Milliyetçi Hareket Partisi Kadın Kolları Koordinatörü Nevin Taşlıçay; “18-24 Yaşlılara Saygı Haftası” münasebetiyle basın açıklaması yaptı.
Dünümüze ışık tutan, deneyimleriyle geleceğimizi aydınlatan, toplumumuzda ki yeri ve önemi azımsanamayacak kadar büyük olan değerli büyüklerimize saygı ve şükranlarımızı sunuyor, 18-24 Mart Yaşlılar Haftası’nı kutlamanın sevincini paylaşıyoruz.
Bugün kutladığımız 18-24 Mart haftası, 1982 yılında, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, bilgi ve deneyimleri ile daima topluma örnek olan yaşlılarımıza saygı, sevgi ve minnet duygularının dile getirilmesi adına ‘Yaşlılara Saygı Haftası’ ilan edilmiştir.
Yaşlılar Haftası, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun koordinatörlüğünde; gönüllülerin, resmi kurum ve kuruluşların çeşitli etkinlikleriyle; toplumumuzu bugünlere ulaştıran yaşlılarımızın saygınlıklarının korunması, karşılaştıkları sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlarının belirlenmesi, çözüm yollarının aranması, kamuoyunun konuya ilgi ve katılımlarının sağlanması amacıyla her yıl belirtilen tarihlerde çeşitli sosyal ve kültürel etkinliklerle kutlanmaktadır.
Yaşlılarımız geçmiş ile gelecek arasında köprü kuran, kültürümüz ve değerlerimizi yarınlara ileten en kıymetli varlıklarımızdır. Onların engin deneyimleri ve yaşanmışlıkları biz genç bireyler için her zaman ders niteliğinde olacaktır.
Yaşlılar ile sağlıklı iletişim kurmak, medeniyetin kuşaklar arasında kesintisiz aktarımı için hayati önem taşımaktadır.
Toplumsal yaşamın temel kuralı karşılıklı sevgi ve saygıdır. Türk toplumu bu temel kural doğrultusunda, toplumsal dayanışmayı yaşamın her evresinde ilke edinmiştir. Yaşlılara bugün gösterilecek sevgi ve saygı, gelecek kaygılarımızı azaltacak, hangi yaşta olursa olsun, tüm bireylerin yaşama güvenle bakmalarını sağlayacaktır. Unutmayalım ki hepimiz yarının yaşlılarıyız.
75 milyonu aşmasıyla gurur duyduğumuz nüfusumuzun, 2013 yılı değerlerine göre, %7,68’i 65 yaş üstü vatandaşımızdır. Bu oran her sene biraz daha artmaktadır. Toplumu geliştirmeye yönelik politikalar üretirken, tıpkı kadınlar, çocuklar ve engelliler gibi yaşlıları da topluma entegre biçimde düşünerek çok yönlü bir kalkınma sağlamalıyız.
Son yıllarda hükümet politikaları ile emeklilik yaş haddinin yükselmesi ve emekli maaşlarında yeterli iyileştirmenin yapılmaması hem bugünün hem de geleceğin yaşlıları için oldukça güç yaşam koşulları yaratmıştır.
Yaşlılarımızın hak ettikleri itibarı görmesi, daha rahat koşullarda yaşamlarına devam edebilmeleri ve toplumdan soyutlanmamaları hususunda hem devletimize hem de vatandaşlara büyük görevler düşmektedir.
Ömürlerini, çalışarak ülkesine ve ailesine feda eden yaşlılarımıza, devletimizin daha iyi imkanlar sunması en büyük temennimizdir.
Bir ülkenin refah seviyesini gösteren temel faktörlerden biri, kuşkusuz, mutlu ve umutlu yaşlılardır.
Toplumumuzun saygın bireyleri olan yaşlılarımıza karşı olan ortak sorumluluğumuz; onların birikimlerini paylaşmak, yaşama etkin bir şekilde katılmalarını ve yaşama sevinçlerini kaybetmemelerini sağlamaktır.
Yapılan birçok araştırmada, yaşlı nüfusunun yalnızlık ve terk edilmişlik hissiyle hayata olan bağlılıklarını yitirdikleri ortaya çıkmıştır. Bu sebeple, kendilerini yalnız hissetmeyecekleri ve hayatlarından bazı parçalar bulabilecekleri sosyal ortamlar çoğaltılarak, yaygınlaştırılabilir. Böylece yaşlılarımızı sosyal hayata kazandırarak onları mutlu edebilir ve yaşanmışlıklarından faydalanabiliriz.
Cumhuriyetimizin kurucusu M. K. Atatürk, “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur!” diyerek yaşlılara karşı sosyal devlet anlayışının sorumluluklarına vurgu yapmıştır.
Yaşlılar Haftası içerisinde göstermelik huzurevi ziyaretleri yapmak ne yazık ki yaşlılarımızın var olan sorunlarını çözmeye yetmemektedir.
Türk Milleti olarak bizler, hem örf ve ananelerimizden hem de güzel dinimiz İslamiyet’ten yaşlılara karşı her zaman hoşgörülü, saygılı, yardımsever olmayı, deneyimlerinin kıymetini bilmeyi, onları can kulağıyla dinlemeyi öğrendik.
Medeniyeti yakalamış toplumlar, gençlere yatırım yaparken yaşlıları unutmayan; geleceği hedeflerken geçmişinden kopmayan toplumlardır.
Yaşlılar ile ilişkilerinde daha bilinçli, hassas ve duyarlı bir Türk Toplumu temenni ederken, bize bıraktıkları mirasın farkındalığı ile büyüklerimizin Yaşlılara Saygı Haftası’nı kutluyor, kıymetli ellerinden öpüyorum.
Dünümüze ışık tutan, deneyimleriyle geleceğimizi aydınlatan, toplumumuzda ki yeri ve önemi azımsanamayacak kadar büyük olan değerli büyüklerimize saygı ve şükranlarımızı sunuyor, 18-24 Mart Yaşlılar Haftası’nı kutlamanın sevincini paylaşıyoruz.
Bugün kutladığımız 18-24 Mart haftası, 1982 yılında, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, bilgi ve deneyimleri ile daima topluma örnek olan yaşlılarımıza saygı, sevgi ve minnet duygularının dile getirilmesi adına ‘Yaşlılara Saygı Haftası’ ilan edilmiştir.
Yaşlılar Haftası, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun koordinatörlüğünde; gönüllülerin, resmi kurum ve kuruluşların çeşitli etkinlikleriyle; toplumumuzu bugünlere ulaştıran yaşlılarımızın saygınlıklarının korunması, karşılaştıkları sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlarının belirlenmesi, çözüm yollarının aranması, kamuoyunun konuya ilgi ve katılımlarının sağlanması amacıyla her yıl belirtilen tarihlerde çeşitli sosyal ve kültürel etkinliklerle kutlanmaktadır.
Yaşlılarımız geçmiş ile gelecek arasında köprü kuran, kültürümüz ve değerlerimizi yarınlara ileten en kıymetli varlıklarımızdır. Onların engin deneyimleri ve yaşanmışlıkları biz genç bireyler için her zaman ders niteliğinde olacaktır.
Yaşlılar ile sağlıklı iletişim kurmak, medeniyetin kuşaklar arasında kesintisiz aktarımı için hayati önem taşımaktadır.
Toplumsal yaşamın temel kuralı karşılıklı sevgi ve saygıdır. Türk toplumu bu temel kural doğrultusunda, toplumsal dayanışmayı yaşamın her evresinde ilke edinmiştir. Yaşlılara bugün gösterilecek sevgi ve saygı, gelecek kaygılarımızı azaltacak, hangi yaşta olursa olsun, tüm bireylerin yaşama güvenle bakmalarını sağlayacaktır. Unutmayalım ki hepimiz yarının yaşlılarıyız.
75 milyonu aşmasıyla gurur duyduğumuz nüfusumuzun, 2013 yılı değerlerine göre, %7,68’i 65 yaş üstü vatandaşımızdır. Bu oran her sene biraz daha artmaktadır. Toplumu geliştirmeye yönelik politikalar üretirken, tıpkı kadınlar, çocuklar ve engelliler gibi yaşlıları da topluma entegre biçimde düşünerek çok yönlü bir kalkınma sağlamalıyız.
Son yıllarda hükümet politikaları ile emeklilik yaş haddinin yükselmesi ve emekli maaşlarında yeterli iyileştirmenin yapılmaması hem bugünün hem de geleceğin yaşlıları için oldukça güç yaşam koşulları yaratmıştır.
Yaşlılarımızın hak ettikleri itibarı görmesi, daha rahat koşullarda yaşamlarına devam edebilmeleri ve toplumdan soyutlanmamaları hususunda hem devletimize hem de vatandaşlara büyük görevler düşmektedir.
Ömürlerini, çalışarak ülkesine ve ailesine feda eden yaşlılarımıza, devletimizin daha iyi imkanlar sunması en büyük temennimizdir.
Bir ülkenin refah seviyesini gösteren temel faktörlerden biri, kuşkusuz, mutlu ve umutlu yaşlılardır.
Toplumumuzun saygın bireyleri olan yaşlılarımıza karşı olan ortak sorumluluğumuz; onların birikimlerini paylaşmak, yaşama etkin bir şekilde katılmalarını ve yaşama sevinçlerini kaybetmemelerini sağlamaktır.
Yapılan birçok araştırmada, yaşlı nüfusunun yalnızlık ve terk edilmişlik hissiyle hayata olan bağlılıklarını yitirdikleri ortaya çıkmıştır. Bu sebeple, kendilerini yalnız hissetmeyecekleri ve hayatlarından bazı parçalar bulabilecekleri sosyal ortamlar çoğaltılarak, yaygınlaştırılabilir. Böylece yaşlılarımızı sosyal hayata kazandırarak onları mutlu edebilir ve yaşanmışlıklarından faydalanabiliriz.
Cumhuriyetimizin kurucusu M. K. Atatürk, “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur!” diyerek yaşlılara karşı sosyal devlet anlayışının sorumluluklarına vurgu yapmıştır.
Yaşlılar Haftası içerisinde göstermelik huzurevi ziyaretleri yapmak ne yazık ki yaşlılarımızın var olan sorunlarını çözmeye yetmemektedir.
Türk Milleti olarak bizler, hem örf ve ananelerimizden hem de güzel dinimiz İslamiyet’ten yaşlılara karşı her zaman hoşgörülü, saygılı, yardımsever olmayı, deneyimlerinin kıymetini bilmeyi, onları can kulağıyla dinlemeyi öğrendik.
Medeniyeti yakalamış toplumlar, gençlere yatırım yaparken yaşlıları unutmayan; geleceği hedeflerken geçmişinden kopmayan toplumlardır.
Yaşlılar ile ilişkilerinde daha bilinçli, hassas ve duyarlı bir Türk Toplumu temenni ederken, bize bıraktıkları mirasın farkındalığı ile büyüklerimizin Yaşlılara Saygı Haftası’nı kutluyor, kıymetli ellerinden öpüyorum.