Başbakan Erdoğan, Manisa'nın Salihli ilçesinde yapımı tamamlanan bazı eserlerin toplu açılışı dolayısıyla düzenlenen törende, halka hitap etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "HSYK'yı, onu da yargılayan, denetleyen bir mekanizma vardı. Biz dedik ki, demokrasi gereğini yapalım ve millete gittiğimizde Adalet Bakanlığının elinde olan bu yetkiyi kalktık devrettik. Orada yanlış yapmışız. Eğer şu anda Anayasa'yı değiştirecek bir güce sahip olduğumuz anda bu yetkiyi değiştirmek durumundayız. Çünkü kimsenin denetimsiz kalmaması gerekir" dedi.
Başbakan Erdoğan, iktidarlarının, bugün büyük operasyonla, büyük siyaset mühendisliği teşebbüsüyle, karalama, iftira kampanyasıyla karşı karşıya olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Öyle işbirlikçiler bu iş tutmaz. Bir tane savcı bulacaksın, diğerlerinin emir komutasında, yurt içinden yurt dışından el ele bir kumpas ve başsavcının açıklamasını duydunuz değil mi? 'Bir savcı olarak sen nasıl da medyaya belge, bilgi sızdırırsın' diye, duydunuz değil mi? Bu başsavcı bu ülkenin başsavcısı. Ben yargıda dürüst, samimi hakimleri, savcıları tenzih ederim. Ama şunu bilin ki maalesef yargının içinde de çürükler var. Yürütmenin yok mu, yürütmenin içinde de var. Bunları buldukça temizledik, biz temizliyoruz. Ama yargının da temizlemesi lazım. Bunu kim yapacak, HSYK'nın yapması lazım."
"Şimdi bakıyoruz ki HSYK yetkilerini farklı kullanmaya başladı" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Nedir o? İşte o Danıştay'a giden bir adli kolluk davasında bakıyorsunuz ki, HSYK hemen basşavcının açıklamasından sonra Anayasa'nın 138. maddesini çiğnemek suretiyle kalkıyor, Danıştay'ı baskı altına alıyor. Anayasa'nın 138. maddesini çiğnemektir bu. Burada bir yanlış yaptık. Nedir o yanlış? HSYK, onu da yargılayan, denetleyen bir mekanizma vardı. Biz dedik ki, demokrasi gereğini yapalım ve millete gittiğimizde Adalet Bakanlığının elinde olan bu yetkiyi kalktık devrettik. Orada yanlış yapmışız. Eğer şu anda Anayasa'yı değiştirecek bir güce sahip olduğumuz anda bu yetkiyi değiştirmek durumundayız. Çünkü kimsenin denetimsiz kalmaması gerekir. Yani bu ülkede başbakan denetlenecek, bakanlar denetlenecek, parlamento üyelerinin tamamı denetlenecek, bu beyler denetlenmeyecek. Demek ki olmuyor bu iş. Bunların da denetlenmesi lazım.
SEN KİMİN SAVCISISI? SORUYORUM
Başbakan Erdoğan, ABD'de ve batılı ülkelerde hakim ve savcılarla ilgili sistemin farklı olduğunu söyleyerek, "Ama burada maalesef bakıyorsunuz ki, her şeyde ideoloji yatıyor" ifadesini kullandı.
Üniversitede okuduğu yıllarda marjinal grupların okullarda bildiriler, broşürler dağıttığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi bu savcı da aynen o militanlar gibi Adalet Sarayının önünde bildiri dağıtıyor. Sen kimin savcısısın? Soruyorum. Sen iddia makamısın. Kim adına? Millet adına. Sen nasıl böyle bir yanlışı yaparsın? Sen nasıl olur da masum insanlar hakkında dosya düzenler, yalan yanlış dosyaları kalkıp da medyaya sızdırarak o insanları gölgelemeye, onlar üzerinde kara bulutlar estirmeye kalkarsın? Böyle bir yetki olamaz.
CHP PİSLİKTİR KİRLİLİKTİR
Kendisinin belediye başkanlığından geldiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, "CHP pisliktir, kirliliktir, bunu böyle bilin. İstanbul'u da ben böyle devraldım. Çöp dağlarından, kirli havadan, susuz devraldım. Ama iki yılda susuzluğunu da giderdik, çöpleri kaldırdık, kirli havayı temizledik" ifadesini kullandı.
"CHP'nin genel müdürü gel de burayı gör"
İktidara geldiklerinde 9 ilde doğalgaz olduğunu, bugün ise bu sayıyı 72'ye çıkardıklarını anlatan Erdoğan, temiz hava istediklerini, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, özel sektör ve Manisa Büyükşehir Belediyesinin el ele vererek doğalgazı Salihli'ye de getireceğini belirtti.
"Gelirken, ben o kanalın halini gördüm, 'eyvah, nedir bu hal' dedim. Şu rezilliğe bak. Bu belediye ne iş yapar? Onu temizlemek zor mu? Ama dert başka. Ey CHP'nin genel müdürü, gel de burayı gör" diyen Başbakan Erdoğan, Salihli'nin bir değişim ve dönüşüm yaşamasını istediklerini söyledi.
"Onlar istifa etmedi, biz ihraç ettik"
Erdoğan, partiden istifalara ilişkin ise "Onlar istifa etmedi, biz ihraç ettik. Biz tedbirli kesin ihraç kararıyla disipline gönderdik. İşin metodu bu. Baktılar ki gidiyoruz, beylik bizde kalsın diye istifa etmek zorunda kaldılar. Bunların içerisinde bir tanesi bakan. Sen bakanken niçin bu uyarılarını yapmadın. Madem bir şeyler biliyordun o zaman niye konuşmadın, şimdi bülbül oluyorsun. Dürüstlük bu mu? Eğer bakan olarak kalsaydın bunları söyleyecek miydin? Onun için turnusol kağıdı gibi her şey belli oluyor ama biz her şeyi konuşmayız. Vakti saati geldiğinde iyot gibi onlar dışa çıkacaklar. Onlar AK Parti'nin gücü altında bir şeyler elde ediyorlardı. Eğer senin gücün varsa bağımsız olarak milletvekili olursun ondan sonra da konuşursun. Ama bağımsız milletvekili olmayıp genel başkanının arkasında, davetimize icabetle böyle bir şeye uyacaksın, ondan sonra da ihanet edeceksin. Onları artık biz milli iradeye, halkımıza havale ediyoruz ve bundan sonra da bu türler olduğu anda biz partimizin içinde tutmayız, anında kapıya koyarız. Çünkü bize onlar değil, bize millet yeter, millet" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "HSYK'yı, onu da yargılayan, denetleyen bir mekanizma vardı. Biz dedik ki, demokrasi gereğini yapalım ve millete gittiğimizde Adalet Bakanlığının elinde olan bu yetkiyi kalktık devrettik. Orada yanlış yapmışız. Eğer şu anda Anayasa'yı değiştirecek bir güce sahip olduğumuz anda bu yetkiyi değiştirmek durumundayız. Çünkü kimsenin denetimsiz kalmaması gerekir" dedi.
Başbakan Erdoğan, iktidarlarının, bugün büyük operasyonla, büyük siyaset mühendisliği teşebbüsüyle, karalama, iftira kampanyasıyla karşı karşıya olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Öyle işbirlikçiler bu iş tutmaz. Bir tane savcı bulacaksın, diğerlerinin emir komutasında, yurt içinden yurt dışından el ele bir kumpas ve başsavcının açıklamasını duydunuz değil mi? 'Bir savcı olarak sen nasıl da medyaya belge, bilgi sızdırırsın' diye, duydunuz değil mi? Bu başsavcı bu ülkenin başsavcısı. Ben yargıda dürüst, samimi hakimleri, savcıları tenzih ederim. Ama şunu bilin ki maalesef yargının içinde de çürükler var. Yürütmenin yok mu, yürütmenin içinde de var. Bunları buldukça temizledik, biz temizliyoruz. Ama yargının da temizlemesi lazım. Bunu kim yapacak, HSYK'nın yapması lazım."
"Şimdi bakıyoruz ki HSYK yetkilerini farklı kullanmaya başladı" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Nedir o? İşte o Danıştay'a giden bir adli kolluk davasında bakıyorsunuz ki, HSYK hemen basşavcının açıklamasından sonra Anayasa'nın 138. maddesini çiğnemek suretiyle kalkıyor, Danıştay'ı baskı altına alıyor. Anayasa'nın 138. maddesini çiğnemektir bu. Burada bir yanlış yaptık. Nedir o yanlış? HSYK, onu da yargılayan, denetleyen bir mekanizma vardı. Biz dedik ki, demokrasi gereğini yapalım ve millete gittiğimizde Adalet Bakanlığının elinde olan bu yetkiyi kalktık devrettik. Orada yanlış yapmışız. Eğer şu anda Anayasa'yı değiştirecek bir güce sahip olduğumuz anda bu yetkiyi değiştirmek durumundayız. Çünkü kimsenin denetimsiz kalmaması gerekir. Yani bu ülkede başbakan denetlenecek, bakanlar denetlenecek, parlamento üyelerinin tamamı denetlenecek, bu beyler denetlenmeyecek. Demek ki olmuyor bu iş. Bunların da denetlenmesi lazım.
SEN KİMİN SAVCISISI? SORUYORUM
Başbakan Erdoğan, ABD'de ve batılı ülkelerde hakim ve savcılarla ilgili sistemin farklı olduğunu söyleyerek, "Ama burada maalesef bakıyorsunuz ki, her şeyde ideoloji yatıyor" ifadesini kullandı.
Üniversitede okuduğu yıllarda marjinal grupların okullarda bildiriler, broşürler dağıttığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi bu savcı da aynen o militanlar gibi Adalet Sarayının önünde bildiri dağıtıyor. Sen kimin savcısısın? Soruyorum. Sen iddia makamısın. Kim adına? Millet adına. Sen nasıl böyle bir yanlışı yaparsın? Sen nasıl olur da masum insanlar hakkında dosya düzenler, yalan yanlış dosyaları kalkıp da medyaya sızdırarak o insanları gölgelemeye, onlar üzerinde kara bulutlar estirmeye kalkarsın? Böyle bir yetki olamaz.
CHP PİSLİKTİR KİRLİLİKTİR
Kendisinin belediye başkanlığından geldiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, "CHP pisliktir, kirliliktir, bunu böyle bilin. İstanbul'u da ben böyle devraldım. Çöp dağlarından, kirli havadan, susuz devraldım. Ama iki yılda susuzluğunu da giderdik, çöpleri kaldırdık, kirli havayı temizledik" ifadesini kullandı.
"CHP'nin genel müdürü gel de burayı gör"
İktidara geldiklerinde 9 ilde doğalgaz olduğunu, bugün ise bu sayıyı 72'ye çıkardıklarını anlatan Erdoğan, temiz hava istediklerini, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, özel sektör ve Manisa Büyükşehir Belediyesinin el ele vererek doğalgazı Salihli'ye de getireceğini belirtti.
"Gelirken, ben o kanalın halini gördüm, 'eyvah, nedir bu hal' dedim. Şu rezilliğe bak. Bu belediye ne iş yapar? Onu temizlemek zor mu? Ama dert başka. Ey CHP'nin genel müdürü, gel de burayı gör" diyen Başbakan Erdoğan, Salihli'nin bir değişim ve dönüşüm yaşamasını istediklerini söyledi.
"Onlar istifa etmedi, biz ihraç ettik"
Erdoğan, partiden istifalara ilişkin ise "Onlar istifa etmedi, biz ihraç ettik. Biz tedbirli kesin ihraç kararıyla disipline gönderdik. İşin metodu bu. Baktılar ki gidiyoruz, beylik bizde kalsın diye istifa etmek zorunda kaldılar. Bunların içerisinde bir tanesi bakan. Sen bakanken niçin bu uyarılarını yapmadın. Madem bir şeyler biliyordun o zaman niye konuşmadın, şimdi bülbül oluyorsun. Dürüstlük bu mu? Eğer bakan olarak kalsaydın bunları söyleyecek miydin? Onun için turnusol kağıdı gibi her şey belli oluyor ama biz her şeyi konuşmayız. Vakti saati geldiğinde iyot gibi onlar dışa çıkacaklar. Onlar AK Parti'nin gücü altında bir şeyler elde ediyorlardı. Eğer senin gücün varsa bağımsız olarak milletvekili olursun ondan sonra da konuşursun. Ama bağımsız milletvekili olmayıp genel başkanının arkasında, davetimize icabetle böyle bir şeye uyacaksın, ondan sonra da ihanet edeceksin. Onları artık biz milli iradeye, halkımıza havale ediyoruz ve bundan sonra da bu türler olduğu anda biz partimizin içinde tutmayız, anında kapıya koyarız. Çünkü bize onlar değil, bize millet yeter, millet" diye konuştu.