"Amerikalı insanbilimci Cliffort Geertz, okudukça okutan düşündükçe düşündürten bir Amerikalı olarak bizi çok etkiledi." ifadelerini kullanan İlahiyatçı Yazar Ali Osman Muş, 1926-2006 arasında 80 yıllık hayatının 60 yılını Endonezya ve Fas üzerine araştırmalara harcadığını belirten bir adam olduğunu belirterek, "Artak o; ayağımıza kadar onbinlerce kilometre uzaktaki dindşlarımızın adeta ruhunu okumuş bir klasiktir." şeklinde yazdı.Max Havelaar’a nedense hiç yer vermedi eserlerinde. Bir vicdanlı Felemenk’in ülkeyi 350 yıl sömürüken yaptıkları ırz düşmanlığı ve zulüm nedeniyle açlık ve kıtlıktan annelerin kendi evlatlarını yediğini yazan ve birinci elden bu zulme tanık olan Eduard Douwes Dekker’den hiç bahsetmedi. 1860’lı yılların tanam paksa denen marabacılık yasası uygulamaları bugünkü modern Hollanda’nın kanla inşaedilmiş modern demiryollarına işaret eder."Endonezya 1860’lı yıllardaki köleliği terketmek üzeredir. Ya zamanla da tamamen terkedecek ya da başkalaşım geçirerek devam edecektir." diyen Muş, C.Geertz’in tespitlerini yeniden düşünmeye davet ediyor:“Kültür konusunda Tylor türü hazır kuramlar ortaya atmanın neden olabileceği kavramsal bataklığı en belirgin kılan şey, antropolojiye yönelik oldukça iyi genel tanıtımlar arasında kalmayı sürdüren, Clyde Kluckhohn’un Mirror for Man adlı eseri. Kavrama ilişkin bölümünün neredeyse yirmi sayfasında, Kluckhohn kültürü şu biçimlerde tanımlamayı başardı:(1) “bir halkın yaşam biçiminin tamamı”, (2) “bireyin kendi grubundan elde ettiği toplumsal kalıt”, (3) “bir düşünme, hissetme ve inanma yolu”, (4) “davranıştan bir soyutlama”, (5) “antropolog açısından bir grup insanın gerçekte davranış biçimleri konusunda bir kuram”, (6) “toplu halde öğrenme için bir depo”, (7) “yeniden su yüzüne çıkan sorunlar karşısında bir ölçünleştirilmiş yönelimler seti”, (8) “öğrenilmiş davranış”, (9) “davranışın düzgüsel düzenlenişi için bir mekanizma”, (10) “hem dış çevreye hem de diğer insanlara uyum sağlamak için bir teknikler seti”, (11) “bir tarih çökeltisi”; ayrıca, belki de umutsuzluk sonucu, bir harita, bir elek, bir dizey olarak benzetmelere dönüş. Bu tür bir kuramsal dağınıklık karşısında, en azından kendi içinde tutarlılık taşıyan ve, daha önemlisi, tanımlanabilir bir görüş taşıyan, bir parça sınırlı olmasının yanı sıra tamamen de standart sayılamayacak bir kültür kavramı bile (açıkçası, Kluckhohn’un kendisinin de farkına vardığı gibi) bir gelişme sayılır.Eklektikliğin kendi kendisini çürütmesinin nedeni, hareket etmesinin yararlı olacağı tek bir yön bulunması değil, birden çok yol bulunmasıdır: Ali Osman Muş, "Cliffort Geertz neyi başardı?" yazısının tamamı...
Dünya
18 Temmuz 2020 - 20:28
Güncelleme: 19 Temmuz 2020 - 00:53
Cliffort Geertz Neyi Başardı?
İlahiyatçı Yazar Ali Osman Muş, 1926-2006 arasında 80 yıllık hayatının 60 yılını Endonezya ve Fas üzerine araştırmalara harcayan bir anıt adam olduğunu belirttiği Amerikalı insanbilimci Cliffort Geertz, "Amerikalı olarak bizi çok etkiledi." dedi.
Dünya
18 Temmuz 2020 - 20:28
Güncelleme: 19 Temmuz 2020 - 00:53