DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da partisinin Büyükçekmece ilçe binasının açılışında yaptığı konuşmada "Davetimiz Türkiye’nin tüm demokrat seslerinedir: Kimliği, inancı, ideolojisi her ne olursa olsun, onları bu çatı altına davet ediyoruz. Özgürlük, hak, adalet ve demokrasi ilkeleri etrafında, yeni bir toplumsal sözleşme yapmaya davet ediyoruz. Cesur, özgür ve zengin bir Türkiye’ye davet ediyoruz.” dedi.
12 Eylül dipsiz bir karanlıktı
'Genel Başkan Ali Babacan, 12 Eylül 1980 darbesi döneminde, darbecilerin canına kıydığı insanları rahmetle andığını belirterek, "18 yaşını bitirmemiş çocukların idam sehpalarına gönderildiği, Metris’te, Ulucanlar’da, Diyarbakır’da ağır işkencelerle insan onurunun çiğnendiği, insanların zorla kaybettirildiği, milyonlarca vatandaşımızın fişlendiği acı bir dönemdi. 12 Eylül; ‘kitapların sobada yandığı, sazların duvarda kaldığı, güzelim şarkıların yağmalandığı’ bir dönemdi. Dipsiz bir karanlıktı.” dedi.Darbecilerin hedefi herkesi itaat ettirmekti
12 Eylül Darbesi’nin hedefinde tek bir siyasi grup olmadığını, Bu toplumun tamamı olduğunu ve Darbenin toplumun tüm kesimlerine yönelik olduğunu belirten Babacan," Kendisini bu toplumunun üstünde gören vesayetçi zihniyet, ülkede derin yaralar açtı. Darbecilerin hedefi; herkesi hizaya çekmek, herkesi itaat ettirmekti. Darbeci zihniyet ve güvenlikçi ideoloji, hak ve özgürlükleri istisna haline getirdi.” dedi.Darbe mağdurlarının anılarını DEVA’da yaşatacağız
Demokrasiye kalkan hiçbir ele fırsat tanımayacaklarını ifade eden Ali Babacan konuşmasının şöyle devam ettirdi: "Koşullar ne olursa olsun, halkın oylarıyla seçilenleri silahla, baskıyla sindirmeye çalışanlara karşı dimdik ayakta duracağız. Türkiye'nin, bir daha asla, sabah erken kalkanın, gece geç yatanın darbe yaptığı bir ülke olmasına izin vermeyeceğiz. 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın, 27 Nisan’ın ve 15 Temmuz’un tüm mağdurlarının anılarını, DEVA Partisi’nde yaşatacağız. O günleri unutturmayacağız. Darbelere hukuksuzluklara, baskılara bir daha asla!”12 Eylül 2010 referandumunda Meclis’ten geçen ve geçmeyen maddeler demokrasi mücadelesi hanesine yazıldı
12 Eylül’ün otuzuncu yılında yapılan 26 maddenin değiştirildiği referandumun 25 maddesi demokrasi mücadelesinin bir kazanımıydı. Geriye bir madde kaldı. O madde de yargıdaki vesayetin ürünü olarak derç edilmiş oldu. O günkü şartlarda, o günün Anayasa Mahkemesi, Meclis iradesinin üstüne çıkıp, HSYK ile ilgili bir maddeyi değiştirdi. Bu durum, Meclis’te oluşan iradenin dışında sonuçlara sebep oldu. Nitekim bunun olumsuz sonuçlarını daha sonra hep beraber yaşadık. Geriye dönüp baktığımızda şunu görüyoruz: 12 Eylül referandumuna giden süreçte, Meclis'ten geçen ve geçmeyen değişiklik önerileri baz alındığında, bu maddelerin, tarihimizin demokrasi mücadelesi hanesine yazıldığını görüyoruz.”12 Eylül darbecilerinin sanık sandalyesine oturması darbeci zihniyete mesajdır
12 Eylül Darbesi’nin otuzuncu yıl dönümünde, tam 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla bazı adımlar atıldığını dile getiren Babacan, "Darbeciler Anayasa’ya kendilerinin yargılanmalarını yasaklayan hükümler koymuştu, o hükümler kaldırıldı. Belki yargılama tam anlamıyla amacına ulaşamadı ama bu sayede 12 Eylül darbecileri sanık sandalyesine oturdu. Bu sadece o insanlar için değil, bundan sonra aklının kıyısından köşesinden darbeyi geçiren herkes için bir derstir. Bunların sembolik değeri vardır. Bu tür yargılamalar darbeci zihniyete bir mesajdır. Aynı referandumla ağır suç işlediği iddia edilen askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önü açıldı. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu açıldı.” ifadelerini kullandı.