Sayıştay Başkanlığı ve Hazine Müsteşarlığı 2017 Bütçesi üzerine MHP Grubu adına söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Doç. Dr. Mehmet GÜNAL, Sayıştay denetiminin etkisizleştirildiğini ve denetim raporlarının çoğunun TBMM’ye gönderilmediğini belirtti.
Günal konuşmasını şöyle devam ettirdi:
Günal; TBMM adına yürütülen dış denetim, yani Sayıştay denetimi olmak üzere iki adet mekanizma var bütün bu kurumlarla ilgili bu şeffaflığı sağlamak üzere. Bu denetim faaliyetlerinden dış denetim faaliyetinin çerçevesi de 5018 sayılı Kanun'da çizilmiş ve "Uygunluk denetimi yanında kamu idarelerinin mali rapor ve tablolarının ilgili kurumun mali durumu ve faaliyetlerinin güvenilirliği yanında kaynakların etkin ve verimli kullanılıp kullanılmadığı da Sayıştayın dış denetim faaliyetleri içerisinde yer almaktadır." diyor. 2015 Kesin Hesap Kanunu'na ilişkin MHP olarak verdiğimiz muhalefet şerhimizde ayrıntısı var, Mahallî idarelerle ilgili raporlar TBMM'ye hiç gelmiyor. "Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporuyla kurulca görüş bildirilen kamu idarelerine ilişkin denetim raporları Sayıştay Başkanlığında genel uygunluk bildirimiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur." deniyor. Yani bunun içerisinde yer alan bütün denetlenen kurumların raporların sunulması lazım."dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün varlıklarını temsil eden Hazine Müsteşarlığımızın bütçesine geldiğimizde bir döner sermaye garabeti olduğunu görüyoruz.
Sayıştayın bütün raporlarında döner sermaye işletmeleriyle ilgili eleştiriler var. Örneğin Sağlık Bakanlığının denetim dışına çıkmış, 32 milyara yakın döner sermaye işletmesi var. Meclis’in bütçe hakkı diye bir şey kalmamış, bütün kurumlarda döner sermayeler ayrı bir beylik gibi. Daha fazla döner sermaye verelim diye harcama olmayan şeyleri harcama gösterip şişiriliyor. Peki paralar nereye gidiyor? Kim nereye harcama yapıyor? Bu döner sermaye meselesinin de Maliye Bakanlığı tarafından bir an önce çözümlenmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor.
On yıldır bekleyen kamu-özel ortaklığı kanun tasarısı taslağı var, birisi alıp getiremedi. Sağlık Bakanlığı ayrı yapıyor, Turizm Bakanlığı ayrı yapıyor, Özelleştirme İdaresi ayrı yapıyor. Aynı döner sermaye işletmesi gibi. Bunların hepsini zapturapt altına almamız, kaynaklarımızı doğru alanlara yönlendirmemiz lazım. Bu sefer sürekli borç taahhüdüne, döviz taahhüdüne giriyoruz, döviz yükümlülüklerimiz, açık pozisyonumuz artınca sıkıntıya düşüyoruz. Doğruya doğru teşvik etmek, yanlışları eleştirmek ve çözüm bulmak lazım.
Hükümet KGF Konusunda Dediğimiz Noktaya Geldi!
Sayıştay raporlarında Kredi Garanti Fonuyla ilgili uyarılar var. "Kriterler belli değil; neye göre, kime veriyorsunuz, kime vermiyorsunuz belli değil." diyor. Hükümet Torba Kanun tasarısında yeni bir ihracat kredi garanti fonu kurulmasını önermişti. "Bakanlar Kurulu “İhracatçılar için de Kredi Garanti Fonu'ndan kullandırılır." desin, bir Bakanlar Kurulu kararıyla çıkarın." dedik. Hükümet dediğimizi tutmuş ve Bakanlar Kurulu kararı çıkarmışlar ama bazı konular eksik olmuş. Bakanlar Kurulu 30/12/2016 tarihinde kararlaştırmış, kasım ayı içerisinde de Resmî Gazete'de yayınlanmış, 2 milyarlık kaynak şu anda duruyor, kullanırlarsa ihracatçıya da kullandırılacak, Eximbank aracılığıyla gelirse de yüzde 100'üne Kredi Garanti Fonu'ndan para verecek. Demek ki muhalefetin her söylediği yanlış değilmiş. Yeniden oraya niye kaynak kuruyorsunuz, niye yeniden bir fon kuruyorsunuz? Tam tersine, fonların, döner sermayelerin bütçe disiplini içerisinde Hazinenin, Maliyenin kontrolünde çalışması gerekiyor. Aksi takdirde kaynak israfı oluyor. Şuan en büyük sorunumuz olan döviz sıkıntısı başlayınca herkes dövizi satsın, TL'ye geçsin diyorsunuz. Peki yeterli mi? Eğer o taahhütleri azaltamıyorsak, tasarruflarımızı artıramıyorsak, sürekli olarak döviz üzerinden kaynak bulup tüketimi finanse etmeye çalışarak bunun içinden çıkılmaz. Ne lazım bize? Yapısal önlemler lazım, ekonomide bunları kalıcı hâle getirecek çalışmalar lazım. Onun için de sadece köprüyle, yolla ilgili değil, şehir hastaneleriyle ilgili de Hazinenin bütün garantilerini de üzerimizde baskı yaratacak, döviz pozisyonumuzla ilgili kırılganlığımızı azaltacak çalışmaları da bir an önce gerçekleştirmemiz gerekiyor; aksi takdirde, bunu daha çok konuşuruz. Yani, en önemli döviz kazancı getiren sektörümüz turizm sektörü, maalesef, onunla ilgili de yasal düzenlemeleri çıkaramadık. Onun için önce, döviz getirici alanlardaki eksiklerimizi tamlayıp buralarda elimizde olan imkânları değerlendirmemiz lazım, onun için de yapıcı bir muhalefet anlayışı içerisinde sizlere sunmuş olduğumuz bu görüşleri dikkate alarak ülkemizin daha da gelişmesi, 2023 yılında lider ülke olması, 2053'te süper güç olması için başta bütün konularda iş birliği yapmamız gerekiyor.
ÖDENEK ÜSTÜ GİDERLER HER YIL ARTIYOR
Günal, gelen raporların da içinin boş olduğunu ifade ederek; TBMM’nin tahsis ettiği ödeneklerin yerinde kullanılmadığını ve ödenek üstü giderlerin her yıl arttığını vurguladı. deneklerin nereye kullanıldığının belli olmadığını, döner sermayelerin de ayrı bir beylik haline geldiğini ve denetlenemediğini söyledi. Sayıştay’ın belediyeler ve özel idareler ile ilgili denetim raporlarını da TBMM’den kaçırdığını söyleyen Günal, kaçırılan belediyelerin hangileri olduğunu ve raporların içinde ne olduğunu sordu. Şehir hastaneleri ve alt yapı yatırımları için verilen hazine garantilerini eleştiren ve bu ihalelerin de TL ile yapılması gerektiğini söyleyen Günal, Kredi Garanti Fonu ile ilgili önerilerini dinleyerek yeni bir fon oluşturulmamasını da olumlu bulduklarını ifade etti.RAPORLAR KUŞA ÇEVRİLİYOR
Günal; "Bizim de demokrasinin, millet iradesinin tecelligâhı olan yüce Meclis içerisinde bu hakkımızı kullanmamız gerekmektedir. Fakat yaşadığımız ekonomik ve sosyal sorunların temelinde yer alan denetimsizlik, şeffaf olamama, hesap verememe gibi birtakım hususlar yüzünden Gazi Meclis en önemli hakkı olan bütçe hakkını kullanamıyor, sebebi de "reform" adı altında Sayıştay Kanunu'nda yapılan bazı değişikliklerle etkisizleştirilmesi ve benim "Raporları Kuşa Çevirme Kurulu" dediğim Rapor Değerlendirme Kurulu tarafından raporların maalesef kuşa çevrilerek gönderilmesi ya da hiç gönderilmemesidir." dedi.BÜTÇE HAKKIMIZ ELİMİZDEN GİDİYOR
Mehmet Günal; "Sayıştay Genel uygunluk bildirimi içerisinde ödenekler, yedek ödenekler, ödenek üstü gider, bütçe gideri var. Acil durumlar için Bakana aktarma, döndürme yetkisi verildiğini ama verilen bu yetki ile kamu idarelerinin toplam bütçelerinde yüzde 30'u kadar aktarma, döndürme yapıldığını belirterek; "2015 yılında eklenen, düşülen ödeneğin toplamını ise toplam ödenek oranı en yüksek olan ilk 15 kurum almış. İlk 15 kurum için yüzde 63'ü geçmiş. Şimdi, burada harcamanın doğru yere gittiği veya makbuzların, faturaların doğru olduğu ayrı bir şey, bizim verdiğimiz amaçla o proje için ödeneğin kullanıp kullanılmadığı ayrı bir şeydir. Yani bütçe hakkınızın denetlenmesi engellenmiş oluyor. Dolayısıyla, burada bunu dikkatinize sunuyorum. Neden böyle söylüyoruz? Yani aktarılan ve devredilen ödeneklere bakıyorsunuz 35,2 milyar. Bütçenin yüzde 7,26'sına tekabül ediyor. Verdiğimiz 100 liranın 7,26'sı kadar, bütün bütçenin tamamının yüzde 7,26'sı maalesef gitmiş. Peki, niye söylüyorum, normal olması gereken ne? Limit koymuşuz, yedek ödenek limiti yüzde 2, kanun koyucu yani aşılabilecek oranı da vermiş. Dolayısıyla, bizim bütçe hakkımız gidiyor. Ödenek üstü giderlere baktığımız zaman da aktarma, döndürmenin dışında 31,2 milyar yine toplam ödenek üstü miktar var. Bunun 20 milyara yakını Millî Eğitim Bakanlığına ait. Oradan bir torba yapıyor Bakan, oradan oraya, oradan oraya aktarıyor. Maalesef, bütçe hakkımız elimizden gidiyor."dedi.Günal konuşmasını şöyle devam ettirdi:
Günal; TBMM adına yürütülen dış denetim, yani Sayıştay denetimi olmak üzere iki adet mekanizma var bütün bu kurumlarla ilgili bu şeffaflığı sağlamak üzere. Bu denetim faaliyetlerinden dış denetim faaliyetinin çerçevesi de 5018 sayılı Kanun'da çizilmiş ve "Uygunluk denetimi yanında kamu idarelerinin mali rapor ve tablolarının ilgili kurumun mali durumu ve faaliyetlerinin güvenilirliği yanında kaynakların etkin ve verimli kullanılıp kullanılmadığı da Sayıştayın dış denetim faaliyetleri içerisinde yer almaktadır." diyor. 2015 Kesin Hesap Kanunu'na ilişkin MHP olarak verdiğimiz muhalefet şerhimizde ayrıntısı var, Mahallî idarelerle ilgili raporlar TBMM'ye hiç gelmiyor. "Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporuyla kurulca görüş bildirilen kamu idarelerine ilişkin denetim raporları Sayıştay Başkanlığında genel uygunluk bildirimiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur." deniyor. Yani bunun içerisinde yer alan bütün denetlenen kurumların raporların sunulması lazım."dedi.
NEDEN BUNLAR BİZE BİLDİRİLMİYOR?
Sayıştay Denetim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'te TBMM'ye değil, ilgili mahallî idarelerin meclislerine bilgi verileceğini söylüyor. Kanun diyor ki: "Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi verilir." Yönetmelik diyor ki: "Belediyelerin belediye meclislerine gönderince işiniz biter." Şöyle diyor: "Rapor Değerlendirme Kurulunca merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarına ilişkin görüş verilen denetim raporları Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur ve bilgi ve gereği için kamu idarelerine gönderilir. Kurulca görüş verilen mahalli idarelere ait denetim raporları ilgili mahalli idarelerin meclislerine bilgi ve gereği için gönderilir." Yani, mahallî idarelerin raporları TBMM'ye sunulmadan, kaçırılarak ilgili belediye meclislerine ve il özel idarelerine veriliyor. Yani ilçe belediyeleri hariç bütün kurumlar denetlenmiş. 185 belediye ve 51 il özel idaresini incelemişler. 185'te 68 tane olumlu görüş var. 127 belediye ve 34 il özel idaresi için şartlı denetim görüşü yani "Eksiklikler var, bunları onaylamıyoruz ama şu, şu, şu eksikliklerin giderilmesi gerekir." diyor. 6 belediye için olumsuz denetim görüşü var, yani ibra edilmemiş, denetleme sonucu bize sunulmadığı gibi kendileri de uygun görmemişler ve son olarak 1 belediye için ise görüş bildirmekten kaçınılmış. Bunlar hangi belediyeler? Neden bunlar bize Meclis olarak bildirilmiyor? Sayıştayın görüş bildirmekten kaçınması demek "İler tutar bir tarafı yok, ben buna hiçbir şey diyemem." demektir.Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün varlıklarını temsil eden Hazine Müsteşarlığımızın bütçesine geldiğimizde bir döner sermaye garabeti olduğunu görüyoruz.
Sayıştayın bütün raporlarında döner sermaye işletmeleriyle ilgili eleştiriler var. Örneğin Sağlık Bakanlığının denetim dışına çıkmış, 32 milyara yakın döner sermaye işletmesi var. Meclis’in bütçe hakkı diye bir şey kalmamış, bütün kurumlarda döner sermayeler ayrı bir beylik gibi. Daha fazla döner sermaye verelim diye harcama olmayan şeyleri harcama gösterip şişiriliyor. Peki paralar nereye gidiyor? Kim nereye harcama yapıyor? Bu döner sermaye meselesinin de Maliye Bakanlığı tarafından bir an önce çözümlenmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor.
ÇÖZÜM BULMAK LAZIM
Şehir hastaneleriyle ilgili garabet var. Hazine garanti veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Herkes dövizini bozdursun."diyor. Peki, ne yapacağız, yükümlülükleri ne yapacağız? Köprü taahhütleri, yol taahhütleri, şehir hastanesinde verilen doluluk oranını garantileri hep dolar üzerinden. Önümüzdeki yirmi-yirmi beş yıl sürede bunlara milyarlarca dolar ödeme taahhüdünde bulunduk. Nasıl değiştireceğiz? Hazinenin üstlendiği garantileri de ciddi şekilde gözden geçirerek daha etkin alanlara yönlendirmemiz lazım.On yıldır bekleyen kamu-özel ortaklığı kanun tasarısı taslağı var, birisi alıp getiremedi. Sağlık Bakanlığı ayrı yapıyor, Turizm Bakanlığı ayrı yapıyor, Özelleştirme İdaresi ayrı yapıyor. Aynı döner sermaye işletmesi gibi. Bunların hepsini zapturapt altına almamız, kaynaklarımızı doğru alanlara yönlendirmemiz lazım. Bu sefer sürekli borç taahhüdüne, döviz taahhüdüne giriyoruz, döviz yükümlülüklerimiz, açık pozisyonumuz artınca sıkıntıya düşüyoruz. Doğruya doğru teşvik etmek, yanlışları eleştirmek ve çözüm bulmak lazım.
Hükümet KGF Konusunda Dediğimiz Noktaya Geldi!
Sayıştay raporlarında Kredi Garanti Fonuyla ilgili uyarılar var. "Kriterler belli değil; neye göre, kime veriyorsunuz, kime vermiyorsunuz belli değil." diyor. Hükümet Torba Kanun tasarısında yeni bir ihracat kredi garanti fonu kurulmasını önermişti. "Bakanlar Kurulu “İhracatçılar için de Kredi Garanti Fonu'ndan kullandırılır." desin, bir Bakanlar Kurulu kararıyla çıkarın." dedik. Hükümet dediğimizi tutmuş ve Bakanlar Kurulu kararı çıkarmışlar ama bazı konular eksik olmuş. Bakanlar Kurulu 30/12/2016 tarihinde kararlaştırmış, kasım ayı içerisinde de Resmî Gazete'de yayınlanmış, 2 milyarlık kaynak şu anda duruyor, kullanırlarsa ihracatçıya da kullandırılacak, Eximbank aracılığıyla gelirse de yüzde 100'üne Kredi Garanti Fonu'ndan para verecek. Demek ki muhalefetin her söylediği yanlış değilmiş. Yeniden oraya niye kaynak kuruyorsunuz, niye yeniden bir fon kuruyorsunuz? Tam tersine, fonların, döner sermayelerin bütçe disiplini içerisinde Hazinenin, Maliyenin kontrolünde çalışması gerekiyor. Aksi takdirde kaynak israfı oluyor. Şuan en büyük sorunumuz olan döviz sıkıntısı başlayınca herkes dövizi satsın, TL'ye geçsin diyorsunuz. Peki yeterli mi? Eğer o taahhütleri azaltamıyorsak, tasarruflarımızı artıramıyorsak, sürekli olarak döviz üzerinden kaynak bulup tüketimi finanse etmeye çalışarak bunun içinden çıkılmaz. Ne lazım bize? Yapısal önlemler lazım, ekonomide bunları kalıcı hâle getirecek çalışmalar lazım. Onun için de sadece köprüyle, yolla ilgili değil, şehir hastaneleriyle ilgili de Hazinenin bütün garantilerini de üzerimizde baskı yaratacak, döviz pozisyonumuzla ilgili kırılganlığımızı azaltacak çalışmaları da bir an önce gerçekleştirmemiz gerekiyor; aksi takdirde, bunu daha çok konuşuruz. Yani, en önemli döviz kazancı getiren sektörümüz turizm sektörü, maalesef, onunla ilgili de yasal düzenlemeleri çıkaramadık. Onun için önce, döviz getirici alanlardaki eksiklerimizi tamlayıp buralarda elimizde olan imkânları değerlendirmemiz lazım, onun için de yapıcı bir muhalefet anlayışı içerisinde sizlere sunmuş olduğumuz bu görüşleri dikkate alarak ülkemizin daha da gelişmesi, 2023 yılında lider ülke olması, 2053'te süper güç olması için başta bütün konularda iş birliği yapmamız gerekiyor.