Ahmet Kabaklı, Türk edebiyatının ve gazeteciliğinin hangi köşe taşlarından ilham alarak büyüdü? Harput’tan İstanbul’a uzanan bu yolculukta hangi isimler onun yolunu aydınlattı? Peki, milliyetçilik ve kültür üzerine geliştirdiği düşüncelerle nasıl bir etki yarattı? Ahmet Kabaklı’nın hayatı, bu soruların cevaplarıyla dolu bir kültür hazinesi sunuyor.Ahmet Kabaklı, 1924 yılında Harput’ta doğmuş ve Türk edebiyatı, kültürü ve gazeteciliği üzerinde derin izler bırakmış önemli bir yazardır. Üç yaşında yetim kalan Kabaklı, hayatı boyunca edebiyat ve tarihe büyük ilgi duymuş, bu alanlarda önemli katkılar sunmuştur.
Eğitim Hayatı ve İlk Yıllar
Ahmet Kabaklı’nın eğitim hayatı Elazığ’da başlamıştır. İlkokulunu Elazığ Numune Mektebi’nde tamamladıktan sonra 1940 yılında Elazığ Lisesi’ne kaydolmuştur. Kabaklı’nın edebiyata olan ilgisi, ortaokul ve lise yıllarında Türkçe öğretmeni Cemile Aytaç, edebiyat öğretmeni Cahit Okurer, Fransızca öğretmeni Cemil Meriç ve tarih öğretmeni Yahya Pehlivan’ın etkisiyle daha da artmıştır. Bu öğretmenlerin rehberliğinde, milli bilinci ve edebi eğilimleri kuvvetlenmiştir.1944 yılında İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nun parasız yatılılık sınavını kazanarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitimine devam etmiştir. Üniversite yıllarında, Reşit Rahmeti Arat, Ahmet Caferoğlu, Ali Nihat Tarlan, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Mehmet Kaplan gibi Türkiye’nin önde gelen edebiyatçılarından ders almıştır. Bu dönemde aldığı eğitim, Kabaklı’nın edebi ve entelektüel kimliğinin şekillenmesinde büyük rol oynamıştır.
Meslek Hayatı ve Gazetecilik Kariyeri
Edebiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Kabaklı, öğretmen olarak meslek hayatına atılmıştır. Diyarbakır Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmış, bu dönemde Diyarbakır Halkevi’nin "Karacadağ" dergisinin yöneticiliğini de üstlenmiştir. Askerliğini tamamladıktan sonra, 1951 yılında Aydın Ticaret Lisesi’nde öğretmenliğe devam etmiştir.1955 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlayan Kabaklı, aynı zamanda gazetecilik kariyerine de adım atmıştır. 1961 yılında Tercüman gazetesinde sürekli yazarlığa başlamış ve burada yazdığı köşe yazılarıyla geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır. Yazıları, özellikle milliyetçi-muhafazakar kesimde büyük yankı uyandırmış ve Kabaklı’yı bu kesimde tanınan bir isim haline getirmiştir.
Edebi Çalışmaları ve Türk Edebiyatı Vakfı
Ahmet Kabaklı, yazarlık kariyeri boyunca birçok dergide yazılar yazmıştır. "Karacadağ," "Bizim Türkiye," "Hisar," "İstanbul," "Çağrı," "Türk Folklor Araştırmaları," "Kubbealtı Akademi Mecmuası," "Mavera," "Pınar," "Kültür ve Sanat," ve "Türk Edebiyatı" gibi dergilerde yayımlanan yazıları, onun geniş bir edebi yelpazeye sahip olduğunu göstermektedir.1969 yılında İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’na öğretim görevlisi olarak atanmış ve 1974 yılında buradan emekli olmuştur. Emekliliğinin ardından, Türk edebiyatı ve kültürü alanında çalışmalarına devam etmiş, Edebiyat Cemiyeti, Türk Edebiyatı Vakfı ve Türk Edebiyatı dergisi gibi kuruluşların hayata geçirilmesine öncülük etmiştir. 1972 yılından itibaren Türk Edebiyatı dergisini yayımlamaya başlayan Kabaklı, bu dergi aracılığıyla birçok genç yazara da destek olmuş ve edebiyat dünyasına kazandırmıştır.
Düşünce Dünyası ve Milliyetçilik Anlayışı
Ahmet Kabaklı, milliyetçi-muhafazakar düşünce dünyasında önemli bir yere sahiptir. Ziya Gökalp ve Yahya Kemal gibi isimlerin etkisi altında kalmış ve yazılarında bu etkileri yansıtmıştır. Ona göre, tarih ve kültür devamlılık gösteren unsurlardır. Kabaklı, Türk devletinin hanedanlar veya rejimler değişse bile aynı devlet olduğunu savunmuş, Türklük ve İslamiyet’in birbiriyle eşsiz bir terkip oluşturduğunu ifade etmiştir. Yazılarında, Türk kültürünün özgünlüğünü koruyarak diğer kültürlerle etkileşime girdiğini ve bu etkileşimden faydalı öğeleri aldığını belirtmiştir.
Kabaklı, edebi eserleri ve köşe yazıları aracılığıyla, gelenekle gelecek arasında bir köprü kurmayı hedeflemiş, Türk milletinin milli bilincini ve kültürünü koruma çabasını gütmüştür. Bu çabaları ona, 14 Aralık 1996 yılında "Şeyhülmuharrirîn" unvanını kazandırmıştır.
Ödüller ve Unvanlar
Kabaklı, Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti’nden 1978-1979 yılı Fıkra Dalı Başarı Ödülü’nü almış, Aydınlar Ocağı ve diğer birçok kuruluş tarafından da ödüllendirilmiştir. Şeyhülmuharrirîn unvanı, onun Türk basınındaki etkisini ve önemini pekiştiren bir unvan olmuştur.
Eserleri
Ahmet Kabaklı, çok sayıda eser kaleme almıştır. Başlıca eserleri arasında "Müslüman Türkiye," "Mâbet ve Millet," "Kültür Emperyalizmi," "Bürokrasi ve Biz," "Bizim Alkibiades," "Temellerin Duruşması," "Mehmet Akif," "Yunus Emre," "Mevlânâ," "Sultanü’ş-Şuarâ Necip Fazıl," "Ejderha Taşı," "Ecurufya," "Şair-i Cihan Nedim," "Sohbetler I," "Sohbetler II," "Pikwik’in Maceraları" (Charles Dickens’tan), ve "Şehir Mektupları" (Ahmed Râsim’den) bulunmaktadır.
Vefatı
Ahmet Kabaklı, 2001 yılında hayata gözlerini yumdu. Türk edebiyatına, kültürüne ve gazeteciliğine yaptığı katkılarla hatırlanan Kabaklı, geride bıraktığı eserlerle, edebi mirası ve düşünceleriyle yaşamaya devam ediyor. Özellikle Türk Edebiyatı dergisi aracılığıyla birçok yeni yazarın yetişmesine vesile olmuş ve Türk edebiyatının gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur.
