Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, medyaya yönelik ‘intikam operasyonunun’ iddia edilmesinin bile çok vahim olduğunu açıkladı.
Türenç, "Üç gazetenin genel yayın yönetmenleri ile 150 gazeteciyi kapsadığı ileri sürülen ve kamuoyuna 2 gündür korku salan söylemlerin, şimdilik iddiadan ibaret olması bile ürkütücüdür." dedi.
Yazılı açıklama yapan Pınar Türenç, “Korkudan ve gerilimden değil, özgürlüklerden beslenmek istiyoruz. Gazeteci tutuklamak, demokratik hukuk devletlerinde, istisnai hallerdendir.” dedi. Üç gazetenin genel yayın yönetmenleri ile 150 gazeteciyi kapsadığı ileri sürülen ve kamuoyuna 2 gündür korku salan söylemlerin, şimdilik iddiadan ibaret olması bile ürkütücüdür. Bu tür söylemler, demokrasiyle yönetilen Türkiye’ye, her konuda zarar vermektedir. Gazeteci tutuklamak, demokratik hukuk devletlerinde, istisnai hallerdendir. Bu durumun, olağan hale getirilmesi ise kaygı vericidir.” ifadelerini kullandı.
Açıklamada, “Basın Konseyi olarak, tek bir gazetecinin bile hapishanelerde tutuklu kalmasını kabul edemezken, yüzü aşkın gazeteciye yönelik gözaltı iddialarının ancak korku ortamı yaratma amacını taşıdığını düşünüyoruz. Bir an önce Türkiye’nin ve Türk medyasının normalleşmesinin gerekli olduğuna inanmaktayız.
Suçlu varsa yargı önünde hesap vermelidir. Ancak, hukukun siyasetin rövanş alanı içinde gösterilmesini ve hesaplaşma anlayışıyla hareket edilmesini, kabul etmek mümkün değildir.
Uluslararası basın kuruluşlarınca ‘Dünya’nın en büyük gazeteci hapishanesi’ olarak nitelendirilen ülkemizin, bu müdahalelerle, basın özgürlüğü raporlarında, 154. sıradan çok daha gerilere düşürülmesinden endişe duymaktayız. Batı demokrasilerinde çıtayı, ifade ve basın özgürlüğü belirler. Basını, gazetecileri rahat bırakın. Herkesin, basının üzerinden ellerini çekmesini istiyoruz.” denildi.
Türenç, "Üç gazetenin genel yayın yönetmenleri ile 150 gazeteciyi kapsadığı ileri sürülen ve kamuoyuna 2 gündür korku salan söylemlerin, şimdilik iddiadan ibaret olması bile ürkütücüdür." dedi.
Yazılı açıklama yapan Pınar Türenç, “Korkudan ve gerilimden değil, özgürlüklerden beslenmek istiyoruz. Gazeteci tutuklamak, demokratik hukuk devletlerinde, istisnai hallerdendir.” dedi. Üç gazetenin genel yayın yönetmenleri ile 150 gazeteciyi kapsadığı ileri sürülen ve kamuoyuna 2 gündür korku salan söylemlerin, şimdilik iddiadan ibaret olması bile ürkütücüdür. Bu tür söylemler, demokrasiyle yönetilen Türkiye’ye, her konuda zarar vermektedir. Gazeteci tutuklamak, demokratik hukuk devletlerinde, istisnai hallerdendir. Bu durumun, olağan hale getirilmesi ise kaygı vericidir.” ifadelerini kullandı.
Açıklamada, “Basın Konseyi olarak, tek bir gazetecinin bile hapishanelerde tutuklu kalmasını kabul edemezken, yüzü aşkın gazeteciye yönelik gözaltı iddialarının ancak korku ortamı yaratma amacını taşıdığını düşünüyoruz. Bir an önce Türkiye’nin ve Türk medyasının normalleşmesinin gerekli olduğuna inanmaktayız.
Suçlu varsa yargı önünde hesap vermelidir. Ancak, hukukun siyasetin rövanş alanı içinde gösterilmesini ve hesaplaşma anlayışıyla hareket edilmesini, kabul etmek mümkün değildir.
Uluslararası basın kuruluşlarınca ‘Dünya’nın en büyük gazeteci hapishanesi’ olarak nitelendirilen ülkemizin, bu müdahalelerle, basın özgürlüğü raporlarında, 154. sıradan çok daha gerilere düşürülmesinden endişe duymaktayız. Batı demokrasilerinde çıtayı, ifade ve basın özgürlüğü belirler. Basını, gazetecileri rahat bırakın. Herkesin, basının üzerinden ellerini çekmesini istiyoruz.” denildi.