"Aylardır, hatta neredeyse yıllara sirayet eden bir Kanal İstanbul tartışmamız var." ifadelerini kullanan Samsun saadet partisi il baskanı Temel Armutçu, "Birileri "yaparım, yapılmalı, gerekli" diyor, birileri ise "yapma, yapılmamalı, gereksiz" diyor. Her iki kesim de izahatlarına elle tutulur, gözle görülür bir gerekçe sunamıyor maalesef." dedi.Kanal istanbul tartışmalarıyla ilgili yazılı basın açıklamasında bulunan Temel Armutçu; "Kanal İstanbul; birilerinin dediği gibi ne çok önemli bir proje, ne de birilerinin dediği gibi basit bir proje.Toplam uzunluğu 47 km. yaklaşık mâliyeti 75 milyar lira olması beklenen ve yap-işlet-devret modeliyle yapılması planlanan Karadeniz ile Marmara Denizi'ni birleştirecek bir proje. Hâlbuki hâli hazırda, iki denizi birbirine bağlayan doğal, dünyanın jeopolitik ve stratejik öneme sahip, eşsiz güzelliğiyle İstanbul Boğazı'mız varken, Kanal İstanbul'daki ısrar niye?" dedi.Temel Armutçu'nun açıklaması şöyle devam ediyor:
Kimse kalkıpta "20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi hükümsüz kılınacak ve Boğazların hâkimiyeti bizde olacak" demesin. Zira Montrö Boğazlar Sözleşmesi, sadece İstanbul Boğazı'ndan geçişleri düzenlemiyor, Çanakkale Boğazı'ndan yapılacak geçişleri de düzenliyor ve iki Boğaz'ımızdan yapılacak geçişleri birbiriyle bağlantılı kılıyor. Eğer, Kanal İstanbul sonrasında Kanal Çanakkale de yapılırsa, ancak o zaman Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışma konusu olabilir.
Dünyada kanallarla birbirine bağlanmış denizler ve okyanuslar bulunduğu herkesin malumu. Bunlardan herkesçe bilinen iki tanesini Kanal İstanbul ile mukayese edelim:
Biri Panama KanalıKuzey Amerika ile Güney Amerika kıtasının ortasındaki Panama'ya ait kanal.
Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanusu birbirine bağlıyor. Güney Amerika'nın en uç noktasını dolaşıp, uzun bir mesafe katetmektense, bu kanal sayesinde hem zamandan, hem de yakıttan tasarruf sağlanarak diğer okyanusa geçiliyor.
Diğeri Süveyş KanalıMısır'da olan bu kanal, Akdeniz ile Kızıldeniz'i birbirine bağlıyor. Afrika Kıtasının en uç noktasını dolaşıp, Hint Okyanusu'na ulaşmaktansa, daha kısa zamanda ve daha az mâliyetle bu kanaldan geçilip, Hint Okyanusu'na ulaşılabiliyor.
Peki Kanal İstanbul yapıldığında avantajı ne olacak da gemiler oradan geçsin?
▪︎Yolu mu kısaltacak? Hayır. Aksine 17 km. daha da uzatacak.
▪︎Zamandan mı kazandıracak? Hayır. Yol uzadığı için geçiş zamanı da artacak.
▪︎Daha mı ucuz olacak? Hayır. Boğazlardan geçiş için ton başına yaklaşık 0,75 dolar ödenirken, yapım mâliyeti düşünüldüğünde bu miktardan daha az ödenmesi mümkün gözükmüyor. (Gemi geçiş garantisi verilerek, geçiş bedeli düşük tutulur mu acaba?)
▪︎Stratejik ve jeopolitik bir konumda mı olur? Hayır. Hemen yanıbaşında doğalı var.
Bu vb nedenler ayan beyan ortada iken yapım için ısrar neden?
2020 yılı Merkezi Hükümet Bütçemizin hâli ortada iken, işsiz fertlerimizin sayısı almış başını gidiyorken, üretim ve imalata yönelik sanayi kuruluşları kapatılırken, ekilebilir tarım arazilerimiz her geçen gün azalırken, geçiş garantili otoyollar/köprüler/tüneller/ havaalanları bütçeye getirdiği ekstra yük nedeniyle yapımcı şirketlere devredilmesi düşünülüyorken, ekonomik getirisi olmayacağı apaçık ortada olan Kanal İstanbul gibi bir projeye gerek var mı?
31 Mart 2019 seçimleri öncesinde "İstanbul'a ihanet ettik" diye itrafta bulunanlardan, Kanal İstanbul'u hayata geçirdikten sonrasında da "kalan İstanbul'a da ihanet ettik" itiraflarını duymayı hiç ama hiç arzu etmiyoruz.
Kimse kalkıpta "20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi hükümsüz kılınacak ve Boğazların hâkimiyeti bizde olacak" demesin. Zira Montrö Boğazlar Sözleşmesi, sadece İstanbul Boğazı'ndan geçişleri düzenlemiyor, Çanakkale Boğazı'ndan yapılacak geçişleri de düzenliyor ve iki Boğaz'ımızdan yapılacak geçişleri birbiriyle bağlantılı kılıyor. Eğer, Kanal İstanbul sonrasında Kanal Çanakkale de yapılırsa, ancak o zaman Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışma konusu olabilir.
Dünyada kanallarla birbirine bağlanmış denizler ve okyanuslar bulunduğu herkesin malumu. Bunlardan herkesçe bilinen iki tanesini Kanal İstanbul ile mukayese edelim:
Biri Panama KanalıKuzey Amerika ile Güney Amerika kıtasının ortasındaki Panama'ya ait kanal.
Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanusu birbirine bağlıyor. Güney Amerika'nın en uç noktasını dolaşıp, uzun bir mesafe katetmektense, bu kanal sayesinde hem zamandan, hem de yakıttan tasarruf sağlanarak diğer okyanusa geçiliyor.
Diğeri Süveyş KanalıMısır'da olan bu kanal, Akdeniz ile Kızıldeniz'i birbirine bağlıyor. Afrika Kıtasının en uç noktasını dolaşıp, Hint Okyanusu'na ulaşmaktansa, daha kısa zamanda ve daha az mâliyetle bu kanaldan geçilip, Hint Okyanusu'na ulaşılabiliyor.
Peki Kanal İstanbul yapıldığında avantajı ne olacak da gemiler oradan geçsin?
▪︎Yolu mu kısaltacak? Hayır. Aksine 17 km. daha da uzatacak.
▪︎Zamandan mı kazandıracak? Hayır. Yol uzadığı için geçiş zamanı da artacak.
▪︎Daha mı ucuz olacak? Hayır. Boğazlardan geçiş için ton başına yaklaşık 0,75 dolar ödenirken, yapım mâliyeti düşünüldüğünde bu miktardan daha az ödenmesi mümkün gözükmüyor. (Gemi geçiş garantisi verilerek, geçiş bedeli düşük tutulur mu acaba?)
▪︎Stratejik ve jeopolitik bir konumda mı olur? Hayır. Hemen yanıbaşında doğalı var.
Bu vb nedenler ayan beyan ortada iken yapım için ısrar neden?
2020 yılı Merkezi Hükümet Bütçemizin hâli ortada iken, işsiz fertlerimizin sayısı almış başını gidiyorken, üretim ve imalata yönelik sanayi kuruluşları kapatılırken, ekilebilir tarım arazilerimiz her geçen gün azalırken, geçiş garantili otoyollar/köprüler/tüneller/
31 Mart 2019 seçimleri öncesinde "İstanbul'a ihanet ettik" diye itrafta bulunanlardan, Kanal İstanbul'u hayata geçirdikten sonrasında da "kalan İstanbul'a da ihanet ettik" itiraflarını duymayı hiç ama hiç arzu etmiyoruz.