7 Ekim 2023’te gerçekleşen HAMAS’ın saldırısı ve ardından gelen olaylar, Ortadoğu'daki gerilimi yeniden tırmandırdı. İsrail sınırlarını aşan HAMAS, plansız ve düşüncesizce gerçekleştirdiği bu eylemlerle pek çok masum insanın ölümüne ve rehin alınmasına neden oldu. Arslan Tekin’in yeni makalesinde, İsrail’in devam eden işgalleri ve Filistin’in durumu değerlendirilirken, tarih boyunca birlik olmuş Müslüman devletlerin önemi vurgulanıyor.
Arslan Tekin,
7 Ekim 2023'te yaşanan HAMAS saldırısının Orta Doğu’daki istikrarsızlığın ve İsrail’in giderek güçlenmesinin bir sembolü haline geldiğini belirtiyor. Tekin,
HAMAS’ın İsrail'e yönelik gerçekleştirdiği bu plansız saldırının hem kendilerinin hem de diğer Müslüman ülkelerin zararına olduğunu ifade ediyor. İsrail’in de aynı ölçüde acımasız bir yanıt verdiğine ve masum insanları katlettiğine dikkat çekiyor. Ancak Tekin'e göre, bu karmaşa içinde daha büyük bir pnoblem var:
Müslümanların bir araya gelememesi ve sürekli olarak kendi aralarındaki kavgalarla güçlerini yitirmesi.
İsrail'in Orta Doğu'daki Hedefleri ve Müslümanların Zayıflığı
Tekin, İsrail’in adım adım Filistin topraklarını işgal ettiğini ve bu süreçte Müslüman ülkelerin yeterli direnci gösteremediklerini belirtiyor. Filistin'de iki farklı yönetim yapısı olan
Batı Şeria ve
Gazze Şeridi arasında bile bir birlik sağlanamazken, İsrail tüm gücüyle saldırılar düzenliyor. İsrail’in, kendi kutsal kitaplarına uygun şekilde Orta Doğu’daki sınırlarını genişletme çabasında olduğunu söyleyen Tekin, hedefin sadece Filistin olmadığını vurguluyor. Ona göre, İsrail'in nihai hedefi Orta Doğu’daki tüm Müslüman ülkeleri kapsıyor ve
Türkiye başta olmak üzere,
İran,
Suudi Arabistan,
Lübnan,
Mısır gibi ülkeler de bu planın bir parçası.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Yokluğu ve Bugünün problemleri
Tekin, geçmişte Osmanlı İmparatorluğu'nun gücü altında, Orta Doğu’da Müslümanların, Yahudilerin ve Hristiyanların barış içinde yaşadığına değiniyor. Osmanlı’nın bir arabulucu ve denge unsuru olarak bölgede istikrar sağladığını ifade eden Tekin, bugün böyle bir otoritenin olmamasının ciddi sonuçlar doğurduğunu söylüyor. Tekin’in değerlendirmesine göre, Osmanlı’nın 1917’de Kudüs’ü kaybetmesiyle başlayan süreç, bölgedeki Müslüman halkların bugün karşı karşıya kaldığı problemlerin temellerini atmıştır.
Bir Gökbörü Ruhuna İhtiyaç Var
Arslan Tekin,
Gökbörü gibi tarihi liderlerin eksikliğinin bugün Müslüman toplumların içinde bulunduğu kaosun temel sebeplerinden biri olduğunu öne sürüyor.
Salahaddin-i Eyyubi döneminde Haçlılara karşı yürütülen mücadelenin, bugün Orta Doğu’da birleşik bir Müslüman gücünün varlığına duyulan ihtiyacı hatırlattığını belirten Tekin, Gökbörü’nün Salahaddin’in yanında
Hıttin Savaşı'nda oynadığı rolü örnek gösteriyor. Gökbörü gibi liderlerin, Müslümanlar arasındaki birliğin sembolü olarak kabul edildiğini ve bölgedeki diğer güçlerle sağlanan ittifaklarla zaferler kazanıldığını anlatıyor.Tekin, Müslüman ülkelerin tarihsel bağlarını ve geçmişin güçlü liderlerini unutmamaları gerektiğini söylüyor. O dönemde Osmanlı ve Salahaddin gibi liderlerin Orta Doğu'da istikrarı sağladığını hatırlatarak, günümüz Müslüman toplumlarının da benzer bir liderlik ve birlik arayışı içinde olmalarının zaruri olduğunu ifade ediyor. İsrail’in bugün bölge üzerindeki etkisini artırma çabasını, tarihsel bir süreç ve güçlü liderlerin yokluğu ile ilişkilendiren Tekin, Müslüman toplumların, iç çatışmalar yerine ortak bir amaç için birleşmeleri gerektiğini vurguluyor.
Siyonizmin Etkisi ve Müslüman Ülkelerin Durumu
ABD’nin, İsrail’in Orta Doğu’da genişlemesine destek verdiğini ve birçok Batılı ülkenin de bu politikalara katıldığını söyleyen Tekin,
Siyonist güçlerin dünya ekonomisini ve siyasetini kontrol ettiğini iddia ediyor. ABD’deki siyasi çekişmelere rağmen, tüm adayların İsrail’e destek konusunda birleştiğini ve bu durumun Orta Doğu’daki çatışmaları daha da körüklediğini öne sürüyor.Tekin, İslam ülkelerinin kendi içlerindeki krallıklar, diktatörlükler ve despot yönetimlerle meseleler yaşadığını ve bu ülkelerin büyük çoğunluğunun Siyonizmin gücüne karşı durabilecek bir pozisyona sahip olmadığını belirtiyor. Bu güçlerin Orta Doğu'daki hâkimiyet arzularının, tüm Müslüman ülkeleri tehdit ettiği görüşünde olan Tekin, bölgedeki devletlerin güçlenmesi gerektiğini savunuyor.
Sonuç ve Geleceğe Bakış
Arslan Tekin’in yazısında, Orta Doğu’daki Müslüman toplumlara yönelik bir uyarı bulunuyor. İsrail’in Filistin üzerinde kurduğu baskıyı artırırken, diğer Müslüman ülkelerin bu duruma sessiz kalmasının, sadece Filistin’i değil tüm bölgeyi tehlikeye soktuğunu ifade ediyor. Tekin, Müslüman ülkelerin bir araya gelerek Gökbörü ve Salahaddin-i Eyyubi gibi tarihsel figürlerden ilham alması gerektiğini vurguluyor.
Osmanlı İmparatorluğu gibi güçlü bir otoritenin varlığı altında, Müslümanların yeniden Orta Doğu’da söz sahibi olabileceğini ve bölgede huzuru sağlayabileceğini belirten Tekin, günümüzde de benzer bir liderliğe duyulan ihtiyacı dile getiriyor.Bu bağlamda Tekin,
birlik ve beraberliğin Orta Doğu’daki Müslüman ülkeler için hem ekonomik hem de siyasi alanda hayati önem taşıdığını ve bu bağların yeniden kuvvetlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Müslüman toplumların,
tarihten ders alarak gelecekte daha güçlü bir Orta Doğu inşa etmeleri gerektiğini savunuyor.
Arslan Tekin'in Makalesi