12 Eylül darbesi ardından,1988 yılında Ülkücüler tarafından çıkarılan BİZİM DERGAH aylık Fikir Dergisi adeta bir derya idi. Ceza evlerinde çile dolduran ülkücülerin yolladığı yazılarla tarihe not düşülen bu dergi de Samsunlu ülkücülerin yakından tanıdığı 12 eylül mağdurlarından Bafralı Turgut Karadağ'ın yazısı bugün genç ülkücülere de bir mesaj veriyor.
30 yılın üzerinde bir zamandır kütüphanemizi süsleyen bizim için paha biçilmez bir eser olan BİZİM Dergâh Dergisi'nin 1.yıl 9. sayısında ve 9. sayfasında yer alan Turgut Karadağ'ın makalesini okuyunca duygulanmamak mümkün mü?Aslında o günlerden bu günlere köprülerin altından çok sular geçtiği halde 30 sene öncesinden bu günlere de bir mesaj verdiğini çok açık olarak görebiliyoruz.İşte O yazı...Selam Sizlere
Asrın korkunç ve dehşetli enkazını temizlemek için hayatını vakfeden gördüğü tablo karşısında: “karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evladım yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. yolda biri beni kösteklemek istemişse de ayağım ona çarpmış ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise, bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler dar görüşler” diyerek her türlü zorluğu hafife alan ve küçümseyen mana mimarının yolunda yürümeye azmetmiş olan can gönüldaşlarım, selam sizlere…Türk İslam Ülküsüne gönül verenlerin vahdetini istememek mukaddes düşünceye ihanet olur.” Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır” diyen sevgili Peygamberimize (SAV) muhalefet olur. Bu inançla yola çıktık ve bu inançla yürüyeceğiz. Çeşitli engellemelere, entrikalara ve tezvirata rağmen, şahısların ihtiras kavgası dışında kalarak, istismardan uzak sadece ve sadece Allah rızası için mücadele eden can gönüldaşlarım selam sizlere…Tevazu kanatlarını açarak etrafına açılmış, başı yerde gönlü göklerde olan can gönüldaşlarım, selam sizlere…Maneviyat ikliminden burcu burcu gelen ılıklığı iliklerine kadar duyup bulan,doyan ve coşan, planların tuzaklarınher türlüsüne rahmen çekinmeden yürüyen, mücadele eden; belaların her çeşitine, hakaretlerin her şekline, bütün zorluklara, ve işkencelere aldırmadan göğsünü geren can gönüldaşlarım, selam sizlere…Bir milletinin imanının heder edildiğini görüp içi yanarcasına bir haykırış ve bir ve bir çırpınışla, “Gözümde ne cennet sevdası var ne cehennem korkusu! Kitabımız Kur’anı-ı Kerim yeryüzünde cemaatsız kalırsa cenneti de istemem: orasıda bana zindan olur. Fakat milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül-gülistan olur.” diye feryadın en acıklı nidasıyla bin türlü dert ve yaraların içinde dolaşıp durduğu nesillere ruh vermek , insanlığın maneviyat hayatını yaşatmak için yaşayan can gönüldaşlarım, selam sizlere…İlay-ı Kelimetullah yolunda yürüyeceksem yaşat,yok sapacak, yalpalayacaksam yaşatma diye gönlü inleyen , ruhu sızlayan can gönüldaşlarım, selam sizlere…En ağır işkenceler ve tazyikler karşısında bile sarsıntı geçirmeyen, aleyhinde işleyen tezgah ve dönen dolaplara aldırmadan top güllesi sedasıyla başlarında patlatırcasına “Başımda saçlarımın adedince başlarım bulunsa hergün biri kesilse Hakk’a feda olan bu baş haksızlığa boyun eğmeyecektir.” Kükreyişiyle, tuzakçıları, komplocuları ve hainleri şaşkına çeviren canlı, azimli ve kararlı olan can gönüldaşlarım, selam sizlere…Gaye ve hedefe ulaşmak için önüne çıkan her engeli aşan her türlü işkencelere göğüs geren, ölüme sevinerek, gülerek giden ve sadece ruhunda insanlığın ızdırabını duyan, ruhu muzdarip, gönlü mahzun, gözü yaşlı, sinesi dağdar, içerisinde bin türlü inişler ve çıkışlar, binlerce acılar bulunan yiğitler. Kendi huzuru için değil de, milletinin neslinin huzuru için yaşayan, öz yurdunda, öz vatanında, öz yuvasında garip sılada gurbeti tadan, garip davasının, garipler ordusunun yılmaz savaşçıları, can gönüldaşlarım, selam sizlere…Senelerdir Mamak zindanlarında Türk İslam Ülküsü uğrunda her türlü riske katlanıp, meşakkatleri göz önüne alan yiğitler! Bütün engeller karşısında moralinden ve maneviyatından en ufak bir şey kaybetmeyenler! Sarsılma, çözülme bilmeyen, insanlığın kurtuluşu adına verdiği mücadelelerde her çeşit ızdırap ve çileyi yudumlayan, her türlü cefa ve sıkıntıyı yudumlayan, her türlü cefa ve sıkıntıyı hazmederek, yaftaları, kulpları gülerek karşılayan, yolunda ömrünü tüketip hayatını verdiği davanın bayraklaşması, Allah’ın adının duyurulması uğruna şehit veren can gönüldaşlarım selam sizlere.Allh’ın tebcil, kainatın fahrisinin tebşir ettiği yiğitler; aleme seninle huzur gelecek, bunalmış gönüller seninle durulacak, seninle aydınlanacak, herkes seninle mesut olacak. insanlık seninle kurtulacak.Turgut Karadağ
Özel Tip Cezaevi Amasya
15 Kasım 1988