bu istikrarsızlıktan çıkmasını temin edecektir." diye konuştu.