MHP Iğdır Milletvekili Dr. Sinan OĞAN’ın Hocalı Soykırımı Hakkında Düzenlediği Basın Toplantısı konuşmasında 'hocalı katliamı'nı anlattı.
Oğan'ın konuşması şöyle:
Bugün resmi rakamlara göre, Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında 336. Rus Mekanize Alayı ve Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından 106’sı kadın, 83’ü çocuk toplam 613 kişinin vahşice katledildiği Hocalı Soykırımı’nın 22. yıldönümüdür. Can Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında Ermeni mezalimi sonucunda Hakk’a yürüyen Türk - İslam dünyasının şehitlerini rahmetle anıyorum. Tabii, şehit sayısı olarak 613 gösteriliyor; ama kayıpları işin içine kattığımız zaman sayı daha da büyümektedir. 487 kişi ağır yaralanmış, 1275 kişi Ermeniler tarafından rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur.
Masum insanların kafataslarının derilerinin kazındığı, hamile kadınların karınlarındaki çocukları daha doğmadan hançerlenerek katledildiği bu olayların karşılığına hangi kutsal kitaba bakarsanız “günahı” görürsünüz, konuyla ilgili hangi uluslararası hukuk metnini incelerseniz “soykırımı” görürsünüz! İki devlet tek millet olduğumuz Azerbaycan’da yaşanan bu olaylar gerçekten hepimizi yaralamıştır. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi “Azerbaycan’ın kederi kederimizdir!” 22 yıl önce meydana gelen bu acı hadiseler, “insanım” diyen herkesin yüreğinde derin yaralar açmıştır.
Hocalı’da yaşananlar, 9 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren “Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşmesi”nin 2. maddesinde tanımlanan soykırım kavramı ile tamamen örtüşmektedir. Ayrıca Hocalı Soykırımı, Cenevre Sözleşmesi, İnsan Hakları Beyannamesi, Vatandaş ve Siyasi Haklar Konusunda Uluslararası Sözleşme, Ateşkes Zamanında ve Askeri Çatışmalar Zamanı Kadın ve Çocukların Korunması Beyannamesi’ne karşı işlenmiş bir suçtur.
Saygıdeğer basın mensupları,
Burada şunu belirtmek gerekir, bu konular bizim sahiplenmemiz gereken, siyaset üstü konulardır. Hocalı’da yapılanlar direk insanlığa ve masumiyete karşı yapılmıştır. Dolayısıyla Hocalı’ya sahip çıkmak demek insanlığa sahip çıkmaktır. Hocalı’ya sahip çıkmak demek aynı zamanda masumiyeti korumak anlamına gelmektedir. Buradan meclisteki bütün siyasi partilere çağrı yapıyorum, gelin geç kalan adaletin sağlanmasında katkıda bulunalım. İnsanlık paydasında, 26 Şubat’ta Hocalı’da buluşalım!
Hocalı’da Ermeniler tarafından sıkılan kurşun adres sormamış, etnik ayrımcılık gözetmemiştir. Hocalı’da yaşanan mezalim sonucunda sadece Azerbaycan Türkleri değil Ahıska Türkleri ve Müslüman Kürtler de işkencelerin hedefinde olmuştur. 7’den 77’ye herkes, bu vahşetten payını maalesef almıştır. İmam Agyar Salmanoğlu daha 3 yaşındaydı… Ermenilerin tarafından Hocalı Soykırımı’nda yakılarak öldürülmüştür. 88 yaşındaki Hüseyinov Allahverdi Kuluoğlu, yakılarak şehit edilmiştir. İnsanlık duyguları olan insanların bunları söylerken dili düğümleniyor, tüyleri diken diken oluyor; ama bunların sorumluları henüz uluslararası yargıya hesap vermiş değillerdir. Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sinin işgal edildiği göz önüne alındığında Necip Fazıl’ın dizeleriyle ifade etmek gerekirse, bu katliamlarla birçok Azerbaycan Türkü “öz yurdunda garip, öz vatanında parya!” olmuştur.
Bulgaristan’daki Nie Gazetesi’nde “Hocalı insanlığın faciasıdır.” ifadeleri yer almıştır. Ermeni tezlerine her fırsatta haklılık kazandırmaya çalışan Fransa’da yayınlanan 14 Mart 1992 tarihli Le Monde Gazetesi’nin ifadeleri şöyledir; “Ağdam’da bulunan basın mensupları, Hocalı’da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış üç kişi görmüşler. Bu, Azerilerin propagandası değil bir gerçektir.” Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Dolayısıyla, şimdi Hocalı için adalet istemek, her şeyi bir kenara bırakalım tarihe karşı bir sorumluluktur.
Değerli basın mensupları,
Şimdi biz Hocalı’da yaşanan bu acı hadiseleri gündeme getirdiğimiz zaman hemen bizim önümüze bazı kesimler tarafından asılsız Ermeni tezleri ve 1915 yılında yaşanan olaylar öne sürülüyor. İlk olarak şunu net şekilde belirtmek gerekmektedir; Hocalı tarihi bir olay değildir, günümüzün gerçeğidir. Devletlerin siyasi tarihinde 22 yıl son derece kısa bir süreye işaret eder. Zulmün videoları, işkencenin fotoğrafları var, en önemlisi olayın kurbanları, şahitleri yaşıyor. Ayrıca, sözde soykırım iddiaları konusuna gelince; madem Ermenistan bu kadar emin, kapıdan önce arşivleri açalım da her şey ortaya çıksın!
Buradan seslenmek istiyorum; Ermenistan’la kapı açma sevdasına düşenler, bir kez de gerçek anlamda gönül kapılarını açıp Hocalı’daki ızdırabı anlamaya çalışsınlar! Hocalı’da öldürülenlerin tek suçu Türk ve Müslüman olmalarıdır; ama Hocalı sadece Türk dünyasının ya da İslam dünyasının değil insanlığın kanayan yarasıdır. Mecliste Hocalı’nın “soykırım” olarak kabul edilmesine ilişkin 2012 yılında bir kanun teklifi verdim. 22 yıldır nasıl dünyada adalet yerini bulmayı bekliyorsa 2 yıldır da ülkemizde TBMM’de adalet beklemektedir. Bu yıl Hocalı’yı Honduras bile tanıdı; ama AKP’nin engellemeleri nedeniyle Hocalı hala bir kenarda bekliyor!
Daha önce de belirttiğim gibi, bu mesele hiçbir şekilde siyasi bir mesele değil, milli bir meseledir; ama diğer yanda bakıyorsunuz iktidar partisi bazı şeylerin üstünü kapatmak için sabahlara kadar meclisi çalıştırıyor. Eğer bu milletin hayrına yasalar çıkartacaksak, sabaha kadar çalışalım, hatta meclisi kapatmayalım yazın da çalışalım; bu teklifi de genel kurulda görüşelim ve hep birlikte kabul edelim. Gelin görün ki, mecliste maalesef Türkçülüğe lanet okunuyor. Eğer lanet okuyacaksanız, Türklüğe, İslamiyet’e, insanlığa yapılan zulümlere lanet okuyun! İyi “çalıyorsunuz” kayıtlardan öğrendik; ama bu işler maalesef dombra çalmakla olmuyor! Türk dünyasının derdiyle dertlenmekle sevinciyle sevinmekle oluyor.
Hepinize saygılar sunuyorum.