Abdurrahim Karakoç’un şiirleri neden hala bu kadar etkili? Onu Türk edebiyatında bu kadar özel kılan neydi? Anadolu’nun sesi olan bu büyük şairin hayatını ve eserlerini merak ediyorsanız, gelin birlikte Karakoç’un dünyasına bir yolculuk yapalım. Bu toprakların içten gelen duygularını en güzel şekilde nasıl dile getirdiğini keşfedin.
Bağlamışım çözülmüyor Mihriban,
Ayrılıktan zor belleme ölümü,
Görmeyince sezilmiyor Mihriban."Bu dizeler, Karakoç’un saf ve derin bir aşkı nasıl ustalıkla işlediğinin bir göstergesidir. Mihriban, hem halk arasında hem de edebiyat dünyasında yankı uyandırmış ve Karakoç’un adını ölümsüzleştiren şiirlerden biri olmuştur.Hiciv Sanatındaki Ustalığı:"Sarhoş bile bile içmez böyle zehri,
Düşman kesilir mi sevda bu derece?
Bir merhamet umdum, bir tebessüm bekledim,
Bir ümit sarıldım belki döner diye."Bu dizelerde, Karakoç’un toplumsal eleştiriyi nasıl derin bir mizah ve ironiyle işlediği görülür. Hiciv şiirlerinde, toplumu sarsan yanlışlıkları, adaletsizlikleri ve çarpıklıkları dile getirmiştir.
İplik iplik nakışında sen varsın.
Aşk yolunun kanununu okudum
Madde madde yokuşunda sen varsın.Fikir vadisinden bir ırmak geçer
Eğilir serviler, suyundan içer
Bağrında ay doğar, zambaklar açar
Sessiz sessiz akışında sen varsın.Öz suyusun hayat denen şişenin
Nedenisin keder ile neşenin
Sevda cephesinde şehit düşenin
Donuk donuk bakışında sen varsın.Hep senin renginde görünür bahar
Yaprakta yeşilin, gülde kokun var
Yama yama kalbimdeki yaralar
Sıra sıra dikişinde sen varsın.Gidip de yorulma çok uzaklara
Sen, 'sen'i gel benim içimde ara...
Umut güneşimin mor bulutlara
Girip girip çıkışında sen varsın.
Keyf için gelmedik bura tohdur beğ.
Fukara harcından yaz da bir ilâç,
Olsun derdimize çare Tohdur Beğ.Tama vatandaşık, gardaşık tama...
Bunca pahılm'olur adam adama?
Geldik tâ sabahtan, kaldık akşama,
Yarına mümkün mü sıra Tohdur Beğ?Yedi baş horanta, yıkık hanede...
Tüm kazancım bini bulmaz senede.
Yüz pangunut helâl olsun gene de,
Ben nereyim, beş yüz nere Tohdur Beğ?Tek kaşıkla çorba içer dördümüz...
Kul başından ırak ola derdimiz.
Senden, benden esker ister ordumuz,
Candan da mı yeğdir para Tohdur Beğ?Dert, bela tebelleş oldu başıma,
Her gece tahsildar girer düşüme...
Beni mahcup etme can yoldaşıma,
Erkeklik öldü mü bre Tohdur Beğ?Büyük oğlan asker, öteki çırak,
Han için param yok, oteli bırak...
Mevsim kış, yollar sarp, köy hayli ırak,
Bir değil, beş değil yara Tohdur Beğ.Memur gelir, karşılarsın köşeden,
Zengin gelir, kırılırsın neşeden.
Öte kaçma bizim garip Eşe'den,
Bakıp boynundaki kire Tohdur Beğ.Hemi Müslümanım, insanım hemi;
Hâlimi arz ettim darılma e mi?
İçinde mangır yok, gördün kesemi,
Bir de ceplerimi ara Tohdur Beğ.Daha sayayım mı? Noksan mı daha?
Yalvara yalvara tükendim aha...
Bu yüzle mi çıkacaksın ALLAH'a?
Vallahi yanarsın nârâ Tohdur Beğ.Hekim BeğGene tehir etme üç ay öteye,
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına;
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.
Kırk yıl önce; yani babam ölünce,
Kadılıklar hâkimliğe dönünce,
Mirasçılar tarla, takım bölünce,
İrezillik beni buldu hâkim beğ.
Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git;
Bini buldu burda yediğim zılgıt.
Eğer diyeceksen: 'bana ne, öl git!'
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.
Sekiz evlek tarla, bir geverlik su,
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu?
Kazanmasam da hu, kazansam da hu!
Canım ta burnuma geldi hâkim beğ.
Keşife-meşife, damgaya, harc'a
Kanımız kurudu harca da, harca..
Sayenizde avukatlar yıllarca,
Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ.
Mübaşir itekler, kâtip zavırlar;
Değişti bizde de göya devirler.
Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar,
Tapucuyu aya saldı hâkim beğ.
Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?
Şaşırdım billâhi yolu yordamı..
Kızma sözlerime alam kadanı,
Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.
Mülkün temeliydi adalet hani?...
Bizim hak temelde saklı mı yani?
Çıkartıp ta versen kim olur mâni?
Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ?!
Hem davacı pişman, hem de davalı..
Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.
Sabret makamından çalma kavalı,
Sürüler ekine daldı hâkim beğ.Bayramlar Bayram olaGüneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderineKızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı...Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtulduOğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı...Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yokAvrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini...Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvaraTakvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı...Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yastaYer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı!.Bayram Ola 2Ana, bu bayram mı? . Aman çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?Hani ya o özlem, hani ya o tad?
Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani?Nur yağan geceler, gündüzler nerde?
Neşe paylaştığım öksüzler nerde?
Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?
Huzura erdiğim bayramlar hani?Kar çiçeğim solmuş kar yatağında
Can verir ırmağın dar yatağında
Arife gecesi yer yatağında
Üstüme serdiğim bayramlar hani?Bayram demek takvimdeki yazı mı?
Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?
Açıp yüreğimi, yumup gözümü
Özüne girdiğim bayramlar hani?Bayram af günüdür, barış günüdür
Bayramlar rahmete giriş günüdür
Bayram, Hak menzile varış günüdür
Gönlümü verdiğim bayramlar hani?BEBEĞE ÇAĞRISoyguncu soysun da, vurguncu vursun
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursunDoğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.Üçkağıtçı düzen geçip gitmeden
Her ocakta üç- beş baykuş ötmeden
Çabuk ' Devlet malı deniz' bitmedenDoğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekMakam armağandır, koltuk hediye
Muhkem ilamlar var ' rüşvet ye' diye
Ne diye beklersin söyle ne diye?Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekGöz kırpınca sıfırı çok sayılar
Zirveye tırmandı topal ayılar
Yağcı yeğen arar haydut dayılarDoğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.Artık banka soymak basit eğlence
Günde milyar hiçtir ' yurtsever genç' e(!)
Dünyaya duhül et, gel biraz önceDoğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekTez çık, haram süt bul, beleş kundak bul
Yalancılık mübah, yüzsüzlük makbul
Hukuksal açıdan bir ' olanak' bulDoğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekAdi ekranlarda iğrenç yüzü gör
Halkı tiksindiren bir kof dizi gör
Önce onları gör, sonra bizi görDoğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekKaynak: Kapsam Haber
Abdurrahim Karakoç Kimdir?
Abdurrahim Karakoç, 7 Nisan 1932 tarihinde Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü köyünde doğmuştur. Karakoç, edebiyat dünyasında derin izler bırakan bir şair ve yazar olarak tanınır. Şiirlerinde özellikle toplumsal eleştiriler, milli ve manevi değerler, aşk ve doğa temalarını işler. Karakoç, Türk şiirinde halk şiiri geleneğini modern bir üslupla harmanlamış ve kendine has bir dil geliştirmiştir.Aile ve Eğitim Hayatı
Abdurrahim Karakoç, sanatla iç içe bir ailede yetişmiştir. Dedesi Balcı Fakı Mehmet Efendi ve ağabeyi Bahaeddin Karakoç da şairdir. Babası Ümmet Karakoç ise İstiklâl Harbi gazisi olup, hece vezniyle şiirler yazan bir halk ozanıdır. Karakoç, ilkokul öğrenimini köyü Celâ’da tamamladıktan sonra eğitimine devam etmeyip marangozluk yapmaya başlamıştır. Küçük yaşlardan itibaren şiire ilgi duymuş, ancak gençlik döneminde yazdığı iki ciltlik şiirlerini “hamlık döneminin ürünleri” olarak gördüğü için yakmıştır. Evlerinde bulunan zengin kütüphane, Karakoç’un edebi gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.Edebi Hayatı ve Üslubu
Abdurrahim Karakoç, şiirlerinde hece veznini kullanmış, ses ahengini ve üslubunu da büyük bir ustalıkla birleştirmiştir. Şiirlerinin temelinde güçlü bir toplumsal eleştiri vardır; Karakoç, özellikle ahlaki bozulma, toplumsal düzenin çöküşü ve bayağılık gibi konuları hicvetmiştir. Anadolu insanının dertlerini, sevinçlerini ve özlemlerini dile getiren Karakoç, geleneksel değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Şiirlerinde vatan sevgisi, dinî hassasiyetler ve aşk temaları da önemli bir yer tutar.ABDURRAHİM KARAKOÇ'TA TEMEL DEĞERLER
Karakoç’un şiirleri, özellikle 1970’li ve 1980’li yıllarda büyük bir ilgi görmüş, bazı şiirleri bestelenerek geniş kitlelere ulaşmıştır. En bilinen şiirlerinden biri olan “Mihriban”, Musa Eroğlu tarafından bestelenmiş ve Türk halk müziğinin en sevilen eserlerinden biri olmuştur. Bu şiir, aynı zamanda Karakoç’un aşk temalı şiirlerinin en güzel örneklerinden biridir.Şiirlerinden Örnekler
Mihriban:"Sarı saçlarını deli gönlüme,Bağlamışım çözülmüyor Mihriban,
Ayrılıktan zor belleme ölümü,
Görmeyince sezilmiyor Mihriban."Bu dizeler, Karakoç’un saf ve derin bir aşkı nasıl ustalıkla işlediğinin bir göstergesidir. Mihriban, hem halk arasında hem de edebiyat dünyasında yankı uyandırmış ve Karakoç’un adını ölümsüzleştiren şiirlerden biri olmuştur.Hiciv Sanatındaki Ustalığı:"Sarhoş bile bile içmez böyle zehri,
Düşman kesilir mi sevda bu derece?
Bir merhamet umdum, bir tebessüm bekledim,
Bir ümit sarıldım belki döner diye."Bu dizelerde, Karakoç’un toplumsal eleştiriyi nasıl derin bir mizah ve ironiyle işlediği görülür. Hiciv şiirlerinde, toplumu sarsan yanlışlıkları, adaletsizlikleri ve çarpıklıkları dile getirmiştir.
Eserleri ve Katkıları
Karakoç’un birçok şiiri çeşitli dergilerde ve gazetelerde yayımlanmıştır. Fedai, Devlet, Töre, Bizim Ocak gibi dergilerde; Yeni Ufuk, Yeni Düşünce, Yeni Hafta ve Gündüz gibi gazetelerde şiirleri ve köşe yazıları yer almıştır. Karakoç’un öne çıkan eserleri arasında şunlar bulunur:- Vur Emri
- Kan Yazısı
- Gerdanlık
- Beşinci Mevsim
- Yasaklı Rüyalar
- Parmak İzi
- Dosta Doğru
- Gökçekimi
- Suları Islatamadım
- Akıl Karaya Vurdu
Ölümü ve Mirası
Abdurrahim Karakoç, 7 Haziran 2012’de hayata gözlerini yummuştur. Şair, Ankara Bağlum Mezarlığı’na defnedilmiştir. Karakoç’un şiirleri ve yazıları, Türk edebiyatında kalıcı bir yer edinmiş ve sonraki nesillere ilham kaynağı olmuştur. Karakoç’un eserleri, hem halk edebiyatının hem de modern Türk şiirinin zenginliğini ortaya koyar.Abdurrahim Karakoç, halkın sesi olmayı başarmış, geleneksel değerleri modern bir bakış açısıyla işleyen, güçlü bir şair olarak anılmaya devam etmektedir.Karakoç'tan Şiirler:SEN VARSINGönül tezgahında şiir dokudumİplik iplik nakışında sen varsın.
Aşk yolunun kanununu okudum
Madde madde yokuşunda sen varsın.Fikir vadisinden bir ırmak geçer
Eğilir serviler, suyundan içer
Bağrında ay doğar, zambaklar açar
Sessiz sessiz akışında sen varsın.Öz suyusun hayat denen şişenin
Nedenisin keder ile neşenin
Sevda cephesinde şehit düşenin
Donuk donuk bakışında sen varsın.Hep senin renginde görünür bahar
Yaprakta yeşilin, gülde kokun var
Yama yama kalbimdeki yaralar
Sıra sıra dikişinde sen varsın.Gidip de yorulma çok uzaklara
Sen, 'sen'i gel benim içimde ara...
Umut güneşimin mor bulutlara
Girip girip çıkışında sen varsın.
Vatandaş Türküsü - 1
Avrat yeğin sayrı, benim karnım aç,Keyf için gelmedik bura tohdur beğ.
Fukara harcından yaz da bir ilâç,
Olsun derdimize çare Tohdur Beğ.Tama vatandaşık, gardaşık tama...
Bunca pahılm'olur adam adama?
Geldik tâ sabahtan, kaldık akşama,
Yarına mümkün mü sıra Tohdur Beğ?Yedi baş horanta, yıkık hanede...
Tüm kazancım bini bulmaz senede.
Yüz pangunut helâl olsun gene de,
Ben nereyim, beş yüz nere Tohdur Beğ?Tek kaşıkla çorba içer dördümüz...
Kul başından ırak ola derdimiz.
Senden, benden esker ister ordumuz,
Candan da mı yeğdir para Tohdur Beğ?Dert, bela tebelleş oldu başıma,
Her gece tahsildar girer düşüme...
Beni mahcup etme can yoldaşıma,
Erkeklik öldü mü bre Tohdur Beğ?Büyük oğlan asker, öteki çırak,
Han için param yok, oteli bırak...
Mevsim kış, yollar sarp, köy hayli ırak,
Bir değil, beş değil yara Tohdur Beğ.Memur gelir, karşılarsın köşeden,
Zengin gelir, kırılırsın neşeden.
Öte kaçma bizim garip Eşe'den,
Bakıp boynundaki kire Tohdur Beğ.Hemi Müslümanım, insanım hemi;
Hâlimi arz ettim darılma e mi?
İçinde mangır yok, gördün kesemi,
Bir de ceplerimi ara Tohdur Beğ.Daha sayayım mı? Noksan mı daha?
Yalvara yalvara tükendim aha...
Bu yüzle mi çıkacaksın ALLAH'a?
Vallahi yanarsın nârâ Tohdur Beğ.Hekim BeğGene tehir etme üç ay öteye,
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına;
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.
Kırk yıl önce; yani babam ölünce,
Kadılıklar hâkimliğe dönünce,
Mirasçılar tarla, takım bölünce,
İrezillik beni buldu hâkim beğ.
Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git;
Bini buldu burda yediğim zılgıt.
Eğer diyeceksen: 'bana ne, öl git!'
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.
Sekiz evlek tarla, bir geverlik su,
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu?
Kazanmasam da hu, kazansam da hu!
Canım ta burnuma geldi hâkim beğ.
Keşife-meşife, damgaya, harc'a
Kanımız kurudu harca da, harca..
Sayenizde avukatlar yıllarca,
Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ.
Mübaşir itekler, kâtip zavırlar;
Değişti bizde de göya devirler.
Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar,
Tapucuyu aya saldı hâkim beğ.
Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?
Şaşırdım billâhi yolu yordamı..
Kızma sözlerime alam kadanı,
Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.
Mülkün temeliydi adalet hani?...
Bizim hak temelde saklı mı yani?
Çıkartıp ta versen kim olur mâni?
Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ?!
Hem davacı pişman, hem de davalı..
Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.
Sabret makamından çalma kavalı,
Sürüler ekine daldı hâkim beğ.Bayramlar Bayram olaGüneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderineKızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı...Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtulduOğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı...Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yokAvrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini...Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvaraTakvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı...Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yastaYer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı!.Bayram Ola 2Ana, bu bayram mı? . Aman çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?Hani ya o özlem, hani ya o tad?
Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani?Nur yağan geceler, gündüzler nerde?
Neşe paylaştığım öksüzler nerde?
Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?
Huzura erdiğim bayramlar hani?Kar çiçeğim solmuş kar yatağında
Can verir ırmağın dar yatağında
Arife gecesi yer yatağında
Üstüme serdiğim bayramlar hani?Bayram demek takvimdeki yazı mı?
Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?
Açıp yüreğimi, yumup gözümü
Özüne girdiğim bayramlar hani?Bayram af günüdür, barış günüdür
Bayramlar rahmete giriş günüdür
Bayram, Hak menzile varış günüdür
Gönlümü verdiğim bayramlar hani?BEBEĞE ÇAĞRISoyguncu soysun da, vurguncu vursun
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursunDoğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.Üçkağıtçı düzen geçip gitmeden
Her ocakta üç- beş baykuş ötmeden
Çabuk ' Devlet malı deniz' bitmedenDoğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekMakam armağandır, koltuk hediye
Muhkem ilamlar var ' rüşvet ye' diye
Ne diye beklersin söyle ne diye?Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekGöz kırpınca sıfırı çok sayılar
Zirveye tırmandı topal ayılar
Yağcı yeğen arar haydut dayılarDoğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.Artık banka soymak basit eğlence
Günde milyar hiçtir ' yurtsever genç' e(!)
Dünyaya duhül et, gel biraz önceDoğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekTez çık, haram süt bul, beleş kundak bul
Yalancılık mübah, yüzsüzlük makbul
Hukuksal açıdan bir ' olanak' bulDoğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekAdi ekranlarda iğrenç yüzü gör
Halkı tiksindiren bir kof dizi gör
Önce onları gör, sonra bizi görDoğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebekKaynak: Kapsam Haber
Payidâr bir Kalem ve büyük Üstad saygıyla anıyorum. Kaleminiz, yüreğiniz var olsun çok değerli bir makale. Sıkca yazılması, okunması gereken değerli kalemleri hatırlattığınız için müteşekkirim...