İbo Show'da sevilen sanatçı Serdar Ortaç, "Karı" sözünün kar sözcüğünden geldiğini iddia ederek bir hikaye anlattı. Peki “Karı” Sözcüğünün Kökeninin “Kar” Sözcüğüne Dayandığı İddiası doğru mudur. Karı ne demek? Türk Dil Kurumuna Göre karı nedir?
“Karı – koca” tanımı, “dağ” ve üzerine düşen “kar”dan esinlenerek oluşturulmuş değil, “koca” gibi “karı” sözcüğünün kökeni de “yaşlı” manasına dayanmaktadır. “Kar” ve “karı” sözcükleri ses ve yazım olarak her ne kadar benzeseler de aynı kökenden gelmemektedir. “Karı” sözcüğü Eski Türkçede kullanılmakta olan ve yaşlanmak anlamına gelen karımak (qarımaq) fiili ile bağlantılıdır. Orhun Yazıtları’nda yaşlı anlamında “karıg” ve yaşlanmak anlamında “karı bolmak (yaşlı olmak)” şeklinde kullanımlar mevcuttur. Önceden genel olarak yaşlı anlamında kullanılan karı sözcüğü, daha sonraki dönemlerde anlam daralmasına uğrayarak yaşlı kadın/evli kadın anlamlarına evrilmiştir. Karımak sözcüğünün günümüzde Türkçenin farklı lehçelerinde hâlâ yaşlanmak anlamında kullanıldığını görüyoruz. “Kar” ise yine Eski Türkçede yer alan bir sözcüktür ve Orhun Yazıtları’nda da günümüzde kullanıldığı şekli ile kullanılmaktadır.Sanal ortamda bin anlatım şöyle:“Sahi biliyor musun? Neden erkeğe koca kadına da onun karı demiş eskiler? Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur terliklerinde. İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yarinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden koca dediklerini. Çünkü koca bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da Kocanın karı demişler. Bakma şimdi evlenenlerin karı-koca ilan edildiğine. Koca ve onun karı olmalarıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür. Eşim olma karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın.”“Karı”nın Kökeni “Kar”a Dayanmıyor“Kar” ve “karı” sözcükleri ses ve yazım olarak her ne kadar benzeseler de aynı kökenden gelmemektedir. Her ikisini de Orhun Yazıtları gibi en eski yazılı Türkçe kaynaklarda görebildiğimiz bu sözcüklerin kökenlerini ve eski kullanımlarını inceleyelim.“Karı” sözcüğü Eski Türkçede kullanılmakta olan ve yaşlanmak anlamına gelen karımak (qarımaq) fiili ile bağlantılıdır. Orhun Yazıtları’nda yaşlı anlamında “karıg” ve yaşlanmak anlamında “karı bolmak (yaşlı olmak)” şeklinde kullanımlar mevcuttur. Önceden genel olarak yaşlı anlamında kullanılan karı sözcüğü, daha sonraki dönemlerde anlam daralmasına uğrayarak yaşlı kadın/evli kadın anlamlarına evrilmiştir. Karımak sözcüğünün günümüzde Türkçenin farklı lehçelerinde hâlâ yaşlanmak anlamında kullanıldığını görüyoruz.“Kar” ise yine Eski Türkçede yer alan bir sözcüktür ve Orhun Yazıtları’nda günümüzde kullanıldığı şekli ile kullanılmaktadır.Bilge Kağan Kitabesi’nin güney cephesinde “oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini orada aldım” ifadesi de yer almaktadır. “Kar” sözcüğünün Eski Türkçede birikmek, durmak, yığılmak anlamlarına gelen karmak fiili ile bağlantılı olabileceği söylense de bunu destekleyen kesin bir kaynağa rastlanamıyor.Ayrıca, kar sözcüğünün en eski kullanımı “qaar” şeklindedir ve günümüzde Türkçenin kimi lehçelerinde bu şekilde kullanımı devam etmektedir; “karı” sözcüğü ile bağlantılı, yaşlanmak anlamına gelen karımak fiilinin ise en eski kullanımı “qarrımaq/qarramaq” şeklindedir. Yani bu iki sözcüğün kökleri de farklıdır, benzer anlam ifade eden ortak bir kökten gelmemektedirler.İlk Türkçe sözlük olan Divan-ı Lugâti’t-Türk’te de “kar” ve yaşlı anlamına gelen “karı” şeklinde iki ayrı sözcük halinde aktarılmaktadır.Divan-ı Lugâti’t-Türk’te “karı” sözcüğü “yaşlı, ihtiyar; yaşlı olan herhangi bir şey” ve “karış, ölçü, bez ölçülen arşin” olarak, “karımak” fiili de “kocalmak, yaşlanmak, kocamak” olarak tanımlanmıştır.Şemseddin Sami tarafından hazırlanarak 1899 yılında yayımlanan Kamûs-ı Türkî’de de “karı” sözcüğü “zevce, halîle, insanın dişisi” şeklinde tanımlanmaktaydı.Prof. Dr. Tuncer Gülensoy’un “Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi”, Prof. Dr. Hasan Eren’in “Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü” gibi etimoloji sözlüklerinde incelemeler yaptığımız zaman da, bu sözcüklerin aynı kökenden geldiğine dair herhangi bir bilgiye rastlamıyoruz.İsmet Zeki Eyuboğlu “Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü” adlı eserinde “eski Türk sözlüklerinde kar’nın kadın anlamını içerdiği bir örneğini bulamadık. Yine bu kar kökünün neden kocalma, yaşlanma anlamına geldiği de açık değil” ifadelerini kullanmıştı.Fatma Sibel Bayraktar da “Karı, karı-; koca, koca- sözcüklerinin cinsiyet ayrımına kökenbilimsel bir yaklaşım” başlıklı çalışmasında karı ve koca kelimelerinin kökenine şöyle değinmişti:TDK'ye göre, karı kelimesi anlamı şu şekildedir:- Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce- Kadın
- Yaşlı, ihtiyar