Ahmet Cevat Ahundzade, Azerbaycan kültür ve eğitim tarihinde iz bırakan önemli bir şahsiyet. 5 Mayıs 1892 tarihinde Gence yakınlarında Şemkir İlinin Seyfeli kasabasının Mehirli köyünde doğan Ahundzade, genç yaşlarda gösterdiği akademik başarılarla dikkat çekti.Eğitimine Gence Medresesi'nde başlayan Ahundzade, burada Arapça, Farsça ve Rusça dillerini öğrenmenin yanı sıra dini ilimlerde de derinleşti. Özellikle Kur'an ve Hadis eğitimi alarak hafızlık unvanını kazandı. Ailesi, Ahmet Cevat'ın hem dini hem de dünyevi ilimlerde yetişmesi için onu çeşitli kültürel toplantılara ve sohbetlere götürdü. Bu toplantılar, Ahundzade'nin fikir dünyasının şekillenmesinde büyük rol oynadı.1912 yılında başladığı öğretmenlik kariyeri, Ahundzade'nin hayatını şekillendiren başka bir döneme işaret ediyor. Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi'nde eğitim gördükten sonra, birçok farklı bölgede öğretmenlik yaparak dil bilgisini ve pedagojik becerilerini toplum hizmetine sundu. 1927 yılında Bakü Pamukçuluk Enstitüsü'nde başladığı akademik kariyeri boyunca, Türkçe ve Rusça dersleri verdi ve sonunda profesörlük ünvanı aldı.Ahundzade, aynı zamanda bir şair ve tercüman olarak da tanınıyor. Edebi çalışmaları ve tercümeleriyle Azerbaycan kültürünün zenginleşmesine katkıda bulundu. Onun hayatı, zorluklarla dolu olmasına rağmen, öğretmenlik mesleğine olan bağlılığı ve topluma olan hizmetleriyle öne çıkıyor.Ahmet Cevat Ahundzade, ömrünü topluma hizmet ve bilgi paylaşımına adayarak, genç nesillere ilham kaynağı olmuş bir isim olarak hatırlanmaya devam ediyor. Azerbaycan ve geniş Türk dünyasında bıraktığı izler, onun sadece tarihi bir figür olmadığını, aynı zamanda yaşayan bir miras olduğunu gösteriyor.
Bakıp Türk’ün bayrağına.
“Ah” diyerdin, hiç ölmezdin,
Düşebilsem ayağına!Ayrı düşmüş dost elinden,
İller var ki çarpar sinem.
Vefalıdır geldi, giden,
Yol ver Türk’ün bayrağına!İnciler dök, gel, yoluna,
Sırmalar düz sağ soluna,
Fırtınalar dursun yana,
Selam Türk’ün bayrağına!Hamidiye ve Türk kanı,
Hiçbirinin bitmez şanı,
Kazbek olsun ilk kurbanı
Selam Türk’ün bayrağına!Dost elinden esen yeller,
Bana şiir, selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk’ün bayrağına!Bu şiir, o dönemde yaşanan zorluklara rağmen Türk milletinin dayanışma ve kardeşlik duygularını pekiştiren bir simge haline gelmiş, Ahmet Cavad'ın da Türk dünyasındaki yeri ve önemi daha da pekişmiştir. Ahmet Cavad'ın bu eseri, hem Azerbaycan'da hem de Türkiye'de hâlâ büyük bir coşkuyla anılmakta ve Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin sembollerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Ahmet Cevat Ahundzade'nin Vatan ve Millet Sevdası
Ahmet Cevat Ahundzade, öğretmenlik kariyerinin yanı sıra yaptığı sosyal ve kültürel faaliyetlerle de tanınmaktadır. 1912 yılında genç yaşta öğretmenliğe adım atan Ahundzade, eğitim yolculuğunu çeşitli bölgelerde sürdürdü ve sonunda Bakü'de önemli bir akademik pozisyona ulaştı. Ahundzade, Azerbaycan'ın eğitim alanındaki gelişimine katkıda bulunurken, aynı zamanda milli kimliğin korunması ve geliştirilmesi konusunda da aktif rol oynadı.Ahmet Cevat, I. Dünya Savaşı ve sonrasında yaşanan zorluklara karşı toplumun direncini artırmak için elinden geleni yaptı. Özellikle zor zamanlarda toplumun daha fazla bilinçlenmesi ve birlik olması için yazdığı şiirler ve makalelerle halkın sesi oldu. Onun eserleri, milli duyguları pekiştiren ve halkı aydınlatan içerikler barındırıyordu.Cevat'ın toplum hizmeti sadece eğitim ve edebiyatla sınırlı kalmadı. O, çeşitli hayır kurumlarında aktif görevler üstlenerek, savaş mağdurlarına, yoksullara ve mültecilere yardım etmeye çalıştı. Özellikle "Kafgaz Gönüllüler Cemiyeti" gibi kuruluşlarda yer alarak, zulme uğrayan insanlara destek oldu. Bu faaliyetleri, onun sadece bir eğitimci ve yazar olmadığını, aynı zamanda güçlü bir insan hakları savunucusu olduğunu gösteriyor.Ahmet Cevat Ahundzade'nin hayatı, aynı zamanda büyük bir özveri ve fedakarlık örneği olarak da dikkat çekiyor. Onun şiirlerinde ve yazılarında sıkça yer alan vatan sevgisi ve milletine olan bağlılık, onun karakterinin temel taşlarından biridir. Ahundzade, yaşamı boyunca Azerbaycan'ın sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında derin izler bırakmış bir vatansever olarak anılmaktadır.Ahmet Cevat'ın mirası, Azerbaycan'da ve Türk dünyasında hala canlı tutuluyor. Onun eserleri, gelecek nesillere ilham vermeye devam ederken, Ahundzade'nin idealleri ve hayatı, özellikle gençler için bir yol gösterici olarak kalmıştır. Ahmet Cevat Ahundzade, Azerbaycan'ın yetiştirdiği büyük değerlerden biri olarak tarih sahnesindeki yerini korumaktadır.1. Dünya Savaşı ve Ahmet Cavad'ın İlham Verici Çabaları
1914 yılında Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı'na girmiş ve Kafkas/Doğu Cephesi'nde ağır bir yenilgiye uğramıştı. Bu dönemde, Ermeni milisler Erzurum, Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı ve Van bölgelerinde Türk nüfusa yönelik katliamlar gerçekleştirmekteydi. Bu karanlık zamanlarda, Bakü'de yaşayan Azerbaycan Türkleri, 1905 yılında kurulmuş olan Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi aracılığıyla Osmanlı Devleti'ndeki soydaşlarına yardım toplamaya başladı.Ahmet Cavad, bu yardım toplama faaliyetlerine aktif olarak katıldı ve şiirleriyle halkın moralini yükseltmeye çalıştı. Bu dönemde Gence'de yazdığı "Çırpınırdın Karadeniz" şiiri, Türk dünyasına umut ışığı olmuş ve Üzeyir Hacıbeyli tarafından bestelenerek Azerbaycan ve Türkiye'de büyük ilgi görmüştür. Şiir, özellikle Türkiye'de çok sevilmiş ve âdeta bir marş haline gelmiştir. İşte o şiirin Türkiye Türkçesi ile ifadeleri:Çırpınırdın Karadeniz,Bakıp Türk’ün bayrağına.
“Ah” diyerdin, hiç ölmezdin,
Düşebilsem ayağına!Ayrı düşmüş dost elinden,
İller var ki çarpar sinem.
Vefalıdır geldi, giden,
Yol ver Türk’ün bayrağına!İnciler dök, gel, yoluna,
Sırmalar düz sağ soluna,
Fırtınalar dursun yana,
Selam Türk’ün bayrağına!Hamidiye ve Türk kanı,
Hiçbirinin bitmez şanı,
Kazbek olsun ilk kurbanı
Selam Türk’ün bayrağına!Dost elinden esen yeller,
Bana şiir, selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk’ün bayrağına!Bu şiir, o dönemde yaşanan zorluklara rağmen Türk milletinin dayanışma ve kardeşlik duygularını pekiştiren bir simge haline gelmiş, Ahmet Cavad'ın da Türk dünyasındaki yeri ve önemi daha da pekişmiştir. Ahmet Cavad'ın bu eseri, hem Azerbaycan'da hem de Türkiye'de hâlâ büyük bir coşkuyla anılmakta ve Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin sembollerinden biri olarak kabul edilmektedir.