Muhafazakarlıkla ilgili bir çok görüş ve düşünce olsada bazen insanlar tarafından Muhafazakar ve muhafazarlıkla ilgili yanlış bilinenler bulunmaktadır. Peki Muhafazakar kimdir, nedir, kime muhafazakar denir? Muhafazakarlık Ne Demektir, siyasi ve sosyal anlamda muhafazakarlık nedir?
Muhafazakarlık Ne Demektir?
Muhafazakarlık gündelik hayatta sıkça kullanılan bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle siyasi bir kavram olarak kullanılan muhafazakarlık bazende yanlış kullanılmaktadır. psikoloji olduğu gibi bir ideoloji olarak da değerlendirilmektedir. Günlük hayatında muhafazakâr davranışlar sergileyen kişinin politik olarak da muhafazakâr ideolojiyi desteklediği söylenemez. muhafazakârlığı diğer siyasî ideolojilerden ayıran bir özellik olarak, onun ülkeden ülkeye değişen algılanma biçimini belirtmek gerekir.'Dünyanın her yerinde, birey merkezli toplum, sınırlı devlet, serbest piyasa ekonomisi gibi kavramlar kullanıldığında liberal ideoloji veya toplumsal devrim, üretim araçlarının mülkiyeti, sınıfsız toplum gibi kavramlar kullanıldığında da Marksizm anlaşılmaktadır. Ancak, muhafazakâr düşünce için her yerde genel-geçerliliği olan kavramlar bulmak zor olmaktadır.'Örnek verecek olursak, "İngiliz muhafazakârlığında özgürlükler ön plandayken, Alman muhafazakârlığı daha otoriter, Fransız muhafazakârlığı ise daha reaksiyoner bir nitelik taşır. Türk muhafazakârlığı ise, biri liberal biri otoriter olmak üzere iki ana damardan beslenmektedir. Ancak yine de, muhafazakâr düşüncenin kendi içindeki akımlar bir kenara bırakıldığında, tüm muhafazakârların üzerinde uzlaştığı dört temel unsurdan bahsedilebilir."Birinci unsur insandır. Aydınlanma Felsefesi, ortaya çıkışı itibariyle insan aklına müthiş bir güven duymuş ve bilimsel bilginin de desteğiyle insan aklının evrenin bilinmeyen tüm sırlarını çözebileceğini ve en mükemmel siyasal/toplumsal yasaları ortaya koyabileceğini, içine doğduğu toplumu dönüştürebileceğini idia etmiştir. Muhafazakâr düşünce ise, insan denen varlığın ‘sınırlı’ bir varlık olduğunu, aklı ve bilgisi sınırlı olan insanın aklına sonsuz derecede güvenilemeyeceğini ve insanın çevresini değil, çevresinin insanı şekillendirdiğini dile getirmişlerdir.İkinci unsur olarak toplumdur. muhafazakârların üzerinde en fazla durduğu husus toplum olmuştur. Toplumu bireyin ve hatta devletin üzerinde konumlandıran, kendi içinde canlı ve karmaşık bir yapısı olduğunu ve geçmişten geleceğe uzanan kadim süreçte asla müdahale edilmemesi gerektiğini ileri süren muhafazakârlar, istikrarlı bir düzenin ancak bu şekilde yakalanabileceğini düşünürler. Birey değil ama toplum, sahip olduğu üstün özelliklerden dolayı önüne çıkan tüm problemleri çözebilecek tarihsel tecrübeye sahiptir.Üçüncü unsur düzendir. Düzen, muhafazakârların en fazla sahip çıktığı ve dikkat ettiği öğedir. İnsan aklının yerine ‘tecrübe’yi ikâme eden muhafazakârlar, toplumun ancak geçmişten gelen tecrübeyi geleceğe aktarmasıyla istikrarlı bir düzen kurabileceğini belirtir. Dördüncüsu otorite/devlet: Muhafazakârlar otoriteyi/devleti, örgütlü en üstün hiyerarşik yapı olarak görmektedir. Muhafazakarlar, Düzeni korumadaki en önemli öğe olarak ‘önemserler’. Devletin birey veya toplum için olmadığını, devletin ve bireyin/toplumun birbirini bütünleyen yapılar olması gerektiğini savunurlar. Düzeni bozacak türden toplumsal hareketliliklerin önünün kesilmesi için devleti gereklidir. Muhafazakârlık, sözcük olarak toplumda yerleşik inanç, gelenek ve düzenin muhafazasından yana olmak demektir. Sosyal anlamda o, geleneğin değişime direncini temsil eder. Siyasî anlamda ise toplumun geleneğinin yansıması olduğuna inanılan siyasî sistemin sorunsuz olarak işlediğini düşünür. ve köklü reform taleplerine karşı çıkar.MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, 2015 yılında bir gazeteye yaptığı değerlendirmede; Türkiye’de merkez sağın durumunu ve muhafazakârlık algısını değerlendirdi. Murat Başesgioğlu; "AK Parti milliyetçi muhafazakar kimlikten milliyetçiliği reddederek merkezin en önemli kimliğini yok saydı. Bana kalırsa bizi ülke olarak ayakta tutacak en önemli terkip o Türk-İslam sentezidir. Ama AK Parti muhafazakarlığı milliyetçilikten ayırdı. Muhafazakârlık Türkiye’de öksüz kaldı. Milliyetçilikten soyutlanmış bir muhafazakarlığın yaşama şansı yok. Muhafazakarlığı, küreselleşmeye ve enternasyonalizme karşı koruyacak zırh milliyetçiliktir." demişti.