Manisa il sınırları içerisinde bulunan Marmara Gölü, Türkiye’nin en önemli doğal alanlarından biri olarak biliniyor. Gölde barınan birçok kuş türü ve endemik balıklar, bölgenin ekosistemine büyük katkı sağlıyor. 2004 yılında Doğa Derneği tarafından yayımlanan Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları kitabında 184 Önemli Kuş Alanı arasında yer alırken, 2006 yılında Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları Kitabı'nda da listelenmiştir. Ancak, yanlış tarım ve su politikaları nedeniyle kuruyan göl, bugün var olma mücadelesi veriyor.
Protokol ve Sulak Alan Sınır Revizyonu
Manisa Valiliği, DSİ Genel Müdürlüğü,
Doğa Koruma ve
Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve
TİGEM arasında 4 Kasım 2022’de imzalanan protokol ile gölün TİGEM’e tahsis edilip büyük bir kısmının tarım alanına dönüştürülmesi planlandı. 8 Aralık 2022’de ise Ulusal Sulak Alan Komisyonu, gölün korunma bölgelerinin yeniden değerlendirilmesini öngören sınır revizyonu kararını onayladı. Doğa Derneği ve diğer sivil toplum kuruluşları, bu karara karşı 2023 yılı Ocak ayında dava açarak, bölgenin sulak alan niteliğinin korunmasını talep etti.
Bilirkişi Raporu ve Duruşma Süreci
Mahkeme sürecinde hazırlanan bilirkişi raporları, göldeki uygulamaların ekosistemi yok edici etkilerini vurguladı. Rapora göre, göle su sağlanması halinde bölgenin tekrar sulak alan niteliğine kavuşabileceği belirtildi. Bugün gerçekleşen duruşmada, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar, projelerin iptali yönünde karar çıkmasını umut ediyor.
‘Marmara Gölü’nü Kurtarmak İçin Su Sağlanmalı’
Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, “Marmara Gölü, Türkiye'nin biyolojik çeşitliliği açısından büyük öneme sahip. Yanlış su ve tarım politikaları yüzünden göl, kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. TİGEM'in projeleri, bölgeye ve ekosisteme büyük zarar veriyor ve bu durum yasadışı yollarla gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı. Kılıç, bilimsel raporların gölün su sağlanması durumunda eski sulak alan niteliğine kavuşabileceğini açıkça gösterdiğini belirterek, bölgenin korunması için mücadelelerinin süreceğini vurguladı.
Hukuki ve Ekolojik Boyut
Doğa Derneği Hukuk Danışmanı Av. Özlem Altıparmak ise davanın kamu idarelerinin hatalı politikalarının yol açtığı sorunları gözler önüne serdiğini belirtti. Altıparmak, “Bu dava, iklim değişikliği ile mücadele, biyoçeşitliliğin korunması ve afetlerle mücadelede sulak alanların restorasyonunun önemini yargısal olarak ortaya koyması açısından uluslararası bir emsal niteliğindedir” dedi.