Sevgili okuyucum, Kıymetli gençler! Allah sevgisinden sonra, dünya’da sevgiye en lâyık olan Şanlı Peygamberimiz Hz. Muhammed gelmektedir. Rabbimiz, birçok ayetinde Peygamberimize tabi olmamız ve Onu sevmemiz gerektiğini bizlere emrediyor. Ona itaati kendine itaat, sevmeyi kendini sevme kabul ediyor, kendi rıza ve sevgisini kazanmanın ve günahların bağışlamasının ancak Ona tabi olmakla mümkün olacağını haber veriyor.
Bu yönüyle Yüce Allah, Sevgili Peygamberimizi, yaratılışta en güzel, ahlakça en mükemmel yaratmış, insanlığın yegâne önderi, eşsiz örnek olarak tanıtmış ve adını adıyla birlikte zikretmiştir. Bütün Peygamber’lere isimleriyle hitap ederken Ona, “Resulüm- Haibim-(sevgili)diye hitap etmiş, Allah ve melekleri, Peygamber’e salât etmekte O’nun şerefini gözetmeye, şanını yüceltmeye özen göstermektedir. Ey inananlar! Siz de O Peygambere içtenlikle selam edin Onun şanını yüceltmeye özen gösterin,”(Ahzab, 56)buyrulmuştur.
Onun getirdiği din, önceki dinlerin hükümlerini ortadan kaldırmış, ümmeti ise tüm ümmetlerden üstün tutulmuştur. Peygamberlik zincirini Onunla sonlandırmış tüm güzel huyları, cömertliği, yiğitliği, merhamet- şefkati ve adaleti Onunla tamamlamıştır. O kıyamette kabrinden ilk kalkacak ve kendisine ilk şefaat izni verilecek, ümmetinin önünde cennete ilk girecek olandır. Yüce Rabbimiz Kur’da, Peygamberimizi sevmeyi kendisini sevme olarak tanıtmıştır. “De ki; Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın… O Peygambere uyun ki, doğru yolu bulasınız… Kim o Resule itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur.”(Ali İmran, 31.Nisa, 80. Araf, 158.) DEVAMI