"Biz adalet terazisine fitne düşmüş bu devranda; "HAKLI KAVGALARIN , MASUM SUÇLULARIYIZ" , şirazesi kaymamış terazilerde ise doğrularımızla ağır basarız." diyen Mine Güler ne güzel söylemiş...
Vatan için, milletiçin, devlet için, bayrak için yardan, serden geçebilenler hakları nasıl ödenir bilinmez ama rahatlıklarını ve hayatlarını hiçe sayan tunç yürekliler sayesinde bu millet dimdik ayakta, bu vatan hala Türk, bu bayrak hala nazlıdır..."Demli bir çay söylüyoruz yahut az şekerli bir kahve, hayat bizim için" derken
Mine Güler, üç beş kelimenin içine gömüyor var olmanın çilesini, acısını ve mutluluğunu.. "Henüz kapımızı bir komutan çalmadı, Ay Yıldızı acıyla asmadık balkonumuza, yüreğimizdeki ateşi metanetle söndürüp “Vatan Sağ Olsun!” demedik. O yüzden demli söylenen çayın açık gelmesine, kahvenin köpüksüz olmasına bozuluyoruz haliyle…"Gün geceyi buluyor huzurla uyuyoruz, çünkü gece nöbetlerinde uyumuyor birileri,..Bizim uykularımız kaçmasın diye onların göğüsleri siparane… Sonra kısa bir tarihi yolculuk yapıyor Güler...Bir de türkü tutturmuşlar,
Ülkücüler saldırgan, Ülkücüler kavgacı…Ülkücüler kimdi? Kavgaları kimleydi?Adını salavatsız anmaya yaradandan ar ettiğimiz Peygamberimizin adını, küfürle ananlara göğsünü siper edenlerdi.. Atasını unutup it izi sürenlerin getirmeye çalıştığı çarpık düzene “dur” diyenlerdi.. Ezanı, bayrağı, vatanı kutsal bilen, yaradılışına şükrünü ülkü edinen, haklı kavgaların masum suçlularıydı Ülkücüler… Sehpaya şehadetle vardılar, ölmediler! Giden bedenlerin sızısıyla aynı ruha bürünenlerde dirildiler.Bugün Ülkücüler kim? Memleketin geleceğini yetiştirecek kampüsleri, terör inine çeviren vatansızların karşısına canıyla dikilen, kavgası vatan olan Fıratlar…
Mine Güler'in yazısının tamamı şöyle...