İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, Çayın Rize'de ne anlam ifade ettiğini herkesin gayet iyi bildiğini belirterek, "Çay bugün Rize'de her şey demek yani düğünler çayla yapılıyor, okul masrafları dâhil, hasılat zamanı çaydaki zamanlamaya göre, alım günlerine göre ödemeler de programlanıyor." dedi.Rakamlarla açıklamada bulunan Yaşar, "ÇAYKUR 2011'de zarar ediyor, 2012'de, 2013'de zarar ediyor, 2014'te 331 milyon zarar, 2018 yılında da şirketlerin yönetim kurulları toplanıyor, diyorlar ki: "Biz bunda hesabı kitabı düzelttik, 2018 yılında 42 milyon lira kâr hedefliyoruz." Dönüp bakıyorsunuz, 2018 yılında 657 milyon zarar beyan ediyorsunuz yani 42 milyon kâr hedefliyorsunuz, 657 milyon zarar ediyorsunuz." dedi.İyi Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar açıklamasını şöyle sürdürdü:Vallahi siz bu rakamlarla hangi masaya oturursanız oturun, hatta kendi istifa mektubunuzu kendiniz masaya koyarsınız, "Arkadaş, kusura bakmayın, ben bunu başaramıyorum, bunu beceremiyorum." demek hakikaten en erdemli davranış olur.Mesela 2017 yılında ÇAYKUR çay üretiminin yüzde 41'ini yapıyor, özel sektör de yüzde 59'unu yani 525 bin ton ÇAYKUR, 747 bin ton da özel sektör üretim yapıyor ama bu yüzdeye sahip olan özel sektör kâr ediyor, hâlâ şu an Rize bölgesinde yeni yeni çay işletmeleri açılıyor, bizim ÇAYKUR ha bire zarar etmeye devam ediyor.Bunun anlaşılabilir bir yanı yok. "Efendim, işçi aldık, kadroya geçirdik, ek masraflarımız var, kredi kullandık, faiz ödedik, dolayısıyla maliyetlerimiz arttı." O zaman buraya gelirsiniz, dersiniz ki: "Bizim sermayemiz yeterli değil." Yeterli sermaye oluşturmak adına KİT Komisyonunun diğer bir görevi de budur. Biz de deriz ki: Buranın sermayesini güçlendirelim, hiç olmazsa bir miktar finansman olarak destekleyelim, faiz yükünden kurtulsun.
ÇAYKUR yasası çok elzem
Bu öneriyi getiririz. Aslında şunu da söyleyeyim: ÇAYKUR'un denetiminde biz burada bütün bunları konuşurken dedik ki: Bir çay yasasına ihtiyaç var. Sayın Genel Müdür de o zaman katıldı, "Haklısın." dedi. Çay yasası konusunda bir çalışma yapalım. Bu Komisyon bittikten sonra ben de büroma geçtikten sonra arkadaşlara dedim ki: ÇAYKUR'la bir irtibata geçin, bu ÇAYKUR yasası çok elzem. Bakın, bakalım ÇAYKUR'un yöneticileri bu konuyla ilgili neyi beyan ediyorlar, nasıl bir yasa istiyorlar, içinde neler olsun, hangi konularda takıntıları var? Çünkü o zaman da söylemiştim madem önünüzde bu tür sorunlar var, getirin Komisyona katkı sağlayalım diye, biz de bir miktar katkı sağlarız diye yönetici arkadaşlarımızla irtibat kurmaya çalıştık ama kapı duvar yani "Ne düşünüyorsunuz?”un biz karşılığını bile alamadık. Burada alenen söylüyorum. Dolayısıyla bana göre sizin çay yasası diye de bir derdiniz yok.İstihdamdan, işsizlikten bahsediyoruz
Devamında, bütün endişemiz şu: Özellikle bu KİT'lerde geçmişte bunları da yaşadık Şeker Fabrikaları gibi, ÇAYKUR'un şu anda çok ciddi arazileri var Rize'de. Şimdi, ha bire zarar ediyor, ediyor, canından bezdirip yarın sadece arazileri adına özelleştirilmesinden ben şahsen endişe duyuyorum. Yani en son bizi öyle bir noktaya getireceksiniz ki, kardeşim, o zaman şu üretimi durdurun, özel sektör bu işi yapsın gibi. Bakın, aynı zamanda hep istihdamdan bahsediyoruz, işsizlikten bahsediyoruz. Bazı bölgelere özellikle mal olmuş.Yani çay bugün Rize'yle özdeşleşmiştir, burada fidan üretimi de dâhil, diğer üretim alanları neyse, üretim çeşitliliği de dâhil ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Eğer siz bunu kendi bütçenizle karşılayamıyorsanız bunun karşılanması yönünde devletten destek isteyebilirsiniz. Biz de en azından deriz ki Tarım Bakanlığına: Bu çay kültürünün gelişmesi konusunda, fidancılığının gelişmesi konusunda bir sürü tarımsal destekler var.Cumhurbaşkanımızın da memleketi
Madem bu çay bahçeleri sizin imkânlarınızla, sizin sağlayacağınız katkılarla revize edilemeyecekse, iyileştirilemeyecekse bunu da en azından bir öneri olarak götürürüz, Tarım Bakanına da deriz ki: Siz hayvancılığı destekliyorsunuz, yem bitkilerini destekliyorsunuz. Çayla ilgili, çay bahçelerinin gençleştirilmesi mi dersiniz, daha iyi hâle getirilmesi mi dersiniz, bununla ilgili Hükûmet politikası olarak - zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın da memleketi, bu işlerin daha hızlı yürüyeceğini siz de bilirsiniz bir fon oluşturmak mümkün. Aynı şekilde bu çaylarla ilgili taban birim fiyatları belli oluyor, bu sene 3,03 taban fiyatı açıklandı.İnsanların öncelikleri var
Fiyattan üretici memnun, teşekkür de ediyor, problem de yok ama diyor ki: "Biz belli bir rakam kadar satabiliyoruz. İşte, dönüm başına 300 kilo, belli sürüm dönemlerine göre mayısta farklı, temmuzda farklı, ağustosta farklı. Sonuç olarak fazla miktarı biz otomatikman götürüyoruz, özel sektör bizden 2 liraya alıyor." Taban fiyat 3 lira, özel sektörün aldığı fiyat 2 lira. Tabii, orada insanların öncelikleri var.Dolayısıyla, buradaki mesele şu: Şimdi, sizin açıkladığınız fiyatın bir önemi yok. Siz "Fiyat 3,03, lira ama dükkân kapalı, mal almıyoruz." diyorsunuz. Bunun ne anlamı var? Yani isterseniz "5 lira" deyin, isterseniz "15 lira" deyin. Ben ürünümü kapınıza getirdiğim zaman, devletin kapısına getirdiğim zaman alabiliyor mu? Alamıyor. Alamadığına göre demek ki geçer fiyat 1,8-2 lira. Herhâlde bu cevabı veriyordur Sayın Genel Müdür de, geçen yıl ÇAYKUR 733 bin ton çay almış diyelim: "Benim fabrikalarımın bir kapasitesi var, benim kapasitem bu kadar, dolayısıyla bu miktarı 3,03'ten alırım.özel sektöre de tefeci demek istemem
Daha fazla mal üretiyorsanız doğru özel sektörün kapısına, malınızı da 1,8 ya da 2 liradan satın. "Bakın, devlet bu manada da üreticisini tefecinin önüne atmaz yani ben oradaki özel sektöre de tefeci demek istemem ama arada bir yüzde 33 fiyat farkı var, bunu bir şekilde dengelemesi lazım. Zaten pazarlamanın yüzde 90'ının özel sektöre verildiğini arkadaşımız ifade ediyor yani burada bir dengeleme yapılması lazım, Karadeniz'de bu tür olayları görüyoruz.Fındık taban fiyatı da 17-18 lira açıklanıyor ama satın almaya geldiğiniz zaman devletin alacağı miktar belli. Yine iş özel sektöre düşüyor, yine fiyatlar tepetakla oluyor. Burada çayda da şu an Rize'deki en büyük meselelerden biri şu: "Alınan miktarın daha üzerindeki üretimlerimizi devlet almadığı için otomatikman özel sektöre gidiyoruz, özel sektördeki fiyatlar da düşük. Şöyle tamamına baktığınız zaman biz bu işten üretici olarak da zarar ediyoruz." diyorlar.Yine, bu manada özel sektörle görüşülerek bir çözüm üretilebileceğini ben düşünüyorum. Tabii, bunda da kaliteler var. Bugün, tabii, ÇAYKUR'un kalitesini hiç kimse tartışmıyor.Kaçak Çaylar...
Mesela, çay tüketimi konusunda dünyada birinciyiz yani 3,5 kilogram çay tüketiyoruz kişi başına yani dünyada en yüksek çay Türkiye'de tüketiliyor. Bununla beraber dünya çay üretiminin de yaklaşık yüzde 5'ini karşılıyoruz. Bu, bizim dünya ölçeğinde de çok büyük bir oyuncu olmadığımızı gösterir yani yüzde 5'le dünya arenasında çayla mücadele etmemiz mümkün değil.Dolayısıyla özellikle Güneydoğu Bölgesi'nden ülkeye girişi yapılan kaçak çayın da muhakkak önüne geçilmesi lazım. Bu da haksız rekabete sebep oluyor. Güneydoğuda özellikle bu kaçak çay konusunda çok ciddi problemler var, ben de katılıyorum, aynen. Yakalanan bu kaçak çaylar kesinlikle imha edilmelidir. Pazarın dengesi bozulmaması adına yine devletin gerekli tedbirleri alması lazım. Bu da piyasadaki dengeleri bozuyor.Çalışma yapılsın...
İkincisi: Kurumun artık burada... Biz zaten gerçekleri söylemezsek kendimizi inkâr etmiş oluruz. Bu bilançoyla bu kurum böyle gidemez yani bunu oturup tekrar, adına "çay yasası" mı diyorsunuz inşallah bundan sonra... Hazır buradayken de söyleyeyim: Biz yasanın çıkması için her türlü katkıya hazırız KİT Komisyonunun diğer görevi de o. Arkadaşlarımız çalışmayı yapsınlar. Biz, tamam, o zaman bu işle ilgili net düşüncemizi söyledik ama asla bu problemler olsa bile bu işten vazgeçmeyeceğiz.Yani kurum bizim kurumumuz, onun başında bugün siz varsınız, yarın başkası olur. Her türlü sorunun çözülmesi de bizim görevimiz. Bu konuyla ilgili çay yasası bir an önce gündeme gelmeli. Ben şahsen partimiz adına bu konuyla ilgili her türlü katkıyı sağlayacağımızı buradan ifade ediyorum ama yanlıştan dönmek de bir erdemdir.