Türk Milletinin içinde bulunduğu büyük buhranların giderilmesinde en önemli hususlardan birisi de ahlaktır. Ahlakın olmadığı bir ülkede her türlü buhranın yaşanması mukadderattır.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin unutulmayan büyük lideri Alparslan Türkeş'in yıllar öncesinde ortaya koyduğu teşhis ve tespitin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
Alparslan Türkeş'in 'Ahlak buhranı' yazısı:
Memleketimizin içerisinde bulunduğu bunalımın başlıca sebeplerinden birisi de ahlâk buhranı ve toplumu saran manevi boşluktur. Toplumların huzurlu olabilmesi, insanların ahlâklı ve dürüst olmalan ile mümkündür. Eğer bir toplumda insanlar son derece bencil, son derece ahlâk kurallarından uzak ve son derece dejenere olmuş bir halde ise, o toplumda huzurdan söz edilemez. Bugün içinde yaşadığımız bozuk durumu hazırlayan sebeplerin başında, toplumdaki manevi değerlerden uzak, geleneklere saygısı kalmamış nesiller, Türk Milletinin yarınlara olan güvensizliğinin esas kaynağı olmuşlar ve yıllarca memleketi idare eden kişiler bu gerçeği fark edememişlerdir. İlk mektepten üniversitenin son sınıfına kadar millilik vasfını yitirmiş bir eğitim ve öğretim ile yetişen gençlerin durumları gözler önündedir. Aile ve toplum münasebetlerinde vurdum duymaz ve büyüğüne saygısı, küçüğüne sevgisi kalmamış, belli bir inançtan yoksun gençlerimizin içinde bulunduğu bunalım işte bu gerçeğl bizlere açıkça hatırlatmaktadır. Batı zihniyetini anlamaksızın ve öğrenmeksizin, sadece dış görünüşünü şeklen taklit etmek ve kendisi gibi düşünmeyenleri gerici, medeniyetsiz diye nitelendiren kimselerin zavallılığı ibret verici bir durumdur.
Biz Milliyetçi Hareketçiler olarak her şeyden önce memlekette yeni bir ahlak anlayışının hakim olmasının kagasını vermekteyiz. Ahlâktan yoksun bir toplumda iktisadi meseleler ne kadar halledilirse edilsin, huzurdarı söz etmek mümkün değildir. Memleketimizin insanlarının birbirlerini sevmesi, sayması, birbirlerine yardımcı olmamaları, milli birlik ve beraberlik içerisinde ülkemizin iktisadî kalkınma savaşında sadece memlekete hizmet ve toplum yararına çalışmak ancak bu şekilde mümkün olacaktır.
Materyalist toplumlarda yukarda işaret ettiğimiz hususların gerçekleşmesi mümkün değildir. Gerek kapitalist ve gerekse komünist düzenlerde ön plânda olan düşünce, maddi menfaat olduğu için, kişilerin toplum yararına çalışmalarda bulunmaları imkânsız gibidir. Biz burıun îçin diyoruz ki, kişilerin topluma yararlı olmaları ancak yüksek inançların aşılanması, manevî değerlerin yararlı olmaları ancak yüksek inançların aşılanması, manevi değerlerin geliştirilmesi ve yüksek bir ahlâkın toplumda geçerli kılınması ile mümkündür.
İNsanın kainata denk yaratılışından faydalanmak, haset ve ihtiraslarına duvar çekmek, işte bizim yolumuzun karekteri budur.
Bizim günümüzde mülk insanlara ilahi bir emanettir.
Manevi planda Rabb'ın rızasını, maddi planda kişinin ailesini, milli iktisat ve milli gelirin artışını, hedef tutar. ilmin ve ahlakıngösterdiği yoldan ayrılamaz. Aksi taktirde devlet mülke müdahale eder.
Mülk, inkar edilemez, fakat mülk üzerinde hudutsuz bir tasarruf da düşünülemez. Hedefimiz batı medeniyeti değil islam medeniyeti ve cihan tekniğidir. İlim ay'da da olsa gidip alacağız. Fakat Türk İslam Medeniyetinden ebediyen ayrılmayacağız. Unutmayınız ki omuzlarımızda Türk milletinin yüce kaderini, Türk milleti de gönlünde insanlığın kaderini taşıyor.
Alparslan Türkeş
Milliyetçi Hareket Partisi'nin unutulmayan büyük lideri Alparslan Türkeş'in yıllar öncesinde ortaya koyduğu teşhis ve tespitin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
Alparslan Türkeş'in 'Ahlak buhranı' yazısı:
Memleketimizin içerisinde bulunduğu bunalımın başlıca sebeplerinden birisi de ahlâk buhranı ve toplumu saran manevi boşluktur. Toplumların huzurlu olabilmesi, insanların ahlâklı ve dürüst olmalan ile mümkündür. Eğer bir toplumda insanlar son derece bencil, son derece ahlâk kurallarından uzak ve son derece dejenere olmuş bir halde ise, o toplumda huzurdan söz edilemez. Bugün içinde yaşadığımız bozuk durumu hazırlayan sebeplerin başında, toplumdaki manevi değerlerden uzak, geleneklere saygısı kalmamış nesiller, Türk Milletinin yarınlara olan güvensizliğinin esas kaynağı olmuşlar ve yıllarca memleketi idare eden kişiler bu gerçeği fark edememişlerdir. İlk mektepten üniversitenin son sınıfına kadar millilik vasfını yitirmiş bir eğitim ve öğretim ile yetişen gençlerin durumları gözler önündedir. Aile ve toplum münasebetlerinde vurdum duymaz ve büyüğüne saygısı, küçüğüne sevgisi kalmamış, belli bir inançtan yoksun gençlerimizin içinde bulunduğu bunalım işte bu gerçeğl bizlere açıkça hatırlatmaktadır. Batı zihniyetini anlamaksızın ve öğrenmeksizin, sadece dış görünüşünü şeklen taklit etmek ve kendisi gibi düşünmeyenleri gerici, medeniyetsiz diye nitelendiren kimselerin zavallılığı ibret verici bir durumdur.
Biz Milliyetçi Hareketçiler olarak her şeyden önce memlekette yeni bir ahlak anlayışının hakim olmasının kagasını vermekteyiz. Ahlâktan yoksun bir toplumda iktisadi meseleler ne kadar halledilirse edilsin, huzurdarı söz etmek mümkün değildir. Memleketimizin insanlarının birbirlerini sevmesi, sayması, birbirlerine yardımcı olmamaları, milli birlik ve beraberlik içerisinde ülkemizin iktisadî kalkınma savaşında sadece memlekete hizmet ve toplum yararına çalışmak ancak bu şekilde mümkün olacaktır.
Materyalist toplumlarda yukarda işaret ettiğimiz hususların gerçekleşmesi mümkün değildir. Gerek kapitalist ve gerekse komünist düzenlerde ön plânda olan düşünce, maddi menfaat olduğu için, kişilerin toplum yararına çalışmalarda bulunmaları imkânsız gibidir. Biz burıun îçin diyoruz ki, kişilerin topluma yararlı olmaları ancak yüksek inançların aşılanması, manevî değerlerin yararlı olmaları ancak yüksek inançların aşılanması, manevi değerlerin geliştirilmesi ve yüksek bir ahlâkın toplumda geçerli kılınması ile mümkündür.
İNsanın kainata denk yaratılışından faydalanmak, haset ve ihtiraslarına duvar çekmek, işte bizim yolumuzun karekteri budur.
Bizim günümüzde mülk insanlara ilahi bir emanettir.
Manevi planda Rabb'ın rızasını, maddi planda kişinin ailesini, milli iktisat ve milli gelirin artışını, hedef tutar. ilmin ve ahlakıngösterdiği yoldan ayrılamaz. Aksi taktirde devlet mülke müdahale eder.
Mülk, inkar edilemez, fakat mülk üzerinde hudutsuz bir tasarruf da düşünülemez. Hedefimiz batı medeniyeti değil islam medeniyeti ve cihan tekniğidir. İlim ay'da da olsa gidip alacağız. Fakat Türk İslam Medeniyetinden ebediyen ayrılmayacağız. Unutmayınız ki omuzlarımızda Türk milletinin yüce kaderini, Türk milleti de gönlünde insanlığın kaderini taşıyor.
Alparslan Türkeş