Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Trabzon’da gerçekleştirilen partisinin 9. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin Suriye politikalarını, özelleştirme süreçlerini ve ekonomideki çarpıklıkları sert bir dille eleştirdi. Baş, Suriye’deki gelişmelerin İsrail ve Amerika’nın çıkarlarına hizmet ettiğini vurgularken, Türkiye’nin ulusal çıkarlarının göz ardı edildiğini belirtti.
“Suriye’de yaşanan net bir şekilde İsrail’in ve Amerika’nın galibiyetidir. Türkiye, Amerika’nın politikalarına bağımlı hale gelmiştir. 13 yıldır askerimizi orada tutuyoruz ama hiçbir somut kazanım elde edemedik. Esad varken terör tehdidi yoktu; şimdi bu tehdidi biz yarattık ve kendi kaynaklarımızı bu tehditle mücadeleye harcadık.”Baş, Suriye’deki askerî varlığın terörle mücadele bahanesiyle sürdürüldüğünü, ancak bunun ekonomiye ciddi maliyetler getirdiğini ifade etti. "Milyonlarca Suriyeli mülteci ülkemize geldi. Halkımızın kaynakları bu mültecilere harcandı. Peki, Türkiye’nin bundan kazancı ne oldu? İşsizlik mi azaldı, enflasyon mu düştü? Hayır! Bu süreçte halk sadece kaybetti," dedi.
"Suriyeliler geri dönecek deniyor ama gerçek şu ki, radikal unsurlar kendi gruplarını kuracak ve bu gruplar bölgede terör estirecek. Bunun sonucunda Türkiye yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalacak. Geri dönüşten bahsedenler, bu durumu nasıl kontrol edecek? Hatta bırakın geri dönmelerini, Türkiye’ye yenilerinin gelmemesini nasıl sağlayacaklar?"Baş, bu politikanın başarısızlıkla sonuçlanacağını ve Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkilerinde daha büyük sorunlar yaşayacağını dile getirdi.
“Türk Telekom 6,5 milyar dolara satıldı. 10 yıl içinde yabancı yatırımcı 12 milyar dolar kar edip gitti. Bu süreçte tüm iletişim altyapımızı yabancıya devrettik. Türk milletinin 100 yıllık emeğini ayda 3 dolara sattılar. Bu durum, milletten intikam almaktan başka bir şey değildir.”Baş, Türk Telekom özelleştirmesi üzerinden ekonomideki yanlış politikaların altını çizerek, bu sürecin yerli sermayeye zarar verdiğini ve yabancı sermayeye kazanç sağladığını vurguladı. "Türk Telekom gibi stratejik bir kurumun kontrolünün yabancılara verilmesi, ulusal güvenliği de tehlikeye atmıştır," dedi.
"2019 yılında yabancı şirketler altın üretiminden 12 milyar dolar kazandı. Türkiye’nin her yerindeki altın üreticilerinin yüzde 90’ı yabancı sermaye kontrolünde. Kendi kaynaklarımızı işletemiyoruz. Yabancılar, ülkemizin servetini ceplerine indirirken, biz kendi halkımıza yeterli refahı sağlayamıyoruz. Bu, kabul edilemez bir durumdur."Baş, bu politikanın Türk milletinin servetini yabancılara peşkeş çekmek anlamına geldiğini ifade etti ve bu durumun sosyal devlet ilkelerine aykırı olduğunu belirtti.
"Bugün emeklilerimiz bir ekmeği sofralarına koymanın derdine düşmüş durumda. Maaşlar zam adı altında eritildi ve enflasyon emeklileri yoksulluğun pençesine terk etti. Bu tablo, bir sosyal devlet için utanç vericidir. Devlet, vatandaşlarının refahını sağlamak zorundadır, ancak mevcut yönetim bu sorumluluğunu yerine getirmiyor."
"Biz bu devleti özelleştirtmeyeceğiz, bu ülkeyi de özerkleştirtmeyeceğiz. Bu vatan bizimdir ve bizim kalacak. Türkiye’nin tüm kaynaklarını halkın refahı için kullanacağız. Daha adil ve eşit bir Türkiye için bu mücadeleyi sürdüreceğiz."Baş, Trabzon’dan yükselen sesin tüm Türkiye’ye yayılacağını belirterek, ülkenin gerçek sorunlarına dikkat çekmeye ve çözüm üretmeye devam edeceklerini ifade etti.
"Suriye’de Kim Kazandı?"
Hüseyin Baş, iktidarın "Suriye’de Türkiye kazandı" iddiasına yanıt vererek şunları söyledi:“Suriye’de yaşanan net bir şekilde İsrail’in ve Amerika’nın galibiyetidir. Türkiye, Amerika’nın politikalarına bağımlı hale gelmiştir. 13 yıldır askerimizi orada tutuyoruz ama hiçbir somut kazanım elde edemedik. Esad varken terör tehdidi yoktu; şimdi bu tehdidi biz yarattık ve kendi kaynaklarımızı bu tehditle mücadeleye harcadık.”Baş, Suriye’deki askerî varlığın terörle mücadele bahanesiyle sürdürüldüğünü, ancak bunun ekonomiye ciddi maliyetler getirdiğini ifade etti. "Milyonlarca Suriyeli mülteci ülkemize geldi. Halkımızın kaynakları bu mültecilere harcandı. Peki, Türkiye’nin bundan kazancı ne oldu? İşsizlik mi azaldı, enflasyon mu düştü? Hayır! Bu süreçte halk sadece kaybetti," dedi.
"Yeni Göç Dalgası Kapıda"
Baş, Suriye’de radikal unsurların kendi gruplarını kurarak yeni bir tehdit oluşturacağını ve bunun Türkiye’ye yansımalarının olacağını belirtti:"Suriyeliler geri dönecek deniyor ama gerçek şu ki, radikal unsurlar kendi gruplarını kuracak ve bu gruplar bölgede terör estirecek. Bunun sonucunda Türkiye yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalacak. Geri dönüşten bahsedenler, bu durumu nasıl kontrol edecek? Hatta bırakın geri dönmelerini, Türkiye’ye yenilerinin gelmemesini nasıl sağlayacaklar?"Baş, bu politikanın başarısızlıkla sonuçlanacağını ve Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkilerinde daha büyük sorunlar yaşayacağını dile getirdi.
"Özelleştirme Politikaları Halkın Birikimini Yok Etti"
Hüseyin Baş, hükümetin özelleştirme politikalarını sert sözlerle eleştirerek, bu süreçte halkın emeğinin yabancı sermayeye devredildiğini söyledi:“Türk Telekom 6,5 milyar dolara satıldı. 10 yıl içinde yabancı yatırımcı 12 milyar dolar kar edip gitti. Bu süreçte tüm iletişim altyapımızı yabancıya devrettik. Türk milletinin 100 yıllık emeğini ayda 3 dolara sattılar. Bu durum, milletten intikam almaktan başka bir şey değildir.”Baş, Türk Telekom özelleştirmesi üzerinden ekonomideki yanlış politikaların altını çizerek, bu sürecin yerli sermayeye zarar verdiğini ve yabancı sermayeye kazanç sağladığını vurguladı. "Türk Telekom gibi stratejik bir kurumun kontrolünün yabancılara verilmesi, ulusal güvenliği de tehlikeye atmıştır," dedi.
"Yeraltı Kaynaklarımız Yabancıların Elinde"
Hüseyin Baş, Türkiye’nin yeraltı kaynaklarının büyük kısmının yabancıların kontrolünde olduğuna dikkat çekerek şu çarpıcı bilgileri paylaştı:"2019 yılında yabancı şirketler altın üretiminden 12 milyar dolar kazandı. Türkiye’nin her yerindeki altın üreticilerinin yüzde 90’ı yabancı sermaye kontrolünde. Kendi kaynaklarımızı işletemiyoruz. Yabancılar, ülkemizin servetini ceplerine indirirken, biz kendi halkımıza yeterli refahı sağlayamıyoruz. Bu, kabul edilemez bir durumdur."Baş, bu politikanın Türk milletinin servetini yabancılara peşkeş çekmek anlamına geldiğini ifade etti ve bu durumun sosyal devlet ilkelerine aykırı olduğunu belirtti.
"Sosyal Devlet İlkesi Yok Sayılıyor"
Baş, ekonomik politikaların sosyal devlet anlayışından uzaklaştığını ve bunun halkın refahını olumsuz etkilediğini söyledi:"Bugün emeklilerimiz bir ekmeği sofralarına koymanın derdine düşmüş durumda. Maaşlar zam adı altında eritildi ve enflasyon emeklileri yoksulluğun pençesine terk etti. Bu tablo, bir sosyal devlet için utanç vericidir. Devlet, vatandaşlarının refahını sağlamak zorundadır, ancak mevcut yönetim bu sorumluluğunu yerine getirmiyor."
"Adil Bir Ekonomi İçin Mücadeleye Devam"
Baş, Adalet ve Birlik Partisi olarak bu talan düzenine karşı mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı:"Biz bu devleti özelleştirtmeyeceğiz, bu ülkeyi de özerkleştirtmeyeceğiz. Bu vatan bizimdir ve bizim kalacak. Türkiye’nin tüm kaynaklarını halkın refahı için kullanacağız. Daha adil ve eşit bir Türkiye için bu mücadeleyi sürdüreceğiz."Baş, Trabzon’dan yükselen sesin tüm Türkiye’ye yayılacağını belirterek, ülkenin gerçek sorunlarına dikkat çekmeye ve çözüm üretmeye devam edeceklerini ifade etti.