Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Samsun İl Başkanı Burhan Mucur, ülkücü şehitleri anma töreninde yaptığı duygusal konuşmayla, partinin lideri Devlet Bahçeli’nin selamlarını ileterek sözlerine başladı. Vatanın bağımsızlığı için canlarını feda eden tüm şehitlere rahmet dileyen Mucur, gazilere de şükranlarını sunarak, ülkücü hareketin fedakarlık ve inançla dolu mücadelesine dikkat çekti.“Şehitlerimize Borçluyuz”Başkan Mucur, vatan topraklarında huzurla yaşamamızın, şehitlerin canları pahasına verdiği mücadeleye borçlu olduğumuzu ifade etti. Şehitlerin kanlarıyla suladığı bu topraklarda özgürce yaşamamızı sağlayan fedakarlıklarının asla unutulmayacağını belirten Mucur, “Bugün burada, Türk milletinin bağımsızlığı ve yüce ülküsü uğruna canlarını seve seve feda eden ülkücü şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi anmak için toplandık. Her birimiz bu topraklarda huzurla yaşıyorsak, gökyüzüne özgürce bakabiliyorsak bunu şehitlerimize borçluyuz,” dedi.Ülkücü Hareketin Kararlılığı: “Zulme Boyun Eğmedik”MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önderliğinde hareketin bugün olduğu gibi geçmişte de Türk milletinin en zor zamanlarında milletini savunduğunu belirten Mucur, ülkücü hareketin zulme karşı asla boyun eğmediğini vurguladı. Mucur, şunları söyledi: “Ülkücü Hareket, tarih boyunca Türk milletinin en zor dönemlerinde devletin ve milletin savunucusu olmuştur. Bugün Cumhur İttifakı'nda da liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin önderliğinde ülkemizin geleceğini savunmaya devam ediyoruz. Bu davanın kahramanları, tarih boyunca milletimize yönelen tehditlere karşı birer siper olmuş, tarihe altın harflerle kazınan destanlar yazmışlardır. Bizlere düşen en büyük görev, şehitlerimizin mirasını yaşatmak, milli ve manevi değerlerimizi koruyup yüceltmektir.”“12 Eylül, Zulmün ve Adaletsizliğin Simgesi”Konuşmasının devamında 12 Eylül darbesine değinen Mucur, bu tarihin Türk milletinin hafızasında karanlık bir gün olarak kaldığını ifade etti. Darbenin, Türkiye’nin ilerleyişine vurulmuş bir pranga olduğunu söyleyen Mucur, 12 Eylül zulmünün ülkücüler üzerinde derin yaralar bıraktığını belirtti: “Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin dediği gibi, ‘12 Eylül zulümdür, zillettir, hezimettir, rezalettir, cinayettir.’ 12 Eylül, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerlemesinin önündeki pranga, demokrasisine vurulmuş bir darbedir. 12 Eylül darbesi, yeni dünya emperyalizminin bir aracı olarak uygulanmış ve ülkücü hareketi sindirmeyi hedeflemiştir. Bu kara günde, vatanını ve milletini seven ülkücüler, onca zulme ve işkenceye rağmen inançlarından bir an olsun taviz vermemiştir.”12 Eylül döneminin, ülkücülerin en büyük acılardan geçtiği bir süreç olduğunun altını çizen Mucur, bu tarihin Türk milliyetçileri için unutulmaz bir yara olduğunu söyledi. “12 Eylül, kalpleri vatan aşkıyla yanan ülkücülerin emperyalistlere, vatan hainlerine ve gafillere karşı dimdik durduğu kara bir gündür. Fakat unutmayacağız ve unutturmayacağız. Ne o eli kanlı katilleri ne de kendini kurtarıcı gibi gösteren zalimleri unutacağız,” dedi.“Ülkücü Şehitlerimizin Fedakarlıkları Unutulmayacak”Başkan Burhan Mucur, ülkücü hareketin bu topraklara olan sevgi ve bağlılıkla, her türlü zorluğa göğüs gerdiğini belirterek, şehitlerin anılarını yaşatmanın ülkücülük hareketinin en büyük görevlerinden biri olduğunu ifade etti. Konuşmasında, ülkücü şehitlerin isimlerini anarak, onların fedakarlıklarını asla unutmayacaklarını dile getiren Mucur, duygusal bir atmosfer yarattı. “Bu mukaddes davaya kanlarını feda eden ilk şehidimiz Ruhi Kılıçkıran’dan son şehidimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na kadar tüm ağabeylerimizi unutmadık, unutturmayacağız,” diye konuştu.Mucur, konuşmasının bu bölümünde, ülkücü hareketin tarihine damga vuran şehitlerden şu isimleri tek tek anarak, onları saygıyla yad etti:
- Mustafa Pehlivanoğlu: “Denge olsun diye asılan.”
- Cevdet Karakaş: “Şuurlu bir ülkücü olmaktan başka suçu olmayan.”
- İsmet Şahin: “Allah şahitliğine sığınarak yürüyen.”
- Fikri Arıkan: “Darağacına şüphesiz teslimiyetle giden.”
- Cengiz Baktemur: “Anlımıza böyle yazılmış diyen.”
- Ali Bülent Orkan: “Boynuna ilmeği kendi geçiren.”
- Ahmet Kerse: “Babasına Allah rızasına kavuşmak için ölen.”
- Halil Esendağ: “Yağmurun hafif çiselediği bir günde asılmak isteyen.”
- Selçuk Duracık: “Anne ve babasına bizler üzülmüyoruz, siz de üzülmeyin diyen.”
- Ertuğrul Dursun Önkuzu: “60 yıl yaşayıp esaret içinde ölmektense, 20 yıl yaşayıp hürriyet içinde şehit olmayı seçen.”