"Sayın İçişleri Bakanımızın validesine yapılan hakareti kimse kabul edemez, son derece aşağılık bir durumdur" ifadelerini kullanan Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Haber Global TV'de canlı yayında gündeme ilişkin sorulara cevap verdi.
Kurtulmuş, ekonomi, hukuk ve siyasette bir sıçrayışın oluşması için çalıştıklarını dile getirerek, Adalet Bakanlığı'nın 1,5 yılda hazırladığı İnsan Hakları Eylem Planının Cumhurbaşkanı başkanlığında görüşüldüğünü ve son noktaya geldiğini belirterek, "Türkiye insan hakları konusundaki kilit kavram insan onurudur. 'Adalet mülkün temelidir' diyoruz. Adalet sistemimizin ihtiyaçları masaya yatırıldı ve bunların insan onuru çerçevesinde gözden geçirilmesi gerekir. Devlet bir çadırsa çadırın ana direği adalettir. Bana deseler ki, 'Devletin bir maddelik anayasası olacak ne yazılır?' 'Devlet, adaleti sağlamakla yükümlüdür' yazmak gerekir derim. Milletimizin ihtiyacı olan adımların atılmasında da hiç tereddüt etmeyiz. Bize insan hakkı dersi vermeye kalkanların insan hakları dosyalarını açarsak o zaman kimsenin Türkiye'ye insan hakları dersi vermeye cüreti kalmaz. Herkes kendi işine baksın, biz Türkiye olarak kendi ihtiyaçlarımızı biliyoruz, bu adımları geçmişte olduğu gibi bundan sonraki süreçte de atmakta hiçbir şekilde imtina etmeyiz." dedi."Yargı kendi bağımsız kuralları içinde devam eder"
Kurtulmuş, Anayasa Mahkemesi'nin, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu kararına ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye'de belli davalar üzerinden ortaya çıkan ve yargıyı yıpratan en temel nokta da bu olduğunu dile getirerek, "bizim de beğenmediğimiz bir çok husus ve mahkeme kararı var ama yargıyı kendi başına bırakmak lazım. Yargının da siyasallaşmaması lazım. Geçmiş dönemlerde çok yapıldı. Yargı kendini siyasetin üstünde asla kabul etmemeli, siyaset de yargıyı eleştirmeli ama yargıçlık durumuna gelmemesi lazım." şeklinde konuştu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül arasında tartışmaya ilişkin açıklamada bulunan Kurtulmuş,"İki Bakanımızın arasında böyle bir tartışma, sürtüşme varmış gibi anlayışın ortaya konması son derece yanlış. " diyerek şunları söyledi; "Sayın İçişleri Bakanımızın validesine yapılan hakareti kimse kabul edemez, son derece aşağılık bir durumdur. Sosyal medya alanının temizlenme zarureti var. Sosyal medyanın bir etiği oluşmalı. İnsanlar sosyal medya üzerinden istediklerine hakaret ediyor. Bu asla kabul edilebilir değildir. Siyaseti magazinleştirmek medyanın da işine geliyor ama her iki Bakanımız da siyasetin içinden yetişmiş, tecrübeli, devleti de tanımış olan iki değerli Bakan arkadaşımızdır. Birbirleriyle çok yakın diyalog içinde olan iki Bakanımızdır. Bu reform paketinin tartışıldığı toplantıda saatlerce yan yana durdular. Asla aralarında herhangi bir çekişmenin olması söz konusu değildir. Hele bunu sosyal medya üzerinden dile getirdikleri kanaati doğru değil. Bu biraz da siyasal magazin haline döndürüldü, bunun doğru olmadığını belirtmek isterim.""Siyasetçiler olarak birbirimizin düşmanı değil, rakibiyiz. Asla tasvip edilemez, siyaset müzakere etme yöntemlerinin arandığı bir yerdir. Siyasetçi, yazar ve gazetecilere tehdit, küfür ve hakaretle bir şekilde hat bildirilmeye çalışılması asla kabul edilecek bir şey değildir." ifadelerini kullanan Numan Kurtulmuş, bunun demokrasiyi zedeleyen bir tavır olduğunu, MHP genel Başkanı Bahçeli'nin saldırılarla ilgili partisinin tavrını çok net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti.Cumhurbaşkanlığı sistemi üzerinde yapılan tartışmalarda ilgili soruları da yanıtlayan Kurtulmuş, "bir referandum var, halkın kararı var. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine Türkiye, AK Parti ya da MHP istedi diye geçmedi. Milletimiz karar verdiği için geçti. Anayasa değişikliği yapıldı. Bu sistemin değişmesinin de tabii ki yolu, imkanı var. Parlamentoda bulursunuz çoğunluğu, başka bir sistem teklif edersiniz, anayasayı değiştirirsiniz. Referanduma götürecek bir sayı bulursunuz. Halk derse ki 'Ben bu sistemi değiştirmek istiyorum.' o zaman değiştirirsiniz. Böyle bir anayasa oylaması yokmuş ve şu andaki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi anayasal bir sistem değilmiş gibi tartışma yapmayı millet iradesine saygısızlık olarak görürüm. Partili Cumhurbaşkanlığı tartışmasının da bu çerçevede görülmesinin doğru olduğu kanaatindeyim.""Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, HÜDA-PAR ve Saadet Partisi gibi partilere yaptığı ziyaretler hatırlatılarak, "Cumhur İttifakı genişliyor mu?" sorusu yöneltilen Kurtulmuş, 15 Temmuz gecesinin sabahından itibaren Cumhur İttifakı'nın tohumları atılmaya başlandığına dikkat çekerek şunları söyledi;AK Parti ve MHP bütünleşip tek bir parti olmadı
"Yeni sistem yüzde 50+1 gerektiriyor. Siyasetin bir taraftan dilini daha makul bir düzeye çekebilme becerisini ortaya koymak gerekirken, diğer taraftan da önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçim var. Buralarda da bir takım ittifak arayışları söz konusu. Biz şuna inanıyoruz; ittifaklar masa başında kurulmaz. Cumhur İttifakı'nı AK Parti ve MHP yöneticileri bir araya gelerek kurmadı. 15 Temmuz gecesinde milletimiz sokaklarda, tanklara, toplara hatta uçaklara karşı göğsünü siper etti, milli bekamızı sağlamak için büyük mücadele verdi. Şehitler, gaziler verdi. 15 Temmuz gecesinin sabahından itibaren aslında Cumhur İttifakı'nın tohumları atılmaya başlandı. AK Parti ve MHP bütünleşip tek bir parti olmadı. Bazı önceliklerinin farklı olduğu iki partiden bahsediyoruz. Ama nerede ittifak ettiğimizi biliyoruz. Türkiye'nin terörle mücadelesinde, milli bekası konusundaki hassasiyetlerde, Doğu Akdeniz, Kapalı Maraş'ın açılması, Libya Hükümetiyle uzlaşma, Kuzey Suriye'de ve Irak'ın kuzeyindeki terör odaklarına karşı ortak mücadelede, Azerbaycan'ın Ermenistan'a karşı mücadelesinde yek vücut durmak gibi ortak alanlarda iş birliği yapıyoruz. Türkiye'nin emperyalizme, teröre karşı mücadelesinde Türkiye'yi bölüp parçalamak isteyenlere karşı, Türkiye'yi daha ileriye götürmek, güçlü ve büyük Türkiye ideali etrafında bir ilke ittifakı olarak görmek lazım.Türkiye'de seçim 2023'te yapılacak
Bu ilkeler etrafında birleşmesi mümkün olan partilerin, siyasi grupların birbirleriyle yakın temasının doğal olduğu kanaatindeyim. Bu anlamda tabii ki genişleyebilir. Bunun Türkiye'nin önünü açacağını, Türkiye'yi yeniden güçlü-büyük Türkiye ideali etrafında daha da kuvvetli hale getireceğine inanıyoruz. Ama bu masa başı bir takım çalışmalar değil, bu partilere gönül veren kitlelerin daha yakın pozisyona gelmesidir. Bu ziyaretlerin erken seçim sinyali olmadığının altını çizen Kurtulmuş, Türkiye'de seçimin 2023'te yapılacağını vurguladı. Kurtulmuş, kendilerinin bu avantajları varken, karşı taraftaki ittifakın en büyük dezavantajının ise karşıtlık üzerinde birleşmeleri olduğunu ifade etti." Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Haber Global TV'de canlı yayında konuşmasını şöyle sürdürdü:"Esas olan gerçekten terörle arasına HDP'nin bir mesafe koyması, terörün bütün alanlarının kapatılması. Şu anda terörle mücadelede ciddi şekilde başarı sağlıyoruz, tamamıyla terörün ortadan kaldırılmasının şart olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda MHP ve diğer birçok siyasi partiyle ortaklığımızın olduğunu görüyoruz. Burada temel mesele parlamento içerisindeki partilerin terörle yan yana yakın bir mesafe içerisinde durmamasıdır. Bunun bir şekilde temin edilmesi lazım. Terör meselesi son terörist kalmayıncaya kadardan ziyade terörü ortaya çıkaran bütün şartlar ortadan kalkana kadar bu mücadeleyi sürdürmek zorundayız.Enflasyonun yükselmemesi için her türlü imkanı sağlayacağız
İktisadi bakımdan baktığınızda faizin en çok artırdığı şey nedir? Fiyatlara doğrudan doğruya yansıyor. Talep enflasyonu ortaya çıkartıyor. Böyle baktığınızda tabii ki yüksek faizlerle üretim yapan firmaların bu faize ödedikleri bedeli kimden çıkartacak? Tüketiciden çıkartacak. Bunun için bunu doğrudan doğruya fiyatlara yansıtıyor. Faizin neticesi olarak da karşımıza enflasyon çıkmış oluyor. Eğer faizler yüksek olmasa üretici de bunu ürettiği mallara ve hizmetlere yansıtmayacak. Cumhurbaşkanımızın da dikkat çekmek istediği nokta tutulması gereken taraf enflasyon tarafı değil, tabii ki orayı da dengeleyeceğiz, enflasyonun yükselmemesi için her türlü imkanı sağlayacağız ama bu imkanlardan birisi de faizin dengede tutulmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.