Aday tanıtım toplantısına katılmak üzere Karaman'a gelenCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kent girişinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, İl Başkanı Ahmet Ertuğrul, Karaman Belediye Başkan Adayı Merih Ünver ve partililer tarafından karşılandı.
Kılıçdaroğlu, daha sonra parti otobüsünde şehir turu yaparak, Merih Ünver ile halkı selamladı.
Ardından toplantının yapılacağı Kazım Karabekir Spor Salonu'na geçen Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "HSYK konusunun Anayasa değişikliğiyle çözülmesi gerektiği, iktidar ve muhalefetin bu konuda uzlaşabileceği" yönündeki açıklamalarıyla ilgili soru üzerine, "HSYK yasa teklifinin Anayasa'ya aykırı olduğunu hepimiz biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı da biliyor, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Anayasa Komisyonu Başkanı da biliyor, parlamenterler de biliyor" diye konuştu.
Teklifin baştan geri çekilmesini ve Anayasa değişikliği için TBMM Başkanı'nın çağrı yapmasını istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi bunu benimsemedi, teklifi görüştü ve komisyondan geçirdi. Bu nedenle biz Adalet ve Kalkınma Partisinin samimiyetine inanmıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı, samimi olarak çaba gösteriyor, yasal olanı gösteriyor bize. Türkiye'de hakimlerin tarafsızlığı, bağımsızlığı konusundaki duyarlılığını her seferinde dile getiriyor. Görünen tablo şu; Adalet ve Kalkınma Partisi bu sözcüklere karşı kulaklarını tıkamış görünüyor."
Kılıçdaroğlu, savcıların yerinin değiştirilmesiyle ilgili başka bir soru üzerine, şöyle konuştu:
"Aslında sayın Bozdağ, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili olarak bir suçlama yapmıştı; 'geçmişte başka bir görüşün egemenliğindeydi, şimdi başka bir görüşün egemenliğinde' diye. Demek ki; bunlar gerçekçi değilmiş. İstedikleri değişiklikleri pekala yapabiliyorlar. Yaptılar da ama ahlaki olarak şöyle bir sorunumuz var; rüşvet ve yolsuzluk olaylarının ayyuka çıktığı, polislerin rüşvet ve yolsuzluk olaylarını izlediği, savcıların soruşturma açtığı bir ortamda sizlerin HSYK'da değişiklik yaparak, rüşvet ve yolsuzluğu engellemeniz doğru değildir. İktidar böyle bir tutum içinde. O nedenle hepimiz kaygıyla izliyoruz. Rüşvetin ve yolsuzluğun toplumu çürüteceğini biliyoruz. Kangren olan bu sorunu, toplumun gündeminden çekip alacak olanın da yargı olduğunu biliyoruz. Siyaset, yargının üzerinde baskı kurup, rüşveti ve yolsuzluğu meşrulaştırma çabası içine girerse; bundan Türkiye kaybeder, hepimiz kaybederiz. Türkiye'nin saygınlığı büyük ölçüde zedelenmiş olur. Bu duyarlılığı, bu vesileyle ifade etmiş olalım."
Son günlerde yaşanan olayları herkesin hüzünle, kaygı duyarak izlediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ne olacak bu memleketin hali diyoruz? Unutmayın bu memleket büyük bir memlekettir. Bu memleketin kurucuları büyük insanlardır, kurtarıcıları yüce insanlardır. Onlar bize acı ve gözyaşı içinde güzel bir Türkiye bıraktılar. Biz çocuklarımıza güleryüzle, çok daha güzel Türkiye'yi bırakmak için yola çıktık. Bunun mücadelesini yapıyoruz ve bunun için çalışacağız. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları biliyorsunuz. Asla ve asla umudumuzu yitirmeyeceğiz. Biz büyük bir ülkeyiz, karanlıktan çıkmasını biliriz."
Kılıçdaroğlu, Türk dilinin başkenti Karaman'da olduklarını, bu güzel kentte güzel bir belediye başkan adaylarının olduğunu belirterek, Karaman Belediye Başkan Adayı Merih Ünver'i kürsüye davet etti.
Kürsüye gelerek, Kılıçdaroğlu'na bir kutu veren Ünver, "Bu kutunun içinde bir elmas var, ama bu elmas Karaman elması" ifadelerini kullandı. Daha sonra kutuyu açan Kılıçdaroğlu, içinden çıkan elma için Ünver'e teşekkür etti.
- "Darbe yapıldıysa bu millete darbe yapıldı"
Ardından sözlerine devam devam eden Kılıçdaroğlu, Karaman'a güvendiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Kadın elinin değdiği her yer güzel olur. Onu hepimiz biliyoruz, Karaman'ı temizleyecek. Bana bir kutunun içinde bir elmas verdi. İçinde 4,5 milyon dolar yoktu. O kutunun içinde 700 bin liralık saat de yoktu. Ama o kutunun içinde Karaman köylüsünün, çiftçisinin alın terini simgeleyen elması vardı. Türkiye'de siyasetin kirlendiğini biliyorsunuz. Siyaset halka hizmet yoludur. Siyasetçi de kendisini halkaadar. 'Ben halk için çalışacağım' der, 'ben zenginleşeceğim' demez, 'halk zenginleşecek' der. 'Halkın, fakir fukaranın sorunlarını çözeceğim' der. Bunun için yola çıkar ve siyasetçi şöyle düşünür; Dicle'nin kenarında iki koyun kaybolmuşsa, onun sorumluluğu ülkeyi yöneten siyasetçidedir. Siyasetçi böyle düşünür. Eğer bir ailenin çocuğu üniversiteyi bitirdiği halde işsizse, siyasetçi o işsizi kendi çocuğu görür ve ona iş bulmak için çabalar. Siyasetçinin görevi budur. Siyasetçinin cebini doldurma görevi yoktur, ama Türkiye'de siyasetçi halkı unutuyor, din iman edebiyatı yapıyor, cebini dolduruyor. Milyar dolarlar çıkıyor ortaya ve milletin önüne çıkıp; 'bize karşı darbe yapıldı' diyor. Ne darbesi ya... Biraz da millete darbe yapılsın bari. 4,5 milyon doları götürün dağıtın millete, her eve verin bakalım. Niye yapmıyorsunuz? Çocukları zengin oldu, 7 göbeği zengin oldu, köşeyi döndüler. Şimdi 'darbe yapıldı bize' diyorlar. Darbe yapıldıysa bu millete darbe yapıldı, bu milletin kesesine, cebine darbe yapıldı. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı yendi. Beni çok eleştirebilirler. Kızabilirler de ama şunu söyleyemezler; 'Kemal Kılıçdaroğlu kul hakkı yedi' diyemezler. Biz Türkiye'ye temiz siyaseti vadediyoruz. Güzel bir siyaset vadediyoruz. Herkesin mutlu olduğu bir Türkiye'yi vadediyoruz. Kavganın, dövüşün olmadığı, siyasetçilerin birbirleriyle halka hizmet yolunda yarıştıkları Türkiye'yi vadediyoruz. Kendi cebini dolduran siyasetçiyi değil halkın cebini dolduran siyasetçiyi, bir geleneği vadediyoruz. Biz 90 yıllık geleneğimizle güzel bir Türkiye vadediyoruz"