Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de Grup Toplantısı'nda Türk Milletinin dili Türkçedir, bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecek'dedi.
Bahçeli, Başbakan Davutoğlu’nun Diyarbakır’da yaptığı konuşmaya tepki gösterdi. Davutoğlu'nun Kobani’yi selamladığına göre bu selamın muhataplarının belli olduğunu kaydeden Bahçeli, “Ha Kandil’i selamlamak, ha Kobani’yi selamlamak, aralarında hiçbir fark yoktur” dedi. Kişilerin ana dillini kullanması konusunda hürmetli olduklarını ifade eden Bahçeli, “Ancak Türk milletinin dili Türkçe’dir ve bu gerçek değişmeyecek, değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir” dedi.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NUN DİYARBAKIR KONUŞMASINA BAHÇELİ TEPKİSİ
Başbakan ve hükümetin rotayı şaşırdığını, çizmeyi aştığını kaydeden Devlet Bahçeli, “Ayağının tozuyla hafta sonu partisinin Diyarbakır ve Batman kongrelerine katılan Başbakan, hiçbir vicdan sahibinin kabullenemeyeceği skandal sözlere imza atmış, PKK’ya şirinlik yapacağım derken milli haysiyet ve mahşeri vicdanla bir kez daha ters düşmüştür. Davutoğlu ne konuştuğundan, ağzından çıkanın nerelere varacağından ya habersizdir, ya da yıllarca gizli ve potansiyel bir bölücü olduğunu özenle saklamayı başarmıştır.” dedi.
“DAVUTOĞLU’NUN KIRDIĞI POT BİNİ AŞTI”
Başbakan Davutoğlu’nun “Güzel Türkçemizi güzel Kürtçemizle kardeş kılmaya geldik” sözünü anımsatan Bahçeli, Davutoğlu’nun bayağılaştığını ifade ederek “Şeklen de olsa Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan bir şahsın, Türk milletinin gözünün içine baka baka, övüncümüz, kültürel kıvancımız, asırlar içinde zenginleşerek bugünlere vasıl olmuş Türkçe’ye rakip çıkarma aymazlığı siyasi ön alma değil, tamı tamamına siyasi cinayettir. Cami’ye gidince namaz kılan, Kilise’yi görünce mum yakan Davutoğlu’nun kırdığı pot bini aşmış, yediği herze kırkı geçmiştir.” dedi.
“TÜRK MİLLETİNİN DİLİ TÜRKÇEDİR, BUNU DEĞİŞTERMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK”
Kendilerinin kimsenin ana dilinde gözleri olmadığını kaydeden Bahçeli, “Kim olursa olsun anasının diliyle duyacak, onunla konuşacaktır. Bu herkesin en tabii insan hakkıdır. Buna hürmet ve riayet ederiz. Ancak Türk milletinin dili Türkçe’dir ve bu gerçek değişmeyecek, değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Davutoğlu’nun Kürtçe öğrenme merakı bir ihtiyacın ürünü olmaktan çok milletimizin arasına nifak sokma çabasının eseridir. Bir defa dil varsa ve bu dil devlet ricali tarafından teşvik edilip milli dilin karşısına çıkarılıyorsa bölünme zehri bünyeye yayılmış demektir.” şekline konuştu.
“İNANMA DOSTUNA, SAMAN DOLDURUR POSTUNA”
Gelişmeleri bir ‘provokasyon’ olarak değerlendiren Bahçeli, “Kürt kökenli kardeşlerimin ana diline önem veriyor, kullanmalarının önünde engel görmüyoruz. Bu tartışmasızdır. Ne var ki, Türkçe’nin karşısına mahalli düzeyde bir dilin çıkarılmasını milli birlik ve bütünlük açısından sakıncalı buluyor, yıkıcı olarak değerlendiriyoruz. Davutoğlu, doğduğu ve büyüdüğü topraklara mühür vuran ve rahmet, minnetle andığımız Karamanoğlu Mehmet Bey’in kemiklerini sızlatmış, Türkçe’nin kanına girmiştir. Osmaniye’de Ahmet Sani olduğunu anımsayan, Diyarbakır’da serok Ahmet olmayı yüzünde gülücükler açarak benimseyen Davutoğlu, gerçekte kimdir, kimlerdendir? Başbakan saraya zimmetlenmiş, mizaç ve meşrebini saraya göre sabitlemişse, kendisine diyeceğim şudur: Sayın Davutoğlu, inanma dostuna, saman doldurur postuna.” dedi.
“HA KOBANİ’Yİ SELAMLAMAK HA KANDİL’İ SELAMLAMAK”
Başbakan Davutoğlu’nun Ayn el Arab’ı (Kobani’yi) selamlamasına da sert tepki gösteren Bahçeli, “Kobani’yi selamladığına göre, bu selamın muhatapları bellidir. Davutoğlu şu konjonktürde, çok istese de IŞİD’e selam veremeyecektir. Çünkü uluslararası toplumun tepkisini çekeceğini bilecek kadar aklı başındadır. O halde Davutoğlu’nun Kobani’yi selamlaması; PKK-PYD’ye verilmiş bir selam, sıcacık bir merhabadır. IŞİD’i püskürttüğü anlaşılan, AKP’nin yardım ve yataklığıyla Kobani’yi ele geçiren PKK-PYD’yi sanıyorum ilk kutlayan Davutoğlu’dur. Ha Kandil’i selamlamak, ha Kobani’yi selamlamak, aralarında hiçbir fark yoktur. Kaldı ki Kobani’de sadece teröristler vardır. Davutoğlu dikişi atmış yara gibi, dikimi sökülmüş yama gibidir.” ifadelerini kullandı.
“AKP, BOŞALTTIĞI ALANI HAİNLERE BIRAKMAKTADIR”
“Kaygımız odur ki, Davutoğlu’nun yarın kimi ya da kimleri selamlayacağı meçhuldür. AKP’nin tadı tuzu kaçmış, raf ömrü çoktan dolmuştur. Davutoğlu saraydaki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra iyice yoldan çıkmış, ayarı bozulmuştur. İki cambazın bir ipte oynamayacağını öğreten Erdoğan, Davutoğlu’nu hallaç pamuğu gibi atmış ve ruhunun şifreleriyle oynamıştır.” diyen Bahçeli, Cizre’de ihanetin bağışıklık kazandığını kaydederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Teröristler çocukların arkasına sığınmanın yanında, hendekler kazıp Türk devletine meydan okumaktadır. Şırnak’ın İdil ilçesinde PKK’nın sözde gençlik yapılanması silahlı yürüyüş yapmaktadır. PKK, sözde bölge mahkemeler kurup sözde hakimler atamaktadır. Özerklik için pilot bölge olarak belirlenen Silopi ve Cizre’de terörist çadırları sözde karakol görevi görmektedir. Anlaşılan, çözülme süreciyle birlikte, AKP Hükümeti, Doğu ve Güneydoğu’da asayiş hizmetlerini yazılı olmayan bir mutabakatla PKK’ya devretmiştir. AKP, devleti geri çekmekte, boşalttığı alanı hainlere bırakmaktadır.” dedi.
“DAVUTOĞLU, ERDOĞAN DEVREYE GİRİNCE ÇARK ETMEK ZORUNDA KALDI”
Geçen hafta dört eski bakanın Yüce Divan oylamasına da değinen Bahçeli, “AKP, hırsızlığı onaylamış, rüşvetçilere can simidi uzatmıştır. Sonuç ne olursa olsun, eski bakanlar aklanmamış, bilakis millet vicdanında mahkum olmuşlardır. 17 Aralık savcısının geçtiğimiz günlerde bazı gazetelere verdiği beyanatlar, aslında malumun sadece ilanıdır. Sarayda oturan zata kadar uzanan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının niçin bu kadar rahatsızlık yarattığı daha da berraklaşmıştır. Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında Yüce Divan konusunda anlaşmazlık çıktığı iyice ortaya çıkmıştır. Şayet Yüce Divan yolu açılırsa, kirli çamaşırların saçılacağını söyleyen rüşvet faili bakanlara, ‘saçılırsa saçılsın’ diyerek rest çeken Davutoğlu, Erdoğan devreye girince çark etmek zorunda kalmıştır.” şeklinde konuştu.
Bahçeli, Başbakan Davutoğlu’nun Diyarbakır’da yaptığı konuşmaya tepki gösterdi. Davutoğlu'nun Kobani’yi selamladığına göre bu selamın muhataplarının belli olduğunu kaydeden Bahçeli, “Ha Kandil’i selamlamak, ha Kobani’yi selamlamak, aralarında hiçbir fark yoktur” dedi. Kişilerin ana dillini kullanması konusunda hürmetli olduklarını ifade eden Bahçeli, “Ancak Türk milletinin dili Türkçe’dir ve bu gerçek değişmeyecek, değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir” dedi.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NUN DİYARBAKIR KONUŞMASINA BAHÇELİ TEPKİSİ
Başbakan ve hükümetin rotayı şaşırdığını, çizmeyi aştığını kaydeden Devlet Bahçeli, “Ayağının tozuyla hafta sonu partisinin Diyarbakır ve Batman kongrelerine katılan Başbakan, hiçbir vicdan sahibinin kabullenemeyeceği skandal sözlere imza atmış, PKK’ya şirinlik yapacağım derken milli haysiyet ve mahşeri vicdanla bir kez daha ters düşmüştür. Davutoğlu ne konuştuğundan, ağzından çıkanın nerelere varacağından ya habersizdir, ya da yıllarca gizli ve potansiyel bir bölücü olduğunu özenle saklamayı başarmıştır.” dedi.
“DAVUTOĞLU’NUN KIRDIĞI POT BİNİ AŞTI”
Başbakan Davutoğlu’nun “Güzel Türkçemizi güzel Kürtçemizle kardeş kılmaya geldik” sözünü anımsatan Bahçeli, Davutoğlu’nun bayağılaştığını ifade ederek “Şeklen de olsa Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan bir şahsın, Türk milletinin gözünün içine baka baka, övüncümüz, kültürel kıvancımız, asırlar içinde zenginleşerek bugünlere vasıl olmuş Türkçe’ye rakip çıkarma aymazlığı siyasi ön alma değil, tamı tamamına siyasi cinayettir. Cami’ye gidince namaz kılan, Kilise’yi görünce mum yakan Davutoğlu’nun kırdığı pot bini aşmış, yediği herze kırkı geçmiştir.” dedi.
“TÜRK MİLLETİNİN DİLİ TÜRKÇEDİR, BUNU DEĞİŞTERMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK”
Kendilerinin kimsenin ana dilinde gözleri olmadığını kaydeden Bahçeli, “Kim olursa olsun anasının diliyle duyacak, onunla konuşacaktır. Bu herkesin en tabii insan hakkıdır. Buna hürmet ve riayet ederiz. Ancak Türk milletinin dili Türkçe’dir ve bu gerçek değişmeyecek, değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Davutoğlu’nun Kürtçe öğrenme merakı bir ihtiyacın ürünü olmaktan çok milletimizin arasına nifak sokma çabasının eseridir. Bir defa dil varsa ve bu dil devlet ricali tarafından teşvik edilip milli dilin karşısına çıkarılıyorsa bölünme zehri bünyeye yayılmış demektir.” şekline konuştu.
“İNANMA DOSTUNA, SAMAN DOLDURUR POSTUNA”
Gelişmeleri bir ‘provokasyon’ olarak değerlendiren Bahçeli, “Kürt kökenli kardeşlerimin ana diline önem veriyor, kullanmalarının önünde engel görmüyoruz. Bu tartışmasızdır. Ne var ki, Türkçe’nin karşısına mahalli düzeyde bir dilin çıkarılmasını milli birlik ve bütünlük açısından sakıncalı buluyor, yıkıcı olarak değerlendiriyoruz. Davutoğlu, doğduğu ve büyüdüğü topraklara mühür vuran ve rahmet, minnetle andığımız Karamanoğlu Mehmet Bey’in kemiklerini sızlatmış, Türkçe’nin kanına girmiştir. Osmaniye’de Ahmet Sani olduğunu anımsayan, Diyarbakır’da serok Ahmet olmayı yüzünde gülücükler açarak benimseyen Davutoğlu, gerçekte kimdir, kimlerdendir? Başbakan saraya zimmetlenmiş, mizaç ve meşrebini saraya göre sabitlemişse, kendisine diyeceğim şudur: Sayın Davutoğlu, inanma dostuna, saman doldurur postuna.” dedi.
“HA KOBANİ’Yİ SELAMLAMAK HA KANDİL’İ SELAMLAMAK”
Başbakan Davutoğlu’nun Ayn el Arab’ı (Kobani’yi) selamlamasına da sert tepki gösteren Bahçeli, “Kobani’yi selamladığına göre, bu selamın muhatapları bellidir. Davutoğlu şu konjonktürde, çok istese de IŞİD’e selam veremeyecektir. Çünkü uluslararası toplumun tepkisini çekeceğini bilecek kadar aklı başındadır. O halde Davutoğlu’nun Kobani’yi selamlaması; PKK-PYD’ye verilmiş bir selam, sıcacık bir merhabadır. IŞİD’i püskürttüğü anlaşılan, AKP’nin yardım ve yataklığıyla Kobani’yi ele geçiren PKK-PYD’yi sanıyorum ilk kutlayan Davutoğlu’dur. Ha Kandil’i selamlamak, ha Kobani’yi selamlamak, aralarında hiçbir fark yoktur. Kaldı ki Kobani’de sadece teröristler vardır. Davutoğlu dikişi atmış yara gibi, dikimi sökülmüş yama gibidir.” ifadelerini kullandı.
“AKP, BOŞALTTIĞI ALANI HAİNLERE BIRAKMAKTADIR”
“Kaygımız odur ki, Davutoğlu’nun yarın kimi ya da kimleri selamlayacağı meçhuldür. AKP’nin tadı tuzu kaçmış, raf ömrü çoktan dolmuştur. Davutoğlu saraydaki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra iyice yoldan çıkmış, ayarı bozulmuştur. İki cambazın bir ipte oynamayacağını öğreten Erdoğan, Davutoğlu’nu hallaç pamuğu gibi atmış ve ruhunun şifreleriyle oynamıştır.” diyen Bahçeli, Cizre’de ihanetin bağışıklık kazandığını kaydederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Teröristler çocukların arkasına sığınmanın yanında, hendekler kazıp Türk devletine meydan okumaktadır. Şırnak’ın İdil ilçesinde PKK’nın sözde gençlik yapılanması silahlı yürüyüş yapmaktadır. PKK, sözde bölge mahkemeler kurup sözde hakimler atamaktadır. Özerklik için pilot bölge olarak belirlenen Silopi ve Cizre’de terörist çadırları sözde karakol görevi görmektedir. Anlaşılan, çözülme süreciyle birlikte, AKP Hükümeti, Doğu ve Güneydoğu’da asayiş hizmetlerini yazılı olmayan bir mutabakatla PKK’ya devretmiştir. AKP, devleti geri çekmekte, boşalttığı alanı hainlere bırakmaktadır.” dedi.
“DAVUTOĞLU, ERDOĞAN DEVREYE GİRİNCE ÇARK ETMEK ZORUNDA KALDI”
Geçen hafta dört eski bakanın Yüce Divan oylamasına da değinen Bahçeli, “AKP, hırsızlığı onaylamış, rüşvetçilere can simidi uzatmıştır. Sonuç ne olursa olsun, eski bakanlar aklanmamış, bilakis millet vicdanında mahkum olmuşlardır. 17 Aralık savcısının geçtiğimiz günlerde bazı gazetelere verdiği beyanatlar, aslında malumun sadece ilanıdır. Sarayda oturan zata kadar uzanan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının niçin bu kadar rahatsızlık yarattığı daha da berraklaşmıştır. Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında Yüce Divan konusunda anlaşmazlık çıktığı iyice ortaya çıkmıştır. Şayet Yüce Divan yolu açılırsa, kirli çamaşırların saçılacağını söyleyen rüşvet faili bakanlara, ‘saçılırsa saçılsın’ diyerek rest çeken Davutoğlu, Erdoğan devreye girince çark etmek zorunda kalmıştır.” şeklinde konuştu.