Türkiye'de adından çok bahsedilen Alaattin Çakıcı kimdir? Alaattin Çakıcı'nın hayatı nedir? Çakıcı istihbarata mı çalıştı? Alaattin Çakıcı'nın ASALA ve PKK'ya karşı mücadelesinde doğrular nedir?Türkiye'nin içinde bulunduğu kaos ortamlarından, darbelerden, sokak çatışmalarından, ajanların ve yabancı uyruklu mafyaların içinden çıkarak, hayatın en çetrefilli sokaklarından sıyrılarak, ailesine ve kendisine doğrultulan silahların kurşunlarından kurtularak bu günlere kadar sağ salim gelebilmiş bir insandan bahsediyoruz;
Alaattin Çakıcı...
Alaattin Çakıcı'dan Dik Duruş
Çakıcı ile ilgili yazılacak elbette çok şeyler var. Adına kitaplar yazıldı, filimler çevrildi, makaleler kaleme alındı, yığınlarca haberler yapıldı. Yakın tarihimizin 30 yılında kesintisiz
Alaattin Çakıcı var... Suçludur, suçsuzdur tartışmasına girmiyoruz...
Alaattin Çakıcı Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre yargılanarak suçlu olarak görüldüğü davalardan ceza almış ve hala cezaevlerinde cezasını bitirmeye çalışan ancak dik duruşundan hiç bir şey kaybetmeyen şahsına münhasır bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı...Yaptıkları iyidir kötüdür, suçu vardır yoktur gibi bir kısır tartışmaya girilmesi zaten doğru değldir. Ancak,
Alaattin Çakıcı'nın hayatı, kişiliği ve Türkiye'nin bu son 30 yıllık tarihinde ki içinde bulunduğu durumu gözönünde tutularak tarafsız gözle incelenmelidir. Belki de ders olarak okutulmalıdır.
Kırıkkale T Tipi Kapalı Cezaevi adresine kayıtlı Ancak rahatsızlığı nedeni ile Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde tedavi gören
Alaattin Çakıcı birden çok hastalıkla mücadele ediyor. Yukarda bahsettiğimiz gibi hayatı hep mücadelelerle geçen ve ölüm ile hep burun buruna yaşayan Alaattin Çakıcı can güvenliğinin Devlet korumasında olancezaevlerinde de ölümle burun buruna yaşadığını belirtiyor.
Çakıcı ve Siyaset
Alaattin Çakı'nın basına yansıyan mektuplarında bir çok hastalığından bahsetmekte, hatta kendisinin zaman zaman öldürülmek istenmesinden de bahsetmektedir. Çakıcı'nın milliyetçi bir kişiliğe sahip olması dolayısıyla siyasi ve sosyal konularda da "BANANE" diyemeyen bir kişiliğe sahip olduğunu görüyoruz. Gerek sosyal konularda, gerek siyasi konularda. gerekse de dış politikada düşüncelerini açık ve seçik olarak kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmeyen birisi olarak karşımıza çıkıyor Alaattin Çakıcı...Geçmişte hen ne olursa olsun, kim olursa olsun tüm Türkiye'nin ismini bildiği ve tanıdığı bir insanın, bugün toplulukları ilgilendiren meselelerle ilgili fikir beyan ediyorsa, düşüncelerini ifade ediyorsa bir gazeteci olarak görmezlikten gelemeyiz. Kaldı ki, Türkiye'nin en çok konuşulan siyasi liderinden birisi olan
Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı"yı ziyaret ediyor ve
Alaattin Çakıcı'nın değerli bir
ÜLKÜCÜ olduğuna vurgu yapıyorsa bunu kayıt dışı görmeniz, kayıtsız kalmanız mümkün olamaz! Bahçeli'nin Alaattin Çakıcı ve
Kürşad Yılmaz hakkında sarfettiği sözler nedeniyle de suç duyurusunda bulunulmuştur. Benzeri Aynı zihniyet ise
PKK gibi kundaklarında çocukları öldüren, binlerce masum insanın ölümünden sorumlu tutulan terör örgütü ve canileri övmek ve savunmaktan geri durmamıştır.
Alaattin Çakıcı için Devlet Bahçeli Ne Demişti?
Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli,
PKK'lı Demirtaş'a siyasi proje etrafında özgürlük naralarının atıldığı günlerde
"Peki,
ülkü ve ülke sevdalısı olan, davalarının gözü kara yiğitleri olarak bilinen mesela
Alaattin Çakıcı, mesela
Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı? Hain el üstünde, vatan ve millete sadakat duyanlar geri planda! " tepkisini göstermişti.
Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay,
Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz hakkında 'yiğit kardeşlerim' ifadesini kullanan
Devlet Bahçeli hakkında 'suçu ve suçluyu övmek'ten dolayı suç duyurusunda bulunmuştu. İster gülün ister ağlayın fakat dava açanın kim olduğuna bakmalı... Terör örgütü PKK'nın siyasi taşeronu olan HDP'ye
"Halkevleri, demokrasi mücadelesinin bir gereği olarak ve AKP-MHP ittifakının Meclis'te çoğunluk olmasını engellemek üzere barajı aşması için HDP'yi destekleyecektir" açıklamasını yaparan ve destek veren işte bu Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay'dır.
Alaattin Çakıcı Vatana İhanet mi Etti
"
Türk askerinin EL-BAB'taki başarısını canı gönülden kutlarım. Askerimizi, polisimizi Rabbim korusun. Devletimizi yüceltsin" diyen Alattin Çakıcı'ya "çete lideri" derken, "Biz PKK'yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz" . ''TSK kaybedecek, PKK kazanacak'' "
PKK'lıların cenazesine gitmeyen HDP'li milletvekilleri hakkında soruşturma açacağım", "Kürdistan'ın yönetim modelini tartışacağız. Artık gelecek yüzyılda Kürdistan kurulacak" diyen
PKK'lı Selahattin Demirtaş için "Demokratım diyen herkesin HDP'yi desteklemesi görevdir. Ülkemizin barışın, eşitliğin, özgürlüğün tesis edilmesi gibi temel ihtiyaçlarını sağlama görevimiz var.
Cumhurbaşkanı adayı olan Demirtaş'ın serbest bırakılması temel taleplerimizden." diyebilen ve desteğini esirgemeyen günay'ı ne şekilde değerlendirmek gerekiyor buna da siz karar verin.
Askere, polise dua eden Alattin Çakıcı çete ve düşman, askerlerimizi ve polislerimizi öldüren PKK'lı alçaklara her fırsatta sahip çıkan, kardeşi elinde silah dağda teröristlik yapan Selahattin Demirtaş demokrat bir yoldaş olarak addediliyor... Devlet Bahçeli'nin Çakıcı ve Yılmaz sözlerinin ardından,
PKK'lılar, DHKP'ciler, FETÖ'cüler, komünistler, devrimciler birleşerek MHP'ye ve ülkücülere sözlü saldırılarda bulunmuşlardır. saldırmaktadır. Bunların neden rahatsız olduklarını iyi düşünmek lazım...
Alaattin Çakıc Kimdir?
20 Ocak 1953 tarihinde Trabzon ili Arsin ilçesi Fındıklı köyünde doğan Alaattin Çakıcı, Kafkasya mültecisi ve Türkmen kökenli bir ailenin çocuğudur. Fahrettin Çakıcı ve Gençağa Çakıcı adında iki erkek kardeşi, Gamze Çakıcı ve Leyla Çakıcı adlarında da iki kız kardeşi bulunan Alaattin Çakıcı'nın Babası Ali Çakıcı kan davası nedeniyle İstanbul’a göç etmişlerdi. İstanbul Kağıthane ilçesi Gültepe semtinde kahvehane işletmeciliği yapmaya başlamışlardı.Gültepe ve çevresinde dik kafalı, asi, hırçın, kavgacı biri olan Alaattin Çakıcı, gördüğü haksızlıklara anında sert tepki veren genç bir delikanlı olarak etrafta biliniyordu.Gençliğinde bazı yaralama olaylarından sorumlu tutulan Çakıcı İstanbul’da ilk olarak bir çiçekçinin öldürülmesinde azmettirici olarak yargılandı. çakıcı, Kısa süreli cezaevinde yattı.
Alaattin Çakıcı Ölümden Döndü
12 eylül 1980 yılı öncesinde babası
Ali ÇAKICI, kardeşi
Gençağa ÇAKICI ile beraber
MHP-Ülkü Ocakları saflarında bulundu.
18 Eylül 1978 tarihinde komünistler tarafından amcasının oğlu Necati ÇAKICI öldürüldü. Çakıcı'nın kız kardeşi
Gamze ÇAKICI Gültepe Harmantepe Meydanı'nda kendilerine ait bir büfede yakılmak istendi.
Alaattin Çakıcı ise 1979 da 5 kurşun ile ağır yaralandı ve ölümden döndü. 5 Mayıs 1980 tarihinde Ülkü Ocaklarının her kademesinde aktif olarak rol alan Alaattin Çakıcı'nın babası Ali ÇAKICI komünistlerin bir saldırısında öldürüldü.
Çakıcı ve 12 Eylül
Alaattin Çakıcı 1980 Askeri Darbesi ile birlikte tutuklandı. Askeri Özeltip Cezaevlerinde yatarak
MHP ve ülkücü kuruluşlar davasında yargılandı. Alaattin Çakıcı, 41 kişinin ölümünden sorumlu tutuldu ise de aleyhinde somut delil bulunmadığından dolayı 1982 de serbest bırakıldı. Cezaevinden tahliye edildiği 1980 yılı sonrası kabadayılık alemine yönelen Alaattin Çakıcı, bu faaliyetleri nedeniyle tanınmaya başlandı. Alaattin Çakıcı'nın aile boyu ülkücü kimliğe sahip olmasından dolayı O tarihlerde
‘ülkücü mafya’ kavramıyla tanınmasına neden oldu. Alaattin Çakıcı'nın İmzası genelde belden aşağıya sıkılan imzası oldu.
Alaattin Çakıcı, İhracatta vergi iadesi adı altında yüzde 40’a kadar varan ödemeler yapan devleti soyan hayali ihracatçılardan haraç tahsil etti. Alaattin Çakıcı, bunların arasındakilerin en ünlüsü olan
Turan Çevik’ten de payını aldı.
Çakıcı'nın Ankara Çıkışı ve Mit İlişkisi
Namını başkent Ankara’da sürdürmeye başlayan
Çakıcı, Haydar Koç, Kürt İdris, İnci Baba gibi mafya babalarının yakın takibindeydi. Alaattin Çakıcı'nın Ankara’da bulunması her ne kadar bu isimleri kızdırsa'da
Alaattin Çakıcı’nın MİT ile irtibatlandırılması onları endişelendiriyor ve korkutuyordu.O zamanki dönemde Asıl gücünü MİT ile ilişkileri sayesinde sağladığı yönünde kuvvetl delil ve iddialar ortaya koyulsada rismi bir açıklama yapılmadığı için kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Ancak, Türkiye’nin
Dev-Sol ve PKK terör örgütleriyle mücadele ettiği dönemde,
1986'da, MİT Müsteşar Yardımcılığı’na getirilen Hiram Abas’ın daha sonra Kontr-Terör Dairesi olan Güvenlik Daire Başkanlığı’nı kurması, Alaattin Çakıcı’nın hayatını da yakından etkilemişti.Dairenin başına
Mehmet Eymür getirilmiş, Operasyonlar ise Özel Harp Dairesi’nde görevli
Yarbay Korkut Eken,
Binbaşı Yavuz Ataç ve
Kaşif Kozinoğlu tarafından yürütülecekti.
Alaattin Çakıcı’nın MİT ile olan ilişkileri bu kişiler üzerinden yürüyecekti.
Dev-Sol adlı terör örgütü liderlerine yönelik yapılacak eylemlere karşı MİT aracılığıyla kullanılan kişiler arasında Çakıcı ve arkadaşları da bulunduğu yönünde iddialarda çok konuşuluyordu.
Çakıcı'nın MİT tarafından ASALA'ya karşı Lübnan ve Yunanistan'da kullanıldığı iddialarına, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren "Devlet bu tür adamları yararlı olacaksa kullanır" ifadelerini kullanarak doğruluk payını artırmıştı.Alaattin Çakıcı ve Ermeni Terörü (ASALA)
Ünlü Kabadayı, 3-12 Ağustos 1987 tarihleri arasında, Türkiye’nin yıllarca uğraştığı ASALA terör örgütüne karşı Avrupa’da yürütülmesi planlanan, operasyonda, MİT’in elemanı olarak birkaç adamı ile birlikte görev aldığı biliniyor. MİT elemanı Tarık Ümi ve Yavuz Ataç'la birlikte, planlanan bir faaliyetle ilgili olarak yurtdışına yollandılar. Bu Alaattin Çakıcı’nın yurtdışına ilk çıkışıydı. Ancak faaliyet planlandığı gibi gerçekleşmedi.Konuyla ilgili olması dlayısıyla, Alaaddin Çakıcı’nın yurtdışına kaçarken kullandığı yeşil pasaportun sahibi Faik Meral'dir. İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde verdiği ifadesinde, “Alaaddin Çakıcı ile 1988 yılında Ankara’da tanıştığını, aradan geçen yıllarda görüşmeyi sürdürdüğünü, cezaevinden tahliye olduktan sonra İstanbul’daki villasına giderek Çakıcı’yı ziyaret ettiğini söylediği” öğrenildi. Meral’in, ifadesinde, “MİT’te bir dönem Dış Operasyonlar Şefi olarak çalıştığını, 4 yıl Paris’te görev yaptığını, o dönemde Çakıcı ile Ermeni terörüne yönelik faaliyette bulunduklarını” öne sürdü.
Ermeni terör örgütü Asala ile mücadele etmek için
Alaattin Çakıcı Kontr-terör dış ve iç operasyonlar birimi kapsamında özel askeri eğitime tabi tutuldu. Eğitim sonrası tim komutanı olarak görevlendirildi. Kendisine Atilla kod ismi verildi.Yurtdışı seyahatleri için kırmızı pasaportu vardı. Bu yetkilendirme ile Çakıcı'nın
Balkanlar,
Avrupa,
Amerika, Kafkasya, Ortadoğu, Uzakdoğu faaliyet yürüttüğü eylem alanları oldu.MİT eski Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür,
Alaattin Çakıcı MİT tarafından 1990’lı yıllarda da kullanıldığını belirtti.Daha sonra Çakıcı, 1990 yılında
Maksim Gazinosu’nda havaya ateş etmekten yakalandı.
Ortaköy Memo’s ta bir kişinin yaralanması nedeniyle tutuklandı.1991 yılının Ağustos ayında, Ali Şen (spor adamı)’in oğlu
Adnan Şen’in de bulunduğu gruba masadan kalkmalarını söyledi ve grubun direnmesi üzerine Adnan Şen'i darp etti. Araya
Sakıp Sabancı’nın
Turgut Özal’ı sokmasıyla iki taraf barıştırıldı.1994 yılında
Emlakbank Genel Müdürü Engin Civan’ın, işadamı
Selim Edes’den aldığı rüşveti geri ödememesi üzerine paranın tahsilatı için Çakıcı’nın eşi
Uğur Kılıç’tan
Semra Özal’ın ricası ile
Alaattin Çakıcı görevlendirildi. Engin Civan’ın ödeme yapmayı kabul etmemesi üzerine 19 Eylül 1994 tarihinde Fulya civarında 4 kurşunla vurularak yaralandı.
Dündar Kılıç savcılıkta aradaki hatırlı kişinin
Semra Özal olduğunu dile getirdi.
Alaattin Çakıcı, İnterpol aracılığıyla kırmızı bültenle her yerde aranmaya başlandı.Bu arada Çakıcı, Şubat 1995 tarihinde gazete ve televizyonlara “bülten” şeklinde faks çekerek
Dev-Sol lideri Dursun Karataş’ı öldüreceğini bildirdi.
Erol Evcil ile
Cavit Çağlar’ın arasında bulunan iplik ticaretinden doğan problem için devreye giren
Alaattin Çakıcı, Erol Evcil’in 2,8 milyon dolara aldığı fabrikayı Cavit Çağlar’a 10 milyon dolara sattı. Bu paranın 4,5 milyon doları Alaattin Çakıcı’ya ödendi.Alaattin Çakıcı, 1972 yılından beri Gönül Kurtuluş Hanım ile evlidir. Ali Çakıcı adında oğlu ile Aytül ve Betül adlarında kız çocukları vardır.Alaattin Çakıcı, bir ara eşi
Gönül Kurtuluş Hanımdan boşanıp ünlü kabadayılardan
Dündar Kılıç’ın kızı
Uğur Kılıç ile 20 Mayıs 1991 tarihinde Trabzon’da evlendi. 4 Kasım 1994 tarihinde boşandı. Boşandıktan sonra aralarındaki husumet bitmedi. 20 Ocak 1995 tarihinde Alaattin Çakıcı konuşmak için Uğur Kılıç’ı Uludağ'da otele davet etti ve orada Alaattin Çakıcı’nın adamı 3 kurşunla Uğur Kılıç’ı öldürdü. Uğur Kılıç’ı öldürttüğü iddiasıyla yargılanan ve ceza alan Alaattin Çakıcı, Yurtdışına firar etti. Çakıcı bu süre içinde, Belçika,
ABD,İtalya, Güney Afrika, Fransa, Brezilya,Singapur ve
Japonya'da dolaştı.
Daha sonra yine ilk eşi Gönül Kurtuluş Hanım ile evlendi.Alaattin Çakıcı, 17 Ağustos 1998 tarihinde Türk ve Avusturya polisiyle birlikte düzenlenen bir operasyonla, modacı
Canan Yaka ile şarkıcı
Selçuk Ural'ın kızı Aslı Ural'la birlikte Fransa'nın Nice kentinde yakalandı. Alaattin Çakıcı 14 Aralık 1999 tarihinde Kartal cezaevine konuldu, 29 Kasım 2002 tarihinde serbest bırakıldı.Alaattin Çakıcı,
Nuri Ergin'le ters düştü. Medya önünde karşılıklı hakaretler edildi. Çakıcı, adamlarına Karagümrük’de bulunan Ergin kardeşlerin kahvehanesine adamlarına 26 Mart 2000 tarihinde baskın düzenletti ve 15 kişiyi yaralattı.7 Nisan 2004 tarihinde Yargıtay 1.Ceza Dairesi Karagümrük Baskını davasından 3 yıl 4 aylık hapis cezasını onayladı. 5 Mayıs tarihinde İstanbul DGM Çakıcı için cezasının onaylanması sebebiyle yakalama emri çıkarttı ancak Çakıcı 3 Mayıs 2004 tarihinde yurtdışına kaçtı. 14 Temmuz 2004 tarihinde Avusturya’nın Graz kenti yakınlarında, yakalandı. Çakıcı’nın üzerinden emekli
MİT görevlisi Faik Meral’e ait pasaport çıktı. 14 Ekim 2004 tarihinde Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne konuldu.15 Temmuz 2016 tarihinde Bolu F Tipi Cezaevi’ne nakledildi. Çeşitli hastalıkları nedeniyle Mart 2017 tarihinde İzzet Baysal Devlet Hastanesi tedavi gördü. Daha sonra Çakıcı,
Bolu F Tipi Cezaevi’nden Kırıkkale’nin Keskin ilçesindeki F Tipi Cezaevi’ne nakledildi. 17 Mayıs 2028 tarihinde ise Alaattin Çakıcı, sağlık nedenlerinden dolayı Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'ne kaldırıldı, burada özel bir odada tedavisine başlandı.Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’ne giderek Alaattin Çakıcı’yı kaldığı özel odada ziyaret etti.Ziyaret sonrasında Devlet Bahçeli Alaattin Çakıcı için şu cümleleri kurdu.
Çakıcı Hem Ülkü Hemde Ülke Sevdalısı
"Değerli dava arkadaşım Alaattin Çakıcı uzun süredir Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda hakkında verilmiş cezasını çekmektedir. Kendisi hem ülkü hem de ülke sevdalısıdır. Bizim taş duvarlar ardında bulunan bir ülküdaşımıza vefa göstermemiz kadar doğal bir şey de yoktur."Devlet Bahçeli ilk Af açıklamasında da şu ifadeleri kullanmıştı: "Peki, ülkü ve ülke sevdalısı olan, davalarının gözü kara yiğitleri olarak bilinen mesela Alaattin Çakıcı, mesela Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı? "Bu kardeşlerimizi taş duvarların ardında çürümeye terk etmek ne kadar adil ve adaletlidir?"