Yıllardır terör belasıyla mücadele eden Türkiye, Devlet Başkanı Beşar Esad'ı hedef alan işbirlikçilerin Şam'da düzenlediği terörist saldırıya tepkisiz kaldı
İddialar cevaplanmalı
Suriye lideri Beşar Esad’ın, saldırıdan Türkiye’yi sorumlu tuttuğunu hatırlatan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Muhalefetin Türkiye üzerinden silahlandırıldığı iddiaları net bir dille yalanlanmalı” dedi.
Kandan medet ummak
“Türkİye bu iddiaları oluşturabilecek politikalardan vazgeçmelidir” diyen Vural, şöyle devam etti: Türkiye, akan kanın durdurulması için çaba göstereceğine adeta bu ölümlerden sonuç çıkartmaya çalışıyor.
Örtülü destek veriliyor
CHP Milletvekili Refik Eryılmaz’ın tepkisi ise sert oldu: Şiddetin dili, dini, ırkı olmaz, kınanması gerektiğini söyleyenler nerede? Kınamamak örtülü anlamda destek vermek anlamına gelmiyor mu?
Batılı ülkeler yine
ikiyüzlü davrandı
İran Meclis Başkanı Ali Laricani, yıllarca terörizme karşı olduklarını iddia eden ülkelerin Suriye’de üst düzey devlet adamlarını hedef alan kanlı saldırılar karşısında sessiz kalmalarını, kınama bildirisi yayınlamamalarını eleştirdi.
Norveçli General:
Saldırıyı kınıyorum
BM gözlemcilerinin başkanı Robert Mood, Şam’daki saldırıya tepki gösterdi. Şiddetin artmasının Suriye’nin “barış yolunda” olmadığını gösterdiğini belirten Norveçli General Mood, “Suriye hükümetine saldırıyı kınadığımı ilettim” dedi.
ABD-İsrail tartışıyor:
Suriye’yi kim vursun
New York Times’a konuşan üst düzey iki ABD’li yetkili, Başkan Obama’nın karşı çıkmasına rağmen Pentagon’un İsrailli savunma yetkilileriyle Suriye’deki kimyasal(!) silah tesislerinin imhası konusunda görüşmeler yaptığını söyledi.
Suriye’deki teröre Türkiye sessiz kaldı!
30 yıldır terörle mücadele eden Türkiye, Şam’da işbirlikçilerin düzenlediği “terörist” saldırıya en ufak
tepki göstermedi
İşbirlikçi teröristler Suriye’nin başkenti Şam’ı kana bularken başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütleri olaya tepki göstermedi. Terör örgütü PKK’dan çok çeken ve 30 yıldır terörle mücadele eden Türkiye’nin bu tavrı basına da savaş kışkırtıcılığı olarak yansıdı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Suriye lideri Beşar Esad’ın, saldırıdan Türkiye’yi de sorumlu tuttuğunu belirterek, “Suriye’deki muhalefetin Türkiye üzerinden silahlandırıldığına karşı maalesef Türkiye hiçbir zaman bu konuyu reddetmedi. Dolayısıyla bu tür kanlı olaylarda Türkiye’nin parmağı, eli olduğuna ilişkin iddialar kesinlikle reddedilmeli ve Türkiye bu iddiaları oluşturabilecek politikalardan kesinlikle vazgeçmelidir” dedi. Vural, şunları söyledi:
“Kandan medet ummak”
“Türkiye adeta bu karışıklıklardan ve ölümlerden bir sonuç çıkartmaya çalışıyor. Oysa Türkiye’nin bu kanın durdurulması için çaba sarfetmesi gerekiyor. Bu konuda nasıl Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın yaptığı katliamlar kınanacaksa bu şiddet de Suriye’de iç savaşı tırmandıracak boyuttadır. Annan Planı’nın esaslarından biri tarafların şiddet oluşturan eylemlerine karşı tavır oluşturmasıdır. Türkiye maalesef bu tavrı oluşturmuyor. Türkiye adeta buradaki çatışmaları meşru görüyor. Türkiye şiddeti dışlayan ve şiddetin bitmesini sağlayan bir politika güdemedi. Şiddeti araç olarak kullanarak meşruiyet kazandırıyor. Bu konu Türkiye’nin önüne karşı bir koz olarak gelebilir. Türkiye Suriye’de şiddeti nereden gelirse gelsin lanetlemeli, karşı çıkmalı. Tarafları şiddeti kullanmak konusunda uyarmalıdır. Bu konuda Türkiye bir tavır oluşturmazsa Türkiye’nin aleyhine de bir takım iddialarla şiddeti mağdur kılan iddialar Türkiye’nin önüne gelebilir.” MHP’li Vural şöyle devam etti: “Başbakan’ının ‘Tevessül etmeyiz’ şeklinde bir takım açıklamaları var ama çok zayıf kaldığını düşünüyorum. Dolayısıyla Suriye’de silahların ve zorbalığın bitirilmesine yönelik bir politikayı Türkiye benimsemelidir. Ancak, şunu ifade etmeliyim ki, ilk defa Türkiye Cumhuriyeti devleti bir komşu ülkenin içine yönelik büyük bir şiddette suçlanmıştır. Dolayısıyla bu tür kanlı olaylarda Türkiye’nin, parmağı, eli olduğuna ilişkin iddiaları kesinlikle reddedilmeli ve Türkiye bu iddiaları oluşturabilecek politikalardan kesinlikle vazgeçmelidir.”
Türk basını intihar saldırısını böyle duyurdu
Türk basını, Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlenen ve aralarında Savunma Bakanı Davud Racha, Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın eniştesi Genelkurmay Başkan Yardımcısı Asıf Şevket ile Devlet Başkanı Yardımcısı Hasan Türkmani’nin de bulunduğu 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısı ve terörle mücadeleye yaklaşımı konusunda yeni bir sınav verirken, işbirlikçi teröristlerin kanlı saldırısına çanak tuttu. Oysa dünya basınında Suriyeli isyancılara kimlerin ne amaçla silah ve para sağladığı sorgulanıyor. İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Times’in bile “karanlık şahsiyetlerce finanse ediliyor” dediği Suriyeli işbirlikçi teröröstler, Türkiye’de yayınlanan gazetelerde “özgürlük savaşçısı” olarak yansıtılıyor. Çok sayıda günahsız vatandaşın da canından, evinden, barkından olduğu eylemleri ise sanki bir zafermiş gibi gösteriliyor.
Plan adım adım uygulanıyor
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, “Suriye’de gerçekleştirilen bu eylem önemli bir eylem. Bu eylemle birlikte Suriye’nin geleceği ile ilgili yeni bir sayfa açıldı” dedi. Eslen, şunları söyledi: “Biliyoruz ki Suriye ile ilgili bir plan var ve bu, batının planı. ABD’nin, İsrail’in bir planı. Bu plan adım adım uygulanıyor. Suriye ve yönetimi batının hedefidir. Bilmemiz gereken bir diğer nokta meşru olmayan güçlerin şiddeti kullanması terördür. Kim nerede kullanırsa kullansın burnu böyle tanımlamamız gerekir. Biz nasıl PKK’nın şiddet eylemlerini terör olarak tanımlıyorsak Suriye’deki yönetim de bu tür eylemleri terör olarak tanımlıyor. Hiçbir ülke ve hiç bir kurum meşru olmayan yöntemleri siyasi bir amaç için kullanmamalıdır. Bu eylem meşru bir yöntem değildir. Dolayısıyla Türkiye’nin de bu konuda dikkatli olması gerekir. Bu eylem Suriye’deki rejimin değişmesini ve Suriye’nin bölünmesini hızlandırabilir. Bölünmüş bir Suriye de bizim çıkarlarımıza hizmet etmez. Türkiye, Suriye ve Orta Doğu politikasını gözden geçirmeli. Türkiye giderek Sünni bloğun parçası haline geliyor. Bu da bölgede Sünni- Şii çatışmasında Türkiye’yi istikrarsız bir alana doğru itiyor.
Gelişmeler endişe verici
TÜRKSAM Başkanvekili Celaleddin Yavuz da, ”Suriye’deki kanlı eylemle birlikte, Esad rejiminin yakınları tarafından devrilebileceğine ilişkin bir mesafenin de kat edilmiş olduğunu görüyoruz “ dedi. Yavuz, şöyle devam etti: ” The Economist’te yazdı ’Kamuoyu Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye politikasına inanmıyor’dedi. Bu tespit doğrudur. Kamuoyunda tepki gelmeyişinin nedeni budur. Basın o kadar yazıyor ama Hatay’da vatandaşlar gelişmeleri endişe ile izliyorlar. Benim gözlemlediğim budur. Türkiye’de artık Suriye konusu AKP hükümeti, Başbakan, Dışişleri Bakanı ne söylerse söylesin Türkiye’nin Suriye konusunda suni bir takım şeyler yaptığına inanç çok fazla. Başta Başbakan ve Dşişleri Bakanı olmak üzere Türkiye’nin Esad rejimini götürmek noktasında olayı şahsileştirdiği görüşü hakim. Bu bir milli mesele değil. Bu nedenle çok fazla destek bulamıyor kamuoyundan.
İran: Batılı ülkelerin suskunluğu anlaşılır gibi değil
İran, batılı ülkelerin Suriye’de üst düzey yöneticileri hedef alan saldırı karşısında sessiz kalmalarının anlaşılır bir yanı olmadığını belirtti. Devlet televizyonunun haberine göre, Meclis Başkanı Ali Laricani bir toplantıda yaptığı konuşmada, terörizme karşı olduklarını iddia eden ülkelerin Suriye’de üst düzey devlet adamlarını hedef alan saldırılar karşısında sessiz kaldığını savundu. “ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın saldırılara hiçbir tepki göstermediğini, hatta kınama mesajı bile yayımlamadığını” söyleyen Laricani, Batılıların “iyi terörizm”, “kötü terörizm” anlayışına sahip olduğu yorumu yaptı. Laricani, Batılı ülkelerin Suriye’de durumun normale dönmesinden yana olmadığı görüşünü dile getirdi. Meclis’in yanı sıra Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, siyasi ve dini liderler ile çeşitli sivil toplum kuruluşları da Suriye’deki saldırıları kınamıştı. Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi de Suriye’deki son gelişmelerle ilgili olarak BM ve Arap Birliği’nin özel temsilcisi Kofi Annan ile telefon görüşmesi yapmıştı.
“Saldırının hedefi Beşşar Esad’dı”
Suriye’nin başkenti Şam’da önceki düzenlenen bombalı saldırıyı bir subayın gerçekleştirdiği, saldırıda Beşşar Esad’ın hedef alındığı iddia edildi. Halen Suriye’de bulunan isyancı liderlerinden Dr. Muhammed Suri, ülkede yaşananlar hakkında iddialarda bulundu. Ulusal Güvenlik Kurulu toplantısının yapıldığı binaya yapılan saldırının, intihar saldırısı olmadığını anlatan Dr. Suri, bombalı saldırıyı muhalif bir subayın gerçekleştirdiğini ileri sürdü. Ulusal Güvenlik Kurulu toplantısının dün yapılmasının planlandığını, ancak güvenlik gerekçesiyle önceki gün yapıldığını iddia eden Dr. Suri, saldırıyı gerçekleştiren subayın bu ihtimali de gözününde bulundurduğunu söyledi. “Bombalı saldırıda Beşşar Esad’in hedef alındığını ancak bu hedefe ulaşılamadığını” ifade eden Dr. Suri, şöyle devam etti: “Eylem, içeriden bir subayın gerçekleştirdiği bir suikasttır. Toplantının yapılacağı yere bomba yerleştirmiş, dışarı çıkmış. Subayımız güvenli bir yerde. Toplantı bir gün önceye alınmasaydı daha büyükler de ölebilirdi. Saldırıda Esad’in kardeşi Mahir Esad ağır yaralandı. Bu, açıklanmıyor.
Tedavi gördüğü hastaneye kimseyi yaklaştırmıyorlar.”
Sınıra bayrak astılar
Öte yandan, Karkamış Sınır Kapısı’nın karşısında yer alan Suriye gümrük kapısındaki direkte yer alan Suriye’ye ait kırmızı, beyaz ve siyah renkli bayrağın yerine isyancılara ait olduğu belirtilen 3 yıldızlı beyaz, yeşil ve siyah renklerden oluşan bayrağın asılı olduğu görüldü. Ayrıca aynı yerde betondan yapılmış bir panoda bulunan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a ait dev fotoğrafın da söküldüğü tespit edildi. Bu arada, Şiilerin çoğunlukta olduğu Seyyide Zeyneb bölgesinde çıkan çatışmalarda 300 kişi hayatını kaybettiği öne sürüldü. Suriye’nin Babel-Hava Sınır Kapısına yakın bölgelerinde yaşanan çatışmaların ardından da Suriye tarafında dumanlar yükselmeye başladığı bildirildi. Cilvegözü Sınır Kapısı’nda da sessizlik hakim olurken, Suriye tarafında yaşanan şiddetli çatışmalardan dolayı Türkiye’den Suriye’ye giriş-çıkış yapılmıyor. Sınıra gelen araçlar can güvenliği nedeniyle geri dönmek zorunda kalıyor.
Örtülü destek veriliyor
CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, Suriye’deki intihar saldırısını değerlendirirken şöyle dedi: “Bu bombalama olaylarını destekliyoruz demesinler bizim için yeterlidir. Bakan ölüyor saldırılarda bunu da geçin insan ölüyor. Bir akıl tutulması var ortada. Biz bunu kınıyoruz, şiddete karşıyız dersiniz en azından. Şiddetin dili dini ırkı olmaz. Nereden gelirse gelsin kınanması gerektiğini söyleyenler nerede? Komşu bir ülkede siyasilere yönelik bombalı eylemlere kınamamanın izah edilebilecek bir yönü var mıdır? Bunu kınamamak örtülü anlamda destek vermek anlamına gelmiyor mu? Bu akıl tutulmasıdır. Mezhepçilik yapanlarda olayın sonuçlarını ve boyutlarını iyi incelesinler. Terörün dini olmaz, dediğimiz olay budur. Bu olaylardan sonra en büyük kaygımız bizim bölgemizde şiddet olaylarının artmasıdır. Şiddet, şiddeti doğuracak. Küresel güçlerin amacı da bölgeyi bir ateş çemberine çevirmek. Endişemiz bu. Bunun altını çizmeye çalıştık ama anlatamadık. Sessiz kalmak örtülü destek vermektir. Bölgede şiddeti körükleyeceği endişesini taşıyoruz.”
Koz olarak karşımıza getirirler
CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, Türkiye’nin terör ihraç eden ülke durumuna düştüğünü belirterek şunları söyledi: “Hükümet yetkilileri ikilem içerisinde olmayız şeklinde açıklamalar yapıyor. Ancak Türkiye ve dünya kamuoyundaki algı bu yönde değil. Bu algı Suriye’deki muhalif güçlere yönelik Türkiye’nin destek verdiği yönde. Hükümet Suriyeli muhaliflilere destek vermediği yönünde hiçbir tatmin edici açıklama yapmıyor. Suriye birinci ağızdan yani Esad’ın ağzından bu eylemden sorumlu olarak 4 ülkeden biri olan Türkiye’yi de işaret etti. Yani Türkiye, tarihinde ilk defa terör ihracı ile suçlanan bir ülke konumuna düşmüş oldu. Tarihimizde ilk defa böyle bir itham ile karşı karşıya kaldık.
Dostlar alışverişte görsün şeklinde yapılan açıklamalar Türkiye’nin terör ihraç eden ülke imajını ortadan kaldırmaya yetmiyor. Daha önce bilindiği gibi Türkiye PKK’ya destek veriyor diye Suriye’yi suçlamıştı. Bu konular mütekabiliyet esasına göre değerlendirilecek konular değildir. Eğer Türkiye Suriye’nin iç sorunlarına karışacak bir konuma geldi ise böyle bir algı oluşturuldu ise dış politikada ciddi bir sorun yaşanıyor demektir. Eğer siz bugün böyle bir şey içerisinde olursanız yarın PKK’yı da koz olarak kullanmak isteyeceklerdir. Türkiye’nin iç sorunu olan PKK sorununa dışarıdan müdahaleler gündeme gelecektir. Bu nedenle komşu ülkenin kabinesine yönelik yapılan saldırıda hükümet yetkilerinin ciddi bir açıklama yapmamaları büyük bir eksikliktir.”
“Suriye’yi kim vursun” diyaloğu
ABD Savunma Bakanlığı ile İsrail arasında Suriye’de bulunan kimyasal silah depolarının imhası hakkında görüşmeler yapıldığı öne sürüldü. New York Times’a konuşan iki ABD’li yetkili, Pentagon’un İsrailli savunma yetkilileriyle Suriye’deki silah tesislerinin imhası konusunda görüşmeler yaptığını söyledi. Ancak yetkililer Obama yönetiminin böyle bir hamleye karşı olduğunu çünkü Esad’ın İsrail’in müdahalesini destek toplamak için bir araç olarak kullanabileceğini ifade etti. Bir Beyaz Saray yetkilisi, Başkan Barack Obama’nın ulusal güvenlik danışmanı Thomas E. Donilon’un hafta sonu İsrail’e giderek Suriye kriziyle ilgili müzakerelerde bulunduğunu belirtti. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney de dün yaptığı açıklamada, “Suriye hükümetinin elindeki kimyasal silah depolarını koruma sorumluluğu var. Uluslararası kamuoyu bu sorumluluğu yerine getirmeyen her Suriye yetkilisine bunun hesabını verdirecektir” diyerek ABD’nin Suriye’deki kimyasal silahlar konusunda kaygılı olduğunun işaretini verdi. ABD’nin İsrail eski Büyükelçisi Martin S. Indyk, Esad’ın son çare olarak kimyasal silahları kullanabileceğini belirterek, “Ancak böyle bir durumda kırmızı çizgiler aşılmış olur” dedi.
Rusya ve Çin’den veto geldi
Rusya ve Çin; Batılı ülkeleri desteklediği, Suriye’ye karşı yaptırımları öngören BM tasarısını veto etti. BM Güvenlik Konseyi’nde dün Suriye’ye yaptırımları öngören yeni tasarıyla ilgili olarak yapılan oylamada, Rusya ve Çin tasarıyı veto etti. Tasarı, askerlerini ve ağır silahlarını halkın yaşadığı bölgelerden 10 gün içinde geri çekmezse ve BM Sözleşmesi’nin 7. bölümüne bağlı kalmazsa Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e karşı askeri olmayan yaptırımları öngörüyordu. Böylece iki ülke, görüşülen bir tasarıyı üç kez veto ederek, BM Güvenlik Konseyi tarihine geçti.
Obama Putin’i aradı
Bu arada ABD Başkanı Barack Obama, Suriye’deki gelişmeler nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi yaptı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Obama’nın, Putin’i Suriye’deki yaşanan durumu konuşmak için aradığı belirtildi. Açıklamada, Obama ve Putin’in, Suriye’deki büyüyen şiddete işaret ederek, siyasi geçişin bir an önce desteklenmesine yönelik ihtiyaç konusunda mutabık kaldıkları bildirildi. Açıklamada ayrıca iki liderin, hükümetlerinin Suriye konusundaki farklı yaklaşımlarını da ortaya koydukları ancak çözüm için ekiplerinin çalışmaya devam etmesi konusunda aynı fikirde olduğu vurgulandı.